19 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Gül: Bu bir kısır döngü

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yargıyla ilgili yaşanan tartışmaların üzüntü verici olduğunu ifade ederek, ''Bu bir fasit dairedir, kısır bir döngüdür. Bundan Türkiye'nin sür'atli bir şekilde çıkması gerekir. Bunun için yapılması gereken şey de gayet açıktır; kısır döngüyü daha derinleştirmeyecek şekilde çok sür'atli bir yargı reformu yapmak gerekir” dedi.

Sür'atle yargı reformu yapılmalı

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, yargıyla ilgili yaşanan tartışmaların üzüntü verici olduğunu ifade ederek, ‘’Bu bir fasit dairedir, kısır bir döngüdür. Bundan Türkiye’nin süratli bir şekilde çıkması gerekir. Bunun için yapılması gereken şey de gayet açıktır; çok sür'atli bir yargı reformu yapmak gerekir. Yargı reformu yapılırken bu çıkmaz sokak ya da kısır döngü daha derinleştirici bir şekilde olmamalıdır’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Tanzanya Cumhurbaşkanı Jakaya Mrisho Kikwete ile görüşmelerinin ardından Çankaya Köşkü’nde düzenlenen ortak basın toplantısında gündeme ilişkin soruları da cevapladı. Bir gazetecinin ‘’Son günlerde yargı alanında yaşanan tartışmalardan rahatsız mısınız? Kaygılı mısınız? Bunu devlet krizi olarak yorumlayanlar da var, siz bu krizin bitmesi için nasıl devreye gireceksiniz?’’ sorusu üzerine, olup bitenlerin çok üzüntü verici olduğunu, olayları yakından takip eden bir çok kişinin hissiyatının da bu yönde olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:

‘’Bu bir fasit dairedir aslında, kısır bir döngüdür. Bundan Türkiye’nin sür'atli bir şekilde çıkması gerekir. Bunun için yapılması gereken şey de gayet açıktır; çok sür'atli bir yargı reformu yapmak gerekir. Ama burada hemen dikkatinizi çekerim, yargı reformu yapılırken bu çıkmaz sokak ya da kısır döngü daha çok derinleştirici bir şekilde olmamalıdır. Daha çok politize olucu, daha çok tartışıcı ve daha çok kutuplaşıcı bir şekilde asla olmamalıdır. Buna kesinlikle fırsat verilmemelidir. Ama o zaman bu nasıl yapılacaktır? Gayet açıktır. Türkiye AB ile tam üyelik müzakereleri yapan bir ülkedir. Bu konuda AB’nin müktesebatı, kriterleri ve standartları Türkiye tarafından süratli bir şekilde üstlenilmelidir. Bu konuda aslında bütün partilerimizin ön yargısız bir işbirliği içine girmesi çok önemlidir.

Bu yeni bir kutuplaşma, yeni bir mücadele alanı asla olmamalıdır. O zaman ülkemize zarar verir. Çünkü adalet, yargı, hukuk konusu daima objektif kriterler içerisinde ve en yüksek standartlarda yapılmalıdır ve bunun için de müzakere eden, üyelik müzakereleri sürdüren bir ülke olarak AB standartlarını süratli bir şekilde üstlenmemiz gerektiği kanaatindeyim.’’

19.02.2010


 

REFORMLAR YILLARDIR SÜRÜNCEMEDE

Yıllardır yapılmayı bekleyen temel reformların sürüncemede bırakılması, Türkiye'yi her alanda zorlamaya ve sıkıştırmaya devam ediyor. Hükümetin arada bir gündeme getirir gibi olup da her defasında vazgeçtiği yargı reformundaki gecikme ise, son olarak, iktidarı bütün yüksek yargı organlarıyla karşı karşıya getiren son krizi netice verdi. Yargıtay Başsavcılığının başlattığı inceleme de yeni endişeleri gündeme getirdi.

AB’NİN ISRARLI ÇAĞRILARINA RAĞMEN

Türkiye'de demokrasinin AB kriterlerine uygun şekilde kökleşmesi için, asker üzerindeki sivil kontrolün tam olarak sağlanması ile kapsamlı bir yargı reformunun öncelik ve kaçınılmazlığı, AB Konseyinin her yıl yayınladığı ilerleme raporlarında ve AB sözcülerinin beyanlarında ısrarla vurgulandığı halde kayda değer bir adım atılamaması, yaşanan krizi derinleştiriyor ve demokratikleşme sürecinin ilerlemesini engelliyor.

19.02.2010


 

Hükümet net değil

HSYK kararına tepki gösteren Adalet Bakanı Sadullah Ergin “HSYK’nın yaptığı, yetki gasbıdır. Anayasa ve yasalara aykırı bir hukuksuzluktur. Yargı reformunun âcilen hayata geçirilmesi zorunluluğu ortayı çıkmıştır” dedi.

ARINÇ: ANAYASA PAKETİ KARARI YOK

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç ise ‘anayasa değişikliği’ni öngören bir pakete ilişkin bir kararları bulunmadığını ifade ederek, “âcil yargı reformu”ndan söz eden Adalet Bakanıyla çelişen bir mesaj verdi.

Hükümet net değil

ADALET Bakanı Sadullah Ergin, HSYK kararının ardından yaptığı açıklamada, yargı reformunun kaçınılmaz olduğunu vurgularken, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, anayasa değişikliği konusunda verilmiş bir kararlarının olmadığını söyledi.

Adalet Bakanı Ergin, önceki gün akşam yaptığı açıklamada, yüksek yargı organlarının tavrına sert tepki gösterdi. HSYK’nın Anayasa ve CMK’yı hiçe sayarak, savcıları görevden almasını tam bir hukuksuzluk olarak değerlendiren Ergin, Kurul’un yargısal görevi bulunmadığını, buna rağmen ‘açık bir yetki gasbı’ yaptığını söyledi. Yargıtay’ın ihsas-ı reyde bulunduğunu, Danıştay’ın yanlışa katkı sağladığını, Yargıtay Başsavcısı’nın ise hiçbir yetkisi olmadığı soruşturmaya müdahale ettiğini kaydeden Ergin, “Yargı sistemini kaosa sürükleyecek bu girişimleri yargı bağımsızlığına büyük bir darbe olarak görüyoruz. Yargılama sürecine yapılan bu müdahaleden sonra bağımsızlık ve tarafsızlık bakımından yargı reformunun acilen hayata geçirilmesi zorunluluğu bir kez daha ortaya çıkmıştır” dedi.

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ KARARIMIZ YOK”

DEVLET Bakanı Arınç ise dün AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ ve Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Türk demokrasisinin sancılı günlerden geçtiğini söyledi. Önceki gün, demokrasi ve hukuk tarihinde derin izler bırakacak, ülkenin geleceğini etkileyecek olaylar yaşandığını belirten Arınç, demokrasiye, millet iradesine, anayasal sisteme yargı bürokrasi tarafından ağır bir darbe vurulduğunu ifade etti. Arınç, “Siyaset siyasetçilerin işidir. Siyaset yapmak isteyen yargı mensupları varsa önce tarafsız ve adil olduklarını temsil eden cüppelerini çıkarmak zorundadırlar. Millet adına yetki kullanması gerekenler, öncelikle hukuka ve millî iradeye uygun hareket etmelidir. Buradan tüm milletlimize bir kez daha ifade etmek istiyoruz: Türkiye bir yargıçlar devleti değil, demokratik bir hukuk devletidir, öyle de kalacaktır” dedi. Anayasa değişikliği konusuna değinen Arınç, “AK Parti olarak bize düşen görev ne ise grubumuzda, Hükümet olarak ve Parlamento içerisindeki tüm partilerle tekrar görüşmek suretiyle, uygun bir zemin ve zaman bulunabilirse tamamen demokratik ve hukuk devleti ilkeleri içerisinde bu Anayasa değişikliklerini her şart altında yapmayı düşünürüz ama bugün bu noktada verilmiş bir kararımız yok” dedi.

