BİR ÂYET, BİR YORUM - Yrd. Doç. Dr. Atİlla YARGICI |
Kalpleri ve kulakları mühürlenmiş olanlar “Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine perde çekilmiştir. Ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Bakara, 2/6.) Bir insanı uyarırsınız, imanı, günahı, sevabı, helâlı, haramı anlatırsınız. Ama hiç aldırış etmez. Sözleriniz bir kulağından girer, diğerinden çıkar. O yine inkâra devam eder. O yine günah işlemeye devam eder. İnkârı ve günah işlemeyi alışkanlık haline getirir, kendisinde bir “huy” olur. Artık, günahı seve seve işler, inkâra bile bile gider. İşte böyle insanları, Bakara Sûresi’nin 6’ıncı âyetinde bildirildiği gibi, uyarsan da uyarmasan da bir şey değişmez. Çünkü onların kalpleri ve kulakları mühürlenmiş, gözlerine de perde çekilmiştir. İnsanların kalplerine ve kulaklarına mühür vurulması, gözlerine perde çekilmesi onların tek sermayeleri olan iradelerini küfür ve günah yolunda kullanmalarından kaynaklanır. Yoksa insan iradesini kötü yolda kullanmadan, Allah onların kalp ve kulaklarını mühürlemez, gözlerine perdeyi indirmez. Nitekim, Saf Sûresi 5’inci âyette, “Felemmâ zâgû, azâgallahü kulûbahüm” buyrulur. Yani onlar iradeleriyle sapıklığı seçtiler, inançsızlığı, küfrü seçtiler, Allah da onların kalplerini saptırdı. Yoksa durup dururken, Allah insanı kötü yola yönlendirmez. Bir insanın kendi iradesiyle kötü yolu tercih ettikten sonra, “Ne yapayım, benim kaderim böyle imiş” demesi yanlıştır. Bu gibi kişiler, sorumluluğu Allah’a vererek kendi vicdanlarını rahatlatmak isterler. Bu ise kökünden yanlış bir düşünce ve inanıştır. Peygamber Efendimiz (asm), bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: “Günah ilk defa işlendiğinde kalpte siyah bir leke olur. Eğer sahibi pişman olur, tevbe ve istiğfar ederse kalp yine parlar. Etmez de günahı tekrarlarsa, o leke de artar, arta arta bir dereceye gelir ki, leke bir kılıf gibi bütün kalbi kaplar. Mutaffifin Sûresinde zikredilen, “Kellâ bel râne alâ kulubihim”(Mutaffifîn: 83/14) âyetinde zikredilen “râne” bunu ifade ediyor. (İbn-i Mace, Zühd, 29; Tirmizî, Tefsir-u Suret-i Mutaffifin/ 1.) Bu yüzden hayatı küfürle geçirenlerin, imana gelmeleri, kalplerinin Allah’ı ve iman esaslarını tasdik etmesi çok zordur. Aynı şekilde günahları bir alışkanlık haline getirenlerin de bu günahlardan vazgeçmesi, bir Arap şairinin söylediği gibi, bir çocuğun sütten kesilmesinden daha zordur. Bu yüzden her bir günahta küfre gidecek bir yol vardır. Eğer istiğfar ile hemen imha edilmezse, insanı, günahı hoş görüp, onun günah olmadığını söylemeye sevk eder. Böylece Allah’ın bir emrini inkâr eden kişi kâfir olur. İman ve ahlâk konusunda güzel alışkanlıklar edinmek daha çocuk yaşlardan başlar. İyiyi bilen bir kişi, kötülüğü yapsa bile ondan vazgeçip bildiği iyiye dönebilir. Kendi iradelerini kötüye kullanan insanlar, kalpleriyle hakikatleri idrak edemezler, hakikatı duymazlar, duysalar da anlamazlar. Gözleriyle kendilerinde ve dünyada var olan Allah’ın âyet ve delillerini görmezler. Sadece her şeye bakarlar. Bunlar adeta bakar kör gibidirler. |
07.09.2009 |