BANKALAR KÂRDA İHRACATÇI ZARARDA |
TİM Başkan Vekili Ahmet Akbalık, ithalatta ilk 6 ayda yüzde 33 artış olduğunu, bunun temelinde de uygulanan yanlış kur politikasının yattığını belirterek, “Aşırı değerli TL, üretimi yurtdışı mallara göre çok pahalı hale getirdiğinden, kimse yurt içi pazardan pahalı malı almamaktadır. Dolayısıyla, yan sanayimiz de kepenk vurmak üzeredir. Her vurulan kepenk, yeni işten çıkarmalar ve işsizler ordusunda artış demektir. Kısa vadede makul enflasyonlu durum, üretimin durması noktasında yeniden hortlayacaktır’’ dedi. BANKALAR SICAK PARANIN LOBİSİNİ YAPIYOR Sıcak para politikasının uygulandığı dönemde, ülkeye sürekli döviz girdiğinden, bunun kurları her geçen gün daha aşağıya ittiğini ve böylece yurt dışından sendikasyon kredisi getirip bu krediyi TL olarak satan bankaların hem faiz, hem de döviz kurları üzerinden çok kârlı hale geldiğini ifade eden Akbalık, “Özellikle bankalar bu işin lobisini yapmaktadır. Son 5 yılda üretim ve ihracat yapan şirketler zarar ederken, bankaların aşırı kârlar elde etmesi, bu çarpıklığı göz önüne sermektedir’’ diye konuştu. Bankalar üretimi engelliyor Türkıye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Ahmet Akbalık, ithalatta ilk 6 ayda yüzde 33 artış olduğunu, bunun temelinde de uygulanan yanlış kur politikasının yattığını belirtti. Akbalık, hammadde ithalatında yoğun bir şekilde artış yaşandığını söyledi. İthalatta ilk 6 ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33’lük artış söz konusu olduğuna işaret eden Akbalık, bunun temelinde uygulanan yanlış kur politikasının yattığını belirtti. Akbalık, ‘’Ara malı ithalatına baktığımızda, burada da artış görüyoruz. Zira ara malı ithal etmek, yurtiçi pazardan almaktan daha ucuz hala gelmektedir. Aşırı değerli TL, üretimi yurtdışı mallara göre çok pahalı hale getirdiğinden, kimse yurt içi pazardan pahalı malı almamakta, ara malı ithal etmektedir. Dolasıyla, yan sanayimiz de kepenk vurmak üzeredir. Her vurulan kepenk, yeni işten çıkarmalar ve işsizler ordusunda artış demektir. Kısa vadede makul enflasyonlu durum, üretimin durması noktasında yeniden hortlayacaktır’’ diye konuştu. Bir ithalatçı gözüyle baktıklarında çok rahat 3-5 personelle, organize bir şekilde ithalat yapıp Türkiye’de iş yapılabildiğini ancak bir ihracatçı kimliği ile baktıklarında ihracatçının elinin de kafasının da gövdesinin de taşın altında olduğunu, Türkiye’de bu şartlarda ihracatçı ve sanayici olmanın çok zor olduğunu belirtti.
‘’PARA KURULU YENİDEN BİR YAPILANMA İÇERİSİNE GİRMELİ’’ Akbalık, şunları kaydetti: ‘’Merkez Bankası’nın para kurulu şu anda bürokratlardan oluşuyor. Böyle bir yapının içerisinde bizim doğru politikalar üretmemiz söz konusu değil. Bu yapıdan çıkıp gelişmiş ülkelerin para kurullarındaki yönetim kurulları gibi bizim de bir yapılanma içerisine girmemiz gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde para kurulları sivil toplum örgütleri, sanayiciler, ihracatçılar, bankacılar ve benzeri kurumların temsilcilerinden oluşuyor. Bizim doğru politikalar üretebilmemiz için para kurulundaki yönetim kurul üyelerinin, sivil toplum örgütlerinden seçilmesi lâzım. O zaman para kurulu ülkenin bütün dinamiklerini harekete geçiren bir mekanizma haline gelmiş olacak.’’ Bütün merkez bankalarının GSMH’nın her yıl artması, istihdam artışı sağlaması, uluslar arası ticarî ilişkilerin sağlıklı yürümesi için gerekli kur politikalarının uygulanması ve fiyat istikrarı sağlamak gibi dört temel politika hedefi bulunduğuna işaret eden Akbalık, “Merkez Bankasının yukarıda saydığımız 3 önemli hedefi unutup, yalnızca enflasyona kilitlenmesine sebep olmaktadır. Aslında, değerlenmiş TL ve dolayısıyla ucuz ithalat, Merkez Bankasının enflasyonu tutturma hedefine de yardımcı olduğundan, adeta Merkez Bankası aşırı değerli TL’yi zımmen desteklemektedir’’ dedi. Akbalık, kısa vadede enflasyon hedefinin yakalanmasına yardımcı olduğundan, başarı gibi gözüken bu durumun, orta ve uzun dönemde ekonominin, üretim ekonomisinden, tüketim ve ithalat ekonomisine dönüşmesine zemin hazırladığını, böyle bir merkez bankası politikasının sürdürülemeyeceğini kaydetti.
