15 Nisan 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Altan: Demokratikleşme bireyin kendisinden başlar

Gazetecİ-Yazar Prof. Dr. Mehmet Altan, demokratikleşmenin bireyin kendisinden başladığını söyledi.

Seyhan Konferansları kapsamında Seyhan Belediyesi’nin konuğu olarak Adana’ya gelen Altan, “Kişi, hak ve özgürlüğünü, yaşam seviyesini kendi talebi doğrultusunda geliştiriyorsa artık demokratikleşmiştir” diye konuştu. Seyhan Belediye Başkanı Prof. Dr. Azim Öztürk’ün, başlattığı ve geleneksel hale gelen Seyhan Konferansları dizisi, Mehmet Altan’la devam etti. Seyhan Kültür Merkezi Mehmet Âkif Ersoy Toplantı Salonu’nda düzenlenen konferansta Altan, ‘Türkiye’de Demokratikleşme’ konusunu anlattı. ‘Demokratikleşme sürecinin tarihsel bilgilere dayandığını’ ifade eden Altan, “Bu süreç ülkelerin tarihsel gelişimleri, kültürleri, yaşayış biçimleri ve tüm dönemlerinin kapsamlı araştırılmasıyla açıklanabilir” dedi. ‘Demokratikleşme bireyin kendisinden başlar’ diyen Altan, “Kişi, hak ve özgürlüğünü yaşam seviyesini kendi talebi doğrultusunda geliştiriyorsa demokratikleşmiştir” şeklinde konuştu.

15.04.2010


 

DEVLETİN TARAFSIZ OLMASI ŞART

Kamu ve Kilise Hukuku uzmanı Prof. Dr. Hans Michael Heinig, Alman hükümetinin yönlendirmeye çalıştığı İslâm anlayışını “Kemalist çözüm“ olarak nitelendirdi. Bu “çözüm”ün Alman anayasasına aykırı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Heinig, dinî açıdan tartışmalı konularda devletin tarafsız kalması gerektiğini ifade etti ve Müslüman çatı kuruluşlarının içinde yer almadığı bir konferansın başarısız olacağını belirtti.

MÜSLÜMANLAR ORGANİZE OLMALI

Din ve dünya görüşü açısından tarafsız olan devletin, toplumun öne çıkardığı İslâmî kuruluşlarla işbirliği yapmaktan başka çaresi olmadığı gibi, “hoşuna giden bir partner” üretme hakkının da bulunmadığını belirten Heinig, Müslümanlara da “Kendilerini kuruluşlardaki 'sertlik yanlıları' tarafından temsil edilmemiş görenlerin yapması gereken, organize olmaktır. Özgürlükçü demokraside oyunun kuralı budur” diye seslendi.

‘Kemalist çözüm’ demokrasiye uymaz

Kamu ve Kilise Hukuku uzmanı Prof. Dr. Hans Michael Heinig, Almanya’nın yönlendirmeye çalıştığı İslam anlayışını ‘Kemalist çözüm’ olarak nitelendirdi. Bu çözümün Alman anayasasına aykırı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Heinig, dinî açıdan tartışmalı konularda devletin tarafsız kalması gerektiğini ifade etti ve Müslüman çatı kuruluşlarının içinde yer almadığı bir konferansın başarısız olacağını belirtti.

Hans Michael Heinig, Alman Anayasasının devlet kilisesini yasakladığı gibi ‘devlet İslâmı’nı da yasakladığını söyledi. Alman Protestan Kilisesine bağlı Kilise Hukuk Enstitüsü Müdürü Heinig, Frankfurter Algemeine Zeitung gazetesinde yayınlanan makalesinde dinî açıdan tartışmalı konularda devletin din ve dünya görüşü açısından tarafsızlığı ilkesinin ‘Avrupa medeniyet tarihinde birinci derecede öneme haiz bir kazanım’ olduğunun altını çizdi. Heinig, Bakan Thomas de Maizier’i muhafazakâr ve gelenekçi Müslüman çatı kuruluşlara karşı ‘sesini çıkarmayan Müslüman çoğunluğu’ temsil görevini üstlenmeye dâvet etti. Necla Kelek’e bakanın kulak vermeyeceğini umduğunu belirten Heinig, “Açık ve özgürlükçü toplumsal düzenimizin temelleri dini taraftarlıkla savunmak pek de mümkün değil” dedi.

