Yakın ve uzak |
ZEYNEP, sabah uyandı ve balkona çıktı. Balkondan aşağıya baktığında bir kedinin susuzluktan dili dışarıda, su aradığını gördü. Birden o kedi için çok üzüldü ve koşarak içeriye girdi. Bir kap bulup içini su ile doldurdu. Annesi daha kalkmamıştı, ama çıkarken de haber vermesi gerekiyordu. Uyandırmak istemiyordu, çünkü o yemek hazırlayıp etrafı temizlerken diğer herkes uyuyordu ve şimdi onun da uyuması gerekiyordu. Aklına, kâğıda yazıp çıkma fikri geldi. İnsan oruçlu olunca zihni de güzel çalışıyordu... Kâğıdı başucuna bantla yapıştırıp çıktı. Kediden korkuyordu, ama o şu anda suya her şeyden çok ihtiyaç duyuyordu. Suyu yakınına koydu ve biraz uzaklaşıp karşısından seyretmeye başladı. Suyu görünce hemen içmeye başlayan kedi; neredeyse yarısını bitirmişti. İçtikten sonra gölgede yalanmaya başladı. Daha sonra kalan suyu içmeye bir köpek geldi, su bitmişti. Diğer susayan hayvanlara her seferinde su doldurup getirmesi çok zordu. “Ne yapacağım?” diye düşünürken, komşusu Gülten teyzenin, bir sürü plastik kap attığını gördü. Koşarak kapları istedi. Kadın hemen verdi, ama o kadar kapla ne yapacağını da merak etmişti. Apartmanın çeşmesi oraya çok yakındı. Hemen kapları doldurmaya ve her yere koymaya başladı. Her koyduğu kaptan çeşitli hayvanlar içmeye gelmişti. Bu Zeynep’i çok mutlu etti. Bu arada annesi uyanmış balkondan kızını seyrediyordu. Zeynep eve gelince; “Suları koyarken çok canım çekti annecim, ama onu sadece nefsim istiyor. O yüzden de ben içen hayvanları seyrederek mutlu olacağım.” Öğrendiklerini uygulayan kızını görünce annesi daha da mutlu oluyordu. Ona bu yüzden bu gün pasta yapacaktı. Böyle bir evlâda sahip olduğu için şükretti. Bu gün Zeynep, sınırların, elini uzatacak kadar yakın olmasına rağmen bir o kadar da uzak olduğunu öğrendi. “Allah’ım, bizi çok seviyorsun bunu biliyorum ve her zaman da bileceğim. Sen bizi nefsimizin istediklerini yapanlardan değil, istekleri yapmadan uzaktan mutlu olanlardan eyle… (Âmin)” diyerek duâ etti.
MERVE İRİYARI |
16.08.2010 |