‘’SİPARİŞLERDE CİDDÎ DÜŞÜŞ VAR’’ Dolar ve avro sepet kurunun bir yıl aşağıya gittiğini, bunun Türk Lirası’nın yaklaşık yüzde 8 ile 10 arasında değer kazanması anlamına geldiğini, enflasyon da eklendiğinde bunun yüzde 15’i bulduğunu ifade eden Akbalık, ‘’Dünyanın herhangi bir yerinde iş yapan üreticinin, ihracatçının son bir yıl içerisinde rekabet gücünü otomatikman yüzde 15 kaybettiğini görüyoruz. Dolar ve avro şu anda sınırda. Müdahale istenildiği gibi yok. Bu sınırın altına inmesi durumunda çok ciddî sıkıntı yaşanabilir. Temmuz ayında siparişlerde ciddî düşüş var. Dış ticaret açığı makas şeklinde açılabilir. Bundan sonra zamanında müdahale yapılmazsa döviz kurları çok daha aşağılara gidebilir’’ diye konuştu. Genelde Avrupa’da çok büyük sipariş düşmesi söz konusu olduğunu söyleyen Akbalık, şu anda Türk Lirası değerli olduğu için siparişlerin daha ucuz olan Uzak Doğu gibi ülkelere kaydığını belirtti. Akbalık, Merkez Bankası’nın özel banka gibi kâr güttüğünü, böyle bir zihniyette Merkez Bankası yapısı olamayacağını söyledi.
‘’BANKALAR BU İŞİN LOBİSİNİ YAPMAKTADIR’’ Sıcak para politikasının uygulandığı dönemde, ülkeye sürekli döviz girdiğinden, bunun kurları her geçen gün daha aşağıya ittiğini ve böylece yurt dışından sendikasyon kredisi getirip bu krediyi TL olarak satan bankaların hem faiz hem de döviz kurları üzerinden çok kârlı hale geldiğini ifade eden Akbalık, ‘’Özellikle bankalar bu işin lobisini yapmaktadır. Halbuki bankaların bilmeleri gerekir ki; sağlıklı bir üretim ve ihracat olmadan uzun vadede bankacılık yapamazlar. Bankaların kısa vadeli hesaplardan bir an önce uzaklaşmaları gerekiyor. Son 5 yılda üretim ve ihracat yapan şirketler zarar ederken bankaların aşırı kârlar elde etmesi bu çarpıklığı göz önüne sermektedir’’ dedi. Amerikan merkez bankasının ‘’2010 yılı sonuna kadar herhangi bir şekilde faiz arttırımına gitmeyeceğim’’ dediğini ve bir duruş sergilediğini ifade eden Akbalık, ‘’Ancak bizim Merkez Bankamız bunu yapmıyor, bilerek ve isteyerek esnek zemin oluşturuyor’’ diye konuştu.
‘’MALÎ KURAL YASASININ ÇIKMASI GEREKİYOR’’
Malî kuralla ilgili olarak da Akbalık, şunları kaydetti: ‘’Bana göre mali kural yasasının bir an önce çıkması gerekiyor. Malî kuralın ertelenmesini doğru bulmuyorum. Benim şahsî düşüncem. Bu yasa devlete bütçe disiplini getireceğinden, devletin gereksiz kamu harcamaları yapıp bunu vergi olarak özel sektörün üzerine yıkmasını engelleyecektir. Bu nedenle Merkez Bankasının politikalarını uygularken kısa vadeli hedefler yerine, uzun vadeli sürdürülebilir parametrelere odaklanması, üreten, istihdam oluşturan ve döviz kazancı elde eden bir ekonomi olması için olmazsa olmazdır.’’ |
29.08.2010 |