DEVLETİN HOŞUNA GİDEN

PARTNER ÜRETME HAKKI YOK

İslami çatı kuruluşlarının dayanışma içinde olmalarının devletin de beklentisi olduğunu vurgulayan Heinig, “Kendilerini kuruluşlardaki ‘sertlik yanlıları’ tarafından temsil edilmemiş görenlerin yapması gereken iş, organize olmaktır. Özgürlükçü demokraside oyunun kuralı budur” değerlendirmesinde bulundu. Heinig, dini ve dünya görüşü açısından tarafsız olan devletin toplumun öne çıkardığı İslami kuruluşlarla işbirliği yapmaktan başka çaresinin olmadığı gibi hoşuna giden bir partner üretme hakkının da olmadığını dile getirdi. Alman İslâm Konferansı’nın önemli bir karar noktasında olduğunu belirten Heinig, “Mevcut Müslüman çatı kuruluşlarının içinde yer almadığı bir konferans başarısızlığa mahkûmdur. Müslüman bireyler kurumların yerini alamaz. Çünkü aydın ve san'atçılar hiç kimseden meşruiyet almadıkları gibi kendilerini hiç kimseye karşı da sorumlu görmüyorlar” dedi.

KEMALİST ÇÖZÜM ANAYASAYA AYKIRI

Devlet tarafından yönlendirilen İslâm anlayışını ‘Kemalist çözüm’ olarak nitelendiren Heinig, bunun Alman anayasasına göre mümkün olmadığını belirterek, “Aynı şekilde devlet bir dinde muhafazakâr ve ilerici akımlar arasında taraf olamaz.” dedi. İçişleri Bakanı Thomas de Maizier’i muhafazakâr ve gelenekçi Müslüman çatı kuruluşlara karşı ‘sesini çıkarmayan Müslüman çoğunluğu’ temsil görevini üstlenmeye dâvet eden Necla Kelek’e bakanın kulak vermeyeceğini umduğunu belirten Heinig, “Federal İçişleri bakanını moderatör konumunu bırakmaya davet edenler onu Anayasayı ihlâl etmeye zorlamış oluyorlar” dedi. Daha önce anayasa mahkemesi ve başbakanlıkta görev yapan Heinig kamu ve kilise hukuku alanında Almanya’nın en önemli uzmanlardan biri olarak görülüyor.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

15.04.2010


 

Ulusal İletişim Kongresi yarın Antalya'da toplanıyor

Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen Ulusal İletişim Kongresi 16 Nisan Cuma günü Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Belek beldesinde başlayacak.

Yerel medya mensupları, iletişim fakültesi öğrencileri, akademisyenler, köşe yazarları ve deneyimli gazetecilerin buluşacağı kongre 16 Nisan günü Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin’in konuşmaları ile açılacak. Kongre, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar’ın sunacağı ‘’Türkiye’de Kitle İletişimi’’ tebliği ile çalışmalarına başlayacak. Oturum başkanlığını Ankara Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Ümit Gürtuna’nın yapacağı ‘’İletişim Özgürlüğü Sorunlar Öneriler’’ paneline Prof. Dr. Süheyl Batum, KKTC Dış Basın Birliği Başkanı Fevzi Tanpınar, Serbest Gazeteci İsmet Solak ve Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya konuşmacı olarak katılacak. Oturum başkanlığını İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin’in yapacağı ‘’Medya ve Etik’’ başlıklı panele ise konuşmacı olarak Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ruhdan Uzun, Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin, Milliyet Gazetesi Yazarı Mehmet Tezkan ve Gazeteci Yazar Öcal Uluç katılacak. Ulusal İletişim Kongresinin ikinci gününde ise ‘’İletişim Teknolojileri ve Medya’’, ‘’Medyada Çalışma Sorunları’’, ‘’Yerel Medya ve Sorunları’’, ‘’İnternet Gazeteciliği’’, ‘’Spor Gazeteciliğinin Sorunları’’, ‘’Güncel Gelişmeler Işığında Hukuk ve Medya’’, ‘’Medyada Türkçe Kullanımı’’, ‘’Radyo ve Televizyonların Denetimi’’, ‘’Halkla İlişkiler ve Habercilik’’, ‘’Medya ve İnsan Kaynakları’’ konu başlıklarında on ayrı çalışma grubu tarafından ayrıntılı bir biçimde değerlendirilecek. Ulusal İletişim Kongresi, 18 Nisan Pazar günü açıklanacak sonuç bildirgesi ile tamamlanacak.

15.04.2010


 

CHP’nin dayanağı değişmez maddeler

CHP’li üyeler, anayasa değişikliği konusunda Anayasa Komisyonu raporuna muhalefet şerhi koydular. CHP'liler, şerh koydukları maddelerin ‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde düzenlenmiş olan hukuk devleti ilkesini ortadan kaldırmaya yönelmiş olduğunu ve bu suretle değiştirilmesi teklif dahi edilemez nitelikte olan 2 ve 4. maddelerin açıkça ihlâl edildiğini’’ ileri sürdüler.

