BİM varmış, 101 çokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, BİM’ler cirit atarken akça hamam içinde, eski zamanların birinde, uzak mı uzak bir diyar varmış bir eli Amerika’da ama aslında gönlü Çin’de...
Adına Aklaattin derler biri yaşarmış bu diyarda, Aklaattin’in de sinirli bir lambası varmış. Lamba o kadar sinirliymiş ki, bir kükrese karşısındaki muma dönermiş. Ahali, ülkede iyi giden işlerin kerametini “dostlarına güven, düşmanlarına korku” veren bu lambadan bilirmiş.
Günün birinde, ülkede işlerin hiç de yolunda gitmediği anlaşılmış. Ahalinin içine bir korku düşmüş, acaba lamba mı bozulmuş diye. Evirip çevirmişler fakat lambada bir değişiklik görememişler. En akla yatkın açıklamayı Aklaattin yapmış: Meğerse, o güne kadar, özene bezene lamba içinde saklayıp büyüttükleri BİM lambadan çıkmış ve bütün kötülüklere o sebep olmuş! Sıradan bir masalda, lambadan çıkan bir BİM üç dilek hakkı sunarken, bu BİM’in üç harfi varmış ve üç harfi de kendine saklıyormuş. Dilek dağıtmak bir yana, etrafa talimatlar yağdıran bu üç harfli, talimatlarına harfiyen uyulmasını istiyormuş.
Milletin aklı alır gibi değilmiş, binbir özenle büyütülen ülke nasıl bir BİM’e yenik düşüyormuş? Aklaattin başlamış anlatmaya: Önce “Ne istedin de vermedik a BİM?” diye sormuş BİM’e, ancak beklediği tepkiyi alamamış. Çok farklı suretlerde ortaya çıkıyormuş bu BİM, durmadan kılık değiştirse de özü aynıymış.
Bolca İstifleme Marketi BİM’i şeklinde zuhur edip, vatandaşın en çok satın aldığı temel ihtiyaç maddelerini raflara dizmeyip depolarda saklıyor ve fiyatların yükselmesine sebep oluyormuş mesela...
Bütün İlimlerle Mücadele BİM’i, doktor ve mühendis gibi yetişmesi emek, zaman ve masraf gerektiren mesleklerdeki insanları hayata küstürüp başka ülkelere kaçmalarına neden oluyormuş.
Bomba İmal Merkezi olan BİM, türlü çap ve ebatta bombalar imal edip, pimi çekilmiş bombalarını ülkenin çeşitli yerlerinde patlatıyor ve meydanlarda terör olayları meydana getiriyormuş.
Birleşik Muhalefet şeklinde yapılanan BİM, ülke vatandaşlarını kandırıp, devletin aleyhinde örgütlenmelerini istiyormuş.
Basbayağı İnternasyonal Mafya BİM’i, yetmiş iki milletten mafya örgütlerini toplayıp toplayıp ülkeye getiriyormuş. Güpegündüz, sokak ortasında birbirleri ile hesaplaşan mafyalar, halka korku salıyormuş.
Bölgesel İlişkilerde Mania çıkarma BİM’i, komşu ülkelerle ilişkileri bozmak için türlü fitne ve fesatlar çıkarıyormuş. Komşularla kanlı bıçaklı olmalarının sebebi tamamen buymuş.
Daha da ileri giden bir Birleşmiş Milletler BİM’i, dünya ülkelerinin kendileri karşısında birleşmelerini sağlamış.
Dünyanın BİM’den büyük olduğunu söyleyen Aklaattin, BİM’i alt edecek güçte olduklarını ifade etmiş. Çevresindekilere, sinirli lamba kendilerinde olduğu sürece korkmamaları gerektiğini telkin etmiş. Sinirli lamba, “Eyyyy BİM, en kimsin ya!” diye köpürmüş ama sinir krizleri şovu, eskisi gibi seyirci çekmiyormuş. Cin şişeden çıkmış bir kere, insanlar lambanın olağanüstü bir gücü olmadığını yavaş yavaş idrak etmeye başlamış. Bir vatandaş şunu sormuş: “Ekonomiden adalete, güvenlikten dış ilişkilere kadar her işimiz bozulurken ve geleceğimize dair umutlar kaybolurken sen bostan korkuluğu gibi mi dikildin? Enflasyonu marketler artırıyor, gündemi muhalefet belirliyor, dış güçler paranı değersizleştiriyorsa, kusura bakma artık bir hükmün kalmadı. Haydi, sana güle güle...”
El birliğiyle lambayı uzaklaştırmışlar. Onlar emiş muradına, biz kanmayalım lambaların kerametine...