19.02.2010


 

HSYK işi bitirdi

HSYK, özel yetkilerini kaldırdığı Erzurum’daki 4 savcı yerine, yine ilde görevli 3 savcıyı görevlendirdi. Kurulun kararına göre, Erzurum savcılarından Taner Aksakal özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine getirilirken, aynı ilde görevli savcılar Mehmet Ali Kurt ile Ender Karadeniz ise özel yetkili özel savcı oldular.

Yeni savcılar belirlendi

ADALET Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, Erzurum’da yetkileri kaldırılan savcılar yerine özel yetkili dört Cumhuriyet Savcısı görevlendirdiğini bildirdi. Kahraman, HSYK’nın toplantısının sona ermesinin ardından çıkışta gazetecilerin sorularını cevapladı. Kurul toplantısında, Erzurum’da özel yetkili dört Cumhuriyet Savcısının görevlendirilmesi kararı alındığını bildiren Kahraman, ‘’Erzurum’da boş bulunan CMK ile yetkili çalışacak Cumhuriyet Savcısı arkadaşlarımız ve Cumhuriyet Başsavcıvekili arkadaşımız görevlendirildi’’ dedi. Kahraman, Cumhuriyet Savcılarının kimler olduğuna ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti: ‘’Başsavcıvekili olarak Taner Aksakal Bey, CMK 250’de görevlendirilen Başsavcıvekili oldu. Erzurum’da çalışan arkadaşlardan 2 Cumhuriyet Savcısı arkadaşımız daha görevlendirildi. Bir de Bakanlığımızın dünkü (önceki günkü) kararın yeniden gözden geçirilmesi ve kaldırılması yönündeki talebimizi gündeme getirdik. Bu konu da görüşüldü ancak bizim bu talebimiz kabul edilmedi’’ Kahraman, ‘’İsimlere itirazınız oldu mu?’’ sorusuna, ‘’Hayır’’ karşılığını verdi. ‘’İçeride tartışma yaşandı mı?’’ sorusu üzerine ise ‘’Hayır. Normal gündemimizi yaptık’’ karşılığını verdi.Bu arada, Kahraman, HSYK girişinde gazetecilerin Başbakan Erdoğan ile görüşüp görüşmediği konusundaki bir sorusuna “Ben devletin müsteşarıyım gerektiği zaman herkesle görüşürüm” diye cevap verdi.Bu arada, bir grup Yargıtay üyesi, HSYK’ya destek ziyaretinde bulundu.

19.02.2010


 

Ben devletin müsteşarıyım

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, Erzurum'daki 4 savcının yetkisini kaldırıp haklarında suç duyurusunda bulunduğu toplantısına katıldığı için eleştirilen Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman, dünkü kurul toplantısına da katıldı. Kahraman, gazetecilerin Başbakan Erdoğan ile görüşüp görüşmediği konusundaki sorusuna “Ben devletin müsteşarıyım, gerektiği zaman herkesle görüşürüm” diye cevap verdi.

19.02.2010


 

Sedefçi’ye 4 yıl 2 ay hapis cezası

EDİRNE Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi’ye, ‘’halı saha ihalesine feşat karıştırma’’ iddiasıyla yargılandığı davada, 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi.

Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün yapılan, Belediye Başkanı Sedefçi’nin de katıldığı duruşmada karar verildi. Mahkeme, Sedefçi hakkında, ‘’halı saha ihalesine fesat karıştırmak’’tan 4 yıl 2 ay hapis cezası kararı verdi. Hamdi Sedefçi hakkında, belediyeye ait arsanın yap, işlet, devret modeli ile yapılması için düzenlenen ihaleye fesat karıştırmak suçundan dava açılmış, 2009 yılında açılan davada, belediye meclis üyesi bir kişinin, kanunen mümkün olmamasına rağmen, kurduğu şirketle katıldığı ihaleyi aldığı iddia edilmişti.

19.02.2010


 

Yargıçlar devleti istemiyoruz

MEMUR-SEN Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da HSYK’nın son aldığı kararı “yargıçlar darbesi” olarak nitelerken, yeni bir Anayasa ve hukuk reformu için meclisi göreve çağırdı.

Memur-Sen Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyen Ahmet Günodoğdu, HSYK’nın Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı’nın tutuklanmasıyla devam etmekte olan yargı sürecine yetkisini aşarak müdahale ettiğini belirten Gündoğdu, yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına tahammül etme konusunda öncelikle HSYK’nın yargı orijinli üyelerinin samimi olması gerektiğini söyledi. Gündoğdu, bu sonucun HSYK dahil yüksek yargı organları ve yargı sistemine yönelik kapsamlı bir reformun zaman geçirilmeden hayata geçirilmesi sonucu doğurduğuna belirtti. Söz konusu müdahaleyi “yargının darbesi” şeklinde niteleyen Gündoğdu, “Yargıçlar devleti istemiyoruz. HSYK’nın ve YAŞ’ın kararlarının yargıya kapalı olmasının zararlarını hep birlikte yaşıyoruz. Bu ülke yargıçlar eliyle özgürlüklerin ve eşitliklerin gasp edildiği bir ülke olmaktan çıkmalıdır. Bu saatten sonra keşkelerin ve temennilerin bir anlamı yoktur. Devletin hukuk yüzünü ortaya çıkaracak yeni bir Anayasa ve yargı reformu şarttır. Bunun için de meclisi göreve çağırıyoruz” dedi.

UMUT YAVUZ

19.02.2010


 

Gerçeker: İhsas-ı rey yapan adalet bakanı

YARGITAY Başkanı Hasan Gerçeker, ‘’Eğer ihsas-ı rey yapan bir kurum varsa o da Adalet Bakanı’nın kendisidir’’ dedi.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, makamına gelişinde Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in önceki gün akşam yaptığı açıklamaya ilişkin soruları cevaplarken şunları söyledi: ‘’Biz ihsas-ı rey’i kimseden öğrenecek değiliz. Eğer ihsas-ı rey yapan bir kurum varsa o da Adalet Bakanı’nın kendisidir. Sabaha karşı saat 05.00’te yaptığı açıklamayla ihsas-ı rey’de bulunmuştur. İhsas-ı rey o şekilde olur. Yasalar apaçık göstermiş. İhsas-ı reyle hiçbir ilişkisi yok. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun yetkisinde olan bir konuda verdiği kararın hukuka uygun olduğunu bildirdik. Bunun dışında bizim herhangi bir değerlendirmemiz yok. Yasaları açıp okusunlar, doğru dürüst okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar.’’

19.02.2010


 

Baykal: Türkiye'de bir ilk

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,”Türkiye’de ilk kez Cumhuriyet tarihi boyunca bir adliye, bir başka adliyeyi basmıştır” dedi.

Baykal, partisinin genel merkezinde gündemdeki son gelişmeleri değerlendirdi. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanması sırasında yaşananlar usul ve yetki tartışması olarak anlaşılırsa konunun özünün gözden kaçırılacağını savunan CHP lideri Baykal şunları kaydetti: “Türkiye’de ilk kez Cumhuriyet tarihi boyunca bir adliye, bir başka adliyeyi basmıştır. Türkiye’de ilk kez bir başsavcı, bir başka savcı tarafından tutuklanmıştır. Türkiye’nin Cumhuriyet, demokrasi, hukuk tarihinin kaydetmediği bir olayla karşı karşıyayız. Böylesine olağanüstü, tarihimiz boyunca tanık olmadığımız bir uygulamayı haklı kılacak bir gerekçe hangi usul, yetki, yöntem anlayışta saklıdır? Bunu nazari bir teorik, hukuki bir ihtilaf gibi anlamak çok vahim bir yanılgıdır.” Baykal, Türkiye’de tehlikede olan hukuk devletinin kendisi olduğunu ileri sürdü.

19.02.2010


 

‘Meclis göreve’ çağrısı

İSTANBUL'DA bir araya gelen çok sayıda hukuk derneği tarafından yayınlanan ortak bildiride HSYK kararı ile bir kez daha sivil bir demokratik Anayasa ve yargı reformunun bir an önce yapılması gerektiğinin ortaya çıktığı belirtildi.

Aralarında Adalet ve Hukuk Derneği, Demokrat Hukukçular Derneği'nin de bulunduğıu çok sayıda hukuk derneği ortak açıklama yaparak HSYK’nın Erzurum özel yetkili savcılarının yetkilerini kaldırmasına tepki gösterdi. Hukukçular adına hazırlanan ortak metni okuyan Hukukçular Derneği Genel Başkan Yardımcısı emekli Başsavcı Reşat Petek, HSYK’nın kararının Anayasa ihlali olduğu ve yargısız infaz yapıldığını söyledi. Petek, şunları söyledi:

“Erzurum özel yetkili Cumhuriyet savcılarının usul ve kanunlara uygun olarak yürüttükleri soruşturmada bir başsavcının tutuklanması ve 3. Ordu Komutanı’nın sorgu için davet edilmesi aşamasında, HSYK’nın savcıların yetkilerini kaldırma kararını Anayasa ihlali, bağımsız ve tarafsız olması gereken yargıya müdahale, yargısız infaz, terörle mücadele soruşturmalarını yürüten hakim ve savcılara gözdağı olarak değerlendiriyoruz. Adalet Bakanlığının izni olmadan hakim ve savcılar hakkında soruşturma yapılamaz. Hakkında soruşturma olmayan savcılara bir disiplin işlemi olan görevden uzaklaştırma cezası verilmesi açık bir Anayasa ihlalidir. HSYK kararı yargısız infazdır. Evrensel hukuk değerleri ile Anayasa ve kanunların teminat altına aldığı savunma hakkı çiğnenerek, savcılara ne ile suçlandıkları tebliğ edilip savunmaları alınmadan verilen karar ile yargısız infaz yapılmıştır. Devlet gücü kullanılarak oluşturulan çeteler ve terör örgütü mensuplarına yasaları uygulayan hakim ve savcılara gözdağı, illegal yapılanmalara destek olma niteliği taşıyan HSYK kararını, kaynağını Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanma işlemi olarak değerlendiriyor ve kınıyoruz. Hukukçular olarak, bir kimsenin tutuklanması veya serbest kalmasına değil, yargıya müdahale edilmesine, keyfi muamele ve kararlara karşı olduğumuzu ilan ediyoruz. Kararları yargı denetimine tabi olmayan ve idari görev ifa eden HSYK’nın, bir yargı organı gibi yargılama sürecine müdahale ederek, yasal görevlerini ifa eden savcıların yetkilerini almasını kabul etmiyoruz. HSYK kararı bir hukuk skandalıdır, Anayasa ihlal edilmiştir, HSYK savunma hakkına bile saygı göstermemiştir. HSYK masumiyet karinesini çiğneyerek savcıları peşinen suçlu ilan etmiştir.”

Reşat Petek, HSYK kararı ile bir kez daha sivil bir demokratik Anayasa ve yargı reformunun bir an önce yapılması gerektiğinin ortaya çıktığını söyledi. Petek, “Hükümet’i ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni sorunu çözmeye ve bir an önce yargı reformunu gerçekleştirmeye davet ediyoruz” dedi.

19.02.2010


 

Sarıkaya gibi olmasın

Denizli Emel Hukuk Derneği Başkanı Av. Kayhan, Savcı Osman Şanal’ın ikinci bir Ferhat Sarıkaya yapılmak istendiğini ifade ederken, eski Savcı Gültekin Avcı, ikinci bir Sarıkaya vak'ası planlanıyorsa, bunun hukuk cinayeti ve utanmazlığı olacağını ve HSYK'nın da altında kalınacağını belirterek, “Millet bunu kaldırmaz” dedi.

Sarıkaya gibi olmasın

ERZİNCAN Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanmasına kadar giden soruşturmayı başlatan Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet savcısı Osman Şanal’la birlikte dört savcının yetkilerinin Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) trafından alınmasına tepkiler büyüyor.

Denizli Emel Hukuk Derneği (EHUDER) Başkanı Av. Hüdayi Kayhan, savcı Şanal’ın, ikinci bir Ferhat Sarıkaya yapılmak istendiğini belirtti. Kayhan, “Hukukun üstünlüğünü, bağımsızlığını, hâkim ve savcıların bağımsızlığını koruması gereken HSYK’nin, başlamış olan bir soruşturmada bu şekilde ihsası rey olabilecek karar vermesi hukuka aykırıdır. Anayasa ve kanunlara aykırı karar, yoruma gerek bırakmıyor. Bu karar, Türkiye’nin hukuki durumunu, demokrasisini etkileyecektir. Bu kararın çıkması, bu davaya bakan hâkim ve savcıları etkileyecektir” dedi. Kayhan, savcıların yetkilerini almasının, hukuk tarihine unutulmayacak kara bir leke olarak geçtiğini söyledi. Mevcut düzenlemelerin yargının işleyişi konusunda sıkıntılara sebep olduğu vurgulayan Hüdayi Kayhan, “TBMM, hiç vakit kaybetmeden yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını, yorum yapmayı gerektirmeyecek şekilde Anayasa’da gerekli değişiklikleri yaparak sağlamalıdır” diye konuştu.

“YARGI VESAYETİ BAŞLADI”

DYP eski Denizli Milletvekilli Av. Mustafa Kemal Aykurt, Başsavcı Şanal’ın mahkeme kararını uyguladığına dikkat çekerek, bu yüzden HSYK’nın kararının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Aykurt, “Yargıtay süreç başlatmıştır. Usulüne göre devam ederken yargının kendi mensupları tarafından karşı tavır koyulması, ne kadar büyük bir iç çekişme ve ideolojik kavga olduğunu göstermektedir. Askerî vesayetten kurtuluyoruz diye sevinirken bu sefer yargı vesayeti başlamıştır. Bu daha tehlikelidir.”

“YARGIYA MÜDAHALE EDİLDİ”

Emekli DGM Hâkimi Ahmet Çağlayan, Anayasa’da hâkim ve savcı teminatı olduğunu hatırlatarak, HSYK’nın davayı incelemeden görevden alamayacağını söyledi. Bunun yargıya müdahale olduğunu vurgulayan Çağlayan, “HSYK, kanun koyan TBMM’de bile olmayan yetkiyi kullanarak yetki gaspı yapmıştır. Bir tahkikat yaptırmadan, gazetelerdeki yorumlara göre bu tür bir şey yapılması çok yanlıştır. Yargıtay Başsavcılığı da Türkiye başsavcısı gibi davranıyor.” dedi.

“SAVCILARIN YANINDAYIZ”

Büro Memur-Sen Erzurum Şubesi Başkanı Nesimi Küçük, HSYK’nın Erzurum özel yetkili savcılarının yetkilerini kaldırmasını kınayarak, “Suç ve suçluların üstüne gitme cesaretini yasalardan alan hâkim savcılar, Osman Şanal, geçmişte de Van Savcısı Ferhat Sarıkaya örneğinde olduğu gibi korkutulmakta, cesaretleri kırılmakta, aba altından sopa gösterilmektedir. Görevden alınan savcılarımızın Erzurum olarak yanındayız, destekçisiyiz. Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ve söz konusu HSYK kararını kınıyoruz” dedi.

“HUKUK ADINA UTANÇ VERİCİ KARAR”

Avrasya Hukuk ve Demokrasi Derneği Başkanı Turan Canpolat, HSYK kararının hukuk adına utanç verici olduğunu söyledi. Kararın anayasa ile teminat altına alınan yargı bağımsızlığına darbe olduğunu söyleyen Canpolat, HSYK’nın yürütülmekte olan bir soruşturmada taraf olduğunu, söz konusu karar ile hukuk devleti ilkesinin ihlal edildiğini, yargı bağımsızlığına müdahale edildiğini kaydetti. Canpolat, ikinci Şemdinli olayının yaşandığına dikkat çekti

“YARGI HERKESE LÂZIM”

Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yargıda yaşanan gelişmelerin piyasaları olumsuz olarak etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu belirterek, ‘’Yargı hassastır ve herkese lâzım. Yaşanmakta olan yargı krizinden sür'atle çıkılmalıdır’’ uyarısında bulundu.

“YARGI VESAYETİ ADALETİ ZEDELİYOR”

Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan, son günlerdeki yargı kararlarının, Türkiye’nin yargı vesayeti altında olduğu kanaatini pekiştirdiğini söyledi. Ogan, “Yargı vesayetinin olduğu yerde adalet ve güven duygusu zedelenir. Mevcut Anayasa içine yerleştirilen kurul ve kurumlar, millet egemenliğini ‘sözde egemenlik’ şekline büründürmüştür. Millet egemenliğinin tezahürü olan Meclis, bu anayasa olduğu müddetçe vesayet altında kalmaya devam edecektir” dedi.

19.02.2010


 

HSYK ÖNÜNDE PROTESTO

Darbeye Karşı 70 milyon Adım Koalisyonu tarafından HSYK binasının önünde özel yetkili savcıların görevden alması protesto edildi.

Açıklamada, “idarî bir kurum” olan HSYK’nın bu kararla hukukun alanına müdahale ettiği ve hukukî işleyişe tecavüz ettiği belirtilirken, karar hukukun siyasallaştığının bariz bir örneği olarak nitelendi. Açıklamada, HSYK’nın son kararıyla “Hukukî anlamda bir kâğıt parçasına” imza atarak, bir türlü oluşturamadığı saygınlığını yerle bir ettiği öne sürülürken, yargıdaki bu türden yapılanmalarla ilgili “yeniçeri” benzetmesi kullanılması dikkati çekti. Oynanan bu oyuna aldanmadıklarını belirten ve kendilerine “Darbeye Karşı 70 milyon Adım Koalisyonu” diyen grup, “bütün darbecilerle ne olursa olsun hesaplaşacaklarını” ifade ettiler.

19.02.2010


 

Yargıya, açık bir müdahale var

Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, “Özel yetkili Erzurum cumhuriyet savcısı Osman Şanal’ın yaptığı soruşturma sebebiyle yetkisinin HSYK’ca kaldırılması yargıya doğrudan, açıkça bir müdahaledir” dedi.

Yaptığı yazılı açıklamada, hakim ve savcıların yetkilendirilmeleri, görev yerlerinin değiştirilmesi belirli ilkeler ve kurallar çerçevesinde olduğunu ifade eden Kılıçkaya, “HSYK bu ilke ve kurallara aykırı olarak sadece yürüttüğü soruşturma ve bu soruşturmada ortaya çıkan sonuçlar nedeniyle savcının yetkisi kaldırılamaz. Kaldırılması ağır hukuka aykırılık olur. Savcının yaptığı işlemde bir yanlışlık bulunmasının sonuçlara hukuk tarafından önceden belirlenmiştir. Hukukun belirlediği yöntemler arasında savcının yetkisinin alınması yoktur. Bu yönüyle bakıldığında HSYK’nın kararı hukuksuzdur. HSYK’nın bu kararı Anayasaya aykırıdır” dedi.

19.02.2010


 

Uslu: Bağımsızlık ihlâl edildi

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, yargı bağımsızlığının bizze HSYK eliyle darbe vurulduğunu söyledi. Uslu, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “HSYK’nın aldığı karar, yargı bağımsızlığının bizzat yargıçlar tarafından ihlal edildiğini gösteren tarihî bir karar olmuştur.

Yargıya bizzat HSYK eliyle darbe vurulmuştur. Şemdinli davasını yürüten Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın başına gelenler ve Ergenekon savcılarının yerlerinin değiştirilmesine ilişkin çabaların ardından şimdi de Erzurum Özel Yetkili Başsavcıvekilliği’nde görevli dört savcıya yapılan muamele savcılara yönelik bir gözdağı niteliğindedir. Bütün savcılar ve yargıçlar; kanaatlerini, vicdanlarını ve hukuku bir kenara bırakarak sadakate zorlanmak istenmektedir.”

19.02.2010


 

Gündel: Yüksek yargı ideolojik davranıyor

Emeklı Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, yüksek yargıyı, ideolojik davranmak ve yürütülmekte olan soruşturmalara müdahale etmekle suçladı.

Yetkilerinin alınmasının yanında savcılar hakkında suç ihbarında da bulunulduğunu hatırlatan Gündel, “Bu kadar tepki, bu kadar kin, bu kadar garez nedendir?” diye sordu. Hakim ve savcılara sahip çıkması gereken kurumların hakim ve savcıların hukukuna tecavüz ettiğini belirten Gündel, “Erzurum olayında yüksek yargı tarafı olaya hukuksal değil ideolojik olarak yaklaşmıştır. Bütün sıkıntılar da buradan kaynaklanmıştır” dedi.

19.02.2010


 

Avcı: Yapılan bir hukuk darbesi

ESKİ Savcı Gültekin Avcı, Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal dâhil dört savcının yetkisinin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından kaldırılmasını, hukuk darbesi ve ihtilâli olarak yorumladı.

İkinci bir Ferhat Sarıkaya vak'ası planlanıyorsa, bunun hukuk cinayeti ve utanmazlığı olacağını, HSYK’nın de altında kalınacağını ifade eden Avcı, “Bu millet, bunu kaldırmaz. HSYK, tamamen ideolojik yaklaşıyor. Suç işlediği düşünülen bir başsavcının gözaltına alınması ve tutuklanması, ceza muhakemesi açısından normal bir durumdur. Şanal’ın yaptığı soruşturma kapsamında ortaya koyduğu deliller, ilgili mahkeme tarafından değerlendirilmiş ve kuvvetli şüphe olgusu kabul edilerek tutuklama yapılmış. Savcı, ilk etapta delillerini ve haklılığını mahkemeye kabul ettirmiş. Savcılık aşamasını da aşan bir düzenleme söz konusu” dedi.

