Güncel |
Şanlıurfa’da Bediüzzaman Mevlidi coşkusu |
Şanlıurfa’da Bediüzzaman Mevlidi coşkusu yaşandı. MEVLİD CANLI YAYINLANDI
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin ruhuna ithaf edilmek üzere okunan mevlid, bu yıl 38 ülkeye yayın yapan Kanal Urfa Televizyonu ve Sentez Haber’den canlı yayınlandı . Mevlid arasında mevlide katılan Mehmet Kutlularla da röportaj yapıldı.
Bediüzzaman Vakfından İftar
Bediüzzaman Eğitim Kültür ve Sanat vakfı tarafından düzenlenen Geleneksel iftar yemeği öncesinde Çevre il ve ilçelerden gelen okuyucularımıza Bediüzzaman ve Risâle-i Nur konusunda Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular tarafından bir sohbet yapıldı. Çevre il ve ilçelerden gelen okuyucularımız ile Başta Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular olmak üzere Yönetim kurulu üyelerimiz arasında bir kaynaşma yaşandı.
ŞANLIURFA Cumartesi akşamı müstesna bir gece yaşadı. Başta Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (asm) ve bütün Peygamberler olmak üzere, vefatının 50.yılı münasebetiyle Bediüzzaman Said Nursî ve manevî şehitlerimizin ruhlarına bağışlanmak üzere Ramazanın 25. gecesine rastlayan Cumartesi akşamı Bediüzzaman Hazretlerinin ilk defnedildiği yer olan Dergâh Camiinde mevlid-i şerif ve hatim okundu. Mevlid Dergâh Camii İmamı Bekir Hoca’nın Bediüzzaman ve Bediüzzamanın Urfa ile ilgili mektuplarını anlatan konuşması ile başladı. Şanlıurfalı mevlithanların okuduğu Mevlitte Zeki Dedeoğlu, Risâle-i Nur Külliyatından Uhuvvet Risalesinden bir ders okudu. Mevlidin duâsını ise Mustafa Kılıç Hoca yaptı.
MEVLİDE YOĞUN İLGİ 50 yıldır aralıksız olarak yapılan mevlidin haftasonuna denk gelmesinden dolayı Anadolu’nun bir çok yerinden yaklaşık 10-12 bin kişi katıldı. Mevlide Şanlıurfalılar da büyük ilgi gösterirken, siyasî partilerin temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Mevlide, Bediüzzaman Hazretlerinin hayatta olan talebelerinden Ahmet Aytimur, Abdülkadir Badıllı ve Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular da iştirak ederek, mevlide katılanlarla sohbet ettiler. Risâle-i Nur adını verdiği l30 parçadan meydana gelen Kur’ân tefsirlerinin müellifi, mütefekkir ve Büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî, Hicrî 25 Ramazan 1379 (23 Mart 1960) yılında Şanlıurfa’da misafir bulunduğu İpek Palas Oteli’nin 27 nolu odasında Cenâb-ı Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu.
NİHAT ÇİÇEK ŞANLIURFA |
07.09.2010 |
Bin aydan hayırlı gece duâlarla idrak edildi |
ANKARA’DA vatandaşlar, Kadir Gecesi dolayısıyla Kocatepe ve Hacı Bayram camilerini doldurdu. Kadir Gecesi, Hacı Bayram ve Kocatepe camilerinde duâlar ve ilahilerle kutlandı. Kur’ân-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı, ‘’bin aydan daha hayırlı’’ diye tanımlanan Kadir Gecesi dolayısıyla kadın-erkek, genç-yaşlı binlerce vatandaş, restorasyondaki Hacı Bayram Camisi’nin avlusu ile Kocatepe Camisi ve avlusunu doldurdu. Vatandaşlar, Kocatepe ve Hacı Bayram camilerinin yanı sıra diğer birçok cami ve mescitte teravih namazının ardından Kur’ân okuyup dua ederek Kadir Gecesi’ni kutladı. Ankara / aa
ÇEŞMELERDEN ŞERBET AKTI Osmanlı dönemindeki çeşmelerden şerbet akıtma geleneği, Kadir Gecesi sebebiyle Alman Çeşmesi’nde yeniden canlandırıldı. Fatih Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, belediyenin ramazan etkinlikleri çerçevesinde, Sultanahmet Meydanı’nda bulunan Alman Çeşmesi’ne daha önce doldurulan ballı şerbet, vatandaşlara dağıtıldı. Osmanlı denizcisi leventlerin kılığına bürünen görevliler, çeşmeden akan ballı şerbeti bardaklara doldurarak, sıraya giren vatandaşlara dağıtırken, güllü lokumlar da ikram ettiler. Hazırlanan 1 ton civarındaki şerbet vatandaşlara dağıtılırken, çeşmelerden su yerine şerbet aktığını gören yerli ve yabancı turistler, şaşkınlıklarını gizleyemedi.
Selimiye Camiinde "komşular" da dua etti
Kadir Gecesi’ni Selimiye Camii’nde eda etmek isteyen binlerce inanan, Selimiye Camii’ni doldurdu. Yurt içinden Tekirdağ, Çanakkale, İstanbul gibi civar illerle, komşu ülke Yunanistan ve Bulgaristan’dan gelerek Kadir Gecesi’nin feyzini Selimiye Camii’nde yaşamak isteyen binlerce kişi sabah saatlerinden itibaren doldurmaya başladıkları Selimiye Camii’nde ibadet etti. Caminin dolması üzerine, iç avlu ve bahçede serilen seccadeler üzerinde de namazlar kılınarak ibadet edildi. Okunan mevlidin ardından İl Müftüsü Ömer Taşcıoğlu’nun yaptırdığı duâ ile binlerce insan ellerini açarak Allah’a şükretti. |
07.09.2010 |
ÜLKEYİ GERMEYİN |
Adlî yılın açılışında konuşan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, referandum sürecindeki yargıya yönelik suçlamaları, iyi niyetten uzak, şaşırtıcı, son derece isabetsiz ve abartılı bulduklarını söyledi. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ''Yargı, kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesidir. Olmamıştır, olmayacaktır da" dedi. Gerçeker, yapılan anayasa değişikliklerinin yüksek yargının etkinliğini azaltacağını da savundu. ERDOĞAN TÖRENE KATILMADI, KUTLAMA MESAJI GÖNDERDİ Referandum konuşmalarındaki üslubu sebebiyle eleştirilen Başbakan Erdoğan ise törene katılmadı.Erdoğan yayınladığı adlî yıl mesajında, “Bir hukuk devletinin bütün kurumlarıyla var olması ve yaşatılması öncelikle adil ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni de ancak böyle bir yargı sistemiyle yaşatabilir ve geleceğe taşıyabiliriz'' dedi. Erdoğan’dan ‘adil ve tarafsız’ yargı vurgusu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Bir hukuk devletinin bütün kurumlarıyla var olması ve yaşatılması öncelikle adil ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de ancak böyle bir yargı sistemiyle yaşatabilir ve geleceğe taşıyabiliriz” dedi. Başbakanlık Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan, Adli Yıl Açılışı nedeniyle Yargıtay Birinci Başkanı Hasan Gerçeker’e bir kutlama mesajı gönderdi. Erdoğan, mesajda şunları kaydetti: “Bir hukuk devletinin bütün kurumlarıyla var olması ve yaşatılması öncelikle adil ve tarafsız bir yargı sistemiyle mümkündür. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de ancak böyle bir yargı sistemiyle yaşatabilir ve geleceğe taşıyabiliriz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ‘Adalet, mülkün temelidir’ diyerek adil ve tarafsız bir yargı sisteminin önemini çok veciz bir şekilde ifade etmiştir. Unutmamalıyız ki adalet, hukuk devletinin olduğu kadar hakların, özgürlüklerin ve toplumsal barışın da en güçlü teminatıdır. Yargı mekanizmalarının, hukukun üstünlüğü ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak hızlı ve uyum içinde çalışması, toplumda yargı kurumlarına, dolayısıyla adalete olan güveni de güçlendirecektir.”
Şahin: Daha atılması gereken adımlar var
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, ‘’Çağın şartlarına uygun, insan hak ve özgürlüklerini üstün tutan güçlü bir hukuk sitemine kavuşmak için daha atılması gereken adımların olduğunu’’ kaydetti. Şahin, adli yılının açılışı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Son yıllarda AB üyeliği hedefi doğrultusunda demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında önemli düzenlemelerın hayata geçirildiğini belirten TBMM Başkanı Şahin, “Ancak, evrensel değerler ışığında, çağın şartlarına uygun, insan hak ve özgürlüklerini üstün tutan güçlü bir hukuk sitemine kavuşmak için daha atılması gereken adımların olduğu da açıktır” dedi.
Anayasa Mahkemesinin siyasallaşacağını savundu
Gerçeker, konuşmasına şöyle devam etti: “Yeni düzenlemede Anayasa Mahkemesinin mevcut üye sayısının çoğaltılması yerindeyse de üyelerinin tamamının yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı ve parlamentonun salt çoğunluğuyla seçilmesi, yüksek yargı organlarının çoğaltılan üye sayısına göre etkinliğinin azaltılması, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğu gibi, bu şekilde bir düzenleme Anayasa Mahkemesinin tamamen yürütmenin etki alanına girmesine neden olacak ve beraberinde de büyük ölçüde siyasallaşma eleştirilerini getirecektir.
Yargıtay: Kimsenin arka bahçesi değiliz
YargItay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargının, kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesi olmadığını ve olmayacağını söyledi. 2010-2011 Adli Yılı’nın açılışı dolayısıyla Yargıtay’da tören düzenlendi. Yargıtay Başkanı Gerçeker, konuşmasına, bu yıl da yargı reformu ve anayasa değişikliği konularının kamuoyu gündemini büyük ölçüde oluşturduğunu kaydetti. Gerçeker, ‘’Bu değişikliklere gerek yargı bağımsızlığına gerekse kuvvetler ayrılığı ilkesine, dolayısıyla hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu düşüncesiyle gerek kişisel gerekse kurumsal olarak karşı çıktık’’ dedi. Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK kurulunda yer almasının ‘demokratik meşruiyet’ ilkesiyle açıklanmasının gerçeği yansıtmadığını savunan Gerçeker, şunları söyledi: ‘’Mevcut ve yasal bir üst mahkeme olgusu ve işleyişinin, hakim ve savcıların yargısal faaliyetleri üzerinde nesnel etkisinin ‘vesayet izlenimi’ biçiminde tanımlanması şaşırtıcı ve iyi niyetten uzak bir yaklaşımdır. Bu izlenimin ne şekilde ortaya çıktığı, bu şekilde bir görev fonksiyonunun yargının işleyişinde ne gibi bir sorun oluşturduğu açıklıkla ortaya konulmuş değildir. İma edildiği şekliyle, bu yasal durumun hakim ve savcılar üzerinde bireysel bir ‘bağımlılık modeli’ oluşturduğunu ileri sürmenin, yargı erkinin bütün kurum ve kuruluşları ile ilk derece ve üst derece mahkemeleri ile birlikte bütünlüğünü zedeleyici son derece isabetsiz, abartılı ve bütünüyle öznel bir saptama olduğunu düşünmekteyiz.” HSYK Kurulu’na yalnız yargı mensuplarından üye seçilmesi gerektiğini savunan Gerçeker, şu ifadelere yer verdi: “Kast gibi, jüristokrasi gibi, al gülüm ver gülüm gibi konu ile ilgisi olmayan kavramlar, hafif düşünceler hiçbir geçerlilik taşımamaktadır. Bunlar yargıyı, özellikle de yüksek yargıyı tanımamaktan kaynaklanan boş sözlerdir. Yargı, kimsenin ne arka bahçesi, ne ön bahçesi, ne de yan bahçesidir. Olmamıştır, olmayacaktır da.’’ |
07.09.2010 |
Temel haklarda oylama olmaz |
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, ‘’Temel hak ve özgürlükleri kapsayan hususlar referanduma konu yapılmaz, yapılmaması gerekir. Referanduma konu yapılan bir kısım anayasa değişiklikleri doğrudan temel hak ve özgürlüklerle ilgili ve de isabetli olmakla, bunların referanduma sunulmuş olması doğru değildir’’ dedi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Vedat Ahsen Coşar, ‘’Temel hak ve özgürlükleri kapsayan hususlar referanduma konu yapılmaz, yapılmaması gerekir. Referanduma konu yapılan bir kısım anayasa değişiklikleri doğrudan temel hak ve özgürlüklerle ilgili ve de isabetli olmakla, bunların referanduma sunulmuş olması doğru değildir’’ dedi. Yargıtay’da düzenlenen adlî yıl açılış töreninde konuşan Coşar, 12 Eylülde gerçekleştirilecek referandumun sonucunda ister ‘’evet’’, ister ‘’hayır’’ çıksın 13 Eylül 2010 tarihinden itibaren anayasa üzerindeki tartışmaların devam edeceğini söyledi. Coşar, anayasa değişikliği konusunda iktidarıyla, muhalefetiyle yanlış yapıldığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Anayasa gibi bir üst ve temel norm konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir uzlaşma sağlayacak kadar siyasal deneyimimiz ve olgunluğumuz olmasına rağmen bunu yapmadık, yapamadık. Yapamadığımız için de işi referanduma götürmek zorunda kaldık. Doğrudan demokrasinin aracı olan, temsili kurumların yerine değil, onlara ek olarak kullanılan referandum, anayasamızın da öngördüğü bir yöntem olmakla, bu yönteme başvurulmuş olması hukuka uygundur. Ne var ki, referandum yararı olduğu kadar sakıncaları da olan bir yöntemdir. Referandumun en başta gelen sakıncası, toplumu birleştiren değil, ayrıştıran, kutuplaştıran bir süreç olmasıdır ki bu süreci yaşıyoruz. Yine temel hak ve özgürlükleri kapsayan hususlar referanduma konu yapılmaz, yapılmaması gerekir. Referanduma konu yapılan bir kısım anayasa değişiklikleri doğrudan temel hak ve özgürlüklerle ilgili ve de isabetli olmakla, bunların referanduma sunulmuş olması doğru değildir. Anayasa değişikliği gibi çok teknik, çok hukuki, çok siyasi bir konuda verilecek kararın, bu konuda çok az bilgili, çok az deneyimli olması nedeniyle medyanın etkisine ve manipülasyonlarına açık durumdaki halka sorulması yanlış bir tercihtir. Yine referandumdan çıkacak sonuç, belli bir zaman dilimindeki veya konjonktürdeki kamuoyunun tercihini yansıtacaktır. Nitekim anayasa değişiklikleriyle ilgili olarak Batı ülkelerinde referandum yoluna başvurulmamış, parlamentoda ve mutabakatla çözüme varılmıştır. Ülkemizdeki geçmiş uygulamalarda böyle olmuştur.’’ |
07.09.2010 |
Rahibe afişi’ CHP’yi karıştırdı |
Avcılar Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Ömer Zengin, başörtülü kadınların rahibeye benzetildiği afişten duyduğu rahatsızlık nedeniyle partisinden istifa ettiğini açıkladı. Reklam panolarına asılan “Müslüman kadınların rahibe gibi giyinmesine evet” yazılı CHP afişleri, Avcıları karıştırdı. Kendi ailesinden eşinin ve kızlarının da kapalı olduğunu belirten Zengin, “Haberi duyduktan sonra çok rahatsız oldum. Olayın tamamen sorumlusu Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’dir. CHP’ye Mustafa Değirmenci tarafından yapılmış bir komplodur. Bu yüzden partimden istifa ettim” şeklinde konuştu. Avcılar Belediyesi önünde afiş yüzünden başlayan iki grup arasındaki sözlü tartışma tekme tokatlı kavgaya dönüştü. Kavga çevredeki vatandaşların araya girmesiyle yatıştırıldı. |
07.09.2010 |
Özgür irademizle oy vereceğiz |
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin gelecek hafta bir referanduma gideceğini, vatandaşların özgür iradeleriyle oy vereceklerini belirterek, ‘’Bu irade üzerine tehditle, küfürle, baskıyla, iftirayla ipotek koyma çabalarının vardığı nokta, Türkiye’nin son dönemlerde göstermiş olduğu demokratikleşme çabalarına ciddi bir gölge düşürmektedir. Kimsenin buna hakkı yoktur’’ dedi. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye’nin gelecek hafta bir referanduma gideceğini, vatandaşların özgür iradeleriyle oy vereceklerini belirtti. Boyner, yaptığı yazılı açıklamada ‘’Hak-İş’in Genel Başkanı Salim Uslu’nun TUSİAD’ın da aralarında bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşları hakkında ‘bunlar Sivil Toplum Kuruluşu değil sivil toplum konsomatrisidir’ demesinin terbiye sınırlarını aştığına kuşku yoktur’’ ifadesini kullandı. Türkiye’nin bu hafta sonu bir referanduma gideceğini, vatandaşların özgür iradeleriyle oy vereceklerini ifade eden Boyner, ‘’Bu irade üzerine tehditle, küfürle, baskıyla, iftirayla ipotek koyma çabalarının vardığı nokta, Türkiye’nin son dönemlerde göstermiş olduğu demokratikleşme çabalarına ciddi bir gölge düşürmektedir. Kimsenin buna hakkı yoktur’’ değerlendirmesinde bulundu. Referandumun sonucu ne olursa olsun Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacının orta yerde durduğunu kaydeden Boyner, “Bunun içeriğiyle ilgili her tartışmada TÜSİAD taraf olacaktır” diye konuştu. |
07.09.2010 |
Tepkiler tutarsızlık ve kamuflaj çabası |
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, Çorum’da yaptığı konuşmayla ilgili olarak, ‘’Hiçbir şekilde kurumları taciz etmek anlamına gelmediği bilinen bir benzetmeden yola çıkanların, bunu küfür gibi değerlendirmesini hayretle karşılıyoruz’’ görüşünü bildirdi. Uslu yaptığı yazılı açıklamada, Çorum’da yaptığı konuşmayı, ‘’2001 yılında yapılan Anayasa değişikliğine ‘Evet’ diyen ve bunu gazetelere verdikleri ilanlarla açıklayan sivil toplum örgütlerinin şimdi neden sessiz kaldıklarına ve içinde bulundukları tutarsızlığa dikkat çekmek amacıyla’’ yaptığını belirtti. Benzetmenin asıl anlamından kopartılarak küfür gibi değerlendirilmesini hayretle karşıladıklarını ifade eden Uslu, şunları kaydetti: ‘’Gösterilen tepkiler çaresizlik, tutarsızlık ve kamuflaj çabasıdır. Benzetme beğenilmeyebilir ancak teşbihte hata olmaz sözünün herkes tarafından bilindiğinden hareketle yapılmış bir benzetme olduğu açıktır. Amaç kurumları hiçbir şekilde taciz etmek değil, kurumların pozisyon değişikliklerini ortaya koymaktır. Örgütlerin evet veya hayır demesi değil, ne istediklerini ortaya koymasıdır.” |
07.09.2010 |
10 gurbetçilerden 6’sı oy kullanamıyor |
Tatil, bayram ve referandumda oy kullanmak üzere yurt dışından Türkiye’ye gelen vatandaşların yarıdan fazlasının evrak eksikliği ve benzeri sebeblerle oy kullanmadığı öğrenildi. Bu durumun vatandaşların gerekli hazırlıkları yapmamalarından kaynaklandığı ve 10 vatandaştan 6’sının oyunu kullanamadığı belirtildi. Atatürk Havalimanı’ndaki seçim sandığı görevlileri, yurt dışından gelen vatandaşların çoğunun seçmen kaydının nerede olduğunu bilmeden kendilerine müracaat ettiğini belirterek, bu durumun kendi işlerini zorlaştırmasından yakındı. Gurbetçilerin, bulundukları ülkelerdeki konsolosluklardan kaydı olup olmadığını sorgulatmadığı için sıkıntı yaşandığına işaret eden seçim görevlileri, Türkiye’ye gelen her 10 gurbetçiden 6’sının, YSK kayıtlarında gözükmediği için oy kullanamadan havalimanından giriş yaptığını söyledi. |
07.09.2010 |
Hakkari’de barış nöbeti |
HAKKARİ'DE bazı sivil toplum kuruluşları, önceki günkü Kadir Gecesi dolayısıyla ‘’barış nöbeti’’ başlattı. Akşam saatlerinde Bulvar Caddesi’ndeki belediye binasının önünde toplanan Hakkari Demokrasi Platformuna üye 43 sivil toplum örgütü adına açıklama yapan Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Cemal Erip, şöyle konuştu: ‘’20 Eylül’e çok az bir süre kala silahları karşılıklı susturmanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu konuda başta sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakanın, hükümetin, TBMM’nin, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve devletin kurum ve kuruluşlarının cesur adımlar atması gerekmektedir. Böyle bir ortamın sağlanmaması durumunda sivil toplum kuruluşlarının bir daha ateşkes çağrıları yapma şansı olmayabilir. Olumlu bir gelişme olmaması durumunda 20 Eylül’den sonra daha da yoğunlaşabileceği kaygısını taşıdığımız çatışma ve savaş durumuna Türkiye halklarının tahammülü kalmamıştır. İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan Ayı ve idrak ettiğimiz bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nde her kesimi, özellikle de hükümeti, ülkemizde akan bu kanı durdurmak için risk almaya ve Kürt sorununun barışçıl, çağdaş yöntemlerle çözümü için sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz. Hakkari Demokrasi Platformu olarak bu kapsamda bu gece sahura kadar silahların kalıcı olarak susması için barış nöbetinde olacağız.’’ Hakkari Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu’nun da aralarında bulunduğu grup, belediye binasının önünde oturmaya başladı. Bulvar Caddesi’nden geçen Vali Muammer Türker ile Emniyet Müdürü Ayhan Buran, belediyenin önünde oturan grupla sohbet etti. Bir gazetecinin ‘’sivil toplum örgütlerinin bu eylemini nasıl değerlendiriyorsunuz’’ sorusu üzerine Vali Türker, şunları söyledi: ‘’Doğrusu şans eseri geçtik buradan. Burada yaşanan sorunlara sivil toplum kuruluşlarının böyle duyarlılık göstermesi kayda değer bir davranış. Biz de arkadaşlarla çeşitli vesilelerle görüşüyoruz zaten. Buradaki kanın, gözyaşının durması için bize düşen bir şey olursa, elimizden geleni elbette yapacağız. Sivil toplum örgütlerinin çeşitli kesimlerinin böyle bir çaba içerisinde olması, Hakkari’nin, bölgenin ve giderek ülkenin sorunu konusunda ellerini taşın altına koyması bakımından çok önemli görüyoruz. Sorun bir şekilde çözülecekse bu tür sivil inisiyatiflerin katkısı çok önemli. Kendi adıma ve Hakkari adına bunu önemsiyorum. İnşallah silâhların susması adına önemli bir adım olur ve başarılı olur. Bu mübarek Kadir Gecesi’nde de inşallah arkadaşlarımızın bu hamlesi dua yerine geçer ve bölgede akan kan ve şu ana kadar çekilen ızdıraplar unutulur. Normal hayat kendi seyrinde devam eder.’’ |
07.09.2010 |
ÖSYM yeniden yapılandırılmalı |
EĞİTİM Bir Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, ÖSYM’nin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi. Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, yaptığı yazılı açıklamada yaşanan son gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda ÖSYM’nin yeniden yapılandırılması gerektiğini belirtti. ÖSYM Başkanı’nın da görevden alınması gerektiğini kaydeden Etyemez, “ÖSYM’nin öğretmen adayları için yaptığı KPSS, öğretmen yeterliliklerini ölçme noktasında yetersiz kalmaktadır. Bu sınav, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, öğretmen yeterliliklerini tam anlamıyla kapsayacak şekilde yapılmalıdır.” dedi. 30 bin öğretmen atamasının ertelenmesinin okullarda ciddi sıkıntılar oluşturacağına dikkat çeken Etyemez, şunları kaydetti:”Bu sıkıntıları az da olsa giderecek olan ve 18–27 Ağustos 2010 tarihleri arasında başvuruları kabul edilen 3 bin civarındaki kurumlar arası ilk atama, açıktan atama ve milli sporcuların ataması, KPSS ile ilgili soruşturmanın sonucu beklenmeden hemen yapılmalıdır.” |
07.09.2010 |
Stratfor: Din ve kültür bağı Türkiye’nin avantajı |
MERKEZİ ABD’de bulunan düşünce kuruluşu STRATFOR, kültürel ve dinî ilişkilerini kullanmasının Türkiye’nin Balkanlar’daki elini güçlendirdiğini belirterek, ‘’AK Parti’nin Balkanlar’da Müslüman nüfus üzerindeki etkisini sağlamlaştırmak ile kendisini tüm taraflar için adil bir arabulucu olarak sunmak arasındaki ince çizgide yürümek zorunda olduğu’’ değerlendirmesini yaptı. STRATFOR’un 1 Eylül 2010 tarihli internet sayfasında, “Türkiye’nin Batı Balkanlar’daki Nüfuzunun Değerlendirilmesi’’ başlıklı bir analiz yer aldı. Bosna-Hersek’in etnik grupları ve Batı Balkan ülkeleri arasında gerilim sürerken, Ankara’nın arabulucu rolüne bürünerek bölgede siyasi nüfuz kazanma şansı yakaladığı görüşünün dile getirildiği analizde, “Böylece Türkiye’nin hem bölgede Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma varlığını yeniden tesis edeceği, hem de bölgedeki çatışmaların çözümü konusunda baş arabulucu olmaya soyunarak Avrupa ile ilişkisi adına faydalı bir şey yapmış olacağı’’ yorumu yapıldı. Analizde şu değerlendirmelerde bulunuldu: ‘’Kültürel ve dini ilişkilerini kullanması Türkiye’nin Balkanlar’daki elini güçlendirdi. Ancak AK Parti Batıda yarattığı imajın farkında. Batı, Ankara’nın Batıyı kaybetme pahasına İslam dünyasına yakınlaştığını hissettiren Ortadoğu’daki son olaylarla (Gazze filo olayı gibi) Türkiye’nin laikliğe sadakatinden şüphe duymaya başladı. AK Parti ayrıca ülke içinde -Türkiye’nin komşularının ülkeyi neo-Osmanlı ve pan-İslamcı olarak görmelerinden rahatsız olan- orduya bağlı laik yapılarla mücadelesini de sürdürüyor. Bu yüzden AK Parti Balkanlar’daki Müslüman nüfus üzerindeki etkisini sağlamlaştırmak ile kendisini tüm taraflar için adil bir arabulucu olarak sunmak arasındaki ince çizgide yürümek zorunda. Bu arada yurt dışındaki imajına da dikkat etmeli.’’ |
07.09.2010 |
Son teravihi kılıp, son sahura kalkacağız |
ONBİR ayın sultanı Ramazan ayının sonuna geldik. Bu akşam son teravih namazı kılınacak ve son sahura kalkılacak. Yarın tutulacak son orucun ardından Ramazan’a veda edilecek. |
07.09.2010 |
Bayram sıcak geçecek |
RAMAZAN Bayramı’nın kutlanacağı 3 gün boyunca Marmara Bölgesi’nde hava sıcaklıklarının 30 derece ve üzerinde olacağı tahmin ediliyor. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale’de havalar 8 Eylül Çarşamba gününden itibaren ısınacak. Ramazan Bayramı’nın kutlanacağı Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri bölgede, hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerine çıkarak 32 dereceye kadar ulaşacak. Bayram süresince hava az bulutlu ve sıcak geçecek. Bursa ve Balıkesir’de bayramda en yüksek sıcaklığın 32, İstanbul ve Çanakkale’de ise 30 dereceye ulaşması bekleniyor. Bayramın üçüncü gününden itibaren bulutlanma artacak ve referandumun yapılacağı 12 Eylül Pazar günü sıcaklıklar, mevsim normallerinin altına inecek. Tahminlere göre bölge, pazar gününü yağışlı geçirecek. |
07.09.2010 |
Türkçe konuşan liderler buluşuyor |
İSTANBUL, 15-16 Eylül’de “Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi”ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Zirvede Türk İşbirliği Konseyi’nin sekreteryasının da kurulması bekleniyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ev sahipliği yapacağı zirveye Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan devlet başkanları katılacak. Kırgızistan geçici yönetim lideri Roza Otunbayeva ile Özbekistan’dan da bir yetkilinin zirvede bulunması bekleniyor. Zirvede Türk İşbirliği Konseyi’nin sekretaryası kurulacak. Konseyin genel sekreterliği için Türkiye tarafından aday gösterilen Büyükelçi Halil Akıncı’nın ismi de oylamaya açılacak. Türkçe Konuşan Devletler İşbirliği Konseyi’nin sekretarya dışında 4 farklı yapılanması daha olacak. Devlet başkanları, dışişleri bakanları, kıdemli memurlar ve Aksakallılar Konseyi. Her devletten iki kişinin temsil edileceği Aksakallılar Konseyi’nde Türkiye’nin üzerinde durduğu isimlerden biri cumhurbaşkanlığı eski genel sekreteri Mustafa İsen. |
07.09.2010 |
Kılıçdaroğlu, Başbakanın gömlekçisiyle anlaştı |
GENEL başkanlık seçiminde giydiği 495 TL’lik İtalyan marka gömlekle dikkatleri üzerine çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tamamen yerli üretim yapan bir firmayla gömlek başına 90 TL’ye anlaştı. A Rossi Gömlek firmasının sahibi Bayram Önder, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile 15 gün önce görüştüklerini, bir hafta önce de kendisine mavi tonlarının hakim olduğu 2 gömlek gönderdiklerini söyledi. ‘’Kemal Kılıçdaroğlu’’ imzalı gömleğini ilk olarak Mersin mitinginde giydiği belirtilen Kılıçdaroğlu’nun Ramazan Bayramı sonrası için 8 gömlek siparişi verdiği ifade edildi. İlk aşamada 10 gömlek dikeceklerini bildiren Önder, ‘’Görüşmeler 495 TL’lik gömlek tartışmalarından sonra başladı. Kılıçdaroğlu, gömlek fiyatının sabit kalmasını istedi. Kendisine tanesini 90 TL’den veriyoruz’’ dedi. |
07.09.2010 |