CHP’lİ üyeler, Anayasa değişikliği konusunda Anayasa Komisyonu raporuna muhalefet şerhi koydu. Antalya Milletvekili Atilla Emek, İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, Konya Milletvekili Atilla Kart, Manisa Milletvekili Şahin Mengü ve Mersin Milletvekili İsa Gök’ün imzalarını taşıyan muhalefet şerhinde, Teklifin anayasanın Cumhuriyetin temel ilkelerini düzenleyen 2. ve Anayasanın ‘’değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif edilemeyecek’’ hükümlerini düzenleyen 4. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek, ‘’Anayasa Komisyonunun, anayasanın temel hükümlerine ve varlık sebebine aykırı olan bu teklifin esasına girmeden reddine karar vermesi gerektiği açık ve tartışmasız olmasına rağmen, böylesine amir ve açık olan hükümlere rağmen Anayasaya aykırı düzenleme yapılmıştır’’ denildi.

Muhalefet şerhinde, ilk olarak ‘’eylemli İçtüzük ihlali’’ iddiası temellendirildi. Bir kanun teklifindeki imzanın, teklif TBMM Genel Kurul gündemine gelene kadar geri alınabileceği belirtilerek, komisyonun eksilen imzalar yüzünden geçersiz hale düşen önergeye sahip çıkamayacağı, ancak bu durumda süreçle ilgili değerlendirmeyi yapma ve karar verme yetkisinin komisyona ait olduğu ifade edildi.

Muhalefet şerhinde şu görüşlere yer verildi: ‘’Toplu irade beyanıyla oluşan değişiklik teklifinin geri alınması da yine toplu irade beyanıyla mümkün olacaktır. Komisyon, eksilen imzaların tamamlatılması ya da mevcut imzaların tümünden yeni bir irade istihsalini sağlamak zorundadır. Komisyonun bu gerçeği öngörüp buna göre değerlendirme yapması zorunluluğu vardır. Ancak Komisyon Başkanı bu prosedürü işletmekten kaçınmıştır. Tarafımızdan bu yönde yapılan uyarılara rağmen ihlali sürdürmüştür. Esasen 7 imzayla verilen ilk teklif yok hükmündedir. Bu konuda komisyon iradesi oluşmamıştır. Başkan bu süreci engellemiştir. Teklifin 61 imza geri çekilerek geçersiz hale getirilmesi mümkün değildir. Öte yandan, yoklama evraklarının-stok imza kataloglarının 7 kişilik teklifin arkasına eklenerek anayasa değişikliği teklifi haline getirilmiş olması, Meclis Başkanının ve Komisyon Başkanının bu sürece icrai ya da ihmali hareketleriyle iştirak etmeleri, İçtüzük ihlalinin ötesinde suç ilişkileri içeren unsurlar taşımaktadır. Bu süreçte Meclis Başkanının en hafif deyimiyle görevi kötüye kullanma anlamına gelen bu davranışı yanında, Başbakanın imza sahteciliği konusunda ‘velevki olsa ne olur’, Cumhurbaşkanı’nın da ‘olsun, gerekirse çizik atarız’ yolunda söylemde bulunmaları, Türkiye Cumhuriyetini en üst seviyede yöneten 3 kişinin devlet adamı kimliği adına vahim bir tabloyu bir kez daha ortaya çıkarmıştır.’’ ‘’İmza sahteciliğine ilişkin suç bulgularının henüz ortada olduğu’’ iddia edilen muhalefet şerhinde, birinci teklifin varlığını koruduğu, ikinci teklifin incelenme sürecinin de buna göre gerçekleştirilmesi gerektiği savunuldu. Şerhte, Komisyon Başkanının işlem ve uygulamalıyla ‘’eylemli İçtüzük ihlali yapıldığı’’ öne sürüldü.

Muhalefet şerhinde, siyasal iktidarın ‘’kendi kontrolünde olan bir yargı yapılanmasını gerçekleştirmek istediği’’ savunuldu. Bu amaca ulaşabilmek için için de ‘’taslağın boyandığı, toplumun muhtelif kesimlerinin ilgisini çekecek hükümler serpiştiriliği’’ iddia edilen muhalefet şerhinde, ‘’Kuvvetler ayrılığı ilkesi bu şekilde ayaklar altına ılınırken, bir taraftan da anayasanın değiştirilemeyecek hükümleri arasında bulunan hukuk devleti ilkesi ortadan kaldırılmak istenilmektedir. Hukukun arkasından dolanılmaktadır’’ görüşüne yer verildi. Teklifin halk oylamasına sunulması durumunda tümünün oylanması düzenlemesi de eleştirilen muhalefet şerhinde, bu ‘’fahiş ölçüde hata’’ olarak nitelendirildi. ‘’Siyasal iktidarın getirdiği değişiklik teklifi ile temel hak ve özgürlükleri sınamak yoluna’’ gittiği öne sürülen muhalefet şerhinde, ‘’Her konuda referanduma başvurulmasının sakıncaları sayılamayacak kadar çoktur. Halk oylaması tümüyle ve birlikte yapılmak suretiyle seçmen iradesi baskı altına alınmakta’’ ifadesi kullanıldı.