19.02.2010


 

Meriç yatağına dönüyor

Edirne’de, Meriç ve Tunca nehirlerinin debileri düşüyor. Taşkının etkili olduğu Karaağaç Mahallesi bölgesinde suların hızla çekilerek Meriç nehri yatağına dönmeye başladığı gözlendi. Karaağaç Mahallesi ile Pazarkule Sınır Kapısına ulaşımın sağlandığı Lozan Caddesinde, kaldırımlar ve parke yolun büyük zarar gördüğü, suların çekilmesiyle birlikte ortaya çıktı.

Meriç, yatağına dönmeye başladı

EDİRNE'DE Meriç ve Tunca Nehirlerinin debileri düşmeye devam ediyor. Taşkın sularının çekilmeye başlamasıyla Karaağaç Mahallesinde hayat normale dönmeye başlarken, Meriç ve Tunca köprüleri yeniden ulaşıma açıldı. DSİ 11. Bölge Müdürlüğünden edinilen bilgiye göre, dün 1317 metreküp/saniye olan Meriç Nehri’nin debisi bu sabah 1234 metreküp/saniyeye, Tunca Nehri’nin ise 191.5 metreküp/saniyeden 182 metreküp/saniye düştü. Arda Nehri’nin debisi ise 282 metreküp/saniyeden 309 metreküp/saniyeye yükseldi. Taşkının etkili olduğu Karaağaç Mahallesi bölgesinde, suların hızla çekilerek Meriç Nehri yatağına dönmeye başladığı gözlendi. Karaağaç Mahallesi ile Pazarkule Sınır Kapısı’na ulaşımın sağlandığı Lozan Caddesi’nde, kaldırımlar ve parke yolun büyük zarar gördüğü suların çekilmesiyle ortaya çıktı. Yolun bozulan yerlerine uyarı işaretleri konularak sürücüler uyarılıyor. Çevre ve Orman Müdürlüğü, Jandarma Şehitliği, Kent Ormanı, Meriç Nehri’nin karşı kıyısındaki Öğretmenevi, DSİ ve Trakya Üniversitesi Sosyal Tesisleri ile Polisevi’nde sular çekilirken, nehrin kıyısındaki Edirne Belediyesi Protokol Evi hâlâ sular altında bulunuyor. Bu arada Meriç Nehri girişinde DSİ’ye ait kepçe hazır halde tutuluyor. Sivil savunma ekipleri de bölgede bulunuyor. Taşkın sularının çekilmeye başlamasıyla Karaağaç Mahallesinde hayat normale dönmeye başladı. Tarihî Meriç ve Tunca Köprülerinin trafiğe açılmasıyla vatandaşlar, Edirne ve Karaağaç arasında kendi araçları ve toplu taşıma araçlarını kullanmaya başladı. Taşkın günlerinde vatandaşlar askerî birliklere ait araçlarla taşınıyordu. Karaağaç Mahallesi’nde bulunan Trakya Üniversitesi Rektörlüğü de yolun açılmasıyla faaliyete geçti.

19.02.2010


 

Adana'da, havalimanı apronu büyüyor

YILLIK 2,5 milyona yakın yolcunun kullandığı, ancak Ulaştırma Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan ‘’Çukurova Bölgesel Havalimanı’’ projesi dolayısıyla kapatılacağı tartışmalarına konu olan Adana Havalimanı’nda, uçak park alanı genişletiliyor.

Geçen yıl 26 bin 326 uçağın iniş kalkış yaptığı havalimanında inşaat çalışmaları süren ve yaklaşık 3 milyon 336 bin liraya mal olacağı belirtilen proje ile uçak park alanı 13’ten 21’e çıkacak. Alınan bilgiye göre, 2 milyon 105 bin 510 metrekare alana kurulan ve 1937 yılında hizmete giren Adana Havalimanı, 1956 yılından itibaren uluslar arası seferlere açıldı. Yapılan çalışmalarla sürekli modernize edilen havalimanı, son 10 yılda ise hem yolcu hem de uçak sayısı açısından önemli büyüme gösterdi. Park sorunu dolayısıyla sınırlı sayıda bekleme yapılmasına izin verilen havalimanı apronundaki uçak park sahası genişletiliyor. İhalesi geçen yıl sonuna doğru gerçekleştirilen ve yaklaşık 3 milyon 336 bin 687 liraya mal olması planlanan proje ile park alanı 13’ten 21’e çıkarılıyor. Vali Yardımcısı ve Havalimanı Mülki Amiri İbrahim Avcı, Adana Havalimanı’nın park alanının 54 bin metre kareden 124 bin metre kareye ulaşacağını bildirdi. Yetkililer, iyi giden iklim şartları dolayısıyla çalışmaları hızlandırdıklarını belirterek, Nisan ayı içerisinde park alanını tamamlamayı hedeflediklerini söylediler.

19.02.2010


 

SEKA'nın laboratuvarı ders aracı oldu

MERSİN'İN Silifke ilçesine bağlı Taşucu Beldesinde bulunan ve Bakanlar Kurulu kararıyla turizm alanı ilân edilen SEKA Kâğıt Fabrikasının laboratuvar malzemeleri, meslek lisesi öğrencilerinin eğitiminde kullanılacak.

Silifke Kaymakamlığının, laboratuvar malzemelerinin öğrencilerin eğitimi için kullanılması yönündeki başvurusunun Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca kabul edilmesinin ardından, Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ndeki bazı öğretmen ve öğrenciler fabrikaya gelerek malzemeleri paketleyip araçlara yükledi. İlçe Millî Eğitim Müdürü Kâzım Alp Alkan, laboratuvar malzemelerinin ilçedeki okulların ihtiyaçlarına göre dağıtılacağını, böylelikle uygulamalı eğitimdeki malzeme sorununun giderileceğini belirtti.

19.02.2010


 

Ekmeği dilimle, israfı önle

TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye’de günde üretilen 82 milyon ekmeğin 4 milyon 660 binin çöpe gittiğini, en çok israfın yüzde 8.5 ile öğrenci yemekhanelerinde gerçekleştiğini belirterek, ‘’Halkımızın dilimlenmiş ekmek kullanması halinde israf yarı yarıya inecek’’ çağrısında bulundu.

Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye genelinde israf edilen ekmeğin oransal değerinin yüzde 5,68 olduğunu bildirdi. Milyonlarca vatandaşın evine ekmek götürmekte büyük güçlükler yaşadığı güncel ekonomik ortamda söz konusu israfın önlenmesinin son derece önemli olduğunu anlatan Palandöken şöyle devam etti: ‘’Ülkemizde günlük üretilen 82 milyon adet ekmeğin, 77 milyon 340 bin adedinin tüketildiği göz önünde bulundurulduğunda günde 4 milyon 660 bin adet ekmeğin çöpe atılmak suretiyle israf ediliyor. İsraf edilen ekmeğin yüzde 3’ü ev tüketimlerinde, yüzde 2’si fırın ve benzeri üretim mekânlarında, yüzde 3’ü lokanta ve otellerde, yüzde 2,5’i kurum yemekhanelerinde, yüzde 8,5’i ise öğrenci yemekhanelerinde israf edilmektedir. Bu israf noktalarına odaklanarak ekmek israfı sorununa çözüm aranması gerekmektedir.’’

