Güncel |
Katsayı kaosu büyüyor |
Eğitim-Bir-Sen, YÖK’ün katsayı adaletsizliği ile ilgili bulduğu çözümü, “eskisine göre daha az acı veren bir dozda uygulamaya konulan bir karar” olarak değerlendirirken, kararın kabul edilemez olduğunu açıkladı ve “Bugün daha az acı veren bir uygulamaya razı olmak, yarın daha çok acı verecek bir uygulama kararına açılan kapıyı kabullenmek demektir” ifadelerini kullandı. Katsayı kaosu büyüyor
Eğİtİm-Bİr-Sen, YÖK’ün katsayı adaletsizliği ile ilgili bulduğu çözümü, “eskisine göre daha az acı veren bir dozda uygulamaya konulan bir karar” olarak değerlendirdi ve kararın kabul edilemez olduğunu açıkladı. Sendikadan yapılan açıklamada, üniversiteye giriş sınavındaki adaletsiz katsayı uygulamasını kaldıran YÖK düzenlemesinin Danıştay 8. Dairesi tarafından yürütmesinin durdurulmasının ardından Danıştay İdarî Dâvâ Daireleri Kurulu’nun YÖK’ün yürütmenin durdurulmasına itirazını reddetmesiyle YÖK, yeni bir katsayı kararı açıkladığı hatırlatıldı. Açıklamada, şöyle denildi: “Danıştay konuya, demokrasinin, hukukun, eğitimin evrensel ilkelerinin perspektifiyle değil, tamamen ideolojik perspektifle yaklaşmakta ve akıllara zarar yorumlar yaparak, eğitime ilişkin bir uygulamanın nasıl olması gerektiğini ortaya koyma yetkisini adeta kendinde görmektedir. YÖK, Danıştay’ın bu yaklaşımı karşısında, katsayı uygulamasını eskisine göre daha az acı veren bir dozda yeniden uygulamaya koyan bir karar açıklamıştır. Bu kararı kabul etmemiz mümkün değildir. Bugüne kadar adaletsiz katsayı uygulamasının tümden kaldırılması gerektiğini savunduk, yeni karar karşısında da ilkesel bir duruşla aynı görüşümüzü muhafaza ediyoruz. Bugün daha az acı veren bir uygulamaya razı olmak, yarın daha çok acı verecek bir uygulama kararına açılan kapıyı kabullenmek demektir” denildi.
“NE YAPALIM BUNA DA ŞÜKÜR DENİLEMEZ”
Eğitim-Bir-Sen’in açıklamasında, katsayı uygulamasının zararları ortadayken, “eh ne yapalım, buna da şükür” demenin mümkün olmadığını belirtildi. Açıklamada, “Siyasi iradenin, milletin beklentileri doğrultusunda gerçekleştirilen tüm uygulamaları iptal ederek, sistemi sadece kendilerinin tesbit ettikleri ray üzerinde işlemeye mecbur bırakan yargıyı, bir yargı reformuyla kendi alanıyla ilgili hale getirmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verildi.
TİMAV: YÖK İyİ niyetlİ, ama sorun çözÜLMEDİ
Türkİye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Genel Başkanı Ecevit Öksüz ise YÖK’ün meslekî eğitimin önünün açılması için yaptığı son düzenlemenin iyi niyetli olduğunu, ancak sorunu tam anlamıyla çözmediğini söyledi. Öksüz, “Ancak, bu iyi niyetli bu yaklaşım imam hatip liselerinin ve meslek liselerinin yükseköğretime geçişi ile ilgili problemi tamamen çözmüştür denilemez. Dolayısıyla bu kararla katsayı engeli kaldırılmamış, etkileri hafifletilmiştir. Alınan kararlar ve kamuoyunda konuyla ilgili sürekli devam eden yorum ve haberler, sınava hazırlanan meslek lisesi öğrencilerini ve imam hatip lisesi öğrencilerini sosyal ve psikolojik açıdan rahatsız etmektedir” diye konuştu. Konya / cihan
rektör kırbaş: Bİnlerce İnsan huzursuz
Okan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadık Kırbaş, üniversite sınavında katsayı ile ilgili yaşanan gelişmeleri ‘’talihsizlik’’ olarak nitelerken, ‘’Binlerce insan huzursuz. Önceki günkü açıklamalar yargıya taşınabilir’’ dedi. Kırbaş, eğitimcilerle bir araya gelmek için Adana’da düzenledikleri programda katsayı konusunun uzun süre sürüncemede kalmasının bir takım olumsuzluklara yol açtığını Kırbaş, önceki gün ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’ın katsayı ile ilgili açıklamalarının sorunu gidermediğini ifade ederek, şunları söyledi: ‘’Üniversite sınavında katsayı ile ilgili talihsiz gelişme yaşanıyor. Kazanılmış haklar var. Bu konu ile ilgili zorlamamak, inatlaşmamak gerekir. Binlerce insan huzursuz durumda. Her halükarda memnun kalmayan olacak. Oyunun kuralı sonradan belirlenmez, önceden belirlenmeliydi. Bu nedenle önceki günkü açıklama yargıya taşınabilir. Ortamı sakinleştirmek için herkesin üzerine düşeni yapması lazım, ama bu kuralın önceden belirlenmesi gerekirdi.’’ |
20.12.2009 |
YÖK'ÜN DÜZENLEMESİ GERÇEK ÇÖZÜM DEĞİL |
Kocaeli İmam Hatip Mezunları Derneği (KİHMED) Başkanı Zafer Sevil, katsayı konusunda YÖK'ün yaptığı son düzenlemenin geçici olduğunu, gerçek çözüm olmadığını söyledi. Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 244. hafta basın açıklaması, İzmit Sabri Yalım İnsan Hakları Parkında yapıldı. Platformu adına basın açıklamasını okuyan KİHMED Başkanı Sevil, geçtiğimiz günlerde Danıştay tarafından alınan kararın başta imam hatip liseleri olmak üzere milyonlarca meslek lisesi mezununa kâbus dolu günler yaşattığını söyledi. Artık bu kâbus bitmesini isteyen Sevil, şunları kaydetti: "Yıllardır devam eden katsayı tartışması yüz binlerce öğrenciyi mağdur etti. Biz Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliğinin mutlaka sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun içindir ki; katsayı farkının tamamen ortadan kaldırılmasını ve bütün öğrencilerin eşit kulvarda sınava girmesini istiyoruz. Mevcut şartlarda YÖK'ün iyi niyetli davrandığını ve bir çözüm üretmeye çalıştığını düşünüyoruz. Ancak YÖK'ün yaptığı bu son düzenleme de fırsat eşitliğini sağlamıyor. YÖK, mağduriyetleri en aza indirmek adına bir çözüme ulaşmak için böyle bir ara formül üretmiş oldu. Bu formül sınav takviminin sıkıştığı bir dönemde yüz binlerce öğrenciyi ve onların velilerini rahatlatacaktır. Fakat kesinlikle tam bir çözüm değildir. Bizler tam bir çözüm istiyoruz." |
20.12.2009 |
"Serbest dolaşım" yoksa "Ankara Anlaşması" var |
Türkİye’nİn AB ile 2005 yılında başladığı müzakere süreci devam ederken, çok sayıda Türk vatandaşı Ankara Anlaşması aracılığıyla Birleşik Krallık’ta (BK) eğitim görme, yeni bir iş ve hayat kurma hayalini gerçeğe dönüştürüyor. Londra’da bulunan ve Ankara Anlaşmasıyla ilgili çok sayıda dâvâyı kazanan Kuddus Avukatlık Firması yetkililerine göre, 1963’te imzalanan Ankara Anlaşması (Avrupa Topluluğu Ortaklık Antlaşması - ECAA) özellikle BK’de eğitim görmek ve çalışmak isteyenler için önemli bir fırsat olarak görülüyor. BK’de kendi işini yapmak isteyenlere verilen ECAA vizesinden sadece Türk vatandaşları yararlanabiliyor. Vize alabilmek için, Birleşik Krallık’ta kendi işini yapmak konusunda kararlı, gerekli bilgi ve deneyime sahip olmak yeterli oluyor. |
20.12.2009 |
Türkiye-Suriye 3. demiryolu sınır kapısı açılıyor |
Türkİye ile Suriye arasında 3. demiryolu sınır kapısı, 22 Aralıkta düzenlenecek törenle açılacak. TCDD’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye-Suriye arasındaki demiryolu ağını güçlendirmeye yönelik 3. demiryolu sınır kapısı, Çobanbey istasyonunda yapılacak törenle hizmete girecek. Sınır kapısının açılışı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile Suriye Ulaştırma Bakanı Yarob Süleyman Badr tarafından yapılacak. Çobanbey demiryolu sınır kapısı, Nusaybin ve Meydan-ı Ekbez’den sonra 3. demiryolu sınır kapısı olarak yolcu ve yük taşımacılığının artmasında büyük önem taşıyor. Çobanbey 3. demiryolu sınır kapısının hizmete hazır hale gelmesi için Gaziantep-Karkamış-Çobanbey arasındaki 145 bin 410 metre uzunluğundaki demiryolu hattı yenilenerek işletme hızı 30 km/saatten 90-100 km/saate çıkarıldı. Çobanbey demiryolu sınır kapısının açılmasıyla Güneydoğu illerinden Suriye ve Ortadoğu ülkelerine yılda 1 milyon ton fazla yük taşınması ve ihracat kapasitesinin de yüzde 125 artması hedefleniyor. |