Muhalefet şerhinde, komisyon raporuna, siyasi partilerin kapatılması ile ilgili 8, Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yeniden yapılandırılmasıyla ilgili 17. ve 23, halk oylamasının tümüyle yapılmasına dair 27. maddeleri ile bağlantılı 10, 15, 18, 19, 20. ve çerçeve 26. maddeler yönünden şerh konulduğu kaydedildi. Şerhte, bu maddelerin ‘’Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde düzenlenmiş olan hukuk devleti ilkesini ortadan kaldırmaya yönelmiş olduğu ve bu suretle değiştirilmesi teklif dahi edilemez nitelikte olan 2 ve 4. maddelerin açıkça ihlal edildiği’’ ileri sürüldü.

15.04.2010


 

2.5 milyon kişi kara listeye alındı

Tüketİcİler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), ‘’kredi kartında sıkıntılı müşteri için yeni limit açılması’’ ve ‘’nakit çekimi yasaklama’’ konusundaki düzenlemelerde geç kaldığını öne sürdü.

Kaya, yaptığı açıklamada, Türkiye’de 22 milyon kişinin, 45 milyon civarında kredi kartı kullandığını, yaklaşık 2,5 milyon kart sahibinin borçlarını ödeyememeleri dolayısıyla bankalar tarafından kara listeye alındığını bildirdi. Kredi kartı mağduriyetinin sıkıntısını tüketicilerin yaşadığını, BDDK’nin ise Bankalar Birliği’nden görüş istediğini ifade eden Kaya, ‘’Hastayı dinlemeden tedavi uygulamaya çalışıyorsanız, bunlar beyhude bir çalışmalardır. Çözüm istiyorlarsa mutlaka tüketicinin görüşüne başvurulmalı’’ dedi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

15.04.2010


 

Kurtulmuş: Anayasa Meclisi oluşturulsun

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtuluş, yeni bir anayasanın yapılması için her kesimden temsilcilerin olduğu bir ‘’Anayasa meclisi’’nin oluşturulmasını önerdi.

Kurtulmuş, partisinin Mardin İl Başkanlığı tarafından Yay Grand Otel’de düzenlenen ‘’Siyaset ve Ekonomide Farklı Çözüm’’ toplantısında yaptığı konuşmada,"Öyle görünüyor ki hükümet topyekun yeni bir Anayasa yapmayacaktır. Zaten yamalı bohçaya dönmüş olan 12 Eylül askeri vesayet Anayasasının üstüne bir yama da bu hükümet yapacaktır. Esas Türkiye’de yapılması gereken yeni ve çağdaş, demokratik, katılımcı bir Anayasadır’’ dedi.

15.04.2010


 

Önümüzdeki günlerde madencilik açılımı olacak

TBMM Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Başkanı ve AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu, önümüzdeki günlerin, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin madenciliğe açılım günleri olacağını söyledi.

Karapaşaoğlu’nun başkanlığında toplanan komisyon, Genç Maden İşletmeleri Derneği (GEMAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Ökten ve Madencilik Müşavir Mühendisleri Birliği Derneği (Maden-Bir) Başkanı Ömer Yenel’i dinledi. Komisyon Başkanı Karapaşaoğlu, madencilik sektörü ile ilgili yakında, olumlu yönde önemli değişiklikler olacağını belirtti. Karapaşaoğlu, Komisyonun, sektörün sorunları ve çözümü kapsamında çok önemli çalışmalar yaptığını, gerekirse bir komisyon daha kurulabileceğini ya da yasal düzenlemeler üzerinde çalışılabileceğini belirtti.

15.04.2010


 

Durak’ın koltuğuna AKP’li Çelikcan oturdu

Aytaç Durak’ın, İçişleri Bakanlığınca başkanlık görevinden uzaklaştırılmasının ardından önceki gün yapılan üçüncü toplantıda Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilliğine getirilen Merkez Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan, ‘’Belediye yönetimi artık eskisi gibi olmayacak’’ dedi.

Çelikcan, Büyükşehir Belediyesinde düzenlenen törenle, görevi Meclis Başkan Vekili Mustafa Tuncel’den devraldı. Çelikcan, iktidar partisine mensup olduğunu, bunun avantajını şehre getirilecek yatırımlar için en iyi şekilde kullanacaklarını bildirdi. ‘’Aytaç Durak’ın yargı tarafından göreve iade edilmesi durumunda ne yapacağı’’ şeklindeki soru üzerine Çelikcan, ‘’Böyle bir şey olursa ben de Yüreğir Belediye Başkanlığına döneceğim” dedi.

