DÜŞÜNCE KIRINTILARI |
SELİM GÜNDÜZALP DUÂ
Hz. Peygamber (asm) vefat etmiş dostlarımız için, bizi duâya teşvik ediyor: “Ölümün mezardaki hâli, imdat diye bağıran denize düşmüş kimseye benzer. Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birisini beklediği gibi, babasından, anasından, kardeşlerinden, arkadaşından gelecek bir duâyı gözler. Kendisine bir duâ gelince, dünyanın hepsi kendisine verilmiş gibi sevinmekten daha çok sevinir, ferahlar. Allah-u Teâlâ yaşayanların duâları sebebiyle, ölülere dağlar gibi rahmet verir. Dirilerin de ölülere hediyesi, onlar için duâ ve istiğfardır” buyuruyor. FİKİR
Kısa bir ömür ile uzun bir ömür arasındaki fark önemli değildir. Çünkü her ikisinin de, sonsuz bir hayatın yanında hükmü yoktur. 20 yaşında vefat eden, fakat bu kısa seneler içinde Rabbinin kendisinden istediğini yerine getirdiği için, ebedî saadeti kazanan bir gencin ardından, “Hayattan nasibi ne kadar azmış” diyebilir misiniz? Veya baştan sona günahla dolu tövbesiz bir hayatın sonunda 120 yaşında ölen ve sonunda ebedî hayatını işkenceler ve azaplar içinde sürdürecek olan bir bedbaht için “şanslı” ve gerçekten uzun ömürlü olduğunu söyleyebilir misiniz? O’nun yolunda saniyeler seneler gibi olup, bereketleniyor, O’nun yolunda olmazsa yüz sene bile bir saniye kadar değersiz kalıyor. Üstelik yaşadığımız her anın hesabını vermek de var.
VECİZE
Gelecekte doktorların hastalarına yazacakları reçete, Müslümanların kıldığı namaz ve tuttuğu oruç olacaktır.
(Bernard Shaw) |
18.09.2009 |