20.12.2009 |
Kumkapı'daki balık hali Gürpınar'a taşınacak |
KumkapI’dakİ Su Ürünleri Hali, şehrin gelişen ihtiyaçlarına cevap veremediği gerekçesiyle Beylikdüzü’ne bağlı Gürpınar Mahallesi’ne taşınacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin internet sitesinde yer alan habere göre, Gürpınar’da 240 bin metre karelik alanda inşa edilecek modern balık halinin planları, büyükşehir belediye meclisinde oy birliğiyle onaylandı. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının da onay verdiği yeni Su Ürünleri Hali, Gürpınar sahilinde 240 bin metrekarelik dolgu alanda inşa edilecek ve dünyanın en modern hallerinden biri olacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, balıkçı barınağı, su ürünleri tesisi, mendirek, çekek yeri, iskele, yanaşma yeri, dalgakıran, kayıkhane, depo, otopark gibi yapı ve tesislerden olaşacak hal için proje ihalesine çıkacak. AB ülkelerine su ürünleri ihracatı yapabilecek teknik, hijyenik ve fiziksel yeterliliğe sahip olacak yeni halin, Türkiye’nin su ürünleri ihracatını önemli ölçüde arttırması hedefleniyor. |
20.12.2009 |
Gül’den Peres’in davetine ‘evet’ |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da bir araya gelmelerinden sonra, İsrail Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, ‘’Cumhurbaşkanlarının, Türkiye ve İsrail arasında normal, olumlu ve istikrarlı ilişkilere dönülmesinde mutabık oldukları’’ vurgulanarak, Cumhurbaşkanı Gül’ün, Peres’in İsrail’e davetini kabul ettiği belirtildi Gül’den Peres’in dâvetine evet
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da biraraya gelmelerinin ardından İsrail Cumhurbaşkanlığı, görüşmenin olumlu ve dostça bir ortamda geçtiğini bildirdi. İsrail Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, ‘’Cumhurbaşkanlarının, Türkiye ve İsrail arasında normal, olumlu ve istikrarlı ilişkilere dönülmesinde mutabık oldukları’’ vurgulanarak, Cumhurbaşkanı Gül’ün, Peres’in İsrail’e davetini kabul ettiği de belirtildi. İki cumhurbaşkanının İsrail ile Filistinliler ve yanı sıra İsrail ile diğer Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi yollarını da ele aldıkları bildirildi. Cumhurbaşkanı Gül’ün, Türkiye’nin İsrail ile komşuları arasındaki barışta ilerleme sağlanabilmesi için ciddî çabalar göstermeye hazır olduğunu dile getirdiği de kaydedildi. Toplantının sonunda Peres’in, Türkiye’nin, Ortadoğu barışının geliştirilmesine yönelik çabalarından dolayı Gül’e teşekkür ettiği, Gül’ü, resmen ziyaret etmesi için İsrail’e davet ettiği de ifade edildi. İsrail Cumhurbaşkanlığı, Gül’ün de Peres’e, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümü sebebiyle gönderdiği samimi kutlamaya teşekkür edip, Peres’in İsrail davetini kabul ettiğini de bildirdi. |
20.12.2009 |
Esnafın zararı tanzim edilmeli |
TÜRKİYE Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, ‘’Gösteri yürüyüşleri ve sokak hareketlerinden iş yerleri zarar görerek mağdur olan esnaf ve sanatkârların zararı tazmin edilmeli’’ dedi. Diyarbakır Dedeman Oteli’nde düzenlenen ‘’Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları İstişare ve Değerlendirme Toplantısının sonuç bildirgesini okuyan Genel Başkan Palandöken, Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinin içinde bulunduğu hassas durum, esnaf ve sanatkârların bu durumdan gördüğü zarar ve bu zararın ortadan kaldırılmasına yönelik çözüm önerilerinin tesbiti amacıyla 40 ilin esnaf temsilcilerinin katılımıyla istişare toplantısı yaptıklarını belirtti. Palandöken, istikrar ve güven ortamı sağlanarak, sosyal ve ekonomik alt yapı yatırımları tamamlanarak, bölgede turizmin canlandırılmasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, katılımcı ve çoğulcu demokratik anlayışın bölgede hakim olmasına yönelik devlet, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi ve çözümlerin parlamento çatısı altında aranmalı, bölgede eğitim alt yapısının güçlendirilmesi yoluyla, okullaşma oranının arttırılması, genel ve mesleki eğitimin geliştirilmeli, bu çerçevede Millî Eğitim Bakanlığınca bölge için özel tedbirler alınmalıdır. Bölgeye olan bakış açısının değiştirilmesi amacıyla görsel ve yazılı medyanın, bölgede gerçekleşen sosyal faaliyetlere, uygulanan başarılı proje örneklerine, tamamlanan yatırımlara yayınlarında daha fazla yer vermesi özendirilmelidir. Gösteri yürüyüşleri ve sokak hareketlerinden iş yerleri zarar görerek mağdur olan esnaf ve sanatkarların zararları tazmin edilmeli. Sorun bölgenin değil ülkenin sorunu olduğundan, bu tedbirler ve düzenlemeler ivedilikle hayata geçirildiği taktirde, bölgede büyük bir rahatlama olacak, huzur ve güven sağlanacak, siyasî ve ekonomik istikrar güçlenecek, gerek bölgenin gerekse bölgede faaliyet gösteren mensuplarımızın sorunları çözümlenmiş olacaktır.’’ |
20.12.2009 |
Çare Meclıste |
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin şu an geldiği noktanın ‘’mükemmel’’ olmadığını ancak dönülüp bakıldığında çok önemli adımlar atıldığını ifade ederek, ‘’Bundan sonraki dönemde çare sokaklarda ve şiddette değil, çare Mecliste ve reform sürecindedir’’ dedi. Konya’da Şeb-i Arus törenlerine katılan ve 27 AB ülkesinin büyükelçileriyle bir araya gelen Bağış, Ankara’ya dönüşünde yaptığı açıklamada, ‘’demokratik açılımın sonu nereye varacak’’ diye kendisine sorulduğunu, kendisinin de Almanya, Hollanda, İspanya’da halkların ne hakkı varsa, Türkiye’deki bütün vatandaşların da etnik kökenine, dini inancına, siyasi tercihine bakılmaksızın aynı hakka sahip olduğunu bilmek gerektiğini söyledi. ‘’Demokratik açılımın gideceği nokta budur. Ne fazlası ne eksiği’’ diyen Bağış, Türkiye’de bir dönem insanların çocuklarına istedikleri isimleri veremediğini belirterek, şunları söyledi: ‘’Türkiye’nin şu an geldiği nokta, ‘mükemmel’ demiyorum ama dönüp baktığımızda çok önemli adımlar attık. Bundan sonraki dönemde çare sokaklarda ve şiddette değil, çare Mecliste ve reform sürecindedir. AB sürecinde çok farklı düşünen, farklı endişe ve beklentileri olanların ortak bir paydada görüşebileceğini görüyoruz. O çerçevede ben bütün vatandaşlarımızın çok ciddi bir duyarlılık içinde, bizi birbirimize düşürmeye çalışanların çabalarına destek vermeyecekleri şekilde, birbirimizi daha iyi anlayıp empati kurabilmemiz için bu milli birlik ve beraberlik projesini çok önemsiyorum.’’ AB büyükelçilerinin de ‘’demokratik açılım’’ projesini önemsediğini dile getirdiğini bildiren Bağış, Mevlana’nın bundan yüzyıllar evvel ‘’ne olursan ol yine gel, niye bu kavga niye bu gürültü, biz birleştiğimiz zaman engin deniz oluruz, tek başımıza bir tane’’ diyerek AB’nin felsefesini aslında çok önceden yazmış olduğunu kaydetti.Bağış, demokratik açılımın bir birlik beraberlik projesi olduğunu, kimilerinin gösterdiği gibi ayrıştırma projesi olmadığını dile getirdi.