15.04.2010


 

Askerî helikopter zorunlu iniş yaptı

HakkÂrİ’de askerî helikopter, hava muhalefeti dolayısıyla Üzümcü Köyündeki bir tarlaya zorunlu iniş yaptı.

Çukurca ilçesine gitmek üzere Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığından hareket eden askerî helikopter, yağış ve sis dolayısıyla il merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Üzümcü Köyündeki bir tarlaya indi. Köyde bir süre bekleyen helikopter, hava şartlarının düzelmesinin ardından tekrar havalanarak Çukurca’ya hareket etti.

15.04.2010


 

Provokasyonlardan kaçınmak lâzım

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’e Samsun’da yapılan saldırı ile ilgili, ‘’O fikir içindeki arkadaşlarımızın da Ahmet Bey’in bu üslûbuna uymaları lâzım.

Bazen zaten provokasyonların hedeflediği, provokasyona gelme tutumu ve üslûbunu gösterenler de oluyor. Onlardan kaçınmak lâzım’’ dedi. Bir televizyon kanalının canlı yayınına katılan Atalay, gündeme ilişkin soruları cevapladı. Türk’ün uğradığı saldırıyla ilişkili bir soru üzerine Atalay, Ahmet Türk’ün nezaketiyle ve siyasî olgunluğuyla bilinen bir politikacı olduğunu, olaydan sonra da çevresini gerginlik oluşturulmaması uyarısıyla sükûnete dâvet ettiğini ve ‘’Provokatörlerin hedefi budur. Bunlara tevessül etmeyin’’ dediğini kaydetti. Birilerinin yürüyen huzuru ve demokratik süreci provoke etmek istediğini vurgulayan Atalay, Türk’ün üslubuna herkesin uyması gerektiğini söyledi. Atalay, ‘’O fikir içindeki arkadaşlarımızın da Ahmet Bey’in bu üslûbuna uymaları lâzım. Bazen zaten provokasyonların hedeflediği, provokasyona gelme tutumu ve üslûbunu gösterenler de oluyor. Onlardan kaçınmak lâzım’’ diye konuştu. Atalay, ‘’Siyasî parti liderlerimiz, siyasetçilerimiz, esasen bütün vatandaşlarımız rahat olsunlar. Güvenlikle ilgili hukukun içinde her tedbir alınacaktır’’ dedi. Hukuk devletinin gereğinin yapılacağını anlatan İçişleri Bakanı Atalay, onun ötesine taşanların da güvenlik güçleri içerisinde barınamayacağını kaydetti.

15.04.2010


 

Camiye, okula ve kışlaya siyaset girmesi doğru değil

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, “‘camiye, okula ve kışlaya siyaset girmesinin doğru olmadığını’’ söyledi. Eroğlu, İstanbul’da 3, Samsun’da 1 vakıf üniversitesi kurulmasını öngören kanun tasarısının TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını cevapladı.

Geçen pazar yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı sırasında, bir okulda kurulan stantta demokratik açılım kitapçığı dağıtıldığına yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine Eroğlu, bunun münferit bir konu olabileceğini söyledi.

Konunun inceleneceğini ve gerekenin yapılacağını belirten Eroğlu, ‘’Camiye, okula, kışlaya siyaset girmesi doğru değil’’ dedi.

Eroğlu, son günlerde HES’lere yönelik yapılan protestolara ilişkin yaptığı açıklamada, ise Eroğlu, Türkiye’nin yapımı planlanan hidroelektrik santrallerinin (HES) tamamlanması durumunda yılda 8 milyar dolar kazanacağını belirterek, ‘’HES’lere karşı çıkmak büyük kasıttır’’ dedi. Eroğlu, Türkiye’nin iklim şartları dolayısıyla yaz kış akan nehirlere sahip olmadığını belirtti. Türkiye’de HES’lerin kurulmasını bir zaruret olarak nitelendiren Eroğlu, Türkiye’nin su fakiri olmamasına karşın sınırlı kaynakları olduğuna dikkati çekti. Eroğlu, ‘’Bu kaynakları çok akıllı yönetmemiz gerekir. Aksi halde büyük şehirlerimiz susuz kalır’’ diye konuştu. “HES’lerin önünü tıkamak ülkenin büyük kaybıdır” diyen Eroğlu şöyle devam etti: Bundan biz yılda 8 milyar dolar kazanacağız ülke olarak, bu vatandaşımızın cebine girecek. Aksi takdirde biz bu HES’ler olmazsa bu parayı doğalgaz ya da petrol olarak yurt dışına ödeyeceğiz. Peki onlar kestiği zaman ne olacak? Elektriksiz mi kalacağız? Enerji çeşitliliği açısından, arz güvenliği açısından ülkemiz kaynağı olması, ucuz, temiz, kirletici olmaması bakımından dünya genelinde bir numaradır. Buna karşı çıkmak büyük kasıttır. Vatandaşlarımızın bu konuda hassas olması gerekir. Hatalı işlem yapanlara biz zaten gereken işlemi yapıyoruz.’’

15.04.2010


 

Cindoruk: Köklü partilerin baraj endişesi olmaz

Demokrat Parti Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, seçimde partisinin baraj ile ilgili bir sıkıntısının olmayacağını belirten Cindoruk, ‘’Ben çok geziyorum, balkonlar ve kaldırımlar çok renkli, barajı çok rahat aşacağımıza inanıyorum’’ dedi.

Gündemdeki konulara ilişkin değerlendiren Cindoruk, ‘’Köklü partiler zaman zaman sıkıntıya düşseler de varlıklarını sürdürüyorlar. CHP de zaman zaman baraj altında kaldı, ama sonra geçti. Biz de aynı durumdayız, arkadaşlarımız partiye dönüyor. Çok romantik bir şey Kırat... Hikâyesi var, şiiri var, şarkısı var, folklorü var ve halkın bulduğu bir isimdir.’’ diye konuştu. CHP’nin anayasa değişiklik teklifiyle ilgili yaklaşımını samimî bulmadığını ifade eden Cindoruk, siyasette ilkeli duruşun önemine dikkati çekti. DP lideri Cindoruk, muhtemel bir anayasa değişikliği ile ilgili referandumun aynı zamanda erken seçime de sebep olabileceğini belirterek,’’Erken seçim bir siyasî disiplindir ve ne zaman geleceğine kendi karar verir. Hiç beklemediğiniz bir anda özel bir durum ortaya çıkar ve kucağında bulabilirsin erken seçimi’’ dedi. DYP’nin Mehmet Ağar liderliğinde 2007 yılında yüzde 6 civarında oy aldığını hatırlatan Cindoruk, ‘’Orada birleşme sıkıntısı oldu. O sıkıntılar içinde gittikleri seçimde yüzde 6 oy aldılar. Bu sefer onu arttıracağız. DP’nin barajı aşması çok zor değil’’ dedi.

15.04.2010


 

Kutlu Doğum coşkusu başladı

Dün başlayan ve “Onun hayatı Kur’ân’dı” teması kapsamında 20 Nisan’a kadar sürecek olan Kutlu Doğum Haftası boyunca yurt içinde ve yurt dışında çeşitli faaliyetler düzenlenecek. İstanbul’da terminal, otobüs durakları ve bilboardlara, hadislerin yer aldığı afişler asılacak.

Kutlu Doğum coşkusu başladı

RESMÎ açılış töreni dün İstanbul’da gerçekleştirilen hafta boyunca, terminal, otobüs durakları ve bilboardlara, ‘’Okumak, anlamak ve yaşamak için...’’, ‘’Çağlara ve insanlığa’’ mesajlarıyla ‘’Ey insanlar işte size Rabbiniz’den bir öğüt, kalplere bir şifa, inananlara rehber ve rahmet olan Kur’ân geldi’’ âyeti ile ‘’Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı öğreten ve öğrenendir’’ hadisinin yer aldığı afişler asılacak.

Hafta dolayısıyla ‘’Hz. Peygamber ve Kur’ân’’ ile ‘’Kur’ân ve Evrensel Mesajı’’ konularının ele alındığı iki sempozyum düzenlenecek.

‘’Hz. Muhammed ve Kur’ân Sempozyumu’’ Muğla’da 15-16 Nisan’da gerçekleştirilecek. Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Türkiye Diyanet Vakfı’nca düzenlenecek olan ‘’Kur’ân ve Evrensel Mesajı Sempozyumu’’ ise 16-17 Nisan’da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre Merkezi’nde yapılacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı Tasavvuf Musikisi Erkek Korosu, bugün Muğla Atatürk Kültür Merkezi’nde, 16 Nisan Cuma günü ise Odunpazarı Belediyesi Kurşunlu Külliyesi’nde tasavvuf mûsikîsi konseri verecek.

DİĞER FAALİYETLER

YURT içi ve yurt dışında birçok konferans ve panel düzenlenecek. Müftülüklerin organizasyonuyla hasta ve yaşlı ziyaretleri yapılacak ve gül dağıtımı gerçekleştirilecek. Kocatepe Camii avlusunda 16 Nisan Cuma günü Kutlu Doğum Aşı dağıtılacak. Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla TDV Yayın Kurulu tarafından düzenlenen yarışmalarda dereceye girenlere ödülleri verilecek. Başta Hz. Muhammed (asm) olmak üzere bütün peygamberlerin, şehit ve gazilerin, ilim ehlinden, hayır sahiplerinden ve vakfa maddî ve manevî katkıda bulunanlardan vefat edenler için hatim okutulacak.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

15.04.2010


 

Kılık kıyafet yönetmeliği toptan kaldırılmalı

Millî Eğitim Bakanlığının ilk ve ortaöğretimde serbest kıyafet uygulamasına geçip geçmeme konusunda anket düzenleyerek öğretmen, öğrenci ve velilerin fikirlerini almasını demokratik bir eğitim sistemi adına önemli bir gelişme olarak gördüklerini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, 28 yıl önce ihtilâl gölgesinde çıkarılan kıyafet yönetmeliğinin kısmen değil, toptan kaldırılmasını istediklerini söyledi.

Mİllî Eğitim Bakanlığı’nın ilk ve ortaöğretimde serbest kıyafet uygulamasına geçip geçmeme konusunda anket düzenleyerek öğretmen, öğrenci ve velilerin fikirlerini almasını demokratik bir eğitim sistemi adına önemli bir gelişme olarak gördüklerini söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, 28 yıl önce ihtilâl gölgesinde çıkarılan kıyafet yönetmeliğini kısmen değil toptan kaldırmasını istediklerini söyledi.

Yaptığı açıklamada, 1982 yılında cunta gölgesinde çıkarılan kıyafet yönetmeliğini demokratik bir kültürle masaya yatıran Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’nun bu politikasını desteklediklerini söyleyen Gürkan Avcı, “Mavi önlük ve okul forması uygulaması son bulmalıdır. Öğretmenleri takım elbise, kravat ve gömleğe mahkûm eden darbe mirası kıyafet yönetmeliği değişmelidir. Tek tip öğrenci ve tek tip öğretmen profili eğitim psikolojisiyle ve pedagojik anlayışla uyuşturulamaz. Millî Eğitim Bakanı Sayın Çubukçu’nun 28 yıl önce cunta gölgesinde çıkarılan kıyafet yönetmeliğini kısmen değil toptan kaldırmasını istiyoruz” dedi.

EĞİTİM ÖZGÜR BİREYLERİN KAFASINDA

YEŞERİR

Ünİversİte hocalarını, öğretmenleri ve öğrencileri tek tip kıyafet giymeye zorlayan, kıyafet kuralına uymayanları bu gün bile cezalandırmaya devam eden bu yönetmelik toptan kaldırılması gerektiğini söyleyen Avcı, “Eğitim ve bilim özgür ortamlarda ve özgür bireylerin kafalarında yeşerir” dedi. Tek tip kıyafet uygulamasının, okula giden öğrenciler arasındaki zenginlik-fakirlik ayrımını da yansıtmadığı bu yönüyle öğrencilerin duygusal, sosyal gelişimine zarar verdiğini söyleyen DES Genel Başkanı Avcı şu görüşlere yer verdi: “Öğrenci ve öğretmenlerin kendilerini rahat hissedebilmesi ve verimli çalışabilmeleri açısından kıyafet özgürlüğü önemlidir. Kıyafet dayatmasının kural ve disiplin oluşturduğu yönünde iddiaları yanlış ve sakıncalı buluyoruz. Okulda, üniversitede onlarca öğrenciye ders anlatan, sürekli ayakta ve hareket halinde bulunan hocalarımız kravat ve takım elbise zorunluluğundan kurtarılmalıdır. Üniversitelerimizin kurum disiplinini tehdit eden unsurları kılık kıyafette, başörtüsünde aramak, okullarımızda kot pantolonu ve serbest kıyafeti tehlike olarak görmek, ortaçağ zihniyetidir. Eğitimde bireylerin giyim kuşamlarıyla değil, kafalarının içinin bilgiyle, kültürle ne kadar doldurulduğuyla ilgilenilmelidir.”

Okul kIyafetlerİ serbest olsun mu?

MİLLî Eğitim Bakanlığı, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin kılık-kıyafetinde yapılması öngörülen değişiklik için velilerin, öğrencilerin ve öğretmenlerin görüşünü alacak. MEB’in ‘’www.meb.gov.tr’’ internet adresinde başlattığı ‘’Serbest Okul Kıyafeti’’ anketinde, öğrencilere, öğretmenlere ve velilere ayrı ayrı tek soru soruluyor. Ankete katılanlar, ‘’İlköğretim ve/veya ortaöğretim okullarında mecburi kıyafet uygulamasından memnun musunuz?’’ sorusunu ‘’Evet’’ veya ‘’Hayır’’ şeklinde cevaplayacak. Anket başvuruları, 30 Nisan 2010 tarihinde sona erecek.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

15.04.2010


 

Hac personeline yazılı sınav yapılsın

Dİn-Bİr-Sen Genel Başkanı Lütfi Şenocak, hacda görev yapacak personelin seçiminde sözlü sınav uygulamasının objektifliğe aykırı olduğunu ifade ederek, ‘’Mülâkatın kaldırılmasını böyle bir inisiyatifin müftülüklere bırakılmamasını talep ediyoruz’’ dedi.