Türkiye’de tüketilen ekmeklerin büyük bölümünün ağırlıkları 300-1400 gr arasında değişen büyük tip ekmekler olduğunu anlatan Palandöken, son zamanlarda özellikle fırınlarda makinede dilimlenerek satılan ekmeklerde israfın daha az olduğunun ortaya çıktığını belirterek, dilimlenmiş ekmek alınması gerektiğini söyledi. Türkiye’de kişi başına ortalama ekmek tüketiminin 333 gram olduğunu da belirten Bendevi Palandöken, şunlar kaydetti: "Günlük ekmek üretim değeri 41 milyon lira, tüketim değeri 38 milyon 670 bin lira, bu rakamlara göre israf edilen günlük ekmek değerinin ise 2 milyon 330 bin lirayı buluyor. Bu rakam aylık olarak 69 milyon 900 bin lira, yıllık olarak ise 850 milyon 450 liraya ulaşmış. Güncel kriz ortamında ekmeğini kazanmak için iş arayan milyonlarca yurttaşımız söz konusu iken ekmek israfının ulaştığı bu boyut, soruna acil çözüm aranmasının da önem ve aciliyetini göstermektedir.’’

19.02.2010


 

Camilerden Haitili depremzedelere yardım eli

TÜRKİYE'DE cami sayısı en fazla iller arasında yer alan Konya’da Haiti için yaklaşık 3 bin camide 250 bin lira yardım toplandı. 12 Ocakta Haiti’de meydana gelen, yaklaşık 212 bin kişinin öldüğü depremle ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı, yurt genelinde depremzedeler için yardım kampanyası başlatmıştı.

5 Şubatta Türkiye’deki bütün müftülüklere Cuma namazı sonrası Haiti’deki depremzedeler için yardım çağrısında bulunulmuş, vatandaşlar yoğun destek vermişti. Konya Müftüsü Şükrü Özbuğday, yaklaşık 3 bin camisiyle Türkiye’de caminin en fazla olduğu iller arasında yer alan Konya’da, Cuma namazı sonrası Haiti için toplanan yardım hakkında, bilgi verdi. Özbuğday, Konya’da Haiti’ye yardım kampanyasına çok büyük ilgi gösterildiğini belirterek, şunları söyledi: "5 Şubatta Konya’daki camilerde 250 bin lira yardım toplandı. Din görevlilerimizce sayılıp tutanakla bize teslim edilen bu anlamlı yardımlar, Diyanet İşleri Başkanlığımızın ilgili hesabına yatırıldı. Normalde böyle yardım çağrısında 60-70 bin lira toplanırken, Haiti için 3 katı para toplanması manidardır. Halkımız darda kalan herkesin yardımına koşar. Halkımızın bu özelliği de dinimizden gelmektedir. Dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun dinimiz darda kalana yardım etmeyi emreder.’’

19.02.2010


 

Şehidinin eşyalarını evinde sergiliyor

ERZURUM'DA 11 yıl önce şehit düşen Jandarma Başçavuş Şevki Toprak’ın Tokat’ta yaşayan eşi Hamide Toprak (39), çocuklarının baba hasretini, şehidin hatırasını ondan kalan eşyayı evinde sergileyerek yaşatıyor.

Alınan bilgiye göre, 1999 yılında Erzurum’un Tekman ilçesindeki karakol binasına teröristlerin düzenlediği saldırıda şehit düşen Jandarma Başçavuş Şevki Toprak’ın eşi Hamide Toprak, eşinin eşyalarını Karşıyaka Mahallesi’ndeki evinin salonunda oluşturduğu bölümde sergiliyor. Sergilenen eşyalar arasında şehit başçavuş Toprak’ın üniforması, şahadet belgesi, cenazesinin konulduğu tabutun sarıldığı Türk Bayrağı, şehit olduğu gün evinde asılı olan takvim, damatlığı, evlilik cüzdanı ve diğer kişisel eşyaları ile silâhları bulunuyor. Şehit eşi Hamide Toprak, eşinin 12 Mayıs 1999 yılında şehit düştüğünü söyledi. Eşinin eşyalarını çerçevede muhafaza etmeye çalıştığını ifade eden Toprak, ‘’Amacım onun hatırasını canlandırmak. Burayı eşimin şahadetinin 52. gecesinde hazırladım. Daha sonra burayı ‘daha iyi muhafaza edilir’ düşüncesiyle camlı bir hale getirdik’’ diye konuştu. Toprak, ‘’Eşime ait bütün özel eşyaları saklıyorum. Çocuklarım bu anı ile büyüdüler. Eşim şehit olduğunda kızım 5 yaşında, oğlum ise 4 yaşındaydı. Bununla büyüdüler. Çocuklarım baba özlemini böyle gidermeye çalıştılar’’ dedi.

19.02.2010


 

Maytap dâvâsı gergin başladı

ZEYTİNBURNU'NUN Davutpaşa semtinde 2 yıl önce bir iş merkezinde meydana gelen ve 21 kişinin ölümü, 116 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan patlamada yakınları ölen bir grup, 8 sanık hakkında açılan dâvânın ilk duruşmasının görüleceği Bakırköy Adliyesi önünde eylem yaptı.

Adliye önüne ‘’Davutpaşa’yı unutmadık, unutturmayacağız’’, ‘’Sorumlular yargılansın’’, ‘’Adalet istiyoruz’’ yazılı pankartlar taşıyarak gelen ve çeşitli sloganlar atan grup adına bir basın açıklaması yapan avukat Ahmet Tamer, olaydan iki yıl sonra açılabilen dâvânın aslında çok eksik yanlarının bulunduğunu savundu. Bu patlamada birçok sorumlunun bulunduğunu iddia eden Tamer, bunu dava dilekçelerinde yargı makamlarına sürekli bildirdiklerini ancak bugün açılan davanın sadece Zeytinburnu Belediye Başkanlığı çalışanlarına ilişkin olduğunu anlattı.

Bu olayda devletin birçok kademesinde, birçok birimin sorumluluğunun olduğunu ileri süren Tamer, sözlerini şöyle sürdürdü: ’’İçişleri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları, İstanbul Büyükşehir Başkanlığının sorumlulukları vardı. Fakat bunların hepsi bir tarafa itilerek, sanki göstermelik bir şekilde dâvâ açılırcasına Zeytinburnu Belediye Başkanlığı çalışanları hakkında dâvâ açıldı. Biz bu konunun takipçisiyiz. Diğer sorumluları da yargı önüne getirmek istiyoruz. Kesinlikle intikam gibi bir durum söz konusu değil. Mağdur olanların kısmen de olsa haklarının elde edilmesi için mücadele ediyoruz.’’

Olayda 36 yaşındaki kızını kaybeden Nigar Bakkal da kızının 3 çocuğunun öksüz kaldığını dile getirdi. Çok büyük bir acı yaşadıklarını belirten Bakkal, ‘’Aylar, yıllar geçmesine rağmen sorumlular hakkında herhangi bir şey yapılmadı. Biz sadece adalet istiyoruz. Sorumluluğu olan herkesin yargılanmasını istiyoruz. İki yıldır kızımı her gün bekliyorum, sanki her an gelecekmiş gibi. Acımız tarif edilemez’’ diye konuştu. Grup, eylemin ardından duruşmayı izlemek için adliye binasına girdi.

19.02.2010


 

Geçici iş umutları oldu

BATMAN'DA İş-Kur’un Toplum Yararına Çalışma Programı kapsamında geçici olarak alınacak 150 işçi için 6 bin 994 başvuru yapıldı. Batman Millî Eğitim Müdürlüğünde 4 aylığına çalıştırılacak 100 kişi için 3 bin 447 kişi başvuru yaparken, Çevre Orman Müdürlüğüne 5 aylığına alınacak 50 kişi için ise 3 bin 547 kişi başvuruda bulundu.