“Bugünkü anayasa ile AB üyeliği hayal”
BAŞMÜZAKERECİ Bağış, parti kapatmayla ilgili AB standartlarında ve Venedik Kriterleri çerçevesinde hareket etme isteğinin halen mevcut olduğunu belirterek, Türkiye’nin artık bu süreçleri yaşamaması gerektiğini ifade etti. ‘’Bugünkü Anayasa ile AB’ye üye olmak hayaldir’’ diyen Bağış, Türkiye’nin AB standartlarında çağdaş, demokratik bir anayasaya kavuşması gerektiğini vurguladı. Mevlânâ’nın 736. Vuslat yıl dönümünde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile yan yana semazenleri izlediğini hatırlatan Bağış, Baykal’a, ‘’Sizin hazırlayacağınız bir anayasa taslağı üzerinden gidelim ama gelin birlikte Türkiye’nin önünü açalım. 2010 seçimsiz bir yıl olacak. Sizin 2002 ve 2005 arasında ortaya koyduğunuz bir kararlılık vardı AB sürecinde. Türkiye’nin demokratik standartlarının yükseltilmesinde öncü olmanızı önemseriz’’ dediğini anlattı. Bağış, 2010’da Türkiye’ye yakışır bir anayasa ve reformlara kavuşmayı umut ettiğini dile getirdi. |
20.12.2009 |
Konuşmaktan değil, terörden korkun |
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, ‘’Türkiye’nin geleceği giderek daha da güçleniyor, korkmayın. Konuşmaktan korkmayın, terörden korkun, şiddetten korkun’’ dedi. Beşir Atalay, bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, İçişleri Bakanlığı ile bağlı kuruluşları olan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının çalışmaları hakkında bilgi verdi. Atalay, terörle mücadelenin bütün boyutlarıyla ve kararlılıkla devam ettiğini, konunun tüm boyutlarıyla değerlendirilerek alınması gereken tedbirlerin gözden geçirildiğini ve uygulamaya konulduğunu söyledi. Demokratik Açılım projesine ilişkin eleştirilere de değinen Atalay, projenin Koordinatörlüğü görevini üstlendiği andan itibaren adına ‘’Demokratik Açılım Projesi’’ dediklerini, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin açılımın içeriği olduğunu söyledi. Açılım konusunun Mecliste 2 gün görüşüldüğünü, ancak bazı milletvekillerin açılımın içeriğiyle ilgili bilgisi olmadığına üzüldüğünü ifade eden Atalay, görüşmelerin tutanaklarının okunarak bilgi sahibi olunabileceğini ifade etti. Görüşmelerde konuşulanların dışında ‘’gizli kapaklı bir şey olmadığını’’ söyleyen Atalay, şunları kaydetti: ‘’Açılımda birinci amacımız, terörün tasfiyesidir; ikinci amacımız Türk demokrasisinin güçlendirilmesidir, derinleştirilmesidir, genişletilmesidir. Her düşünce kendisini özgür ortamda gerektiği kadar ifade edebilsin. Ama şiddetle, terör olmasın. Şiddetle terörün olmadığı kardeşlik içinde bir Türkiye’dir hedefimiz. Biz sürekli ‘kardeşlik, bütünlük’ diyoruz, ama ne hikmetse muhalefet ‘ayrışma, bölünme’ diyor. Biz bugüne kadar bu açılımın tek amacının ülkede kardeşliği, birliği, bütünlüğü sağlamak olduğunu söylüyoruz. Ülkemizde kardeşlik zedelenir hale getirilmiş; eğer bugün bu kardeşlik pekiştiriliyorsa, gelecekte daha büyük sorunların olmasını önlemektir amaç. Zamanında bunlara el atılmadığı için, bu konuların zamanında böyle derinleştirilmesine çalışılmadığı için bunlar derinleşti. Birileri ihmal etti. Biz, bugüne kadar yapılan ihmalleri gidermeye çalışıyoruz. Görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Sorun odaklı değil, çözüm odaklı. Biz bu ülkenin kronikleşmiş, kimsenin el atmadığı sorunlarına el atıyoruz. Türkiye’nin geleceği giderek daha da güçleniyor, korkmayın. Konuşmaktan korkmayın, terörden korkun, şiddetten korkun. Konuşmaktan korkmayalım. AK Parti, ortak paydaların garantisidir. Türkiye’nin, milletimizin, tek devletin, tek bayrağın garantisi AK Parti.’’ |
20.12.2009 |
Davutoğlu:Türkiye’nin ekseni Anadolu toprakları |
DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin etkin bir politika takip etmesi durumunda, hep eksen tartışması yapıldığını belirterek, ‘’Türkiye’nin ekseni Ankara ve Anadolu topraklarıdır ve böyle olmaya devam edecektir’’ dedi. Davutoğlu, bakanlığının 2010 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin coğrafik olarak çok önemli bir yerde, Avrupa ve Asya’nın ortasında, Afrika’ya da komşu olduğunu söyledi. Türkiye’nin çok güçlü tarihi birikimiyle, Çin sınırlarından Orta Asya’ya kadar uzanan bütün kuşaklarda akrabalık bağlarıyla bağlı topluluklarla birlikte yaşadığını ifade eden Davutoğlu, Türkiye’nin ülkeler bazında üzerine düşeni yapması gerektiğini kaydetti. Davutoğlu, kriz odaklı değil, vizyon odaklı bir yöntem uyguladıklarını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Türkiye, AB’nin geleceğini belirleyecek en önemli ülkelerden biridir. Ortadoğu’nun geleceği bizim vizyonumuzla şekillenmeli. Kafkaslar’da, Balkanlar’da etkin bir vizyon sahibi olmalıyız. Parçacı değil, bütüncül bir yaklaşım benimsemek zorundayız. Eksen tartışmalarının hangi dönemde çıktığına dikkat ediniz. Türkiye ne zaman etkin bir politika takip ederse böyle bir tartışma başlatılmıştır. Türkiye’nin ekseni Ankara ve Anadolu topraklarıdır ve böyle olmaya devam edecektir. Bütün diğer alanlar bu eksen etrafında şekillenecektir. Balkanlarda bulunduğumuz anda kulağımız Afganistan’daydı, Afganistan’da bulunduğumuz anda kulağımız Balkanlardaydı. Hiç bir bölgeyi ihmal edemeyiz. Bir an bile ihmal, ileride çok olumsuz sonuçlar doğurabilir.’’ Bakan Davutoğlu, AB üyeliğinin, Türkiye için stratejik bir hedef olduğunu belirtti. AB’nin Türkiye’nin büyüklüğünü farketmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, ‘’Türkiyesiz bir AB, içe kapanık, ekonomik olarak statik, geleceği olmayan kıtasal bir güçtür’’ dedi. |
20.12.2009 |
Dışişleri: Asurî anıtı talihsiz bir gelişme |
DIŞİŞLERİ Bakanlığı, Avustralya’nın Sydney şehrinin Fairfield Bölgesi Belediye Meclisi’nin, Türkiye’ye yönelik suçlamalara atıfta bulunan bir Asurî anıtı dikilmesi kararının iki ülke ilişkilerinin özüne ve dostluğa yakışmayan, talihsiz bir gelişme olduğunu bildirdi. Bakanlık sözcüsü, bir soru üzerine, belediye meclisinin 15 Aralık tarihinde yapılan toplantıda kabul edilen ve bölgede, Türkiye’ye yönelik suçlamalara atıfta bulunan bir ‘’Asurî Soykırımı’’ anıtı dikilmesine izin verilmesine yönelik kararı esefle karşıladıklarını söyledi. Sözcü, ‘’Tarihî gerçekleri saptıran, asılsız iddialara dayalı böyle bir müracaatın kabul edilmiş olması, her şeyin başında, Çanakkale Savaşı’ndan bu yana, aralarında özel bir tarihi bağ bulunan Türkiye ile Avustralya arasındaki ilişkilerin özüne ve dostluğa yakışmayan, talihsiz bir gelişme teşkil etmiştir. Asli görevi, sorumlu olduğu bölgede yaşayan insanlara hiçbir ayırım yapmadan hizmet sunmak olan bir yerel yönetim organının, görev ve yetki sahasında bulunmayan bir konuda böylesine anlamsız bir karar almış olmasını kınıyoruz’’ dedi. |
