Risale-i Nur’un avukatı Bekir Berk, 26 yıl önce 14 Haziran 1992’de Hakkın rahmetine kavuştu. Kefenini çantasında taşıyan, korkusuz, cevval bir avukat olarak tanıdığımız Bekir Berk Ağabeyi, değerli eşi Şükran Berk Hanımefendi şöyle anlatıyor:
Vefat etmeden önce hastanede tedavi görüyordu. Oğlumuz Zübeyir bebekti. Her gün onu görmek istiyordu. Biz de her gün bu isteğini yerine getiriyorduk. Aramızda bir vedalaşma konuşması olmadı. Vefatından iki ay sonra Bekir Beyi rüyamda gördüm. Takım elbiseli, yüzü hiç kırışıksız, genç bir haldeydi. Dedim: “Sen yerinde duramazdın Bey, iki aydır kabirde nasıl duruyorsun?” Dedi: “Ben hiç orada değildim ki.” Kısa süren evliliğimizde evde olduğu zamanlar pek az oldu ama vefat ettikten sonra eve daha çok uğradığını hissediyorum. Kendimi hiç yalnız yaşıyor gibi hissetmiyorum. Bekir Beyin varlığını, evde olduğunu çok defa hissediyorum. Ne zaman zor durumda kalsam, bir ihtiyacım olsa, bana yardım ediyor. Özellikle en sıkıntılı zamanlarımda benimle ilgileniyor. Zaten çok az da sürse, bir ömür de sürse, evliliklerin bu dünyaya bakan yönü sadece kısa bir tanışmadan ibaret. Eşler asıl ahirette birbiri ile tam manasıyla tanışacak ve ebedî arkadaş olacak. Bizim de bu anlamda evliliğimiz devam ediyor. Evlilik cüzdanımızı hâlâ saklıyorum.
Bekir Berk Bey, özellikle kul hakkı konusunda çok hassastı. Beş vakit namazdan sonra tesbihatın sonunda ettiği bir duası vardı. Ben de ondan öğrendim ve hep öyle dua ederim. “Ya Rabbi, üzerimdeki kul haklarını sen karşıla, ben karşılayamam.”
Fotoğraf: KÜBRA ÖRNEK - YENİ ASYA