"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Himmet Dedevleti

Adnan NACİR
19 Nisan 2020, Pazar
Benim adım Himmet. Himmet’i bir tek milleti olan, tek başıma küçük bir devletim.

Yaşımdan dolayı bana “Himmet Dede” diyenler, “dede” ile “devlet” kelimelerini birleştirerek “Himmet Dedevleti” diye bir isim uydurmuşlar. Bir nevi küçük şahsım cumhuriyeti olarak düşünebilirsiniz. Cumhuriyet dediğime bakmayın, başkanlıkla yönetiliyorum. Kendi iç işlerimde serbestim. Sabit ve tek başkan, tek Himmet, tek millet, tek devlet modeli var bende. Karar alma mekanizmalarım çok hızlı çalışır. İstediğim hızla verdiğim karardan dönebilirim, ümmetin benim dönüş hızıma yetişememesi gibi bir problemim yoktur. 

Kendi OHAL’imi kendim ilân edebiliyorum, icap ettiğinde kendimi karantinaya alıyorum. Çağrı yapıldığında yastık altında ne kadar dövizim varsa şaaak diye bozduruyorum. Önce doları sonra büyük oyunları bozuyorum. Yardım kampanyaları duyurulduğunda “kendisi muhtac-ı himmet bir dede, nerede kaldı gayrıya himmet ede” demeden, yardıma koşanların en önünde ben oluyorum. 

Süreç Çok İyi Yönetiliyor...

Dış işlerimde ise büyük Şahsım Devleti’ne bağlıyım. Sağolsun, ne zaman ödeme ve yükümlülük söz konusu olsa hemen bana rücu eder. Onun da işi zor, bakmayın, benim gibi seksen milyon küçük devletçik daha var buralarda. Hangi birimize yetişsin, değil mi ama? Her birimiz kendi başımızın çaresine bakabilrsek o da rahatlar aslında. Zor zamanlar geçiriyoruz, ekonomik sıkıntılar, afetler, salgın falan... Ama bu salgına, iyi ki merkezinde büyük başkanın bulunduğu başkanlık sistemi ile yakalandık! En zor ve en hayati kararlar anında alınıyor. Süreç çok iyi yönetiliyor, hamdolsun. 

Bütün iyi ve güzel kararları başkanımız veriyor, hepsinin duyurusunu da o yapıyor. Canımızı sıkan haberlere konu olan uygulamalar çevresindeki adamlardan geliyor. Duyunca hemen düzeltiyor, sağolsun. Bugünlerde onu fazla göremiyoruz nedense. Düşmanları hiç bitmediği gibi, boş da durmuyorlar. Bir ara patatesçiler durup duruken fiyatları yükselttiler. Soğancılar soğanları depolara sakladılar ki millet soğan yemesin. Allah’tan bütün depolarına girildi ve bütün stokları dağıtıldı da, milletimiz rahat bir nefes aldı. Sonra marketçiler fırsatçılığa soyunup fiyatlara zam üstüne zam yaptılar. Tam ekonomiyi rayına sokmuşken yapılacak iş miydi Allah aşkına? Şimdi de piyasalarda para bitti deniyor. İyi de güzel kardeşim, para bittiyse bu bankaların suçu! Bankalar parayı etrafa dağıtırlarsa bütün finansman meselelerimiz hallolur. Dünya kadar havaalanı, hastane, köprü, yol falan yapıldı. Devletin cebinden bir kuruş para çıktı mı? Çıkmadı. Onların parasını vermek bize düşer elbet. Az-çok demeyelim, herşeyi de devletten beklemeyelim kardeşlerim. 

Maskede Yaşa Takılanlar!

Başka devletler maskeleri para ile satarken biz ücretsiz alıyoruz, kıymetini bilelim. 65 yaş üstü insanlarımızın ayağına maskeleri ve kolonyaları gönderildi. 20-65 yaş arası vatandaş-devletçikler olarak her gün işe gidip gelmek zorunda olanlarımız marketlerde, otobüslerde maske takmak zorunda. Çok şükür, maske satışı yasak, bedava verecekler. Onun için PTT’den başvuru yaptık, yetmedi e-devletten başvuru yaptık, herhangi bir şey gelmedi. En son eczaneler verecek dendi, cep telefonlarımıza kodlar gelecekmiş, o kodlarla eczanelerden alabilecekmişiz. O kod da gelmedi! Acaba diyorum, maske konusunda yaşa mı takıldık? Bedava geleceğine güvenerek zamanında maske almadık. Kod geldiğinde eczaneye maske ile gitmek lâzım, maskesiz olduğumuz için maske almaya gidememek çok acı olacak. Bakın, bu dramdır! 65 yaş üstü vatandaşlardan rica ediyorum; yahu evden çıkmanız yasak, maskeyi ne yapacaksınız? Maskede yaşa takılanlara verin gitsin! Biz bize yetelim, öyle değil mi? 34 yabancı ülkeye her türlü tıbbî malzeme yardımı da gönderdi büyüklerimiz, itibarımızı yükselttiler sağolsunlar. Bakın şu yabancı ülkelere yapılan ihsana... sıra gelince bana, para göndermem gerektiği söyleniyor verilen İBAN’a...

Maya Felaketi

Üst üste felâketlerin yaşandığı 2020 olarak Maya Takvimi’ne göre felâket yılında mıyız bilmiyorum, ama marketlerde maya bulunamaması felâketinin tam ortasındayız. Kendi ekmeğimi yapayım dedim, yaş-kuru hiçbir mayayı marketlerde-bakkallarda bulamadım. Ben bana yeterim sandım, ben benden betermişim onu anladım. Beterin beteri var, haline şükret dostum. Yıllardır mutluluğun her gün peşinden koştum. Daha birçok derdimi ben size anlatmadım, genç yaşta saçlarımı boşuna ağartmadım...

Neyse, bu salgın işlerinin biteceği ve maskelerin düşeceği günü sabırsızlıkla bekliyorum...

Okunma Sayısı: 16911
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • galip

    19.4.2020 10:22:57

    Adnan Bey ufkumuzu açtınız yine :) Bana da maske gelmedi. şimdi diyorum ki ben devletin gözünde 20'den küçüğüm ama babam 65 ten büyük ona da gelmedi. O zaman 65ten büyük olma ihtimali de var. Neyse benim yaşımı en iyi "büyüklerimiz(!)" bilir. Yanlız bu ülkede salgın bitse de birilerinin maskesi düşmez haberiniz olsun. Saygılar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı