AĞZIMIZ |
YEMEKLERİMİZİ ağzımızla yeriz. Nefesimizi bazen ağzımızdan alıp veririz. Konuşmakta ağzımızı kullanırız. Ağzımızın içinde bulunan dil, diş ve damaklarımız vardır. Bunları günlük kullanırız. Alt ve üst dudakların yardımıyla ağzımız korunma altına alınmıştır. Dışardan gelecek ve ağza alınan şeyler konusunda dudaklar ve dilimiz kapıcı görevini üstlenmiştir. Lokmaları ağza almada ve ısırmada esnek bir yapıya sahip olan dudaklarımız bize yardımcı olmaktadır. Konuşmak istediğimizde, hissettiğimizde yine ağzımızı kapamak veya açmak suretiyle bunu yaparız. İnsanlar ağızlarıyla konuştukça rahatlarlar ve birbirleriyle konuşarak anlaşırlar. Bazen de ağzımızı susmada kullanırız. Dudaklarımızı kapatırız, konuşmak istemeyiz, sessiz kalırız. Susma hakkını kullanırız. Konuşmak mı susmak mı daha iyi olur bilinmez, ama insan konuştuğundan sorumludur. Belki de bazen susmak konuşmaktan daha tesirli olabilir. Zaten konuşmanın tesir etmediği yerde boşuna söz sarf etmenin bir anlamı yoktur. Sevgili Peygamberimiz (asm) “Ya hayır söyle, ya da sus” buyurmuştur. Atalarımız “Söz gümüşse sükût altındır” demişlerdir. Fakat haksızlığın olduğu yerde, zulmün olduğu yerde susmak da doğru değildir. Tarih bize gösteriyor ki nice zalimler ve haksızlar karşısında imanın verdiği güçle hakkı ve hakikati korkusuzca haykıran kahraman insanlar gelmiştir. Evet, hakkı ve doğruyu ifade ederken ağzımızla sevaplar kazandığımız gibi birçok günahı da maalesef ağzımızla kazanıyoruz. Yalan söylemekle, dedikodu yapmakla ve gıybet etmekle kendimizi kendi ağzımızla felâkete attığımızdan haberimiz var mı? Hâlbuki ağızdan çıkan her bir söz silâhın ucundan çıkan mermi gibidir. Hedefe gider ve bir daha dönmez. Bu sebeple konuşmakla yapacağımız bir yanlışlıktan dolayı özür dilesek de bazı insanların kalbini kırmış oluruz ve dilimizle gücendirdiğimiz insanların kalbini düzeltemeyebiliriz. Bu açıdan ağzımızı daima hayra açmalı, karşı taraftaki insanlara hakaret edici, kırıcı, üzücü ifadelerden uzak durmalıyız. Elimizde olmadan insanlara karşı hata ettiysek en kısa zamanda özür dilemeli ve hakkını helâl ettirme yoluna gitmeliyiz. Evet, ağzını hakka ve hayra açanlara müjdeler olsun.
MEHMET ERBAŞ |
30.08.2010 |