Güncel |
DEVLETİN ÜÇ ANAHTARI VAR 2’si bürokraside 1'i siyasette |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bu anayasaya göre devlet icraatlarının üç anahtarlı bir kapı gibi olduğunu ifade ederek, “Biri seçilmişlerde, ikisi de atanmış ve 65 yaşına kadar orada oturma hakkını ve imtiyazını elde etmiş insanlarda. Görüş farklılıklarınız varsa, onları ikna etmek, imkânsızı talep etmek gibi birşey” dedi. YAŞANAN BUHRANLARIN KAYNAĞI Çiçek şöyle konuştu: “Türkiye'deki buhranların kaynağı budur. Sizin 337 olmanız önemli değil. Sabahlara kadar birbirimizi yeriz, yasa çıkarırız, 6'ya 5 iş biter. Bu gerçeği iyi görmediğimiz takdirde iktidar da olsanız, Türkiye'de bazı şeyleri değiştirmek mümkünken, bu yanlış kurgulama sebebiyle işleri ileri götürme imkânınız yok.” Devletin üç anahtarı var 2'si bürokraside, biri siyasette Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bu anayasaya göre devlet icraatlarının üç anahtarlı bir kapı gibi olduğunu ifade ederek,anahtarın birisinin seçilmişlerde, diğer ikisinin ise bürokraside oluğunu söyledi. Avrasya Bir Vakfının 2010-2011 yılı çalışma dönemi açılışında konuşan Çiçek, anayasaların, vatandaşların beklentilerini karşılaması gerektiğini söyledi. Devletin millet için var olduğunu, bu sebeple ‘’insanı yaşat ki devlet yaşasın’’ anlayışını benimsediklerini belirten Çiçek, ‘’Buna inanıyorsak anayasada öncelik kişiden yana olacak. Devletin bütün imkanları insanları mutlu etmeye yönelik olacak’’ diye konuştu. Yargısal faaliyetlerde bunun çok net olarak ortaya çıktığını anlatan Çiçek, ‘’Özellikle Danıştay kararlarına baktığımızda, meselâ ‘Zarar eden bir KİT özelleştirilebilir, kâr eden bir kuruluşun özelleştirilmesi kamu yararıyla bağdaşmaz’ diyor. Bunu kamunun aleyhine bir tasarruf olarak görüyor ve sonra da yürütmeyi durdurup iptal ediyor. Sonuçta da bu memleketin en önemli değerleri 10 edecekken 1’e iniyor, bundan da millet ve devlet çok büyük kayıplara uğruyor. Dolayısıyla bu Anayasa’nın felsefesinde böyle günümüz şartlarına uymayan bir durum var’’ şeklinde konuştu. 1982 Anayasası hazırlanırken siyaset grubuna hep ‘’şaşı bakıldığını’’ ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: ‘’(Bu ülkenin başına ne geldiyse siyasetçiden gelmiştir, bu siyasetçiyi kendi haline bırakamazsınız, kendi haline bırakırsanız her şeyi berbat eder, tencereyi kirletir, dolayısıyla mutlaka siyasetin başına bir vasi tayin etmek gerekecektir) görüşü vardı. Aslında bu, millete güvensizlikten kaynaklanıyor. Çünkü siyasetçi sopayla değnekle silâhla gelmiyor, halk seçiyor. (Farkında olmadan bu millet kendi kendisini idare edemeyecek adamları seçer, siyasetçinin yaptıklarını gözetleyecek, denetleyecek, onu muhakkak gözlem altında tutacak bir yapının gelişmesine ihtiyaç var) diye görüyorlar. Bu siyasete şaşı bakış, günümüz dünyasında kabul edilemez. Demokrasi dediğimiz, halk iradesinin egemen olduğu durumu ifade eder. Günümüz dünyasına bu Anayasa’nın bu mânâdaki bakış tarzı da uymuyor.’’
“ANAHTARIN BİRİSİ SİYASETÇİLERDE” Bu anayasaya göre devlet icraatlarının üç anahtarlı bir kapı gibi olduğunu ifade eden Çiçek, şunları kaydetti: ‘’Anahtarın birisi seçilmişlerde, bizde. Temmuz sıcağında koşuyoruz, bağırıyoruz, çağırıyoruz, birbirimizi hırpalıyoruz. Zar zor bir anahtarın sahibi oluyoruz. Zannediyoruz ki bu anahtarı elde etmekle hizmet kapısını açmış olacağız. Anahtarı sokuyoruz kapıya, çeviriyoruz, bir türlü kapı açılmıyor. Ne zaman? Öbür iki anahtarın sahipleriyle ya uzlaşacaksınız ya uzlaşacaksınız. Şimdi o iki anahtarın sahipleri de ya kısmen atanmış, ama önemli bir kısmı da 65 yaşına kadar orada oturma hakkını ve imtiyazını elde etmiş insanlar. Ya da üçüncü anahtarın sahibi, 65 yaşına kadar o anahtarı elinde tutma imkânına sahip. Eğer görüş farklılıklarınız, dünya farklılıklarınız varsa öbür iki anahtarın sahibini ya da güçleri ikna etmek, imkânsızı talep etmek gibi bir şey. Türkiye’deki temel sorun buradan çıkıyor işte. Türkiye’deki buhranların kaynağı budur. Sizin 337 olmanız önemli değil. Sabahlara kadar birbirimizi yeriz, yasa çıkarırız, 6’ya 5 iş biter. Hesap verme durumu yok.’’ Çiçek, bunların ülkeye zararını hesaplayacak hiçbir iktisatçı olmadığını vurgulayarak, ‘’Bir başsavcı tutuyor, gerçek olmayan bir işten dolayı dâvâyı açabiliyor, kimseye hesap vermek durumunda değil. Meclis’te çoğunluğumuz var, ama siyasal istikrar yok. Neden, ikinci ve üçüncü anahtar olduğundan. Bu gerçeği iyi görmediğimiz takdirde iktidar da olsanız, Türkiye’de bazı şeyleri değiştirmek mümkünken bu yanlış kurgulama sebebiyle işleri ileri götürme imkânınız yok’’ diye konuştu. |
11.10.2010 |