Şenocak, yaptığı yazılı açıklamada, ülke genelinde kurum ve kuruluşların uygulamaları dikkate alındığında sözlü sınavlardan vazgeçildiğinin görüleceğini belirterek, sözlü sınavlarla ilgili hemen hemen her zeminde yoğun eleştirilerin yapıldığını ifade etti.

Diyanet İşleri Başkanlığının da son birkaç yıldır hacca gönderilecek görevlileri yazılı sınavla seçtiğine işaret eden Şenocak, bu uygulamanın personel tarafından memnuniyetle karşılandığını kaydetti. ‘’Bu gerçekler göz önündeyken neden birden bire bu yıl sözlü sınava dönülmüştür’’ sorusunu yönelten Şenocak, hacda görev yapacak personelin seçiminde sözlü sınav uygulamasının objektifliğe aykırı olduğunu savundu. Şenocak, açıklamasında ‘’Mülâkatın kaldırılmasını böyle bir inisiyatifin müftülüklere bırakılmamasını talep ediyoruz’’ görüşüne yer verdi.

15.04.2010


 

Robotik meraklıları İTÜ’de buluşuyor

İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘’İTÜ Robot Olimpiyatları’’ bugün başlıyor. Üniversitenin Kontrol ve Otomasyon Kulübünce bu yıl 4’üncüsü düzenlenen yarışma, Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Mini sumo, basit çizgi izleyen, gelişmiş çizgi izleyen, süpürge, yangın söndüren, kendini dengeleyen robot ve serbest kategorilerinde gerçekleştirilecek yarışma, ilgi çekici, yenilikçi seminerlerin ve söyleşilerin yer alacağı ve birbirinden ilginç robotların sergileneceği faaliyet robotik meraklılarını bekliyor. Yarışma, 17 Nisan’a kadar devam edecek.

15.04.2010


 

Yatay geçişe yeni düzenleme

YÖK’ün hazırladığı yatay geçiş yönetmelik taslağına göre, açık ve uzaktan öğretimde okuyan öğrenciler belli şartlarla üniversitelerin normal öğretim programlarına yatay geçiş yapabilecek. Bir üniversitedeki programlar arasında da yatay geçişe izin verilecek. YÖK, üniversitelerde yatay geçişleri düzenleyen yönetmelik taslağına şon şeklini vererek, Başbakanlığa gönderdi. ‘’Yükseköğretim Kurumlarında Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Programlar Arasında Geçiş, Çift Anadal, Yan Dal ile Kurumlararası Kredi Transferi Yapılması Esaslarına İlişkin Yönetmelik’’ taslağı, önlisans ve lisans düzeyindeki programları arasındaki her türlü yatay geçişi düzenliyor. Taslağa göre, farklı üniversitelerin diploma programları veya aynı üniversite içindeki diploma programları arasında, önceden ilân edilen sayı ve şartlar çerçevesinde yatay geçiş yapılabilecek.

15.04.2010


 

İnternette çocuk istismarı artıyor

Online ortamda çocuk istismarı, engelleme çalışmalarına rağmen her geçen gün artıyor. İnternette çocuk pornografisi konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan İtalya merkezli ‘’Telefono Arcobaleno’’ adlı organizasyonun hazırladığı ‘’İnternette Çocukların Cinsel İstismarı Yıllık Raporu’’ndan derlenen bilgilere göre, çocuk istismarı sürekli artış gösteriyor. Rapora göre, geçen yıl online ortamda 36 bin 149 çocuğa ait 1 milyon 700 bin istismar ve zulüm görüntüsü dolaştı. Avrupa ülkelerinde, bu tür internet sitelerinin sayısı gözle görülür ölçüde arttı. Online ortamda çocuk istismarı, altı yılda dört kat artarak, yüzde 149 büyüdü.

15.04.2010


 

‘Kitapçıklar yanlış dağıtıldı’ iddiası

Bursa’nIn merkez Yıldırım ilçesindeki bir YGS merkezinde, sınavın başlamasından 10 dakika sonra salon başkanının, yanlışlık yapıldığı gerekçesiyle soru kitapçıklarını toplayıp, yeniden dağıttığı, bu durumun vakit kaybına yol açarak, öğrencileri mağdur ettiği öne sürüldü. İddiaya göre, bu salonda sınava giren Gamze Demir (19), bu durumdan dolayı mağdur olduğunu belirterek, salon başkanı ve gözetmeni hakkındaki şikâyet dilekçesini, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığına iletilmek üzere İl Millî Eğitim Müdürlüğüne teslim etti.

15.04.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı- Yeni Asya Gazetesi- Bizim Radyo- Sentez Haber- Yeni Asya Neşriyat-Promosyon- Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım