Güncel |
KARŞIOY VE ŞERH YETMEZ |
“Gerçekliği ispat edilmiş belgelerle ortaya çıkan darbe ve cunta girişimlerinde adları geçen muvazzaf TSK personeline gösterilen müsamaha ve hoşgörünün de ifadesi olan ‘irtica gerekçeli’ son ihraç kararları, toplum vicdanını yeniden sızlatmıştır” diyen MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, adaleti sağlaması gereken hükümetin ihraçlara yine karşıoy ve şerh koymakla yetinmesini eleştirdi. YAŞ’A YARGI YOLU AÇILSIN
“Başbakan ve Millî Savunma Bakanının artık rutinleşen YAŞ’ın ihraç kararlarına ‘şerh düşme’ hassasiyetlerinin hiçbir mânâsının kalmadığı görülmelidir” diyen Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya da, “Meclis ve hükümet devreye girip YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması için gerekli düzenlemeyi bir an önce gerçekleştirmelidirler” çağrısında bulundu.
Vicdan sızlatan çifte standart
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Gerçekliği ispat edilmiş belgelerle ortaya çıkan darbe ve cunta girişimlerinde adları geçen muvazzaf TSK personeline gösterilen müsamaha ve hoşgörünün de ifadesi olan son ihraç kararları, toplum vicdanını yeniden sızlatmıştır” dedi. MAZLUMDER Genel Başkanı Ünsal, yaptığı yazılı açıklamada, Yüksek Askeri Şûrâ’nın (YAŞ) Aralık 2009 toplantısının kararları açıklandığını hatırlatarak, “Türk Silâhlı Kuvvetlerinin temel yapısını ve disiplinini bozacak şekilde irticai tutum ve davranışları tespit edilen 2 personelin Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ayrılmasına oy çokluğuyla” karar verildiğinin açıklandığına dikkat çekti. Ünsal, kamuoyunu son günlerde meşgul eden darbe ve cunta girişimlerine adları karışan personel hakkında bir karar verilmesi beklenirken, istismara açık “irticai tutum ve davranışlar” gerekçesiyle yapılan meslekten ihraçların, YAŞ ve kararlarının bir kez daha tartışma gereğini ortaya koyduğunu vurguladı. Ünsal, “Gerçekliği ispat edilmiş belgelerle ortaya çıkan darbe ve cunta girişimlerinde adları geçen muvazzaf TSK personeline gösterilen müsamaha ve hoşgörünün de ifadesi olan son ihraç kararları, toplum vicdanını yeniden sızlatmıştır” dedi.
“KENDİLERİNİ SAVUNMA İMKÂNI YOK” YAŞ’ın kapalı kapılar ardında, gayrimuayyen ve itiraz yolunun kapalı olduğu kararlarla bazı vatandaşların, kendilerini savunma imkânı dahi bırakmadan meslekten ihraç edildiğini belirten Ahmet Faruk Ünsal, meslekten ihraç edilen TSK personelinin yalnızca işlerini, sosyal çevrelerini ve itibarlarını değil aynı zamanda kamuda veya kamu ortaklığı olan işletmelerde çalışma imkânlarını da “fiili bir yasak olarak” kaybettiği ve aileleriyle birlikte yoksulluğa mahkûm edildiğini söyledi. “Bu durum en hafif tabirle bir insanlık ayıbıdır” diyen MAZLUMDER Genel Başkanı Ünsal, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Bir hukuk devletinde, hiç bir kimse, yargılama safhası olmadan, subjektif ve hayali gerekçelerle ve nasıl hazırladığı belli olmayan dosyalar üzerinden gıyapta yürütülen oturumlarla, kendini savunma imkânı tanınmadan ceza niteliğindeki bir uygulamaya maruz bırakılamaz. Sonuçları itibari ile hem bireylerin hem ailelerinin mağduriyetine sebep olacak bu süreç için bir yargılama safhası öngörülse dahi, bunda belirli ilkelerin gözetilmesi gerekmektedir. Ulusal ceza yargısında benimsenen ve uygulanan bu evrensel ilkelere göre hangi suçun hangi ceza kapsamında olduğu tek tek sayılmalı ve muayyen olmalıdır. Ne var ki, tüm bu ilkelere aykırı yöntemlerle YAŞ önüne getirilen dosyalar için bu aşamadan sonra yapılacak bir şey kalmamakta; adeta bireylerin kaderi bu kurula teslim edilmektedir.”
“KARŞI OY VE ŞERHLER YETERSİZ” Ünsal, teamül haline gelmiş olan ancak kararların sonuçlarını değiştirmeyecek olan karşı oylar ve şerhlerin yetersiz olup, toplumun yanında bulunması gerekenlerin sorumluluklarını yerine getirdikleri anlamına gelmediğini söyledi. Gereken mevzuat değişikliklerini yaparak ve adaleti sağlama sorumluluğu taşıyanların, yapılması gerekeni yapmak yerine şikâyet makamı gibi davranmalarının da kabul edilemeceğini vurgulayan Ahmet Faruk Ünsal, “MAZLUMDER olarak Yüksek Askeri Şura’nın vermiş olduğu ihraç kararlarının, Anayasa ile güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklere, insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu belirtir; gerekli yargısal reformların acilen yapılarak hak ihlallerinin önüne geçilmesi gerekliliğini tekrar bildiririz” dedi.
RECEP GÖREN |
06.12.2009 |