20.12.2009 |
Gazze konvoyu Gaziantep’te |
FİLİSTİN halkına destek amacıyla İngiltere’den yola çıkan ve Fransa, İtalya, Yunanistan’ı geçerek Türkiye’ye gelen ‘’Filistin’e Yol Açık’’ uluslar arası konvoyu, Gaziantep’e ulaştı. “Viva Palestina” sloganıyla İngiltere’den yola çıkan ekip, Fransa, İtalya, Yunanistan, İstanbul, Ankara, Konya ve Adana’dan geçerek Gaziantep’e ulaştı. Sırada Suriye, Ürdün ve Mısır var. Son durak ise Gazze. Yorucu yolculuğa katılanlar, ulaşılan her ilde spor salonlarında konaklıyor. İnsanlar yere serdikleri uyku tulumlarında sabahlıyor. 200 araçlık konvoyda Türkiye’den, İngiltere’den, Amerika, Fransa ve İtalya’dan, her renk ve dilden insan var. Menzil ise tek: Gazze’ye ulaşmak ve ambargoyu delmek. Konvoy ekibinin bugün Suriye’de olması bekleniyor. |
20.12.2009 |
Kudüs Çadırı’na büyük ilgi |
SAADET Partisi tarafından Eyüp Meydanı’nda kurlan Kudüs Nöbeti Çadırı’na vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. Filistin’i anlatan fotoğraf sergisinin de bulunduğu çadırda her akşam önemli programlar yapılıyor ve bu programlarda Filistin ve Kudüs’e ait önemli bilgiler katılımcılarla paylaşılıyor. Çadır’da vatandaşların Filistin ve Kudüs ile ilgili düşüncelerini yazdığı bir defter de açıldı. Gazeteci-Yazar Mustafa Özcan, konuşmacı olarak katıldığı programda, Filistin’in ve Kudüs’ün âdünyası açısından önemli bir yeri olduğunu dile getirdi. Kudüs’ün bugün İsrail zulmü altında kaldığını ve bu zulmün her geçen gün arttığını söyleyen Özcan, “Bu zulüm böyle devam etmez. İslâm dünyası bu zulme daha fazla seyirci kalamaz. Ama ben bu konuda ümitliyim. Önümüzdeki yıllarda Kudüs yeniden İslâm Ümmeti tarafından geri alınacaktır” diye konuştu. |
20.12.2009 |
3 emniyet müdürü gözaltına alındı |
ANTALYA merkezli 2 suç örgütüne yönelik operasyon kapsamında Antalya ve Kahramanmaraş’ta görevli 2 emniyet müdür yardımcısı ile Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli bir şube müdürü de gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre, Antalya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün yaklaşık 2 yıldır süren istihbarat ve takip çalışması sonucu, Antalya, Ankara ve İstanbul’da düzenlenen eş zamanlı operasyonlarla yakalanan 5’i kamu görevlisi, 1’kadın 20 kişinin sorguları devam ederken, Antalya Emniyet Müdür Yardımcısı Ü.B. ile Kahramanmaraş Emniyet Müdür Yardımcısı E.Ç. ve Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli Şube Müdürü H.A.T. de gözaltına alındı. Antalya’da görev yaptıktan sonra Kahramanmaraş’a tayin olduğu belirtilen E.Ç. ile Şube Müdürü H.A.T’nin soruşturma için Antalya’ya getirilecekleri bildirildi. |
20.12.2009 |
Sabih Kanadoğlu: Çağırırlarsa gideceğiz |
YARGITAY Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasıyla ilgili çağrılması durumunda ifade vermeye gideceğini belirterek, bunun dışında bir şeyin olamayacağını söyledi. Kanadoğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Çanakkale Şubesince düzenlenen ‘’Hukuk Devleti ve Yargı Bağımsızlığı’’ konferansına katıldı. Konferansın ardından gazeteciler, Kanadoğlu’na, Ankara’daki evine, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcılığınca bir tebligat gönderildiğini hatırlatarak, ifadesine başvurulmak üzere 22 Aralık Salı günü Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine çağrılmasına ilişkin görüşlerini sordu. Kanadoğlu, ‘’Ben her şeyden önce yargının en üst kademesine kadar hizmet etmiş bir insanım. Çağırırlarsa tabii ki gideceğiz, bunun dışında bir şey olamaz’’ diye konuştu. |
20.12.2009 |
Tokat’taki operasyonlar sürüyor |
TOKAT'IN Reşadiye ilçesinde 7 askerin şehit olduğu, 3 askerin yaralandığı terörist saldırısının ardından bölgede başlatılan operasyonlar devam ediyor. Alınan bilgiye göre, Reşadiye, Koyulhisar ve çevresinde yürütülen operasyonlara, özel harekat timleri de katılıyor. Sivas Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğüne bağlı timler, Reşadiye’nin komşu ilçesi Koyulhisar kırsalında arama-tarama faaliyeti yürütüyor. Faaliyetlerini ilçenin dağlık ve yüksek kesimlerinde yürüten özel harekat timleri, zırhlı araçlarla bölgeyi tarıyor. Teröristlerin yakalanması için Kelkit Vadisi’nde yürütülen operasyonel çalışmalar, bütün hızıyla sürüyor. Bu arada, Tokat’ın Reşadiye ilçesi Sazak Köyü nüfusuna kayıtlı olup, İstanbul ve diğer illerde yaşayan vatandaşlar, Reşadiye Kaymakamı Cihangir Güler’i makamında ziyaret ederek 7 askerin şehit olduğu, 3 askerin yaralandığı terörist saldırı nedeniyle başağlığı dileklerini iletti. Reşadiy |
20.12.2009 |
Bulanık’taki olaylı gösteriye 7 tutuklama |
MUŞ'UN Bulanık ilçesinde izinsiz gösteri yapan gruptan polise mukavemette bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan 18 göstericiden 7’si tutuklandı. Alınan bilgiye göre, 15 Aralıkta 2 kişinin öldüğü, 10 kişinin yaralandığı izinsiz gösteriyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında polise mukavemette bulundukları gerekçesiyle gözaltına alınan 18 kişi, Cumhuriyet Savcılığı tarafından sorgulandı. Zanlılardan 1’i savcılıkça serbest bırakılırken, mahkemeye sevk edilen 7’si tutuklanarak Muş E Tipi Cezaevine gönderildi. Göstericilerden 10’u da serbest bırakıldı. Muş’un Bulanık ilçesinde 15 Aralıkta, DTP’nin kapatılmasını bahane eden bir grubun gösterisinde Kemal Aycan ile Nejmi Oral, bir esnafın ateş açması sonucu ölen, 10 kişi de yaralanmıştı. Bu arada, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde izinsiz gösteri yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan 24 kişiden 9’u tutuklandı. |
20.12.2009 |
Türkiye, kar ve yağmura teslim |
İstanbul’u günlerdir etkisi altına alan sağanak yağış, önceki akşam yerini kara bıraktı. İstanbul’a mevsimin ilk karı yağdı
İstanbul’u günlerdir etkisi altına alan sağanak yağış, önceki akşam yerini kara bıraktı. Bir anda bastıran kar, İstanbullular’ı sevindirdi. İstanbul’un yüksek kesimleri, gece yarısına doğru havanın soğumasıyla başlayan kar yağışı dolayısıyla beyaza büründü. Taksim’de lapa lapa yağan kar ise vatandaşları sevindirdi. Bazı vatandaşlar ise hayatında ilk kez kar gördüğünü söyleyerek karın tadını çıkardı. Özellikle İstanbul’un Çatalca, Silivri, Büyükçekmece ve Başakşehir ilçelerinde yoğun kar yağışı yaşandı. Kar kalınlığı bazı yerlerde 5-10 santimetreye kadar ulaştı.
