Güncel |
ÜLKEYİ GERMEYİN |
Adlî yılın açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, referandum sürecindeki yargıya yönelik suçlamaları, iyi niyetten uzak, şaşırtıcı, son derece isabetsiz ve abartılı bulduklarını söyledi. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ''Yargı, kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesidir. Olmamıştır, olmayacaktır da" dedi. Gerçeker, yapılan anayasa değişikliklerinin yüksek yargının etkinliğini azaltacağını da savundu. ERDOĞAN TÖRENE KATILMADI, KUTLAMA MESAJI GÖNDERDİ Referandum konuşmalarındaki üslubu sebebiyle eleştirilen Başbakan Erdoğan ise törene katılmadı.Erdoğan yayınladığı adlî yıl mesajında, “Bir hukuk devletinin bütün kurumlarıyla var olması ve yaşatılması öncelikle adil ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni de ancak böyle bir yargı sistemiyle yaşatabilir ve geleceğe taşıyabiliriz'' dedi. Erdoğan’dan ‘adil ve tarafsız’ yargı vurgusu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir hukuk devletinin bütün kurumlarıyla var olması ve yaşatılması öncelikle adil ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de ancak böyle bir yargı sistemiyle yaşatabilir ve geleceğe taşıyabiliriz” dedi. Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan, Adli Yıl Açılışı nedeniyle Yargıtay Birinci Başkanı Hasan Gerçeker’e bir kutlama mesajı gönderdi. Erdoğan, mesajda şunları kaydetti: “Bir hukuk devletinin bütün kurumlarıyla var olması ve yaşatılması öncelikle adil ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de ancak böyle bir yargı sistemiyle yaşatabilir ve geleceğe taşıyabiliriz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘Adalet, mülkün temelidir’ diyerek adil ve tarafsız bir yargı sisteminin önemini çok veciz bir şekilde ifade etmiştir. Unutmamalıyız ki adalet, hukuk devletinin olduğu kadar hakların, özgürlüklerin ve toplumsal barışın da en güçlü teminatıdır. Yargı mekanizmalarının, hukukun üstünlüğü ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak hızlı ve uyum içinde çalışması, toplumda yargı kurumlarına, dolayısıyla adalete olan güveni de güçlendirecektir.”
Şahin: Daha atılması gereken adımlar var
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ‘’Çağın şartlarına uygun, insan hak ve özgürlüklerini üstün tutan güçlü bir hukuk sitemine kavuşmak için daha atılması gereken adımların olduğunu’’ kaydetti. Şahin, adli yılının açılışı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Son yıllarda AB üyeliği hedefi doğrultusunda demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında önemli düzenlemelerın hayata geçirildiğini belirten TBMM Başkanı Şahin, “Ancak, evrensel değerler ışığında, çağın şartlarına uygun, insan hak ve özgürlüklerini üstün tutan güçlü bir hukuk sitemine kavuşmak için daha atılması gereken adımların olduğu da açıktır” dedi.
Anayasa Mahkemesinin siyasallaşacağını savundu
Gerçeker, konuşmasına şöyle devam etti: “Yeni düzenlemede Anayasa Mahkemesinin mevcut üye sayısının çoğaltılması yerindeyse de üyelerinin tamamının yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı ve parlamentonun salt çoğunluğuyla seçilmesi, yüksek yargı organlarının çoğaltılan üye sayısına göre etkinliğinin azaltılması, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğu gibi, bu şekilde bir düzenleme Anayasa Mahkemesinin tamamen yürütmenin etki alanına girmesine neden olacak ve beraberinde de büyük ölçüde siyasallaşma eleştirilerini getirecektir.
Yargıtay: Kimsenin arka bahçesi değiliz
YargItay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargının, kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesi olmadığını ve olmayacağını söyledi. 2010-2011 Adli Yılı’nın açılışı dolayısıyla Yargıtay’da tören düzenlendi. Yargıtay Başkanı Gerçeker, konuşmasına, bu yıl da yargı reformu ve anayasa değişikliği konularının kamuoyu gündemini büyük ölçüde oluşturduğunu kaydetti. Gerçeker, ‘’Bu değişikliklere gerek yargı bağımsızlığına gerekse kuvvetler ayrılığı ilkesine, dolayısıyla hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu düşüncesiyle gerek kişisel gerekse kurumsal olarak karşı çıktık’’ dedi. Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK kurulunda yer almasının ‘demokratik meşruiyet’ ilkesiyle açıklanmasının gerçeği yansıtmadığını savunan Gerçeker, şunları söyledi: ‘’Mevcut ve yasal bir üst mahkeme olgusu ve işleyişinin, hakim ve savcıların yargısal faaliyetleri üzerinde nesnel etkisinin ‘vesayet izlenimi’ biçiminde tanımlanması şaşırtıcı ve iyi niyetten uzak bir yaklaşımdır. Bu izlenimin ne şekilde ortaya çıktığı, bu şekilde bir görev fonksiyonunun yargının işleyişinde ne gibi bir sorun oluşturduğu açıklıkla ortaya konulmuş değildir. İma edildiği şekliyle, bu yasal durumun hakim ve savcılar üzerinde bireysel bir ‘bağımlılık modeli’ oluşturduğunu ileri sürmenin, yargı erkinin bütün kurum ve kuruluşları ile ilk derece ve üst derece mahkemeleri ile birlikte bütünlüğünü zedeleyici son derece isabetsiz, abartılı ve bütünüyle öznel bir saptama olduğunu düşünmekteyiz.” HSYK Kurulu’na yalnız yargı mensuplarından üye seçilmesi gerektiğini savunan Gerçeker, şu ifadelere yer verdi: “Kast gibi, jüristokrasi gibi, al gülüm ver gülüm gibi konu ile ilgisi olmayan kavramlar, hafif düşünceler hiçbir geçerlilik taşımamaktadır. Bunlar yargıyı, özellikle de yüksek yargıyı tanımamaktan kaynaklanan boş sözlerdir. Yargı, kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesidir. Olmamıştır, olmayacaktır da.’’ |
07.09.2010 |