Güncel |
Komutanlar ifade verdi |
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesinde, haklarındaki darbe iddialarıyla ilgili olarak Ergenekon savcılarına ifade verdiler. Bu arada, adliye önünde toplanan bir grup, darbe girişimlerini protesto ederek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un da yargılanmasını istedi. 3 eski kuvvet komutanı ifade verdi
ESKİ Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında ifadelerine başvurulmak üzere Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Sivil plakalı araçlarla ayrı ayrı adliyeye gelen Yalman, Fırtına ve Örnek, hakim ve savcıların giriş yaptığı bölümden binaya alındı. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde saat 10.00’da başlayan ifade verme işlemi, saat 12.30’da öğle yemeği için durduruldu. Yaklaşık yarım saatlik aranın ardından komutanların ifadelerinin alınmasına devam edildi. Bu arada, emekli Oramiral Özden Örnek’in ifadesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz ve Fikret Seçen, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına’nın ifadesinin Cumhuriyet Savcısı Murat Yönder, emekli Orgeneral Aytaç Yalman’ın ifadesinin de Cumhuriyet Savcısı Ercan Şafak tarafından alındığı öğrenildi. |
06.12.2009 |
KARŞIOY VE ŞERH YETMEZ |
“Gerçekliği ispat edilmiş belgelerle ortaya çıkan darbe ve cunta girişimlerinde adları geçen muvazzaf TSK personeline gösterilen müsamaha ve hoşgörünün de ifadesi olan ‘irtica gerekçeli’ son ihraç kararları, toplum vicdanını yeniden sızlatmıştır” diyen MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, adaleti sağlaması gereken hükümetin ihraçlara yine karşıoy ve şerh koymakla yetinmesini eleştirdi. YAŞ’A YARGI YOLU AÇILSIN
“Başbakan ve Millî Savunma Bakanının artık rutinleşen YAŞ’ın ihraç kararlarına ‘şerh düşme’ hassasiyetlerinin hiçbir mânâsının kalmadığı görülmelidir” diyen Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya da, “Meclis ve hükümet devreye girip YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması için gerekli düzenlemeyi bir an önce gerçekleştirmelidirler” çağrısında bulundu.
Vicdan sızlatan çifte standart
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, “Gerçekliği ispat edilmiş belgelerle ortaya çıkan darbe ve cunta girişimlerinde adları geçen muvazzaf TSK personeline gösterilen müsamaha ve hoşgörünün de ifadesi olan son ihraç kararları, toplum vicdanını yeniden sızlatmıştır” dedi. MAZLUMDER Genel Başkanı Ünsal, yaptığı yazılı açıklamada, Yüksek Askeri Şûrâ’nın (YAŞ) Aralık 2009 toplantısının kararları açıklandığını hatırlatarak, “Türk Silâhlı Kuvvetlerinin temel yapısını ve disiplinini bozacak şekilde irticai tutum ve davranışları tespit edilen 2 personelin Türk Silâhlı Kuvvetlerinden ayrılmasına oy çokluğuyla” karar verildiğinin açıklandığına dikkat çekti. Ünsal, kamuoyunu son günlerde meşgul eden darbe ve cunta girişimlerine adları karışan personel hakkında bir karar verilmesi beklenirken, istismara açık “irticai tutum ve davranışlar” gerekçesiyle yapılan meslekten ihraçların, YAŞ ve kararlarının bir kez daha tartışma gereğini ortaya koyduğunu vurguladı. Ünsal, “Gerçekliği ispat edilmiş belgelerle ortaya çıkan darbe ve cunta girişimlerinde adları geçen muvazzaf TSK personeline gösterilen müsamaha ve hoşgörünün de ifadesi olan son ihraç kararları, toplum vicdanını yeniden sızlatmıştır” dedi.
“KENDİLERİNİ SAVUNMA İMKÂNI YOK” YAŞ’ın kapalı kapılar ardında, gayrimuayyen ve itiraz yolunun kapalı olduğu kararlarla bazı vatandaşların, kendilerini savunma imkânı dahi bırakmadan meslekten ihraç edildiğini belirten Ahmet Faruk Ünsal, meslekten ihraç edilen TSK personelinin yalnızca işlerini, sosyal çevrelerini ve itibarlarını değil aynı zamanda kamuda veya kamu ortaklığı olan işletmelerde çalışma imkânlarını da “fiili bir yasak olarak” kaybettiği ve aileleriyle birlikte yoksulluğa mahkûm edildiğini söyledi. “Bu durum en hafif tabirle bir insanlık ayıbıdır” diyen MAZLUMDER Genel Başkanı Ünsal, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Bir hukuk devletinde, hiç bir kimse, yargılama safhası olmadan, subjektif ve hayali gerekçelerle ve nasıl hazırladığı belli olmayan dosyalar üzerinden gıyapta yürütülen oturumlarla, kendini savunma imkânı tanınmadan ceza niteliğindeki bir uygulamaya maruz bırakılamaz. Sonuçları itibari ile hem bireylerin hem ailelerinin mağduriyetine sebep olacak bu süreç için bir yargılama safhası öngörülse dahi, bunda belirli ilkelerin gözetilmesi gerekmektedir. Ulusal ceza yargısında benimsenen ve uygulanan bu evrensel ilkelere göre hangi suçun hangi ceza kapsamında olduğu tek tek sayılmalı ve muayyen olmalıdır. Ne var ki, tüm bu ilkelere aykırı yöntemlerle YAŞ önüne getirilen dosyalar için bu aşamadan sonra yapılacak bir şey kalmamakta; adeta bireylerin kaderi bu kurula teslim edilmektedir.”
“KARŞI OY VE ŞERHLER YETERSİZ” Ünsal, teamül haline gelmiş olan ancak kararların sonuçlarını değiştirmeyecek olan karşı oylar ve şerhlerin yetersiz olup, toplumun yanında bulunması gerekenlerin sorumluluklarını yerine getirdikleri anlamına gelmediğini söyledi. Gereken mevzuat değişikliklerini yaparak ve adaleti sağlama sorumluluğu taşıyanların, yapılması gerekeni yapmak yerine şikâyet makamı gibi davranmalarının da kabul edilemeceğini vurgulayan Ahmet Faruk Ünsal, “MAZLUMDER olarak Yüksek Askeri Şura’nın vermiş olduğu ihraç kararlarının, Anayasa ile güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlüklere, insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu belirtir; gerekli yargısal reformların acilen yapılarak hak ihlallerinin önüne geçilmesi gerekliliğini tekrar bildiririz” dedi.