Caminin istinat duvarı çöktü Kâğıthane’de aşırı yağışların ardından bir caminin istinat duvarı çöktü. Olayın gece meydana gelmesi sayesinde herhangi bir can kaybı ve yaralanma yaşanmadı. Kâğıthane Seyrantepe Mahallesi Keklik Sokak’ta 50. Yıl Camii’nin 4 metre yüksekliğindeki istinat duvarı, aşırı yağışlar sonrası saat 01.00 sıralarında çöktü. Çöken duvarın üzerine devrildiği elektrik direği de yola düştü. Çökme sebebiyle iki araçta küçük çapta maddî hasar meydana geldi. Olay yerine gelen TEDAŞ ekipleri, tehlikeye sebep olen elektrik direğindeki elektriği kesti. Çökme sebebiyle sokak trafiğe kapandı. Olayda herhangi bir can kaybı ya da yaralanma olmadı.
Antakya yağmura teslim Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da önceki akşam saatlerinde başlayan ve sabah saatlerine kadar etkili olan sağanak yağış dolayısıyla birçok evi su bastı. Asi Nehri gözle görülür şekilde yükselirken nehri besleyen ve Antakya’nın birçok mahallesine dağılan derelerin taşma riski sebebiyle belediye ekipleri denetimlerini sıklaştırdı. Antakya’ya girişinde bulunan ve Honda Kavşağı olarak adlandırılan kavşakta Karayolları’nın yürüttüğü üst ve alt geçit çalışmalarından dolayı tek şeride indirilen yolda ise yağış sebebiyle kazılan yolların sürücülere geçit vermediği öğrenildi. Karayolları ekipleri kısa sürede yağan yağışın ardından tıkanan yolu trafiğe açtı. Önü kapatılan dere Taşucu’nda sele sebep oldu Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Taşucu Beldesinde etkili olan yağmur sebebiyle Silifke-Antalya Karayolu uzun süre trafiğe kapandı. Önüne karayolu yapılan derenin taşması sonucu Taşucu merkezinde birçok evi su bastı. Araçlar su dolan yollarda mahsur kalırken, Antalya Karayolu ancak yağmurun durması sonrasında trafiğe açılabildi. Gülümpaşayı Köyü mezarlığı, Silifke-Antalya Karayolu ile birlikte sular altında kaldı. Selden dolayı birçok işyeri de zarar gördü. Taşucu’nda sel baskınına, derenin önünün kapatılmasının sebep olduğunu dile getiren vatandaşlar, “Derenin önü karayolu ile kapatıldı. Bu nedenle taştı. Su yolunu buluyor. Orta refüj açılarak suyun akması sağlandı. Fakat birçok ev ve işyerini su bastı. Araçlar sular içinde kaldı.” dedi. Öte yandan Gülnar ilçesi ve köylerinde de yağmur etkili oldu. Gülnar-Konya karayolunda Bozağaç Köyü Menekşe Mağarası mevkii yakınında 2 otomobil ve minibüste bulunan 7 kişi sel sularında mahsur kaldı. Vatandaşlar jandarma tarafından kurtarıldı.
İzmir’de hortum ve şiddetli yağış: 1 ölü, 1 yaralı İzmir’in Menemen ilçesindeki Organize Deri Sanayi Bölgesi’nde bir süre etkili olan şiddetli rüzgâr hortuma dönüştü. Hortum sebebiyle bölgede koyun otlatan bir çoban vefat etti, 1 kişi de yaralandı. Hortumda, bölgedeki bazı binaların çatıları zarar gördü. Hortum, Villakent Sitesi’nin güvenlik kulübesini yerinden söktü. Kulübenin içindeki güvenlik görevlisi yaralanırken, bölgede koyunlarını otlatan çoban Mustafa Köse (46) ölü bulundu. Köse’ye, hortuma kapılan güvenlik kulübesinin çarptığı tahmin ediliyor. Bu arada İzmir’de şiddetli lodos sebebiyle yolcu ve arabalı vapur seferleri iptal edildi. Kordon’da ise büyük dalgalar sonucu yol ve dükkânları su bastı. Lodosun etkisiyle bazı dükkânların çatısı uçtu. Büyükşehir ekipleri yollarda biriken suyu tahliye etmek için yoğun çaba harcadı. Yağış sebebiyle trafikte aksamalar meydana geldi. Yağış, Gaziemir, Karşıyaka ilçelerinde de etkili oldu. Çok sayıda ev ve işyerlerinin zemin katlarını su bastı. Sert esen rüzgâr sebebiyle bazı çatı ve tabelâlar uçtu.
BİTLİS’TE KÖY YOLLARI KAPANDI
Bitlis’te önceki gün başlayan ve etkisini sürdüren kar yağışı sebebiyle 32 köy yolu ulaşıma kapandı. Gece başlayan kar yağışı hayatı durma noktasına getirirken, ulaşımda da aksamalara sebep oldu. Bitlis İl Özel İdaresi yetkilileri, kapanan köy yollarını yeniden ulaşıma açmak için çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade etti. Kar kalınlığı şehir merkezinde 20, yüksek kesimlerde 30 santimetreye ulaştı. Hava sıcaklığı ise hissedilir derecede düştü. Vatandaşlar, sabahın erken saatlerinde çatılarını ve evlerinin önünü temizledi. Trafiğe hazırlıksız çıkan sürücüler zor anlar yaşadı. |
20.12.2009 |
1001 hatim okuyorlar |
ERZURUM’DA 1500’lü yıllarda başladığı bilinen 1001 hatim okuma geleneği yüzlerce yıldır aksatılmadan sürdürülüyor. Dönemin zenginlerinden ve âlim kişiliğiyle bilinen Pir Ali Baba’nın ‘’Eğer her yıl 1001 hatim okursanız, Allah-ü Teâlâ bu memleketi hususiyetle zelzeleden korur’’ diyerek başlattığı bilinen hatim geleneği kapsamında, binlerce kişi camilerde, evlerde birlikte Kur’ân-ı Kerim okuyor. İl Müftü Vekili Osman Yazıcı, Erzurum’a has olan 1001 hatim okuma geleneğine halkın ilgisinin her yıl biraz daha arttığını söyledi. Geçen yıl 5 bin 800 kişinin hatim okuduğunu belirten Yazıcı, bu yıl katılımın daha fazla olmasını beklediklerini ifade etti. Binlerce kişinin 15 Aralık’ta Kur’ân-ı Kerim-i okumaya başladığını, 1 Ocak’ta da okunan hatimlerin duasının yapılacağını bildiren Yazıcı, şunları söyledi: ‘’Yüzlerce yıl önce kentimizin kazalardan, belâlardan korunması, birlik ve beraberliğin oluşması için başlatılan Kur'ân’ı hatmetme geleneği, o günden bugüne sürdürülüyor. Halkımız bunu arzuluyor ve her yıl hatim okuma etkinliğine katılım yoğun oluyor. Başlangıçta şehirde sadece belirli camilerde 1001 hatim okuma etkinliği yapıldığı bilinirken, nüfusun artması, kentin büyümesi nedeniyle şimdi şehrin tamamına yayılmış durumda. Erzurum’a has olan bu geleneğe halkın ilgisi her yıl biraz daha artıyor.’’
