Ölümden korkmam ben. Biliyorum ki çoğu gitti azı kaldı... Ama benim ölümüm bile havalı olacak! Öyle aylarca serumla yatarak ölmek istemem. Hız tutkunuyum. Ya sür’at teknesiyle giderken teknem devrilsin ya da motorsikletle giderken asfalta çakılayım, küt diye gideyim isterim.
Mezar yerim de hazır. Çocuklarımdan da havalı bir gazete ilânı isterim, ama. Öyle iki satırla geçiştirmesinler. Sonra da... Bana kalsa küllerimi denize savursunlar isterim. Bir Allah inancım var. O kadar. Kula kulluk etmem. Cenazemin güzel olacağına eminim.
Şarkıcı Fedon, 72 yaşında
***
“Ölüm bir tabu”
Türkiye’de, kültürümüzde ölümle ilgili çok ciddi bir sorun var. Barışık değiliz ölümle. Bizde ne okullarda öğretilir, ne annemiz babamız bahseder. Ölüm bir tabudur. Ölüm hiç konuşulmuyor. Sanki yok. Sanki bizler, ölümlü değiliz, ölmeyeceğiz. Oysa, bundan kurtulacak kimse yok, hepimiz öleceğiz. Yaradan böyle yaratmış bizi. 40 yaşından sonra geri sayım başlıyor. Hormonlarımız azalıyor, bitmeye, tükenmeye başlıyoruz. Bu bir gerçek. Üzerine sosyolojik araştırma yapılmalı. Resmen kavgamız var ölümle, bundan vazgeçmemiz lazım. Mesela dünyada nereye gitse üç ay ömür biçilecek hastaya tedavi uygulamışız, üç yıl yaşamış ama sonunda vefat etmiş. Aile, geçmiş karşıma, “Onu kurtaramadınız!” diyor. Oysa o üç yıl bile hediye aslında ama bir türlü kabullenemiyorlar. Hep bir inkar, hep bir reddetme söz konusu. Hastayı kaybettiğimizde, “Nasıl olur! Nasıl ölür!” diyorlar.
Onkoloji uzmanı Dr. Sualp Tansan, 59 yaşında