Millî Eğitim Müdürlüğü’ne alınacak olan 100 kişinin il genelindeki

okullarda temizlikçi olarak görevlendirilmesi planlanırken, Çevre Orman Müdürlüğüne alınacak 50 kişi ise ağaç dikimi yapacak. Başvuru yapanlar arasından seçilecek 150 kişi için Batman Halk Eğitim Merkezi (HEM) önünde kura çekimi yapıldı. Düzenlenen kura, miting alanını aratmadı.

Çok sayıda işsiz vatandaş, kısa süreli de olsa bir iş sahibi olabilmek için kuranın yapılacağı HEM önüne akın etti. Sabahın erken saatlerinden itibaren Batman’ın ilçelerinden ve merkezden gelen vatandaşlar saatlerce kuraların çekilmesi bekledi. İş için başvuranlar, geçici de olsa bir iş sahibi olmak istediklerini, sorunlarının çözülmesini arzuladıklarını söylediler. Kur'a çekimi 2 grup halinde yapılırken, sabah birinci grubun kur'a çekimi tamamlandı, ikinci grubun kur'a çekimi ise öğleden sonra yapıldı.

Bu arada Mersin’in Silifke ilçesinde de, Millî Eğitime bağlı okullar, Orman İşletme ve Özel İdare müdürlüklerinde, geçici işçi statüsünde temizlik işçisi olarak görev yapmak için 58 kişilik kadroya 2 bine yakın kişi başvurunca, işe alınacak kişiler noter huzurunda çekilen kura ile belirlendi.

19.02.2010


 

Altı defineci yakalandı

OSMANİYE'NİN Kadirli ilçesinde kaçak kazı yaptığı iddia edilen 6 kişi yakalandı.

Devriye görevi yapan jandarma ekipleri, Tahta köyü Taraklı mevkiinde kaçak kazı yaptığı iddiasıyla 6 gözaltına aldı. Zanlılardan M.K’nin üzerinde 1 adet Glock marka ruhsatsız tabanca bulundu. 6 zanlı, mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

19.02.2010


 

Korsan CD'ler ele geçirildi

KAYSERİ'DE polis ekiplerince düzenlenen operasyonda korsan CD’ler ele geçirildi.

Polis ekipleri, 4 iş yerinde yaptığı aramada, 50’si gayri ahlâkî olmak üzere bin 683 korsan CD buldu. Korsan CD’lerin hazırlandığı bilgisayarlarda, korsan yüklenmiş 11 bin 250 film görüntüsü, 154 bin 562 müzik parçası, 31 bin 399 oyun, 30 bin 52 program, bin 97 gayri ahlâkî görüntü olduğu belirlendi. İş yeri sahipleri hakkında yasal işlem yapıldığı, korsan CD’ler ile bilgisayar kayıtlarına el konulduğu bildirildi.

19.02.2010


 

Haiti'yi bundan sonra salgın tehlikesi bekliyor

HAİTİ'Yİ yerle bir eden 7.0 şiddetindeki deprem sonrası felâketzedelerin yardımına koşan Türk sağlık ekibi yurda döndü. Kendilerine tahsis edilen askeri uçakla Türkiye’ye dönen yardım melekleri, gerek Sağlık Bakanlığının seyyar sahra hastanesinde, gerekse sahada yürüttükleri çalışmalarla çok sayıda depremzedenin hayatını kurtardı.

Ekip başkanı Dr. Mehmet Akif Güleç, Haiti’deki sağlık personelinin büyük bir özveriyle çok zor şartlar altında hizmet yürüttüğünü anlattı. Haiti’nin deprem öncesinde bile son derece kötü bir sağlık sistemine sahip olduğunu, Güleç, şunları kaydetti: ’’Büyük bir deprem sonrası ağır yara bulunan, ancak enfekte olan uzuvların kesilmesi kaçınılmazdır. Çünkü böyle bir ortamda bunların kurtarılması çok zordur. Ancak hekimlerimiz büyük bir özveriyle bu hastaların her gün evlerine kadar giderek yaralarını temizledi, pansuman yaptı ve hastaları tedavi etti. Haiti’ye giden yeni ekibimiz ise salgın hastalıkların önlenmesine yönelik çalışma yapacak. Çünkü son derece sağlıksız bir ortam var.

Enkazların altında hala binlerce ceset bulunuyor, dayanılmaz bir koku var. Kanalizasyon ve içme suları da çok yetersiz. Bunlar salgın için çok büyük bir tehlike.’’

Bu arada Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) ve Ümit Hekimleri Derneğinin (ÜHDER) organizasyonu ve Sağlık Bakanlığının görevlendirmesi ile Sakarya’dan 3, İzmir’den 1, Tokat’tan 1 ve İstanbul’dan 3 gönüllü doktorun yer aldığı ekip, depremzedelere 1 ton ilaç yardımı yaptı. 8 gönüllü doktor, 10 gün içinde 5 bin kişiyi sağlık taramasından geçirdi. Sakarya’dan giden ekipte yer alan Toyotasa Travmatoloji ve İlkyardım Hastanesi Başhekimi Hasan Dinelek, yaptığı açıklamada, Marmara Depremi’ni yaşadıklarını ve Haiti Depremi sonrası yaşananları iyi bildikleri için halkın yardımına gittiklerini söyledi.

19.02.2010


 

Trafik çilesini azaltmak için "ortak araba" teklifi

TRAFİKTEKİ araç sayısını azaltarak, ulaşımda zaman kazanmak mantığıyla hayata geçirilen ve Türkiye’de 3 yıldır kullanılmaya başlayan ‘’ortakaraba’’ sistemine ilgi her geçen gün artıyor.

Türkiye’ye bu sistemi getiren ve ‘’www.ortakaraba.com’’ sitesinin yöneticisi Fuat Raat, yaptığı açıklamada yurt dışında uzman olarak çalıştığı sıralarda bu sistemi tanıdığını ve kullandığını belirtti. Türkiye’ye döndüğünde trafik ve park sorununun özellikle büyük şehirlerde bir keşmekeş haline geldiğini gördüğünü, bu nedenle bir mağdur olarak alternatif çözüm bulmaya çalıştığını dile getiren Raat, 2007’de bu sistemin yazılımını yaparak, halkın hizmetine ücretsiz bir site portalı olarak sunmaya başladığını aktardı. Ortak araba sistemi aynı güzergahı paylaşan şoför ve sürücüleri internet ortamında tanıştırarak aynı yolu birlikte kullanmalarını sağladığını kaydeden Raat, trafiğe daha az araçla daha çok yolcu taşıma imkânı sunan sistem sayesinde yolda kaybedilen vaktin azaldığını, ithal ve pahallı benzinden tasarruf sağlandığını, çevre için de daha az egzoz gazı yayıldığını söyledi. Raat, bu sistem sayesinde yolcuların trafik sıkışıklığından etkilenmeyeceklerinden, yolculuk sürelerinin ve streslerinin azalacağını belirtti.

19.02.2010


 

Bal üreticilerinden “maden ruhsatı” tepkisi

Muğla’nın Marmaris ilçesinde bal üreticileri, Osmaniye Köyünde özel bir şirket tarafından yapılan manganez rezervi araştırma çalışmalarına ve ilçe yüz ölçümünün yüzde 52’sini kapsayan alana 42 maden arama ruhsatı verilmesine tepki gösterdi.