RECEP GÖREN |
06.12.2009 |
Faili meçhuller dâvâsında 2 yeni şahit |
KAYSERİ Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ’ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın yargılandığı davayla ilgili 2 yeni şahit daha ifade verdi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde, tutuklu sanıklar Albay Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Adem Yakin’in yargılandığı davada A.P. ile R.P. tanık sıfatıyla ifade verdi. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen yazıda, A.P. ile R.P’nin Cumhuriyet Başsavcılığına gelerek bir cinayetle ilgili bilgilerinin olduğunu beyan etmeleri üzerine tanık sıfatıyla ifadelerinin alındığı belirtildi. Tanıkların ifadeleri incelendiğinde konunun İbrahim Daniş’in öldürülmesi olayı olduğu belirtilerek, tanık beyanlarının soruşturma dosyasına eklenmek üzere gönderildiği kaydedildi. |
06.12.2009 |
Atalay: Açılım iradesinde değişiklik yok |
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, demokratik açılımı sabote etmek isteyenlerin her zaman bulunacağını, ancak hükümetin bu konudaki iradesi ve kararında bir değişiklik olmadığını söyledi. Atalay, Ukrayna İçişleri Bakanı Yuri Ludsenko’nun davetlisi olarak geldiği Kiev’de Uluslararası Türk ve Ukraynalı İşadamları Derneği’ni ziyaret ederek üyeleriyle sohbet etti. Dernek üyelerinin ısrarla demokratik açılımın son durumunu sorması üzerine Atalay, bu konudaki çalışmalarının devam ettiğini belirterek, “çalışmalarının hedefinin, tüm vatandaşların kin, öfke ve düşmanlıkla değil, içeride ve dışarıda birbirine sevgi ve kardeşlikle kenetlenmesiyle güçlü bir Türkiye ve Türk milletini meydana getirmek” olduğunu kaydetti. Bu durumdan, Türkiye’nin “derlenip toparlanmasından” rahatsız olanların her zaman bulunduğuna işaret eden Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunu sabote etmek isteyenler her zaman olacaktır. Bizim irademizde ve kararımızda bir değişiklik yok. Çalışmalarımızı ciddî bir şekilde yürütüyoruz. Genelde de iyi gidiyor. Türkiye giderek güçlenen bir ülke. Dünyada ciddî, hatırı sayılan, önem verilen bir ülke. Cumhurbaşkanı ve Başbakanımız uluslararası alanda bu dirayeti gösterdi. Türkiye eskisi gibi hafife alınan bir ülke değil. AB’deki müzakere sürecimiz çok iyi gidiyor. Medeniyetler İttifakı’nın eş başkanlığını yürütüyoruz. Buna ilaveten ekonomik olarak en az sarsılan ülkelerden biriyiz. Nerede bir itilaf varsa hemen başvurulan bir ülkeyiz. Irak’ta geçen bir patlama meydana geldi ve Suriye’yi suçladılar. İki ülke de Arap Ligi’ne değil bize sorunu çözün diye yardım istedi. Türkiye müdahil oldu. Türkiye böyle bir ülke haline geliyor. Bu hepimizin, diplomatından iş adamına, iş adamından hükümete kadar yaptığımız çalışmanın sonucu.” |
06.12.2009 |
“Kenan Evren” Caddesi, “Hasan Tahsin” oldu |
MANİSA'NIN Saruhanlı ilçesine bağlı Nuriye beldesinde, “Kenan Evren” Caddesi’nin adı, “Gazeteci Hasan Tahsin” olarak değiştirildi. Nuriye Belediye Meclisinin tek gündem maddeli toplantısında oy birliğiyle alınan karar, yürürlüğe girdi. Buna göre, beldede bir caddeye 1980 askeri müdahalesinden sonra verilen 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in adı kaldırıldı. Cadde, “Gazeteci Hasan Tahsin” ismini aldı. Nuriye beldesinin CHP’li belediye başkanı Hasan Karapehlivan, belde halkından gelen talep üzerine Kenan Evren Caddesi’nin adının değiştirilmesi konusunu meclis gündemine taşıdıklarını, oy birliğiyle caddenin Gazeteci Hasan Tahsin’in adını almasına karar verdiklerini bildirdi. Karapehlivan, şunları kaydetti: “1980 yılında gerçekleşen askeri harekatta beldemize atanan belediye başkanı, bu caddeye Kenan Evren’in ismini vermiş. Cadde, 29 yıldan beri de bu ismi taşıdı. Ancak belde halkı bu ismin değiştirilmesi için sürekli bizden talepte bulundu. Ben de bu beldenin belediye başkanı olarak, ‘demokraside darbe’ olmaz mantığıyla halkın talebini meclis gündemine taşıdım. Üyelerin onayına sundum. Meclis üyelerimizin tamamı bu ismin değiştirilmesi yönünde oy kullandı. Hayırlı olsun.” |
06.12.2009 |
Gül’e şikâyet eden oda başkanına dâvâ |
POLİSİN, taksicilere yönelik uygulamaları sebebiyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektup göndererek, Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’i şikâyet eden Ankara Umum Otomobilciler ve Şoförler Esnaf Odası Başkanı Mehmet Yiğiner’e ‘’hakaret’’ suçundan 2 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı. Cumhuriyet Savcısı Metin Serhantaş’ın hazırladığı iddianamede, Yiğiner’in, 25 Ağustos 2009’da Cumhurbaşkanlığına mektup yazdığı bildirildi. Yiğiner’in mektubunda, ‘’Özellikle yeni göreve gelen İl Emniyet Müdürü, ülkemizin ve taksici esnafımızın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıları göz ardı etmekte, bugüne kadar görülmemiş bir uygulamayla esnafımızı fişler gibi fotoğraflarını çektirmek ve gazetelerde yayımlamak suretiyle esnafımızı ve biz yöneticileri rencide etmektedir. Bunun yanı sıra vicdansızca cezai müeyyideler uygulayarak, esnafımızın evine ekmek götürmesine mani olmaktadır’’ ifadelerine yer verdiği kaydedilen iddianamede, Yiğiner’in, ‘’kamu görevlisine, görevinden dolayı mektupla hakaret’’ ettiği gerekçesiyle 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Yiğiner, iddianameyi kabul eden Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesinde yargılanacak. Ankara Emniyet Müdürü Özdemir, mektupta yer alan ifadelerin şahsına yönelik ‘’iftira ve hakaret’’ içerdiği gerekçesiyle Yiğiner hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. |
06.12.2009 |
İlker Başbuğ’un da yargılanmasını istediler |
‘’Ergenekon’’ soruşturmasının yürütüldüğü Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi önünde toplanan bir grup, girişimlerini protesto ederek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un da yargılanmasını istedi. Darbe karşıtı ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un görevden alınmasına ilişkin çeşitli dövizler taşıyan ve kendilerini ‘’Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu’’ üyeleri olarak nitelendiren grup adına bir basın açıklaması yapan Meltem Oral, ‘’Sevgili günlük’’ diyerek başladığı açıklamasında, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’in yazdığı iddia edilen ‘’darbe günlükleri’’ne atıfta bulundu. Oral, şöyle konuştu: ‘’Şemdinli’de patlayan bombayı durduramadık, ama sayende 350 çocuğu öldürmek niyetiyle Koç Müzesi’ndeki denizaltıya konulmuş bombayı patlamadan etkisiz hale getirebildik. Hrant Dink’in, rahip Santaro’nun, Malatyalı misyonerlerin imdadına yetişemedik, ama Büyükada vapuruna kurulan kafes tuzağını geç olmadan bozabildik. Bugün artık Genelkurmay karargahında bir cuntanın değil, tüm karargahın cuntanın ta kendisi olduğunu biliyoruz.’’ ‘’Kaos planlarının altında imzası bulunan Dursun Çiçek’ten önce Hasan Iğsız ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un görevden alınacakları ve yargılanacakları günü iple çektiklerini’’ aktaran Oral, ‘’Sen günlüklerin Mata Hari’sisin’’ diye hitap ettiği günlüğe teşekkür etti. |
06.12.2009 |
2 ASKERî PERSONEL ADLİYEYE GETİRİLDİ |
BU arada, İzmit’in Gölcük ilçesi ve İstanbul’da gerçekleştirilen operasyonlara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında 2 askeri personel, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine getirildi. Sivil plakalı askeri araçla adliyeye getirilen iki personel, hakim ve savcıların giriş yaptığı bölümden binaya alındı. Söz konusu soruşturma, ‘’amirallere suikast’’ ile ‘’ele geçirilen TNT kalıpları ve uyuşturucu maddeleri bulundurma’’ yönündeki iddialar konusunda yürütülüyor. |
06.12.2009 |
Kıbrıs’ta çözüm için zaman daraldı |
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununda çözüm için “Şubat ayı ortasına kadar vakit olduğunu, bir anlaşmaya varabilmek için sürecin hızlandırılması gerektiğini” söyledi. Talat, ayrıca 20 Aralık’ta yapılacak AB zirvesine kadar Kıbrıs sorununun çözümü konusunda çok fazla şey beklemediğini, Ocak ayıyla birlikte sürecin hızlanmasını beklediklerini ifade etti. Kıbrıs'ta zaman daralıyor
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorununda çözüm için “Şubat ayı ortasına kadar vakit olduğunu, bir anlaşmaya varabilmek için sürecin oldukça hızlandırılması gerektiğini” söyledi. Talat, ayrıca 20 Aralıkta yapılacak AB zirvesine kadar Kıbrıs sorununun çözümü konusunda çok fazla şey beklemediğini, Ocak ayıyla birlikte sürecin hızlanmasını beklediklerini ifade etti. Mehmet Ali Talat, İngiltere’nin başkenti Londra’ya yaptığı ziyaret çerçevesinde düşünce kuruluşu Chatham House’da “Kıbrıs Barış Müzakereleri: Kıbrıs Türk Perspektifi” konulu bir konuşma yaptı. Sir Kieran Prendergast başkanlığında yapılan ve yoğun ilginin olduğu toplantıda Talat konuşmasına, bir yıldan bu yana Kıbrıs sorununa bir çözüm getirmek için, adada müzakerelerin devam ettiğini hatırlatarak başladı ve Annan Planının 2004 yılında reddedilmesinden bu yana Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs sorununun en kısa zamanda çözülmesi konusundaki kararlılığını koruduğunu kaydetti. “Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs sorunundan, izolasyonlardan, ekonomik gelişmenin olmamasından, uluslararası ilişkilere sahip olamamaktan, uluslararası arenada temsil edilememekten dolayı, sıkıntı çekiyor” diyen Talat, dolayısıyla Kıbrıs Türkünün adada en kısa çözüme varılmasını istediğini vurguladı. Kıbrıslı Rumların da Dimitris Hirstofyas’ı yeni liderleri seçerek ileriye doğru büyük bir adım attıklarını kaydeden Talat, Hristofyas’ın seçilmesinin ardından adada barış müzakerelerinin yürütüldüğünü ve bir yıldan fazla bir süredir müzakerelerin devam ettiğini anlattı.
“İKİ ÖNEMLİ DÖNÜM NOKTASI VAR” “Önümüzde iki önemli dönüm noktası var” diyen Talat, bunlardan birinin 20 Aralıkta yapılacak AB zirvesi olduğunu, diğerinin ise 2010 yılında KKTC’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunu söyledi. Talat, AB zirvesinde, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin değerlendirileceğini ve bir ilerleme raporunun yayımlanacağını hatırlatarak, dolayısıyla bunun önemli bir zirve olacağını ve Kıbrıslı Rumların AB nezdinde baskıyı artırmak için Kıbrıs sorununun çözümünde bir ilerleme olmadığı imajını oluşturmak isteyeceklerini kaydetti. 2010 yılında KKTC’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılacak seçim kampanyaları çerçevesinde ise müzakerelere bir süre ara verilmek zorunda kalınabileceğini bildiren Talat, “Büyük olasılıkla bu, Şubat ayı ortası gibi olacaktır. Dolayısıyla Şubat ortasına kadar vaktimiz var. Şubat ortasına kadar bir anlaşmaya varabilmek için süreci oldukça hızlandırmalıyız” dedi. Talat bu çerçevede, Rum lider Hristofyas ile haftada iki kez yaptıkları görüşmeleri, Ocak ayından itibaren 3’e çıkaracaklarını bildirdi. Art arda 3 tam gün boyunca görüşmeye başlayacaklarını ifade eden Talat, şöyle konuştu: “Böylece daha fazla bir ilerleme ve önemli gelişmeler bekliyoruz. 20 Aralıktaki AB zirvesine kadar çok fazla ilerleme beklemiyorum. Ocak ayıyla birlikte, somut sonuçlar alabilmek için daha hızlı bir süreç bekliyoruz.” Tüm bu süreç boyunca Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki desteğinden de bahseden Talat, “Bu sürecin başarıya ulaşması için, Türkiye’nin desteği çok önemlidir” dedi. |
06.12.2009 |
Eğitim-Bir-Sen, katsayı dâvâsına müdahil olmak istiyor |
Eğİtİmcİler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen), YÖK’ün katsayı adaletsizliğini kaldıran kararı aleyhine İstanbul Barosu tarafından açılan dâvâda, Danıştay’ın verdiği yürütmeyi durdurma kararı üzerine, davaya, davalı yanında müdahil olma ve davanın reddi talebiyle Danıştay’a başvuruda bulundu. Danıştay 8. Dairesi’ne yapılan başvuru dilekçesinde, faaliyet kolunun eğitim öğretim olmasının, müdahale talebinin kabulünü gerektirdiği belirtilerek, dâvâcı İstanbul Barosu’nun taraf ehliyeti kabul edildiği dikkate alınırsa, Türkiye’de 150 bini aşkın eğitim ve üniversite çalışanının üye olduğu Eğitim-Bir-Sen’in müdahale talebinin dikkate alınarak kabulü talep edildi. Yasal yetkisini kullanan dâvâlı kurumun katsayı kararıyla ilgili işleminin açıkça Anayasa ve 2547 Sayılı Kanun’a uygun olduğu ifade edilen başvuruda, “Dâvâlı kurumun bu işlemi 1999 yılındaki düzenlemeyle aynıdır. O zaman uygulanan katsayı oranı mahkeme kararıyla iptal edilmeyip yıllarca uygulanırken, bu kez hukuka aykırı olduğunun kabulü mümkün değildir” denildi. Başvuru dilekçesinde, üniversite sınavlarına girişin oldukça uzun ve yorucu bir maraton olduğu, dâvâlı idarenin işleminin iptali halinde sınava girecek yüz binlerce genç ve dinamik beynin, telafisi imkânsız zararlara uğrayacağı belirtilerek, yürütmeyi durdurma kararının dahi bu öğrencilerin moralini, psikolojisini bozduğu, sınava çalışma motivasyonlarını olumsuz etkilediği kaydedildi. |
06.12.2009 |
E-dönüşüm konferansı 8-11 Aralık’ta yapılacak |
Bİrleşmİş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) ve Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) ortaklaşa düzenlediği ‘’Kamu Yönetiminde e-Dönüşüm: e-Devletten e-Yönetişime’’ Uluslararası Konferansı 8-11 Aralık tarihlerinde Antalya Kervansaray Otel’de yapılacak. N’PR İletişim’den yapılan açıklamaya göre, İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi (SESRIC) desteği ile gerçekleştirilecek konferansta uluslararası uzmanların, e-devlet ve e-yönetişim konusundaki araştırma sonuçları ve başarılı uygulamaları paylaşılacak. Konferansta katılımcı ülkeler ve sektör temsilcileri için deneyimlerini, öğrenilen dersleri ve e-Yönetim uygulamalarına ilişkin politika ve stratejileri paylaşacakları ve bu prosedürlerin uygulanması sırasında hükümetlerin karşılaşabileceği riskleri azaltmak için çözüm ve yenilikçi stratejiler arayacakları bir platform oluşturmak amaçlanıyor. |
06.12.2009 |
SGK’dan kepenk kapatmayan eczacıya teşekkür |
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Türk Eczacılar Birliği tarafından düzenlenen “kepenk kapatma” eylemine katılmayan eczacılara teşekkür mesajı gönderdi. Kurumun, eylemde yer almayan 7 bin 857 eczacıya gönderdiği mesajda, “Sosyal sorumluluk anlayışı ve sağduyulu yaklaşımla vatandaşlarımızın mağdur olmamaları için kapatma eylemine katılmayan siz değerli eczacılara teşekkür eder, bundan sonra da aynı duyarlılık ve iş birliği içinde çalışmalarımızı sürdüreceğimizi belirtiriz” ifadelerine yer verildi. SGK, kurumla sözleşme imzalayan toplam 22 bin 888 eczaneden önceki gün saat 10.30’da 5 bin 402, 12.30’da 6 bin 218, 14.30’da 7 bin 133, 16.30’da 7 bin 529, 18.30 itibarıyla da 7 bin 857 eczanenin provizyon sistemi üzerinden reçete girişi yaptığını bildirmişti. |
06.12.2009 |
İstanbul'u 11 ayda 7 milyon turist ziyaret etti |
İstanbul’u bu yılın 11 ayında 6 milyon 925 bin 156 turist ziyaret etti. İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, şehre gelen yabancı ziyaretçi sayısında sene başında yaşanan düşüşe rağmen Nisan ayında başlayan artış devam ederek, ilk 11 ayda ortalama yüzde 5,2’lik artış gerçekleşti. Şehre gelenlerin milliyetlerine bakıldığında, ilk sırayı yüzde 13,7 oranla Almanlar aldı. Almanları yüzde 5,4 ile İngilizler, yüzde 4,8 ile Fransızlar, yüzde 4,6 ile Amerikalılar ve İtalyanlar izledi. Uzun yıllar ikinci sırada yer alan Ruslar altıncı sıraya gerilerken, Arap ülkelerinden gelen turist sayısında iki yıldır ortalama yüzde 30-40 artış yaşandı. |
06.12.2009 |
Ambalaj atıkları çöp değil |
SAMSUN Çevre ve Orman İl Müdürü Ömer Albayrak, Samsun’da bir yıl içinde ambalaj atıklarının çöpe gitmesinin düzenli olarak önlenmesi halinde yaklaşık 1 milyon TL’nin geri kazanılabileceğini belirtti. Ürünlerin cam, kağıt, plastik, karton, metal ve kompozit (kağıt içecek kutuları) gibi ambalajlar, kullanım sonrası ayrıştırılmadan çöpe atıldığı için ciddi ekonomik kayıplara yol açıyor. Geri dönüşümü olan ve ekonomiye kazandırılabilen ambalaj atıkları, belediyelerin bu konu üzerinde hassasiyetle durmamaları ve vatandaşların gereken özeni göstermemeleri nedeniyle ‘’çöp’’ muamelesi görüyor. Çevre ve Orman Bakanlığının verilerine göre Türkiye’de günde yaklaşık 65 bin ton çöp üretiliyor, bu çöplerin yüzde 15-20’sini ise geri kazanılabilir atıklar oluşturuyor. Ambalaj atıklarının çöp değil ‘’ham madde’’ olduğu vurgulanırken bir ton kullanılmış kağıt, geri kazanıldığında 16 adet çam ağacının, bir ton kullanılmış gazete kağıdı geri kazanıldığında ise 8 adet çam ağacının kesilmesinin önlenmiş olacağı belirtiliyor. Cam, plastik, metal ve kompozitler de ayrı ayrı ayrı toplanarak ekonomiye kazandırılırken, bilinçsizce çöpe atılan ve belediyelerin konu üzerinde durmaması nedeniyle Türkiye’de milyonlarca lira çöpe gidiyor. Samsun Çevre ve Orman İl Müdürü Ömer Albayrak, yaptığı açıklamada, 2004’te yürürlüğe giren Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliğine göre her belediyenin lisanslı Toplama-Ayrıştırma Tesisi (TAT) ile anlaşması ve ambalaj atıklarının kaynağından yani evlerden, iş yerlerinden veya okullardan ayrıştırılarak toplanması gerektiğini anlattı. Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde günde yaklaşık 450 ton çöp toplandığını bunun en az yüzde 10’unun ambalaj atığı olduğunu söyleyen Albayrak, ‘’Bir yıl içinde ambalaj atıklarının düzenli olarak çöpe gitmesinin önlenmesi halinde yaklaşık 1 milyon TL geri kazınılabilir’’ dedi. Geri kalmış ülkelerde ambalaj atıklarının çöpten ayrıştırıldığını Türkiye’de de bu manzaranın yaşandığına işaret eden Albayrak, buna son vermek için bilinçli vatandaşlara önemli rol düştüğünü, vatandaşların belediyeler üzerinde baskı kurarak bulundukları yerleşim yerine ambalaj atıklarının ayrı ayrı toplanmasını sağlamak için kumbaralar konulmasını isteyebileceklerini kaydetti.
“BELEDİYELER İMARA VERDİĞİ ÖNEMİ ÇEVREYE DE VERMELİ”
YÖNETMELİĞE göre belediyelerin anlaştığı lisanslı Toplama Ayrıştırma Tesisinin, belediye sınırları içindeki büyük yerleşim yerlerine ambalaj atıklarını ayrı ayrı toplamak için kumbaralar yerleştirmesi, bu konuda vatandaşların bilgilendirilmesi ve atıkların düzenli olarak toplanması gerektiğini belirten Albayrak, belediyelerin de çalışmaları yakından takip etmeleri gerektiğini söyledi. Belediyelerin meclislerinde, ambalaj atıklarının çöpe atılmaması için ve diğer çevre sorunlarıyla ilgili kararlar alarak vatandaşlar üzerinde yaptırım oluşturabileceklerine işaret eden Albayrak, ‘’Belediyeler için imar ne kadar önemli ise çevre ile ilgili sorunlar da önemli olmalı. Pek çok belediyede çevre mühendisi istihdam edilmemiş. Belediyeler imar bürolarını güçlendirdikleri kadar çevre ile ilgili birimlerini de güçlendirmeliler’’ diye konuştu. |
06.12.2009 |
Bayındır ilçesi, ‘çiçekle’ kalkınıyor |
GELENEKSEL tarım ürünlerinden alternatif ürünlere yönelen İzmir’in 20 bin nüfuslu Bayındır ilçesi, ‘çiçekle’ kalkınıyor. 600’ün üzerinde aile, kurdukları küçük işletmelerle ilçeyi Türkiye’nin çiçek üretim merkezi haline getirdi. İlçenin çiçekten yıllık kazancı 20 milyon lirayı aşıyor. Tarımsal Kalkınma Kooperatifi çatısı altında güçbirliği yapan üreticiler, teşvik verilmesi halinde bu alanda söz sahibi olan Hollanda’ya rakip olacaklarını iddia ediyor. En büyük alıcıları ise belediyeler oluşturuyor. Son iki yılda İzmir ve İstanbul büyükşehir belediyeleri 4,5 milyon TL’lik çiçek aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi sözleşmeli üretim yaptırıyor. Küçük Menderes Havzası’nda yer alan Bayındır, Osmanlı döneminde de çiçek üretiyordu. Saray, medrese ve hastanelere gül fidanı gönderilmesi nedeniyle eskiden “Gülbahçe” diye anılan bölgede birkaç yıl öncesine kadar ev bahçelerinde yapılan çiçek üretimi bugün bir sanayi haline dönüştü. İlçenin en önemli geçim kaynağı olan pamuk ve domates yerini başka ürünlere bıraktı. Pamuğun yerini mısır, domatesin yerini de çiçek aldı. Kurutulmuş domatesle bilinen Bayındır son yıllarda yetiştirdiği çiçeklerler de adından söz ettiriyor. Bayındır Çiçekçiler Kooperatifi Başkanı Ersoy Sümerkan’ın verdiği bilgiye göre ilçede 600 çeşidin üzerinde çiçek ve süs bitkisi yetiştiriliyor. Küçük aile işletmeleri şeklinde kurulan çiçek üretim bahçelerinin en iyi alıcıları arasında belediyeler yer alıyor. |
06.12.2009 |
Çorum’da suya zam |
ÇORUM Belediyesi, artan maliyetlerin karşılanması ve yeni hizmetlerin sunulması gerekçesiyle içme suyuna yüzde 30 zam kararı aldı. Çorumlular, yeni yılla birlikte suyu zamlı kullanacak. Belediye Meclisi’nin aralık ayı oturumunda suya zam getirilmesi görüşüldü. Artan maliyetler ve yeni hizmetler yapılması için suya zam gelirken, önümüzdeki aydan itibaren 25 tona kadar yüzde 30, 25 ton ve üzeri tüketenler ise iki kat fazla zamlı ödeme yapacak. ‘Su zammı’ hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, “Samsun, Amasya, Tokat, Yozgat ve Çankırı illerindeki su tüketimlerine uygulanan fiyatları araştırdık. Samsun dışında diğer illerden daha düşük su satıyoruz. Bu şekilde devam etmemiz mümkün değil. Artan maliyetler ve yeni hizmetler yapmamız nedeniyle bir zam yapmak zorundayız” dedi. |
06.12.2009 |
5 araç kundaklandı |
KOCAELİ'NİN Gebze ilçesine bağlı Huzurkent blokları 246 sokakta park halindeki 5 araç kundaklandı. Edinilen bilgiye göre saat 02.15 sıralarında Gebze ilçesine bağlı Huzurkent blokları 246 sokakta park halinde bulunan 5 adet araç benzin dökülerek kundaklandı. Kundaklanma sonucu henüz kimliği belirlenemeyen kişi veya kişiler yanıcı madde dökerek park halindeki otomobilleri ateşe verdi. Bu sırada ilk alev alan 41 NS 435 plakalı Ford Connect marka araç alev alarak patlamalarla beraber yolun alt tarafındaki inşaat temeline düştü. Bu sırada alarm ve patlama seslerine uyanan vatandaşların aradığı Gebze İtfaiye ekipleri yanan 5 araca müdahele etti. Kundaklanma sonucu 41 NS 435 plakalı Ford Connect, 41 U 4502 palakalı Reno Kangoo, 41 UC 236 plakalı Reno Rainbow marka araçlar tamamen yanarken, 34 ZN 2411 plakalı Ford Focus ve 34 EG 2453 plakalı Reno Kangoo marka araçlar da büyük maddî zarar gördü. Olay yerine gelen polis ekiplerine olayla ilgili bilgi veren apartman sakinleri, araçları ateşe verip kaçan kişi veya kişiler hakkında bilgilerinin olmadığını bildirdiler. Ayrıca akşam saatlerinde 2 aracın daha apartman önündeki garajda kundaklanarak yakıldığı bildirildi. Her iki kundaklama olayıyla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı. |
06.12.2009 |
Diyarbakırlı çocuklar okula kazandırıldı |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı’nca (MEB) geçen yıl uygulanmaya başlanan Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı (YESÖP) kapsamında Diyarbakır’da akranları ile okula başlamamış 9 bin 800 çocuk okula kazandırıldı. Türkiye İstatistik Kurumu’nca (TÜİK) uygulanan ‘’Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’’ (ADNK) çalışmaları kapsamında Türkiye genelinde hiç okula gitmemiş 198 bin çocuğun tespit edilmesinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı’nın talimatı üzerine Diyarbakır’da da okulla hiç tanışmayan 16 bin 500 çocuğun eğitime kazandırılması amacıyla YESÖP uygulamasına başlandı. Diyarbakır Milli Eğitim Şube Müdürü Faysal Yaşa, yaptığı açıklamada, geçen yıl Diyarbakır’da okula hiç gitmemiş 16 bin 500 çocuk tespit ettiklerini ifade ederek, yürütülen yoğun çalışmalar sonucu bu çocuklardan 9 bin 800’ünü okullaştırdıklarını söyledi. Kentte, YESÖP’ün Türkiye genelinde uygulandığı 25 pilot ilde açılan sınıf sayısının da üstünde sınıf açtıklarını belirten Yaşa, ‘’Okulla hiç tanışmamış çocuklara hızlandırılmış eğitim verilerek akranları ile eğitime devam etmelerini sağlamak için Diyarbakır’da geçen yıl toplam 173 sınıf açtık. Bu çalışmalar sonucu 9 bin 800 çocuk okullu oldu. Geriye kalan 6 bin 700 çocuğun okulla tanışması için çalışmalarımız sürüyor’’ dedi. |
06.12.2009 |
Barajda su bitince balıklar telef oldu |
KOCAELİ'DE sulama barajının kapakları açık unutulunca, barajda su kalmadı. Barajdaki suyun bitmesi üzerine balık ölemleri baş gösterdi. Kartepe ilçesinde bulunan ve tarım arazilerinin sulanması için kullanılan Devlet Su İşleri’ne bağlı Ketence barajında tam anlamıyla katliam yaşandı. Yaklaşık 1 hafta önce açtıkları baraj kapaklarını tekrar kapatmayan yetkililer hem barajın kurumasına, hem de milyonlarca balığın telef olmasına neden oldu. Baraj kapaklarının açılmasıyla, aralarında kefal, sazan, istakoz, yayın gibi milyonlarca balık kilizderesi’ne toplandı. Güçlükle yetiştirilen ve büyümeleri 3 yılı bulan bu balıkların telef olması yetkilileri de çileden çıkarttı. Köylülerin haber vermesi üzerine olay yerine gelen Kartepe Kaymakamı Mustafa Ünaldı gördüğü manzara karşısında adeta şaşkına döndü. Kaymakam Ünaldı, beraberinde geldiği jandarma ekiplerine talimat vererek baraj kapaklarını açan kişilerin bir an önce bulunmasını istedi. Ölen balıkların dışında 20 metre karelik alanda toplanan ve can çekişen balıklar için kaymakamlık, belediye ve amatör balıkçılar adeta seferber oldu. Amatör balıkçılar kovalarla yaşam savaşı veren balıkları toplayarak 3 tonluk su tanklarına taşıdı. |
06.12.2009 |
Orman yangınlarında bu saatlere dikkat! |
ÇANAKKALE Orman Bölge Müdürlüğü verilerine göre, orman yangınlarının en çok 10.00-16.00 saatleri arasında çıktığı belirlendi. Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü verilerinden derlenen bilgilere göre, Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğü görev sahasında son on yılda çıkan 443 adet yangında, 7 bin 331 hektar alan zarar gördü. Yangınların yüzde 95’i 10:00-16:00 saatleri arasında çıkarken, 06:00-10:00 saatleri arasında çıkan 22 yangında 26 hektar, 10:00-16:00 saatleri arasında çıkan 261 yangında 6 bin 992 hektar, 16:00-20:00 saatleri arasındaki 112 yangında 265 hektar, 20:00-24:00 saatleri arasında çıkan 21 yangında 20 hektar, 24:00-06:00 saatleri arasındaki 27 yangında ise 28 hektar alan zarar gördü. Yetkililer, 10:00-16:00 saatlerinin insanların en yoğun olarak açık alanlarda bulunduğu saatler olduğunu, bu saatlerde piknik ve çoban ateşi ile özellikle tarla temizliği ve anız yakma olaylarının artığını bildirdi. |
06.12.2009 |
Aliağa'nın yolları ağaçlandırılacak |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün himayesinde 2 ay önce başlatılan “Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği” kapsamında Aliağa’nın Menemen sınırından Bergama sınırına kadar olan yol kenarı Aliağa Kaymakamlığı, Orman İşletme ve Karayolları tarafından Tüpraş sponsorluğunda ağaçlandırılıyor. Aliağa Kaymakamı İbrahim Keklik yaptığı açıklamada; “Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesinde başlatılan ağaçlandırma seferberliğine bizde destek veriyoruz. Bergama’dan, Menemen sınırına kadar olan yol kenarlarımızı ağaçlandırmak için çalışmalara başladık. Bu çalışmamızda 2009 yılına kadar Tüpraş’ın 18.240 TL bir katsısı olmuştur. Ben Tüpraş yönetim kuruluna ve Tüpraş çalışanlarına teşekkür ediyorum" dedi. |
06.12.2009 |
Denizli'de deprem |
DENİZLİ'NİN Acıpayam ilçesindeki 4.6 büyüklüğündeki depremde, Yassıhüyük beldesinde bazı evlerin duvarlarının çatladığı bildirildi. Yassıhüyük Belde Belediye Başkanı Halil Özonuk, Saat 19.19’da meydana gelen depremde bazı evlerin duvarlarında çatlakların oluştuğunu tespit ettiklerini, ancak genel olarak korkulacak bir durumun olmadığını belirtti. Acıpayam Belediye Başkanı Dr. Hulusi Şevkan ise deprem sonrası vatandaşların genel olarak sakin olduğunu kaydetti. Deprem sonrası ekiplerle birlikte mahalleleri ve yurtları ziyaret ettiklerini, vatandaşlarla görüştüklerini anlatan Şevkan, ‘’Vatandaşların sakin olduğunu gördük. Yetkili olarak vatandaşların yanında olduğumuzu hissettirdik’’ şeklinde konuştu. |
06.12.2009 |
Serik'te şiddetli yağış |
ANTALYA'NIN Serik ilçesinde şiddetli yağış nedeniyle, ilçe merkezinden geçen Kız Deresi taşarken, çok sayıda ev ve iş yeriyle civar köylerdeki seraları su bastı. Akşam saatlerinde başlayan sağanak yağış ve fırtına ilçede hayatı olumsuz etkiledi. Yağış nedeniyle ilçe merkezinden geçen Kız Deresi taşarken, bodrum ve zemin katlardaki ev ve iş yerlerini de su bastı. Şiddetli yağış, ulaşımı da olumsuz etkilerken, çok sayıda araç yolda kaldı, bazı araçların ise sürüklendiği görüldü. Yağış nedeniyle ilçenin bazı kesimlerinde elektrik ve su kesintileri yaşandı. Serik Belediyesi ekipleri, zarar gören vatandaşlara yardımcı olmak için çalışma başlattı. Çalışmalarda kullanılmak üzere özel şirketlere ait iş makinelerinin de kiralandığı bildirildi. Şiddetli yağışın Serik’in köylerinde de etkili olduğu ve bazı seraların su altında kaldığı belirtildi. |
06.12.2009 |
Antakya’dan İsviçre’ye ders |
Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Fadi Hurigil, yaptığı açıklamada, İsviçre’de yapılan referandumda, yeni minare yapımının yasaklanmasına ilişkin karar çıkmasını eleştirdi. Kişisel olarak bu gelişmenin dinî konudan çok siyasî yönü olduğunu düşündüğünü belirten Hurigil, İsviçre hükümetinin ‘’hata yaptığını anlayıp kısa sürede yanlıştan döneceğini sandığını’’ bildirdi. İslâm, Hristiyan ve Yahudilerin yüzyıllardır sorunsuz şekilde bir arada yaşadığı Antakya’nın, İsviçre’deki gelişmeye cevap niteliği taşıyan bir şehir olduğunu anlatan Hurigil, ‘’Bu şehirde yaşayan farklı dinlere mensup kişiler birbirine saygı duyup hoşgörüyle yaklaşıyor. Herkes karşısındaki insanı olduğu gibi kabulleniyor’’ diye konuştu.
MUSEVİ CEMAATİNİN GÖRÜŞÜ Antakya Musevi Cemaati Vakfı Başkanı Şaul Cenudioğlu da Antakya’daki üç semavî din mensuplarının kardeşçe ve el ele yaşadığını söyledi. Farklı dine mensup olmalarına karşın hiçbir baskı veya olumsuzluk içeren farklı olaya rastlamadıklarını belirten Cenudioğlu, ‘’İsviçre’deki minare referandumu, çağ dışı ve tasvip edilemeyecek bir durum.’’ ‘ANTAKYA: EZAN-ÇAN-HAZZAN’ DİN adamları ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de TRT tarafından 7 yıl önce gerçekleştirilen 6 bölüm halindeki ‘’Antakya: Ezan-Çan-Hazzan’’ belgeselinin şehirdeki gerçeğin bir ispatı olduğunu ve İsviçre’deki gelişmeye karşı adeta cevap niteliği taşıdığını belirttiler. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, yönetmen ve yapımcılığını Kerime Senyücel, metin yazarlığını Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ataman Demir’in üstlendiği, 2 yıllık çalışmanın ürünü olan belgeselde, Antakya’nın 23 asırlık bir geçmişe sahip, ‘’Musevi, Hristiyan, ve Müslüman toplumlara ait kültürlerin yoğrulduğu bir şehir’’ olarak tanıtıldığına dikkati çekiyorlar. |
06.12.2009 |
Hatay Müftüsü: İnsanlık ayıbı |
Hatay Müftüsü Mustafa Sinanoğlu da insan hakları açısından din özgürlüğünü bütün dünya hukuk sistemlerinin kabul ettiğini söyledi. Çağdaş, demokratik yapıya sahip bir ülkede minare konusunda referandum yapılmasına anlam veremediklerini belirten Sinanoğlu, uygulamayı ‘’insanlık ayıbı’’ olarak yorumladı. |
06.12.2009 |
Google sözlük devrede |
İnternet devi Google, 28 dilde tercüme yapabilen bir online sözlük hizmetini hiçbir açıklama yapmadan sessiz sedasız başlattı. “google.com/dictionary” internet adresinden yeni başlayan tercüme hizmeti sade bir sayfadan kullanıcılara istenilen dilden diğer dile çeviri yapabiliyor. Henüz Türkçe hizmet vermeyen online sözlük, İngilizce’den diğer dillere veya diğer dillerden İngilizce’ye başarılı bir şekilde tercüme yapıyor. |
06.12.2009 |
İnternette dev ortaklık |
İnternet devleri Microsoft ve Yahoo, internette arama konusundaki ortaklıklarıyla ilgili müzakereleri tamamladıklarını ve yetkililerin onayını beklediklerini açıkladı. İki gruptan yapılan ortak açıklamada, reklam sektörünün kilit oyuncularının geniş desteğinin alındığı belirtilerek, ortaklıklarına 2010’un başında onay verilmesini bekledikleri kaydedildi. Temmuzda açıklanan ortaklığa göre, Microsoft, reklam satışı için güç sağlarken kendi sitesi ve Yahoo’nun sitelerine arama için teknoloji temin edecek. Amerikan makamlarının bu ortaklık için tutumlarının henüz bilinmemesine karşın, iki grubun ittifakı Kanada ve Avustralya makamlarından onay almıştı. |
06.12.2009 |
Meslek liselilerin icadı |
Kayserİ Hürriyet Endüstri Meslek Lisesi’nde öğrenim gören öğrenciler, mekaniksel enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren kondisyon aleti geliştirdi. Kendi bisikletlerini kullanarak gerçekleştirdikleri kondisyon aletiyle hem spor yapmayı,hem de elektrik üreterek evin ihtiyacını karşılamayı amaçlayan liseli mucitler, projelerinin patentini almaya çalışıyor. Yaklaşık iki haftalık bir çalışma sonrasında elektrik üreten kondisyon bisikletini hazırladıklarını anlatan lise öğrencisi Serkan Bitgen, araba akü şarj dinamosu ve kendi bisikletini kullanarak kondisyon bisikletini oluşturduklarını söyledi. Dinamo sargılarından alınan alternatif gerilimi transformatör yardımıyla 220 voltluk elektrik enerjisine çevirdiklerini ifade eden Bitgen, kondisyon bisikletinin evin aydınlatma ihtiyacı başta olmak üzere elektrikle çalışan bütün ev aletlerini çalıştırabildiğini aktardı. Elektrikli kondisyon aletinin parçalarını evlerinde kullandıkları malzemelerle tamamladıklarını dile getiren Özlem Yeşiltaş, Televizyon, ısıtıcı, fırın, çamaşır, bulaşık makineleri, ütü, saç kurutma makinesi gibi cihazların bu sistemle çalıştırılabildiğini kaydetti. |
06.12.2009 |
“This is it” rekor kırdı |
Pop şarkıcısı Michael Jackson’ın son konser provalarının belgesel niteliğindeki kaydı ‘’This is it’’ filminin, dünya genelinde 250 milyon dolar hasılat yaptığı bildirildi. Sony Stüdyosundan yapılan açıklamada, filmin 3,4 milyar kişi tarafından izlendiği ve bu rakamın bu tarz bir film için rekor düzeyde olduğu kaydedildi. Ekim sonunda gösterime giren filmde, Jackson’un Temmuz ayında Londra’da vermeye hazırlandığı konserler için provalar sırasında alınan kayıtların yanı sıra birçok klip yer alıyor. Michael Jackson, 25 Haziranda Los Angeles’ta 50 yaşındayken aşırı doz ilaçlar yüzünden ölmüştü. |
06.12.2009 |
Isınırken canınızdan olmayın |
HavalarIn soğumasıyla başlayan kombi ve soba kullanımı, karbonmonoksit zehirlenmelerini yine gündeme getirdi. Karbonmonoksit gazı, renksiz, kokusuz ve tatsız olması nedeniyle çok zor fark ediliyor ve bu nedenle koruyucu tedbirler daha fazla önem taşıyor. Vatandaşların duyarlı olmasını isteyen TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı Emin Koramaz, yaptığı açıklamada, şofben, kombi ve sobadan kaynaklanan karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uyarılarda bulundu. Koramaz, karbon monoksit zehirlenmelerinin kömürlü soba ve katalitik yani bacasız LPG’li veya gaz yağlı cihazlar kullanılan evlerde daha sık görüldüğünü ifade ederek, her kış döneminde yüzlerce kişinin hatalı soba ve katalitik cihaz kullanımı nedeniyle öldüğünü belirtti. Koramaz, bacalarda dikkat edilmesi gereken hususları da şöyle sıraladı: l Bacalar standartlara uygun yaptırılmalı, bacalar mutlaka yalıtılmalı. Baca duvarı kalınlığı en az 10 santim olmalı. l Baca malzemesi olarak delikli tuğla kullanılmamalı, dolu baca tuğlası, seramik malzeme veya paslanmaz çelik bacalar tercih edilmeli. l Baca gazının soğuyarak sızmasını önlemek için baca üzerinde yarık ve çatlak olmamalı.
“BACALARDA MUTLAKA ŞAPKA KULLANILMALI” l Rüzgarlı havalarda baca tepmesini, yağmur suyunun baca içini ıslatmasını engellemek ve kuş, ağaç yaprakları gibi şeylerin bacanın içine girmemesi için bacada baca şapkası olmalı. Yangın emniyeti ve çevresindeki engellerden etkilenmemesi için bacaların çatının en tepe noktasından itibaren yüksekliği en az 50-80 santim olmalı. Bacanın çatının alt seviyesinden yüksekliği de en az 1 metreyi bulmalı. l Duman gazları akış hızının her noktada aynı olması için bacaların kesit alanı her noktada aynı olmalı ve baca çapının en az 13 santim olmasına dikkat edilmeli. l Baca yüksekliğinin yeterli olmalı. Baca yüksekliği en az 3,5 metre olmalı ve alev kopmasını engellemek için en fazla 5 metreyi geçmemeli. Isıtma cihazlarının bağlı olduğu bacalara hiçbir şekilde aspiratör gibi başka bir cihaz bağlanmamalı.
KARBONMONOKSİT ZEHİRLENMESİ NEDİR? Karbonmonoksit zehirlenmesi genel olarak fosil yakıt denilen kömür, petrol ürünleri, odun, doğal gaz gibi yakıtların yeterli derecede hava olmadığı zaman eksik oksijenle yanmasından kaynaklanıyor. Bu durumda yanma ürünü olarak karbon monoksit yerine karbon monoksit gazı oluşuyor. Karbonmonoksit gazı da çok zehirli bir gaz. Yetişkin bir insanın, ortalama yarım saat yüzde 1 oranında karbonmonoksit gazı içeren bir odada kapalı kalması, ölmesine yol açıyor. Renksiz, kokusuz ve tatsız olduğu için fark edilemeyen bu gaz, solunum yoluyla akciğerlere gelerek, temizlenen kana yapışıyor ve kanın vücuda oksijen taşımasını engelliyor. |
06.12.2009 |
DOĞALGAZ KULLANIRKEN NE YAPILMALI? |
Koramaz’In verdiği bilgiye göre, doğalgaz kullanımında dikkat edilmesi gereken noktalar şöyle: l Doğalgaz idarelerince test ve kabulleri yapılmamış tesisatlar kesinlikle kullanılmamalı. l Doğalgaz cihazların devreye alınması mutlaka yetkili servisler tarafından yapılmalı. l Cihazların yıllık periyodik bakımları mutlaka yaptırılmalı. Bakım sonrasında yetkili firmadan mutlaka bakım tutanağı imzalı ve kaşeli temin edilmeli. l 1 metre küp doğalgazı yakmak için 10 metre küp hava kullanılır. Bu nedenle bacalı cihazların bulunduğu mekânların havalandırılması çok önemli. Bacalı cihazların bulunduğu ortamlardaki havalandırma menfezleri kesinlikle kapatılmamalı, sürekli açık ve temiz tutulmalı. l Doğalgaz tesisat boruları işlevi dışında, elektrik topraklaması, çamaşır askısı gibi başka amaçlar için kesinlikle kullanılmamalı. l Doğalgaz cihazları bağlantı yerlerinden gaz sızıntısı yapabileceğinden temizlik gibi nedenlerle yerinden oynatılmamalı. l Doğalgaz boruları mutlaka açıkta olmalı üzerleri dolap, lambri gibi malzemelerle kapatılmamalı. l Bir dairede aynı bacaya kesinlikle iki cihaz bağlanmamalı. Mutfaklarda birisi şofben veya kombi, diğeri aspiratör için mutlaka iki ayrı baca bulunmalı. |
06.12.2009 |
Meslekî eğitim, katsayı cenderisinden kurtarılmalı |
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, ‘’Katsayı probleminin çözümü, mesleki teknik eğitimi içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtaracak önemli bir adımdır’’ dedi. Koncuk, Antalya’nın Manavgat ilçesinde düzenlenen Türk Eğitim-Sen İstişare toplantısına katıldı. Koncuk, toplantıda yaptığı konuşmada, Danıştay’ın, YÖK’ün üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini durdurmasına da değindi. Koncuk, şunları söyledi:’’Katsayı probleminin YÖK tarafından yapılan düzenlemeyle son buldu umudunu taşıyorduk. Ama İstanbul Barosu, kime, neye hizmet etmek amacındaysa, ben bunu bir türlü anlayamadım bir dava açıyor ve dava sonucunda Danıştay, esasen 1998 yılında verdiği kararın tam tersine bir karar veriyor. Bu katsayı uygulamasına yönelik düzenlemenin yürütmesini durduruyor. Bu son derece yanlış. Katsayı probleminin çözümü mesleki teknik eğitimi, içinde bulunduğu cendereden, sıkıntıdan kurtaracak önemli bir adımdır. Bu bir ideolojik problem değildir. Bu siyasi bir problem değildir. Bu, bizim evlatlarımızın, bizim çocuklarımızın yaşadığı sıkıntıdır ve çözümü de bize ait olmalıdır." |
06.12.2009 |
Eğitim, sağlıklı toplumun en temel aracıdır |
Mıllî Eğitim Bakanlığı (MEB) İlköğretim Genel Müdürü İbrahim Er, her bakımdan sağlıklı bir toplum oluşturmanın en temel aracının eğitim olduğunu söyledi. Grand Cevahir Oteli’nde düzenlenen Dünya Aile Zirvesi’nin ‘’Başarı Hikâyeleri’’ başlıklı oturumunda konuşan Er, eğitim hakkının diğer temel hakların kullanımını kolaylaştırıcı olması bakımından son derece anlamlı olduğunu belirtti. Er, ‘’Her bakımından sağlıklı bir toplum oluşturmanın en temel aracı hiç şüphesiz eğitimdir’’ dedi. Türkiye’de temel eğitimin 1824’te 2. Mahmut döneminde çıkarılan bir fermanla İstanbul’da zorunlu hale getirildiğini belirten Er, 1876’da Kanuni Esasi ile ülkedeki tüm çocuklar için eğitimin zorunlu hale geldiğini anlattı. Türkiye’de kızların eğitimiyle ilgili bir miktar sorunun varlığının her zaman hissedildiğini ifade eden Er, sözlerini şöyle sürdürdü:’’ Onun için yasal değil, fiilen eşitliği sağlamak önemli hale geliyor. Bizim hem taraf olduğumuz uluslararası hukuk normlarına hem de iç hukukumuzda eğitimle ilgili yasal düzenlemelerde bir sorun gözükmüyor. Eşitlik için hukuki düzenlemeler yapılmasına rağmen son zamanlarda hala kız çocuklarının aleyhine işleyen bir durumun varlığını görmekteyiz. Biz bunun için ilk önce kızların eğitime erişimiyle ilgili bir çalışma yürütüyoruz.’’ |
06.12.2009 |