Güncel |
Antakya’dan İsviçre’ye ders |
Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Fadi Hurigil, yaptığı açıklamada, İsviçre’de yapılan referandumda, yeni minare yapımının yasaklanmasına ilişkin karar çıkmasını eleştirdi. Kişisel olarak bu gelişmenin dinî konudan çok siyasî yönü olduğunu düşündüğünü belirten Hurigil, İsviçre hükümetinin ‘’hata yaptığını anlayıp kısa sürede yanlıştan döneceğini sandığını’’ bildirdi. İslâm, Hristiyan ve Yahudilerin yüzyıllardır sorunsuz şekilde bir arada yaşadığı Antakya’nın, İsviçre’deki gelişmeye cevap niteliği taşıyan bir şehir olduğunu anlatan Hurigil, ‘’Bu şehirde yaşayan farklı dinlere mensup kişiler birbirine saygı duyup hoşgörüyle yaklaşıyor. Herkes karşısındaki insanı olduğu gibi kabulleniyor’’ diye konuştu.
MUSEVİ CEMAATİNİN GÖRÜŞÜ Antakya Musevi Cemaati Vakfı Başkanı Şaul Cenudioğlu da Antakya’daki üç semavî din mensuplarının kardeşçe ve el ele yaşadığını söyledi. Farklı dine mensup olmalarına karşın hiçbir baskı veya olumsuzluk içeren farklı olaya rastlamadıklarını belirten Cenudioğlu, ‘’İsviçre’deki minare referandumu, çağ dışı ve tasvip edilemeyecek bir durum.’’ ‘ANTAKYA: EZAN-ÇAN-HAZZAN’ DİN adamları ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de TRT tarafından 7 yıl önce gerçekleştirilen 6 bölüm halindeki ‘’Antakya: Ezan-Çan-Hazzan’’ belgeselinin şehirdeki gerçeğin bir ispatı olduğunu ve İsviçre’deki gelişmeye karşı adeta cevap niteliği taşıdığını belirttiler. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, yönetmen ve yapımcılığını Kerime Senyücel, metin yazarlığını Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ataman Demir’in üstlendiği, 2 yıllık çalışmanın ürünü olan belgeselde, Antakya’nın 23 asırlık bir geçmişe sahip, ‘’Musevi, Hristiyan, ve Müslüman toplumlara ait kültürlerin yoğrulduğu bir şehir’’ olarak tanıtıldığına dikkati çekiyorlar. |
06.12.2009 |