GELENEK, BİRLİK VE BERABERLİĞİ PEKİŞTİRİYOR Yazıcı, 1001 hatim okuma geleneğine herkesin katılabildiğini belirterek, şöyle devam etti: ‘’Müftülüğün organizasyonunu yaptığı hatim okuma etkinliğinde isteyen vatandaşlara cüzler dağıtılıyor. Kadınlar evlerde, erkekler de camilerde düzenlenen programlarda hatim okuyor. Daha sonra hatim okuyan herkes Müftülüğe bildiriyor. Bütün hatimlerin duâsı da düzenlenen bir programda yapılıyor. 1 Ocak tarihine kadar binlerce kişi Kur'ân-ı Kerim-i baştan sona okumuş olacak. Katılım fazla olacağından Ulu Cami’de yapılacak hatim duâsı merkezi sistemle kent merkezindeki tüm camilerimizdeki cemaate ulaştırılacak. O gün binlerce kişi hep birlikte Allah’a el açacak, dua edecek.’’ Bu geleneğin gelecek nesillere aktarılması gerektiğini ifade eden Yazıcı, ‘’Her ne kadar başlangıçta kazalardan, belâlardan şehrin korunması için başlatılmış olsa da bu geleneğin birlik ve beraberliğin korunması ve pekişmesinde büyük katkısı var’’ şeklinde konuştu. |
20.12.2009 |
Organik tarım göçü durdurdu |
DOĞU Anadolu Bölgesi’nde organik tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte köyden şehre göçte azalma başladı. Bölge çiftçisinin cebine gelecek yıl organik tarımdan en az 20 milyon TL girecek. Merkezi Erzurum’da bulunan ve Türkiye’nin en büyük kırsal kalkınma programını temsil eden Doğu Anadolu Tarımsal Üreciler Birliği (DATÜB), organik tarımda bölge çiftçisinin umudu oldu. Erzurum, Erzincan, Kars, Ağrı, Ardahan, Muş, Yusufeli (Artvin), Iğdır, Bingöl ve Bayburt’ta DATÜB üyesi 3 bin çiftçi, 200 bin dekar alanda organik tarım yapmaya başladı. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)’ndan 12 ayrı proje için 3 milyon TL hibe alan DATÜB, gerçekleştirdiği yatırımlar ile bölge çiftçisinin organik buğday, mercimek, fasulye, süt ve arpasını değerlendirmeye başladı. DATÜB, kurduğu organik un fabrikası aracılığı ile de ürettiği unu yurtiçi ve yurtdışına satarak önemli gelir elde etti. Emekli edebiyat öğretmeni Nazmi Ilıcalı, Erzurum ve bölge illerindeki 650 çiftçiyi bir araya getirerek DATÜB’ü kurdu. Organik tarım üzerine çiftçilere eğitim, seminerler veren Ilıcalı, 12 ilde 3 bin ortaklı DATÜB ile Türkiye’nin en büyük organik tarım üretecisi konumuna geldi. Organik tarım sayesinde bölge köylerinden şehre göçün durduğunu belirten Ilıcalı, tarımsal üretimin her geçen gün artmasının ve yeni yeni ortakların birliğe katıldığı söylüyor. 2 yıl öncesine kadar köylerden göçün yaşandığını anlatan Ilıcalı, organik tarımın yaygınlaşması ve ürünün para etmesiyle birlikte en az 3 bin çiftçinin köyünde, toprağında kalarak millî üretime katkıda bulunduğuna dikkat çekti. Organik tarımın bölgede tuttuğunu ifade eden Ilıcalı, “Organik tarımla birlikte çiftçinin cebine para girmeye başladı. Bu sene çiftçi organik tarımdan 15 milyon TL kazandı. Gelecek yıl içerisinde en az 20 milyon TL organik tarım üreticisinin cebine girecek. Bu da çiftçinin kazanmasına, ekonominin canlanmasına ve çiftçinin toprağını terk etmek yerine toprağına sahip çıkıp onu işlemesine neden olacak” diye konuştu. Ilıcalı, gelecek yıl içerisinde kuracakları laboratuvarlarda organik tohum üreteceklerini ve bu sayede organik tarım yapılan arazi miktarının en az yüzde 40 artış göstermesini beklediklerini de sözlerine ekledi. Iğdır İl Tarım Müdür Yardımcısı Aysel Ağayar da, ildeki tarımsal üretimin organik yapıldığını ve sertifikalı ürün için son yıllarda başvuru sayısında artış yaşandığını kaydetti. Ağrı İl Tarım Müdür Yardımcısı Zeki Çelik ise destek ücretleri dolayısıyla organik tarım üretiminde ve ekili alan sayısında önceki yıllara göre patlama yaşandığını vurguladı. Ardahan İl Tarım Müdürü Fevzi Karakoç ise merkeze bağlı 4 köyde İstanbul Halk Ekmek Fabrikası için organik buğday üretildiğini dile getirdi.
Organik Pazar Kartal’da bugün açılıyor
İSTANBUL Anadolu yakasının % 100 Ekolojik Pazar’ı, bugün Kartal Belediyesi ve Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği işbirliğiyle açılıyor. Bugün saat 11:00’de düzenlenecek programla açılacak Kartal % 100 Ekolojik Pazar’da ekolojik sertifikalı meyve sebzelerin yanı sıra geniş bir mamul ürün yelpazesi bulunacak. 200 adet stant kurulacak olan Kartal ekolojik pazarda sertifikalı pamuk, makarna, ekmek, bakliyat, temizlik malzemeleri, şampuan ve tekstil ürünleri çeşitlerden sadece birkaçı. Kartal ekolojik pazarı, Anadolu yakası için sadece sağlıklı bir alış veriş alanı değil, sürdürülebilir hayat için bir çekim merkezi olarak tasarlanıyor. Pazar alanına kurulu, içinde ısıtma ve soğutma sistemleri bulunan çadırda bütün yıl boyunca ekolojiyle ilgili sohbetler, sürdürülebilir hayat atölyeleri, san'at faaliyetleri, konserler gerçekleşecek. |
20.12.2009 |
Barajlar geçen yıla göre daha dolu |
Barajlardakİ doluluk oranı 18 Aralık 2009’da alınan verilere göre, İstanbul’da yüzde 89.3, Ankara’da yüzde 12.62, İzmir’de yüzde 28, Bursa’da yüzde 56.8 oldu. DSİ yetkililerinden alınan bilgiye göre, 1 Ekim-18 Aralık 2009 tarihleri arasında Türkiye genelinde kümülatif yağışlar ortalaması, uzun yıllar ortalamasına göre yaklaşık yüzde 18.9, 2008 yılına göre ise yüzde 77.7 arttı. Geçen yıl doluluk oranı yüzde 17 civarında olan 169 sulama maksatlı barajda bu yılki doluluk oranı yüzde 32.4’e ulaştı. Sulama barajlarında geçen yıla oranla yüzde 15.4 fazla su bulunuyor. Buna göre, doluluk oranı 63 barajda yüzde 50’nin üzerinde, 22 barajda yüzde 40-50 arasında, 26 barajda yüzde 30-40 arasında, 58 barajda ise yüzde 30’un altında. İstanbul’da geçen yıl yüzde 27 civarında olan içme suyu sağlayan barajlardaki doluluk oranı yüzde 89.3’e çıkarken, Ankara’ya içme suyu sağlayan barajlardaki doluluk oranı yüzde 12.62. İzmir’de ise geçen yıl yüzde 4,4 düzeyindeki içme suyu sağlayan barajlardaki doluluk oranı yüzde 28’e yükseldi. Bursa’da önceki yıl yüzde 49 seviyesindeki barajlardaki doluluk oranı ise bu yıl yüzde 56,8 olarak gerçekleşti. İşletmedeki 55 enerji amaçlı barajda doluluk oranı yüzde 40,6. Geçen yıl aynı tarihte bu değer yüzde 17,5 olup barajlarda geçen yıla göre yüzde 23,1 daha fazla su bulunuyor. |
20.12.2009 |
Sağlık Bakanlığı 6 bin sözleşmeli personel alacak |
SAĞLIK Bakanlığı, taşra teşkilâtında görevlendirmek üzere aralarında diş hekimi ve eczacıların da bulunduğu 6 bin 98 4-B’li sözleşmeli personel alacak. Sağlık Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, 476 diş tabibi ile 310 eczacının ataması noter huzurunda kur'a ile yapılacak. Bu görevler için başvurular, 21-25 Aralık tarihleri arasında internet ortamında www.yenipbs.saglik.gov.tr adresine yapılabilecek. Adayların, internet üzerinden başvuru yaptıktan sonra formlarını imzalayıp notere onaylatarak, en geç 31 Aralık tarihine kadar Sağlık Bakanlığı Genel Evrak Şube Müdürlüğü’nde olacak şekilde APS veya kargo ile göndermeleri gerekiyor. Kur'a çekimi 8 Ocak 2010 Cuma günü yapılacak. Atamaları ÖSYM tarafından yapılacak diş hekimi ve eczacıların haricindeki 5 bin 312 sağlık personeli de başvurularını daha sonra duyurulacak tarihler arasında merkezin internet adresi üzerinden yapacak. Kur'a ile alınacak personel arasında 14 biyolog, 184 diyetisyen, 723 ebe, 101 fizyoterapist, bin 600 hemşire, 14 biyolog, 152 psikolog, 344 acil tıp teknisyeni, 152 radyoloji teknisyeni bulunuyor. |
