MİNİ HİKÂYELER |
Sanal bebek - NEVİN ALAN İzmit’in nefis manzarasına hâkim olan Sapanca gölüne sahil paylaşımı olan Eşme köyüne doğru gidiyoruz. Yavrularımızın çocukluğun verdiği hâllerden olan ‘gördüğünü merak edip sormalar’, yol boyunca güzel aktarımları anlatmama sebep oldu. Arabadan inince sevdikleri bir yiyecek malzemesine rastladılar ve tabii olarak istediler. “Anneciğim şunlardan da alabilir misin?” Dilimin döndüğünce nefis terbiyesi yapmamızın güzel meziyetlerini aktarmaya çalıştım. Her gördüğümüzü ve canımızın çektiğini almamızın nefsimizi şımartacağını vurguladım. Zaten piknik amaçlı gidiş olduğundan yeterince malzemeler vardı. İstikametimize doğru yürürken yol çabucak bitmiş ve çiçeklerden ve manzaralardan elde edilen tefekkür hazinelerinden de yüklenmeye başlamıştık. Oğlumun elinde sanal bebek ve onunla oynuyor. Bir yandan da kardeşi ve kuzeniyle de diyalog hâlinde. Dikkatimi çeken kendilerine taze olarak anlatımları birbirlerine aktarmalarıydı. Bu paylaşımdan bir süre sora oğlum muzip bir gülümsemeyle bana doğru koşar adımlarla geldi, heyecanla kelimeleri sıralamaya başladı. “Anneciğim, sanal bebek de nefsini dinliyor, banyo yaptırmak istiyorum kabul etmiyor ama dondurma verdiğim zaman hiç hayır demiyor.” Anne için peşin ücret bu olsa gerek. Ne diyeyim demek ki verilmek istenen mesaj yerine ulaşmış, yeter ki çocukların seviyesine inmeyi bilebilelim. Önce kendimiz nefis terbiyesini ne derecede uyguladığımızı tahlil edelim. Gerisi zaten hâl diliyle çorap söküğü gibi geliyor. Geleceğin örnek Müslümanlarına şimdi verebildiklerimizi yarın kepçeyle dağıtacaklar. Sizler ne dersiniz? |
15.09.2009 |