Güncel |
Urfalıların kalbinden söküp alamadılar |
HER ne kadar 27 Mayıs İhtilâlcileri Bediüzzaman’ın naaşını buradan alıp götürdülerse de, Urfalıların gönlünden onu söküp alamadılar. Tanıtım programının ardından Bediüzzaman’ın hayatında önemli bir yeri olan Halilurrahman Dergâhı’nı, Balıklıgölü, İpek Palas Oteli’ni de ziyaret ettik. Bediüzzaman hayatının son demlerini burada geçirdi. Tarihler 23 Mart 1960’ı gösteriyordu. Kimse inanmak istememişti... Üstad vefat ettiğinde herkes gözyaşlarına boğulmuştu. Hemen nereye defnedileceği düşünüldü. Halilurrahman Dergâhı’nın en uygun yer olacağı kararlaştırıldı. Urfa’daki Ulu Cami’de kılınan cenaze namazının ardından binlerce kişinin omuzlarında mübarek naaşı Halilurrahman Dergâhı’na götürüldü. Buradaki 1,5 km’lik yol, kalabalık yüzünden ancak 2 saatte alınabilmişti. O zaman her yerden Nur Talebeleri bu cenazeye iştirak etmişti. Biz de bu yolu bir kaç defa gidip gelmek suretiyle yürüdük. O anları yad ettik. O günlerde iyi bir otel olan İpek Palas Oteli bugün adeta izbe bir otel haline gelmiş. Burası satın alınsa, restore edilse ve müze haline getirilse ne iyi olurdu halbuki... Halilurrahman Dergâhı hergün binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor. Üstad’ın burada ilk defnedildiği yeri de sürekli birileri ziyaret ediyor, fotoğraflar çektiriyor. Kabrin hemen yanında Bediüzzaman Çeşmesi var. Gelenler buradan su içiyorlar. Bu mübarek mekânlarda, her ne kadar artık naaşı burada olmasa da, Bediüzzaman iklimi hâlâ yaşanıyor. Dünyevî hiçbir gayesi ve hedefi olmayan Bediüzzaman nasıl olmuştu da milyonlarca insanın gönüllerinde taht kurmuştu. İhtilâlciler cenazesinden, naaşından, mezarından korkar hale gelmişti. Ama onu milyonların gönlünden söküp alamamışlardı. O, ardında milyonlarca Nura müştak talebe ve ölümsüz Risâle-i Nur eserlerini bıraktı. Vefat ettiğinde ise tereke hakiminin raporuyla maddeten bıraktıkları “Cübbe, sarık, ibrik, pamuklu çamaşır, lastik ayakkabı ve bir de 20 lira”dan ibaretti. |
06.10.2010 |