Güncel |
Sarıkaya gibi olmasın |
Denizli Emel Hukuk Derneği Başkanı Av. Kayhan, Savcı Osman Şanal’ın ikinci bir Ferhat Sarıkaya yapılmak istendiğini ifade ederken, eski Savcı Gültekin Avcı, ikinci bir Sarıkaya vak'ası planlanıyorsa, bunun hukuk cinayeti ve utanmazlığı olacağını ve HSYK'nın da altında kalınacağını belirterek, “Millet bunu kaldırmaz” dedi. Sarıkaya gibi olmasın
ERZİNCAN Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanmasına kadar giden soruşturmayı başlatan Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet savcısı Osman Şanal’la birlikte dört savcının yetkilerinin Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) trafından alınmasına tepkiler büyüyor. Denizli Emel Hukuk Derneği (EHUDER) Başkanı Av. Hüdayi Kayhan, savcı Şanal’ın, ikinci bir Ferhat Sarıkaya yapılmak istendiğini belirtti. Kayhan, “Hukukun üstünlüğünü, bağımsızlığını, hâkim ve savcıların bağımsızlığını koruması gereken HSYK’nin, başlamış olan bir soruşturmada bu şekilde ihsası rey olabilecek karar vermesi hukuka aykırıdır. Anayasa ve kanunlara aykırı karar, yoruma gerek bırakmıyor. Bu karar, Türkiye’nin hukuki durumunu, demokrasisini etkileyecektir. Bu kararın çıkması, bu davaya bakan hâkim ve savcıları etkileyecektir” dedi. Kayhan, savcıların yetkilerini almasının, hukuk tarihine unutulmayacak kara bir leke olarak geçtiğini söyledi. Mevcut düzenlemelerin yargının işleyişi konusunda sıkıntılara sebep olduğu vurgulayan Hüdayi Kayhan, “TBMM, hiç vakit kaybetmeden yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını, yorum yapmayı gerektirmeyecek şekilde Anayasa’da gerekli değişiklikleri yaparak sağlamalıdır” diye konuştu.
“YARGI VESAYETİ BAŞLADI” DYP eski Denizli Milletvekilli Av. Mustafa Kemal Aykurt, Başsavcı Şanal’ın mahkeme kararını uyguladığına dikkat çekerek, bu yüzden HSYK’nın kararının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Aykurt, “Yargıtay süreç başlatmıştır. Usulüne göre devam ederken yargının kendi mensupları tarafından karşı tavır koyulması, ne kadar büyük bir iç çekişme ve ideolojik kavga olduğunu göstermektedir. Askerî vesayetten kurtuluyoruz diye sevinirken bu sefer yargı vesayeti başlamıştır. Bu daha tehlikelidir.”
“YARGIYA MÜDAHALE EDİLDİ” Emekli DGM Hâkimi Ahmet Çağlayan, Anayasa’da hâkim ve savcı teminatı olduğunu hatırlatarak, HSYK’nın davayı incelemeden görevden alamayacağını söyledi. Bunun yargıya müdahale olduğunu vurgulayan Çağlayan, “HSYK, kanun koyan TBMM’de bile olmayan yetkiyi kullanarak yetki gaspı yapmıştır. Bir tahkikat yaptırmadan, gazetelerdeki yorumlara göre bu tür bir şey yapılması çok yanlıştır. Yargıtay Başsavcılığı da Türkiye başsavcısı gibi davranıyor.” dedi.
“SAVCILARIN YANINDAYIZ” Büro Memur-Sen Erzurum Şubesi Başkanı Nesimi Küçük, HSYK’nın Erzurum özel yetkili savcılarının yetkilerini kaldırmasını kınayarak, “Suç ve suçluların üstüne gitme cesaretini yasalardan alan hâkim savcılar, Osman Şanal, geçmişte de Van Savcısı Ferhat Sarıkaya örneğinde olduğu gibi korkutulmakta, cesaretleri kırılmakta, aba altından sopa gösterilmektedir. Görevden alınan savcılarımızın Erzurum olarak yanındayız, destekçisiyiz. Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ve söz konusu HSYK kararını kınıyoruz” dedi. “HUKUK ADINA UTANÇ VERİCİ KARAR” Avrasya Hukuk ve Demokrasi Derneği Başkanı Turan Canpolat, HSYK kararının hukuk adına utanç verici olduğunu söyledi. Kararın anayasa ile teminat altına alınan yargı bağımsızlığına darbe olduğunu söyleyen Canpolat, HSYK’nın yürütülmekte olan bir soruşturmada taraf olduğunu, söz konusu karar ile hukuk devleti ilkesinin ihlal edildiğini, yargı bağımsızlığına müdahale edildiğini kaydetti. Canpolat, ikinci Şemdinli olayının yaşandığına dikkat çekti
“YARGI HERKESE LÂZIM” Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yargıda yaşanan gelişmelerin piyasaları olumsuz olarak etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu belirterek, ‘’Yargı hassastır ve herkese lâzım. Yaşanmakta olan yargı krizinden sür'atle çıkılmalıdır’’ uyarısında bulundu.
“YARGI VESAYETİ ADALETİ ZEDELİYOR” Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan, son günlerdeki yargı kararlarının, Türkiye’nin yargı vesayeti altında olduğu kanaatini pekiştirdiğini söyledi. Ogan, “Yargı vesayetinin olduğu yerde adalet ve güven duygusu zedelenir. Mevcut Anayasa içine yerleştirilen kurul ve kurumlar, millet egemenliğini ‘sözde egemenlik’ şekline büründürmüştür. Millet egemenliğinin tezahürü olan Meclis, bu anayasa olduğu müddetçe vesayet altında kalmaya devam edecektir” dedi. |
19.02.2010 |