ŞEYTANIN DESİSELERİ - İBRAHİM ERSOYLU |
Kâfir, küfürle nasıl yaşar ve hayattan lezzet alabilir? Acîp şeytanî bir aldatmaca ile kendini aldatarak yaşar. Lezzet aldığını zanneder. Bunu izah eden bir misâl anlatılır: Deve kuşuna “Kanatların var, uç” demişler. O da kanatlarını kısıp “Ben deveyim” demiş, uçmamış. Ona “Madem ‘Deveyim’ diyorsun; o zaman yük yükle” demişler. Kanatlarını açarak “Ben kuşum, ben kuşum” demiş. Yükün zahmetinden kurtulmuş. Fakat korumasız ve yemsiz olarak avcıların hücumuna maruz kalmış. Kâfir de şüpheli bir küfürle yaşar. “Madem ölümü ebedî bir idam olarak görüyorsun. Böyle gören bir insan nasıl yaşar ve hayattan lezzet alabilir?” dendiğinde, Kur’ân’ın umumi rahmet kapsamından aldığı bir hisse ile “Ölüm ebedî idam olmayabilir. Ölümden sonra beka olması muhtemeldir” der. Veya başını gaflet kumuna sokar ki, ölüm ve eceli dü- şünmesin. Ona “Madem bâkî bir âleme gidilecek. Orada güzel yaşamak için dinin emrettiği ibadetleri yapmak lâzımdır” dendiğinde, şüpheli bir küfürle yola çıkarak “Belki (ahiret) yoktur. Yok için neden çalışayım?” der. Şüpheli bir küfürle dinî sorumluluklardan, iman ihtimali ile de, manevî elemlerden kurtulduğunu zanneder. Halbuki bu şeytanî aldatmanın hükmü, gayet sathî, faydasız ve geçicidir. Kur’ân’ın kâfirler hakkındaki bu rahmet tecellisiyledir ki, onlar bu dünyada Cehennemî bir elemden kurtulup şüpheli bir küfürle yaşıyorlar. Yoksa onlar bu dünyada, âhiret Cehennemini andıracak manevî bir elemle yaşayacaklardı. Belki de intihara mecbur olacaklardı.*
* Lem’alar, s.83. |
07.09.2009 |