20.12.2009 |
Bükköy’de acının sessizliği |
BURSA'NIN Mustafakemalpaşa ilçesinde, 19 işçinin vefat ettiği göçüğün meydana geldiği maden ocağının yakınlarındaki Bükköy’de acının ve hüznün sessizliği hakim. Kadınları eşsiz, çocukları yetim bırakan göçüğün yaşandığı madende cenazelerin çıkarılmasından bu yana derin bir sessizlik yaşanırken, aynı sessizlik ocağın yakınlarındaki Bükköy’de daha da derinden hissediliyor. Göçükte eşlerini, babalarını, kardeşleri ölen köylüler, halen yaşadıkları drama inanmakta güçlük çekiyor. Sakinlerinin yoğun acılar yaşadığı Bükköy’ün eski muhtarı Süleyman Tunca, göçük olayının ardından kimsenin eskisi gibi olmadığını söyledi. Tunca, şöyle konuştu: ‘’Yaşanan olayın ardından kimse bir şey yapmak istemiyor. Kimse işe gitmiyor. Çocuklar okula gitmek istemiyor. Aileleri zorla okula gönderiyor. Herkes acılı. Orada ölen işçilerin hepsi bizim evlâtlarımızdı. Köy olarak hüzünlüyüz, yastayız. Onların yokluğunu hissediyoruz. İnanın yemek yememiz, kahvedeki oturuşumuz bile değişti. Ağlamaklıyız. Vardiya saatleri geldi mi gözlerimiz onları arıyor. Kimse konuşmaz oluyor.’’ |
20.12.2009 |
Diyanet, Web sayfasında Muharrem ayına yer verdi |
DİYANET İşleri Başkanlığı, internet sayfasında Muharrem ayına yer verdi. Başkanlığın sayfasında, ‘’Hz. Peygamber’in Çiçeği ve Koparılması: Hz. Hüseyin ve Kerbelâ’’, ‘’Aylar Bize Hep Muharrem Oldu’’ ‘’İbretlerle Dolu Bir Yolculuk Medine’ye Hicret’’ makaleleri yer alıyor. Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Doç. Dr. İlyas Üzüm tarafında kaleme alınan ‘’Hz. Peygamber’in Çiçeği ve Koparılması: Hz. Hüseyin ve Kerbelâ’’ isimli makalede, Hz. Muhammed’in torunlarına duyduğu sevgiye ve onları ‘’Hasan ve Hüseyin, benim dünyada kokladığım iki çiçeğimdir’’ diye nitelemesine yer veriliyor. Kerbela olayının ayrıntılarına yer verilen makalede, şunlar kaydediliyor: ‘’Hz. Peygamber’in nadide çiçeği Kerbelâ’da koparıldı. O günden beri kalplere kor düştü. Peygamber’i seven, Peygamber’i sevdiği için onun ehl-i beytini seven, ‘’Al-i Muhammed’’ diyerek onlara duâ eden bütün Müslümanlar üzüldü. Hüseyin sevginin, Kerbelâ da acının adı oldu. Hangi sosyo-kültürel dünyaya mensup olursa olsun bütün Müslümanlar içtenlikle Hz. Hüseyin’i sevdiler, Kerbelâ’da onun başına gelenlerden üzüntü duydular.’’ |
20.12.2009 |
Köln’de minare yasağına red |
Almanya’nın Köln kentinde minare yasağı isteyen aşırı sağ eğilimli “Pro Köln” grubunun belediye meclisine verdiği önerge reddedildi. SPD grubu adına bir konuşma yapan Gonca Mucuk Edis, “Pro Köln” grubunun iddialarını reddederek, “Eğer ayrımcılık kelimesinden konuşulacaksa bu Müslümanlar için geçerlidir. Her gün başını kapatan kadınların uğradığı ayrımcılıklar var. ‘Pro Köln’ nedeniyle korkuya kapılan Müslümanlar var” dedi. Almanya’da minare yasağına red
ALMANYA’NIN Köln kentinde minare yasağı isteyen aşırı sağ eğilimli “Pro Köln” grubunun belediye meclisine verdiği ilgili önerge reddedildi. Belediye meclisinde 5 üyesi bulunan aşırı sağcı grup adına Judith Wolter imzasıyla verilen önergede, minarenin sadece İslâmiyet’in değil, Müslümanların Avrupa’yı ele geçirmesinin sembolü olduğu iddia edildi. Minareler nedeniyle Hristiyan ve Yahudilerin ayrımcılığa uğradığı öne sürülen önerge, belediye meclisinde bulunan diğer partilerin “hayır” oyuyla reddedildi. Belediye meclisi toplantısında Sosyal Demokrat Parti (SPD) grubu adına bir konuşma yapan Gonca Mucuk Edis, “Pro Köln” grubunun iddialarını reddederek, “Eğer ayrımcılık kelimesinden konuşulacaksa bu Müslümanlar için geçerlidir. Her gün başını kapatan kadınların uğradığı ayrımcılıklar var. ‘Pro Köln’ sebebiyle korkuya kapılan Müslümanlar var” dedi. Ön yargıların kırılması için dinler arası diyaloğa daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirten Edis, Almanya’daki minarelerin anayasaya aykırı olmadığını, aksine önergeyi veren “Pro Köln”ün yıllardır Anayasayı Koruma Dairesi tarafından izlenen gruplar arasında olduğunu kaydetti. Önergeyi ilk okuduğunda minarenin neden rahatsızlık verdiğini anlamaya çalıştığını belirten Edis, “Bu önergeyi veren kişileri minarenin rengi, yüksekliği, yapısı mı rahatsız ediyor? diye düşündüm. Minarenin Hristiyan ve Yahudi karşıtlığının bir sembolü olarak gösterilmesini anlamayamadım. Yoksa kilisedeki çan kulelerine olan benzerlik mi rahatsız ediyor bu kişileri?” diye konuştu. Edis, Dresden şehrinde yüz yıl önce Almanlar tarafından yaptırılan Yenice sigara fabrikasının tıpkı bir cami gibi minare ile inşa edildiğini ve bundan kimsenin rahatsızlık duymadığını da kaydederek, “Pro Köln”ün verdiği önergenin anlamsız ve sadece reklâm yapmak amacına yönelik olduğunu sözlerine ekledi. |
20.12.2009 |
İmam-ı Gazali’nin mezarı bulundu |
İRAN'DA Müslümanlar için ‘Kimya-ı Saadet’ ve ‘İhya-ı Ulumuddin’ gibi büyük eserleri kaleme alan âlim İmam-ı Gazali’nin mezar yeri bulundu. Moğol istilâsıyla yerle bir edilen Horasan eyaletindeki Tus şehrinin geçmişine ait kalıntı ve belgeleri inceleyen Tarihî ve Kültürel Miraslar Kurumu araştırmacıları, Gazali’nin mezar yeri olarak tesbit ettikleri yerleşim dışı bir noktada kazı çalışması başlattı. İmam-ı Gazali ile ilgili Türkiye’deki uzman isimlerden İstanbul İl Müftüsü Mustafa Çağrıcı, mezar yerinin daha önceden bilindiğini söyledi. İranlı Turizm Rehberi Hassan Ruzrak, İmam-ı Gazali’nin mezar yerine ilişkin İran’da iki rivayet bulunduğunu belirterek, bugüne kadar en güçlü ihtimalin bahçesindeki taş kitabede ‘’İmam-ı Muhammed Gazali’’ yazan Haruniye Medresesi civarı olduğuna işaret etti. Ancak yapılan detaylı araştırmaların Gazali’nin mezar yeri olarak Tabira adlı başka bir bölgeyi gösterdiğine işaret eden Ruzrak, ‘’Halk zaten daha önce söz konusu bölgenin civarında bir yere, ‘İmam-ı Gazali’nin kabri burada’ diye zaman zaman duâ etmeye geliyordu. Ancak nokta olarak tam belli değildi. Şimdi mezar bulundu ve kazı çalışması yapılıyor’’ dedi. İlk kez Cihan Haber Ajansı’nın görüntülediği İmam-ı Gazali’nin kabrinin bulunduğu bölgede işçiler, toprak altından çok sayıda tuğla parçası çıkardı. Toprak altındaki türbe alanını daire şeklinde kazan görevliler, açığa çıkarılan tuğla duvarların göçmemesi için bazı yerlerini betonla kapladı. İranlı yetkililer, Gazali’nin türbesini ortaya çıkardıktan sonra çevre düzenlemesini de yaparak inanç turizmine kazandırmayı hedefliyor. Öte yandan, İmam-ı Gazali ile ilgili Türkiye’deki uzman isimlerden İstanbul İl Müftüsü Mustafa Çağrıcı, mezar yerinin daha önceden bilindiğini söyledi. Ancak İranlı yetkililerin bu mezarı bakımsız bıraktığını ifade eden Çağrıcı, İmam Gazali’nin mezarı ile Firdevsi’nin mezarına yakın olduğunu anlattı. Çağrıcı, “Firdevsi için muhteşem bir abide diktiler, ama İmam-ı Gazali’nin mezarı bakımsız bırakılmıştı. Bu mezarın yeri çok eskiden biliniyordu ancak İran bu mezarla ilgilenmemişti.” açıklamasını yaptı.
