Güncel |
Bediüzzaman hep Isparta’daydı |
BU DUYGULARLA Barla’dan Isparta’ya doğru yola çıktık. Isparta’da Bediüzzaman’ın kaldığı evin yakınından geçerek ve şehir turu atarak tanıtım programının yapılacağı IyaşPark önüne gelindi. Ispartalılar Bediüzzaman Hizmet TIR'ına oldukça yoğun bir ilgi gösterdi. Bilhassa Ispartalı şefkat kahramanı hanımların ilgisi üst düzeydi. Tabiî ki bunda Alanya ve Antalyalı şefkat kahramanlarının da payı büyüktü. Zira Bediüzzaman Tanıtım ve Hizmet TIR'ının uğramadığı Antalya ve Alanya’dan kocaman bir yolcu otobüsü ve bir minibüs dolusu insan Isparta’ya akın etmişti. Bu kalabalığın huzurunda tanıtım programı başladı. Ispartalılar çiçeklerle karşıladığı TIR'ımızı ziyaret edenlere gül lokumu ve gül suyu ikram ettiler. Kitap, broşür ve gazete dağıtımı yapılırken, hafta sonu olması itibariyle Isparta’nın en büyük alış veriş merkezi olan IyaşPark’a gelen Ispartalılar da hem TIR'ımızın programına katılıyor hem de dağıtılan broşür ve gazetelerden alma fırsatı yakalıyordu. Melih Atom’un sunduğu programda açılış konuşmasını Hizmet TIR'ı koordinatörü Abdullah Eraçıkbaş yaptı. Eraçıkbaş Ispartalılara seslendiği konuşmasında TIR'ımızın gayesinin Bediüzzaman’ı Türkiye’ye tanıtmak olduğunu ve bu amaçla Isparta’da bulunduklarını ifade etti. Eraçıkbaş’ın ardından sözü devralan yazarımız İslâm Yaşar şöyle konuştu: “Bediüzzaman Isparta’ya ilk olarak sürgüne getirildi. Elleri kelepçeli ve iki tarafında jandarma vardı. Ama huzurluydu ve mesrurdu... Zira “Vatan-ı aslime gidiyorum” diyordu... Asıl vatanına gittiğinin farkındaydı. Buraya geldiği zaman insanlar etrafına yaklaşamazlardı. Yaklaştıkları zaman karakola götürülme, hesaba çekilme, dövülme ihtimali vardı. Fakat o bütün bu eziyete tahammül etti. Bedduâ bile etmedi, şefkatiyle herkesi kuşattı. Yalnız o zamanı değil, bugünü de kucakladı. Şu anda aramızda bulunan sizlerin ekseriyeti Bediüzzaman şehrinize geldiğinde daha dünyada yoktunuz. Siz geldiğinizde de o gitmişti. Dolayısıyla eğer biz bugün burada Bediüzzaman Hizmet TIR'ı etrafında toplandıysak, demek ki o bizim için de yaşamış ve bizim içimizde de yaşıyor. Bizden sonra gelecekler de onun nurundan istifade edecektir.” |
11.10.2010 |