04 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Röportaj

Futbola hizmet etmek istiyorum

Futboldan Kopmasının imkânsız olduğunu dile getiren türk futbolunun en büyük golcüsü hakan şükür, bundan sonraki hayatında kulüp yöneticiliği ve federasyon başkanlığı yapmayı düşündüğünü söyledi.

TÜRK FUTBOLUNUN EFSANE İSMİ YENİ ASYA’YA KONUŞTU:

Birkaç yıl futbol oynayabilecekken neden futbolu aniden bıraktınız?

Açıkcası belli bir süre sonra bazı zihniyetler sizi buna mecbur bırakıyor. Sadece son sene itibariyle değil, futbol hayatımın tamamında—kim, bunu nasıl algılar bilmiyorum—ama doğru durmaya doğru hareket etmeye çalıştığım her anda birileri devamlı bir şeyler ortaya çıkarmaya çalıştı. Son dönemlerime doğru futboldan zevk almaz hale geldim. Sadece futbol oynasaydım, belki daha farklı şeyler yapardım. Başka şeylerle uğraşmak zorunda kaldığım için her ne kadar bırakmak istemesem de buna mecbur bırakıldım diyebilirim. Türkiye’de sizin düşündükleriniz dışında gelişen bir hayat biçimi var, onun için ona kurban gittik diyebiliriz.

Galatasaray yönetimi futboldan kopmanızda

olumsuz bir rol oynadı mı?

Tabiî ki ister istemez, dolaylı yoldan onların da etkisi oluyor. Ellerindeki gücü, bırakmam için zaman zaman kullandılar. Olur olmadık haberler yaptırdılar. Müthiş bir seyirci sevgisi vardı. Onu da bertaraf edebilmek için yalan yanlış bir sürü şey yazdırdılar. İnsanları bunlara inandırarak, en azından gönderilirken “Ya bunu niye gönderiyosunuz?” diye tepki göstermelerini engellediler.

Galatasaray’ın yeni transferi Mehmet Battal’ı

geleceğin Hakan Şükür’ü olarak görüyorlar.

Önemli bir ‘model sporcu’ profili çizmişim ki; herkesi, her antrenörü, her başkanı Türkiye’deki Hakan Şükür gibi bir futbolcu arayışı var. Fiziksel anlamda baktığınızda, sözkonusu değerlendirmenin içine bu genç arkadaşımızı da kattılar. Tabiî onun da söylediği gibi, zor bir durum. Önünde çok uzun bir yol var. Bu maratonda çok gol attım ben. Çok başarılı maçlar çıkardım. Takım oyuncusu oldum. Herşeyden önce, o da şimdi bunları düşündüğünde, başlangıç itibariyle ağır gelebilir. Ama sadece işini yapacak. Yetenekli bir kardeşimiz. Solak bir santrfor olması bir avantaj. Çok çok çalışması gereken bir yere geldi. Burada sadece futbol oynamayacağını bilecek. Sadece fiziksel olarak değil, mental olarak da güçlü olacak. Çok temiz, pırıl pırıl bir genç kardeşimiz. Oynadığı son maçta gol atabilseydi çok iyi olurdu. Bence biraz şanssızdı. Ama benle kıyaslandığı halde, yeri geldiğinde takımına çok iyi hizmetler yapacaktır.

Ben Mehmet Battal’ın en büyük dezavantajı

olarak sizinle kıyaslanması olduğunu düşünüyorum.

Evet doğrudur. Ama ben de Galatasaray’a ilk geldiğimde hiçbir şey değildim aslında. İlk geldiğim günleri baz alacak, eleştirileri baz alacak, ‘bundan birşey olmaz’ diyenleri baz alacak. Benim için o gün bunları söyleyenler, şu an ortada yoklar. ‘Ya biz bunları söylemiştik, özür dileriz’ demiyorlar. Türkiye’de böyle bir zihniyet de yok. Bu yüzden onun işi çalışmak. Herkes birşeyler söyleyecek. Kafasını bulandırmadan, ona verilen bu görevi en iyi şekilde yapacak. Herkese de Galatasaray forması gibi bir forma nasip olmaz. Buraya geldiyse, zaten iyi bir oyuncudur. Başarılı bir oyuncudur. Umarım Süper Ligde ve Avrupa kupalarında Galatasaray adına önemli işler yapar.

Futbolu bıraktıktan sonra hayatınızda neler

değişti?

Futboldan kopmak zor, kopamazsınız. Onun için de yorumculuk olarak ara dönemi değerlendirdiğim süreçte TRT’deyim. TRT kendime göre bulduğum ülkenin bir çok yerine hitap eden, çok saygın, çok seviyeli bir yer. Başındaki insan İbrahim Şahin olmak üzere, çok değerli genç kardeşlerim, arkadaşlarım var. Güzel bir ekip içerisinde doğru bildiklerimizi kimseye dayatmadan söylemeye çalışıyoruz. Fikir ve projelerimizi anlatmaya çalışıyoruz. Bu mânâda daha farklı hedeflerim var tabiî ki. Sporun içerisinde iyi bir yerde olmak istiyorum, ama onu zaman belirleyecek. Şu an için kendime bir yol haritası çizmedim.

Federasyon Başkanlığını hâlâ düşünüyor

musunuz?

Olabilir. Yöneticilik de olabilir. Türkiye’de yöneticilik anlayışının çok iyi olduğunu düşünmüyorum.

Yapılan transferlerle mi ilgili?

Yok hayır. Sadece transfer değil. İnsanı yönetmek çok ayrı birşeydir. Bizim yöneticilerimiz, şirket yönetir gibi—tabiî finansal anlamda doğru olabilir, ama karşılarında bir insan olduğunu unutup—kendilerini kurtarmak için futbolcular ve spor kamuoyu üzerinden politika yapıyorlar.

Manisaspordan teklif aldınız, antrenörlük için

erken olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Doğrudur, ama kendimi hazır görmedim. Hazır olduğumda kabul edeceğim. Manisa- spor’un teklifi, tabiî ki benim için çok önemli. İyi bir Süper Lig takımı. Çok da iyi bir başkanı var. Sağolsun güvendi, böyle bir teklif yaptı. Ben de kendime göre projelerim olduğunu söyledim. Başlama aşamasında biraz da geç bir teklif. Çok önceden planlanması gereken birşey diye düşündüm. Belki ileriki dönemlerde değerlendireceğim teklifler olur.

TRT’ye yorumcu olarak çıktığınız dönemde bazı olumsuz yorumlar yapıldı. Bu durum sizi üzdü mü?

Türkiye’de çok şey yapmış, futbolu bilen, konuşmasını da bilen biriyim. Tabiî ki bunun konuşulmasının sebeplerinden biri, benim hiçbir yerde olmamı hazmedemeyen, bana futbolu bıraktıran zihniyettir. Söyleyeceğim şeylerin topluma olumlu mesajlar olacağını düşündükleri için, genelde onu yazıp çizen zihniyetin toplumu bozmak zihniyetinde olduğu için, böyle bir eleştiri tablosu oldu. Benden ziyade hiçbir şey yapmamış, sporun içinde bulunmamış, konuşma özrünü bildiğimiz birçok insan, daha çok paralar alıyor. Yorumculuk yapıyor. Televizyon ekranlarını işgal ediyor. Onlara birşey söylenmemesini ise manidar buluyorum. Bu söylediklerimi doğruluyorum. Ne kadar aldığım önemli değil. Ben kimsenin kapısına gidip ‘bana şu kadar verin’ demedim. Çok daha iyi bir teklif yapan bir kaç kanaldan ziyade TRT’yi tercih ettim. Arz talep meselesidir, hiçbir insan kendisine edilen teklifi geri çevirme şansına sahip değildir. Onun için ben de TRT’nin teklifini kendime uygun buldum. İşime de geldi, profesyonelce kabul ettim. Hani kimsenin kapısına gidip ‘bana bu kadar verin’ demedim. İnsanların da bunları bilmesini istiyorum. TRT de bu konuda hem konuşabilmemi, hem çizdiğim saygın duruşumu, Anadolu’nun her kesiminde dahil olmak üzere, çok seviliyor olmamı, bir yayıncı kuruluş olarak değerlendirmek istemiştir. Ve şu da bir gerçektir ki, bunun bereketi çok fazladır. Sponsoru bol olan, benimle birlikte, bana verdikleri paranın katlarını çıkaran, üstüne sponsorlarla ilâve eden bir hal aldı. Bu da benimle ilgili yapılan eleştirilerin en güzel cevabıdır. Türkiye’de buna siyaset de dahil gücün sadece kendi ekseni etrafında dönmesini isteyen kesimler var. Sizin gibi düşünmüyor insanlar. Sizin her yaptığınıza ‘hayır’ diyecekler. Böyle olunca da onları pek fazla kaale alacak durumda değilim ben. Türk futbolunda örnek bir model oluşturmaya çalışıyorum. Beni eleştirenlerin kim olduğu çok önemli değil. Azınlık, ama çok ses getiren bir grup. Ancak Türkiye’nin yüzde 95’i bizi seyrediyor. Doğru şeyler söyleyeceğimize inanıyor. O azınlık dediğim kesimin de bundan rahatsızlık duyması çok normal. Çünkü onların başka hesapları var. O hesapların içinde bizi de görmeyince haliyle bu eleştiriler olacaktır.

Arda Turan Avrupa’ya gitmeli mi?

Bu magazinsel hayatta, sadece futbol oynamadığımızdan, sadece futbol oynamak istiyorsa Avrupa’ya gidebilir. Orada daha iyi maddî kazanımlar da alabilir. Arda’nın bu şekilde eleştirilmesini sağlayan yönetim anlayışı en fazla parayı, yani bonservis bedelini Arda’dan istiyor. Ama ben, herhangi bir Avrupa takımının başkanı olsam, tanıdığım yüzüyle, karakteriyle, oyuncu yapısıyla Arda’yı alırdım. Siz devamlı olarak en değerli, en yetenekli oyuncunuzu eleştiriyorsunuz. Dünya küçük. Bunu herkes takip ediyor. Arda’yı transfer etmek isteyen kulüpler ‘acaba’larla dolu bir transfer politikası izler. İstikrar ararlar, farklı bir şey ararlar, ama tabiî Avrupa’da oynayabilecek kapasitede ve yetenekte. Biz kendi değerlerimizin farkında değiliz. Aynı zamanda onları çok kötü pazarlıyoruz. Ben de bunların aynılarını yaşadığım için böyle değerlendirebiliyorum. Galatasaray’lı olduğum için, Galatasaray’ı kaleye götürebilen birinin gitmesini istemem. Ama bireysel olarak Arda’nın daha fazla rahatlamasını ve daha fazla para kazanmasını isterim. Ben Arda’yı çok seviyorum. Arda çok karakterli, kendini bilen bir çocuk. Türkiye’de abartılı ve magazinsel basın, birilerini çok çabuk bir yerlere çıkarıyor. O çıkardıkları yerde kendi istedikleri gibi bir hayat sunabilmek için, zaman zaman kullanıyor bu tip oyuncuları. Arda da bunlardan biri. Senede 40-50 maç oynayan bir kardeşimiz. Senede 5-10 maç oynayan, yönetici hatasıyla alınan bir yabancıyla kıyaslarsak, o zaman bizim ülkemiz adına oturup bir düşünmemiz lâzım. Millî Takım adına böyle düşünmemiz lâzım. Arda elinden geldiğince çalışan, performansının hakkını veren, formasının hakkını veren, ama çok kısıtlı da olsa, izin günlerini kendi özel hayatıyla ilgili arkadaşlarıyla geçiren, işi ile özel hayatını birbiriyle karıştırmayan bir arkadaşımız.

GÜVEN ARDAHAN

[email protected]

YARIN: DEVLET MASAYA YUMRUĞUNU VURMALI

04.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (01.08.2010) - Örtü kadının haremidir

  (27.07.2010) - Paket, gedik açsa da vesayeti kaldırmıyor

  (26.07.2010) - Risale-i Nur gençliğin manevî muhafızı

  (25.07.2010) - Terörü DP bitirmişti, yine o bitirir

  (22.07.2010) - Çocuklar, uçurtma sayesinde tabiatla buluşuyor

  (20.07.2010) - MÜFTÜ SÜLEYMAN KÜÇÜK: HAFIZLIK EĞİTİMİNDE SIKINTI VAR

  (19.07.2010) - Reformları yavaşlatmak darbecilere cesaret verdi

  (12.07.2010) - Millî Şef döneminde birçok aile göç etti

  (08.07.2010) - Yeni Asya arşivi burada saklı

  (05.07.2010) - YAŞ, güven tazeleme fırsatı olabilir


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.