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği İkinci Başkanı Ziya Şahin, yaptığı açıklamada, maden arama çalışmaları dolayısıyla arıcıların ‘’en kara günlerini yaşadığını’’ savunarak, üreticilerin bir lokma ekmeğine göz dikildiğini iddia etti. Yatırım yapamayarak tarıma yeterince katkı sunamayan kırsaldaki insanlar için arıcılığın çok önemli olduğuna işaret eden Şahin, ‘’Marmaris’te yaşayan insanların ekecek tarlası yok. Bundan dolayı 3 binden fazla aile arıcılıkla geçimini sağlıyor. Türkiye’den yurt dışına bir gram bal gidiyorsa Muğla, Bodrum, Marmaris ve Fethiye sayesindedir. Bugün yapılacak bir maden çalışması arıcılığımıza, ihracatımıza, kırsalda yaşayan insanlarımızın geleceğine indirilmiş bir darbedir. Yukarıdakilerin de bunu görmesini istiyoruz’’ dedi. Dünyada artık organik tarıma doğru gidilmeye başlandığına dikkati çeken Şahin, ‘’Muğla çam balının organik olmadığını bir kişi bile söyleyemez, çünkü çam balı alanlarımız, tarım alanlarımızdan çok uzak. Lütfen bu değerimize sahip çıkalım. Bu balın geleceğini karartmayalım’’ diye konuştu.

19.02.2010


 

Kabataş Lisesi, 102. yılını kutluyor

KABATAŞ Lisesinin 102. kuruluş yılı kutlamaları başladı. Kabataşlılar Derneği’nin organizasyonunda gerçekleştirilen kutlamalar yıl boyunca sürecek.

Kutlamaların açılış töreninde konuşan Kabataş Lisesi Müdürü Recep Memiş, 102 yıl önce kurulan Kabataş Lisesi’nin, o günden itibaren, ülke için çok önemli bir yere sahip olduğunu ve önemli isimler yetiştirdiğini ifade etti. Kabataş Lisesi’nin, Türkiye’de kurumsallaşmayı başaran az sayıdaki eğitim kurumlarından olduğunu belirten Memiş, ‘’Kabataş Lisesi, Türkiye’nin her yerinden aldığı öğrencileri ile geçmişte olduğu gibi, günümüzde de her bölgeye hitap eden ve önemli bir değerimizdir’’ dedi. Açılış töreni, faaliyet kapsamında düzenlenen gösteriler ile son buldu.

19.02.2010


 

Mezar taşları kâğıtta hayat buldu

Geleneksel san'atlarımızdan, kaatı’ya (kâğıt oyma) yeni yetişen san'atçılar sahip çıkıyor.

17 kaatı’ san'atçısı eski mezar taşlarında yer alan motifleri kâğıda işledi. Sergi, 28 Şubat’a kadar meraklılarını bekliyor.

İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonunda, mezar taşlarındaki motiflerden esinlenilerek ortaya konan 120 eserin teşhir edildiği kaatı' sergisi büyük ilgi gördü. Sergi açılışında kısa bir konuşma yapan, Prof. Dr. Mahmut Kaya, Osmanlı’nın ölümü korkulu rüya olmaktan çıkardığını söyleyerek, mezar taşlarının birer san'at örneği olduğunu, taşların üstündeki yazıların da yaşayanlara güzel mesajlar verdiğini ifade etti.

Kaatı’ eğitim görevlisi Dürdane Ünver de, gazetemize verdiği demeçte, 15. yy’dan beri ülkemizde yapılan, kâğıt oyma san'atını, bazı zümrelerin zanaat yerine koymak istediklerini eleştirerek, “Kaatı’ kitap san'atlarının içinde yer alan bir san'attır. Tavsiye ederim ki bunu zanaat yerine koymak isteyen insanlar, kütüphanelerde araştırmalar yapsınlar, eserleri gidip görsünler” dedi.

TARİHTE DERİN İZLER

BIRAKAN BİR SAN'AT

‘Kaatı’ san'atının ismini neden ülkemizde az duyuyoruz?’ sorumuzu “Kaatı’ san'atı 19. yy’ın ikinci dönemine kadar çok parlak dönemler geçirmiş, fakat sonraları sosyal ve ekonomik sebepler nedeniyle gerilemeye başlamış. 20. yy’la kadar da tek tük örneklerle karşımıza çıkmış” şeklinde cevaplayan Ünver, Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in 20. yy’da kaatı’ san'atını araştırıp canlandırdığını söyledi. Kaatı’nın yapımının zor, meraklısının az olması dolayısıyla popüler bir san'at dalı olmadığını ifade eden Dürdane Ünver, “Biraz masraf, biraz vakit biraz da sabır gerektiren bir san'at. Fakat tarihte derin izler bırakmış. Osmanlı döneminde yapılan iki önemli kaatı’ albümünün biri Paris National’da, biri de İngiltere British Library’de sergilenmektedir” dedi.

KAATI' KENDİMİ YARATICIYA YAKIN

HİSSETTİRİYOR

KaatI’ san'atçılarından Nesrin Güler, “Ben kaatı’yı dünyalık bir şeymiş gibi görmüyorum. Yaratılanları görüyorsun, daha çok farkına varıyorsun. Bazı insanlar boş iş gibi görüp eleştiriyor. Fakat bu san'at insana tefekkür etme fırsatı veriyor” diyerek sözü edilen san'atla, kendini Yaratıcıya daha yakın hissettiğini vurguladı.

ELİF NUR KURTOĞLU

19.02.2010


 

Yarım asırlık soba

Amasya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Makine Teknolojisi Bölümü atölyesinde bulunan 50 yıllık kömür sobası yıllara meydan okuyor.

Yarım asrı aşkın bir süre önce okulun o günkü adıyla tesviye atölyesine kurulan döküm soba, bir yandan yaklaşık 300 m2 genişliğindeki atölyeyi ısıtırken, bir yandan da öğrencilerin soba yakmayı öğrenmelerini sağlıyor. Kendi öğrencilik döneminde söz konusu sobayı çoğu kez yaktığını belirten Makine Teknolojisi Bölümü Öğretmeni Mahmut Palaz, “Ben öğretmenimden soba yakmayı bu soba ile öğrendim. Şimdi benim öğrencilerim de soba yakmayı burada benden öğreniyorlar” dedi. Atölyelerine iki yıl önce kalorifer tesisatı döşendiğini, ancak sobalarını kaldırmadıklarını belirten Palaz, “Bu soba bu atölyenin bir parçasıdır. 50 yıllık hatırı vardır. Bazen kaloriferin yetersiz ısıttığı soğuk günlerde sobamızı yakıyoruz ve atölyenin dört bir yanını ısıtıyoruz” diye konuştu.

19.02.2010


 

304 metrelik binaya THY reklâmı

Son zamanlarda büyük ve prestijli anlaşmalara imza atan Türk Hava Yolları (THY), Tayland’ın başşehri Bangkok’ta, 304 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek gökdelenlerinden biri olan Baiyoke Tower’a, THY reklâmı giydirdi. Havacılıkta son yıllarda önemli ataklar yapan THY, tanıtım, reklâm ve sponsorluk anlaşmalarıyla da adından söz ettiriyor.

Barcelona ve Manchester United takımlarıyla sponsorluk anlaşmaları yaparak dünyada adından söz ettiren THY, yeni bir reklâm konseptine yönelerek şimdi de reklâmcılıkta Uzakdoğu semalarına uçtu.

19.02.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl