Güncel |
SUSURLUK GİBİ OLMASIN |
Meclis Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Albay Dursun Çiçek'in “irtica ile mücadele eylem planı”nı hazırlarken tek başına hareket etmesinin mümkün olmadığını söyledi. "Susurluk'ta birkaç kişiyi feda ettiler; ama büyük parçayı kurtardılar" diyen Elkatmış, "Şimdi de aynı şekilde Çiçek'i feda ettiler" değerlendirmesini yaptı. Elkatmış, “Olaylar ayrı, ama mantık ve taktik hep aynı” dedi. İMZALAR, EMİR KOMUTA ZİNCİRİNE İŞARET Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu daire başkanı bir albayın, Genelkurmay'ı bağlayacak böyle bir işi kendi kafasına göre yapmasının imkânsız olduğunu ifade ederek, planın Çiçek'e fatura edilip Susurluk'ta olduğu gibi üzerinin örtülmeye çalışıldığını söyledi. Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar da, belgedeki imzaların olayın emir komuta zinciri içinde yapıldığını gösterdiğini vurguladı.
Susurluk gibi olmasın ASKERİ savcılığın, “İrtica Eylemi Planı”nında yer alan imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait olduğunu belirterek, sadece Çiçek’i sorumlu tutması, akıllara Susurluk Dâvâsı sürecinde yaşananları getirdi. Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Susurluk’ta ortaya çıkan taktiğin, Dursun Çiçek olayında da karşımıza çıktığını belirterek şunları söyledi: “Susurluk’ta birkaç kişi feda ettiler, ama büyük parçayı kurtardılar. Şimdi de aynı şekilde Dursun Çiçek’i feda ettiler. Ondan sonra büyük parça yine geride kalacak. O zaman dönemin Jandarma Genel Komutanı Komisyon’a gelmedi. Şimdi ise mahkemenin zorla getirme yetkisi olmasına rağmen 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk ifade vermeye gelmiyor. Devleti, hukuk devletini takmıyor. Değişen bir şey yok. Olaylar ayrı, ama mantık ve taktik hep aynıdır.” Mehmet Elkatmış, ıslak imza olayının münferit olduğuna inanmadığını belirterek, Susurluk’ta olduğu gibi kurumsal ve organizeli bir yapının söz konusu olduğuna dikkat çekti. Elkatmış, “Aynı şeyler orada da vardı. Bu 3-5 insanın bir araya gelip yapacağı şey değil. Karşımızda kurumsal ve organizeli bir yapı var. Genelkurmay, kimseyi görevden almadı. Devlet kurumlarında özellikle askeriyede hiçbir şey münferit olmaz. Her şey emir komuta zinciri içinde işler. Uzun süren hazırlığı olan bir durum var. Belgelerde herkesle çok ayrıntılı bilgiler var. Bir evde hangi müziğin çalındığından, kimin eşinin nasıl örtündüğüne kadar deliller var. Haklarında soruşturma açılmış insanlar var. Bu duruma rağmen, ‘bir darbe hazırlığından haberim yok’ derse bu inandırıcı olmaz. Bu filmi biz daha önce görmüştük, görmeye de devam edeceğiz” diye konuştu.
FİKRİ SAĞLAR: DURSUN ÇİÇEK’İN ÜSTLERİ DE VAR SUSURLUK Komisyonu üyesi Fikri Sağlar da Dursun Çiçek olayının münferit bir olay olmadığını ifade etti. Susurluk’ta eylem durumu, millete komplo belgesinde eyleme hazırlanan bir organizasyonunun olduğuna dikkat çeken Sağlar, şöyle devam etti: “Ergenekon davası Susurluk’un çözülememiş olmasından kaynaklanıyor. Ama ne olduğu da belli değil. Genelkurmay tarafından başka, sivil savcılıklar tarafından başka iddialarda bulunulan durum var. Dursun Çiçek’in imzası için Genelkurmay Başkanı belge için ‘kâğıt parçası, fotokopi’ demişti. Dolayısıyla bu muamma ciddi bir şekilde yargı tarafından çözülmelidir.” Sağlar, belgede Dursun Çiçek’in yalnız olmadığını kaydetti. Belgelerdeki Çiçek’in üstlerine ait imzaların da bulunduğunu hatırlatan Sağlar, ‘Terfi edemediği için böyle bir belgeyi hazırlamış’ şeklindeki değerlendirmeyi ise tatmin edici bulmadığını dile getirdi.
ORAKOĞLU: OLAY KAPATILMAK İSTENİYOR EMNİYET İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu ise Dursun Çiçek olayı ile Susurluk olayı arasında, işlenen süreç bakımından büyük benzerlikler olduğuna dikkat çekti. Bülent Orakoğlu, “Susurluk’ta bulunan kişileri koruyan bir tür yapı vardı. Susurluk, bu olaya göre daha küçük. Şimdi çok daha ciddi ve derin bir yapı var. Dursun Çiçek’te gövdeye doğru bir gidişten bahsedebiliriz. Susurluk’ta bazı insanlar bilerek ortaya çıkartılıp lağvedildi” dedi. “Belli bir noktadan sonraki güçlere dokunamazsınız” diyen Orakoğlu, “Dursun Çiçek olayı da çok net olarak kapatılmak isteniyor. Olayı birilerinin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Burada dikkat edilirse yargılananların albay rütbesinin üzerine çıkmamasıdır” şeklinde konuştu. Orakoğlu, olayın fevri bir girişim olduğu yönündeki açıklamaların dayanaksız olduğunu kaydetti.
SÜREÇTE BENZERLİK ASKERÎ savcılık, “İrtica Eylem Planı” dâvâsına ilişkin hazırladığı iddianamede, belgenin hazırlayıcısı ve sızdıranı olarak Albay Dursun Çiçek’i göstermişti. İddianamede; Çiçek’in belgeyi “YAŞ’ta terfi edemeyince hazırlamış olabileceği” öne sürülmüştü. Askerî mahkemece de kabul edilen iddianamede Çiçek’in, bu planı hazırlayarak TSK personelinin komuta kademesine yönelik güven hissini yok etmeyi hedeflediği belirtilmişti. Susurluk kazasından sonra ortaya atılan iddialara ilişkin ve bu iddialar arasında adı geçen kişilerle ilgili İstanbul ve Ankara’da açılan pek çok dâvâ beraatla sonuçlanmıştı. İstanbul 6 No’lu DGM’de görülen Susurluk dâvâsının karar duruşmasında, Özel Harekât Dairesi eski Başkan Vekili İbrahim Şahin ve MİT eski görevlisi Korkut Eken 6’şar, 7 özel harekât polisi ise “çete” suçlamasıyla 4’er yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. |
18.07.2010 |