YÜZLERCE İSLÂMÎ ESER YAZDI
BUGÜN bir kısmı İran toprakları içinde kalmış Horasan’ın Tus şehrinde miladî 1058 doğan İmam-ı Gazali, 53 yıllık hayatında ‘Kimya-ı Saadet’ ve ‘İhya-ı Ulumuddin’ başta 500’ün üzerinde eser kaleme aldı. Ehli sünnet alimi olan Gazali ömrü boyunca ilimle uğraşıp delil niteliğinde eserler verdiği için ‘’Hüccet-ül İslâm’ diye de tanındı. Zamanındaki devlet adamlarından büyük övgüler almış olan Gazali, miladî 1111 yılında vefat etti.
İRAN, MEZARIN YERİNİ BİLİYORDU, İLGİLENMEDİ
İmamı Gazali ile ilgili Türkiye’deki uzman isimlerden İstanbul İl Müftüsü Mustafa Çağrıcı, mezar yerinin daha önceden bilindiğini söyledi. Çağrıcı, İmam Gazali’nin mezarı ile Firdevsi’nin mezarına yakın olduğunu ancak “Firdevsi için muhteşem bir abide diktiler, ama İmamı Gazali’nin mezarı bakımsız bırakılmıştı. Bu mezarın yeri çok eskiden biliniyordu, ancak İran bu mezarla ilgilenmemişti” şeklinde konuştu. |
20.12.2009 |
Çölde bile tarım yapılacak! |
SULAMA sistemlerinde 10 kat tasarruf sağlayan ‘Ecosorb’ adlı selülozik bir toz geliştiren Mersinli Ekos firması dünyaya açılmaya hazırlanıyor. Potasyum tabanlı olmasıyla Amerikan ve İsrail muadillerinden ayrılan, sulama ihtiyacını bir günden en az 5 güne çıkararak azaltan toz, geliştirilip patenti de alındı. Şirketin yönetim kurulu üyesi Süreyya Ardıç, Çukurova Üniversitesi uzmanlarıyla birlikte geliştirdikleri tozla çölde bile tarım yapılabileceğini söyledi. |
20.12.2009 |
“Dünya, bu salgını daha önce görmüştü” |
BÜTÜN dünyada milyonlarca kişiyi etkileyen domuz gribi salgını ile 1918’de yaşanan, insanlık tarihinin en büyük salgını arasında büyük benzerlikler bulunuyor. İnfluenza A virüsünün alışılmadık bir türü olan H1N1 tipi virüslerin sebep olduğu her iki salgın da benzer bir seyir izledi. Gerek İspanyol gerekse domuz gribi salgını aynı dönemde başladı ve aynı aylarda zirve yaptı. 1918 İspanyol pandemisi, 18 ay içinde 50-100 milyon kişinin ölümüne yol açarak, insanlık tarihinde bilinen en büyük salgın olmuştu. İlk kez 1918’in Mart ayında başlayan ve Eylül-Kasım aylarında zirve noktasına ulaşan salgın, Türkiye dahil bütün ülkeleri etkiledi. Domuz gribi ise bu yıl Martta başladı ve Ekim ortalarından itibaren ikinci dalga gerçekleşti. İspanyol gribinin bir diğer özelliği de zayıf, yaşlı ve çocuklardan çok sağlıklı genç erişkinleri etkilemiş olmasıydı. Domuz gribi salgını da benzer yaş gruplarında ölümlere sebep oluyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, son grip pandemisi sebebiyle hastaneye yatanların yarısından fazlasının, ölümlerin ise 4’te 1’inin 25 yaşın altında görüldüğünü bildirmişti. Hatta A H1N1 gribi bu özelliğinden dolayı ‘’genç hastalığı’’ olarak da adlandırılıyor.
GÜNDE 100 BİNDEN FAZLA AŞI YAPILIYOR
ÖTE yandan, Sağlık Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, 10 gün öncesine kadar ülke genelinde günde toplam 50 bin kişi domuz gribi aşısı yaptırırken, bu sayı son zamanlarda 100 binin üzerine çıktı. Şu ana kadar toplam 1.5 milyon dolayında kişinin aşı yaptırdığını belirten yetkililer, sağlık kurumlarına hamileler için getirilen özel aşıdan 100 bin doz dağıtıldığını, ihtiyaç halinde yeni aşıların da gönderileceğini bildirdiler.Yetkililer, domuz gribinin en fazla etkilediği gruplardan birinin hamileler olduğuna dikkati çekti. |
20.12.2009 |
Bebeğini havaya attı, tutamadı |
KAYSERİ'DE bir baba, sevmek için havaya atıp tuttuğu bebeğinin ağır yaralanmasına sebep oldu. Kocasinan ilçesi Barbaros Mahallesi’nde oturan Ramazan Köroğlu, 1 yaşındaki oğlu Ebrar’ı sevmek için havaya atıp tutmaya başladı. Ancak, babanın elleri arasından kayan bebek başının üzerine zemine düşerek ağır yaralandı. Ebrar bebek, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi beyin cerrahi servisinde tedavi altına alındı. Olaydan sonra ‘’taksirle yaralanmaya sebebiyet vermek’’ten gözaltına alınan baba Ramazan Köroğlu’nun polise verdiği ifadede ‘’Oğlum Ebrar’ı sevmek için yukarı atıp tutarken bir anda elimden kaydı. Yaptığımdan çok pişmanım ama bir kaza oldu’’ dediği öğrenildi. Ramazan Köroğlu, ifadesinin alınmasından sonra Cumhuriyet Savcılığının talimatıyla serbest bırakıldı. Hastane yetkilileri, Ebrar’ın tedavisinin sürdüğünü, sağlık durumunun iyiye gittiğini söyledi. |
20.12.2009 |
Öğrenciler, sanal şirket kurup kazanıyorlar |
ANKARA'NIN Çubuk ilçesindeki Çubuk Hayri Aslan Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrencileri, ‘’Hayat Boyu Öğrenme Programları Leonardo da Vinci Avrupa Birliği Meslekî Eğitim Programı’’ kapsamında kurdukları şirket vasıtasıyla bir hastaneye ihtiyaç malzemeleri üretip para kazanıyor. Okul Müdürü Celalettin Gözen, projeyi Almanya, Litvanya, Slovenya ve Türkiye’nin birlikte yürüttüklerini söyledi. Amacın, Kız Meslek Liselerinde girişimcilik ruhunu kazandırmak ve geliştirmek olduğunu ifade eden Gözen, ‘’Proje kapsamında belirlediğimiz 10 öğrencimizle birlikte okulumuzda Onbir AB Tekstil Ltd. Şti. adıyla sanal mini bir şirket kurduk. Bununla öğrencilerimizin şirket kurma aşamalarını, şirket faaliyetlerini, pazarlama ve üretimini öğretirken birebir uygulama yapmalarını sağlamaktır. Çalışmaları tamamen öğrenciler yürütmektedir. Daha sonra projeye katılan okullar arasında en iyi girişimci grup ödül alacaktır’’ dedi. Öğrencilerin girişimcilik kulübünce kurulan şirket, Halil Şıvgın Çubuk Devlet Hastanesi ile yaptıkları anlaşma ile hastanede kullanılan, batın, hasta önlüğü, bohça ve nevresim gibi ürünleri üretiyorlar. |
20.12.2009 |