İKTİSADÎ Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin uzatılmaması gerektiğini belirterek, ‘’Öngörülen 2014 hedefinden vazgeçilmemeli’’ dedi.
Kabaalioğlu, ‘’Avrupa Birliği ile Katılım Müzakereleri Süreci’’ konulu seminere katılmak üzere geldiği Adana’da, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Avrupa ilişkilerinin 2005 yılında başlayan katılma müzakereleriyle yeni bir aşamaya girdiğini, ancak, sürecin arzu edilen hızda ilerlemediğini söyledi. Haluk Kabaalioğlu, zor bir hedef olan AB üyeliği yolunda başarı kazanmanın en önemli şartlarını kararlılık ve istikrarın oluşturduğunu vurgulayarak, sürecin güncel gelişmeler ve Avrupa’da liderlerin değişmesine bağlı olarak askıya alınmasının veya canlandırılmasının söz konusu olamayacağını ifade etti. AB üyeliğinin Türkiye için önemine dikkati çeken Kabaalioğlu, gelişmelerin duyarlı ve son derece hassas bir şekilde takip edilmesi gerektiğini kaydetti. Kabaalioğlu, bu süreçle ilgili gelişmelerde ‘’zararı yok’’, ‘’fazla acelemiz yok’’ şeklindeki değerlendirmelerde bulunmanın, yetkililerce bu yönde demeçlerin verilmesinin sakıncalar doğuracağına vurgu yaparak, şöyle devam etti: ‘’Avrupa Birliği sürecini Türkiye’nin bu şekilde uzatmaması gerekiyor. Daha önce öngörülen 2014 hedefinden vazgeçilmemeli. Bazı kişilerin üyeliğin 2023 Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümüne rastlasın şeklinde görüşleri var. Bu 2023 söylemi, AB hedefimizi çok uzaklaştırır ve AB müzakerelerinin bu kadar uzun sürmesi de yapılacak müzakereleri anlamsız hale getirir. Çünkü müzakerelerde geçici kapatılan ve halledildi düşüncesinde olunan bazı fasılaları, 5-10 yıl geçtikten sonra Avrupa Birliği o düzeyde kalmadığı için yeniden açmak gerekiyor. Onun için bunun sonu yoktur. AB parlamentosu yetkilileri ‘müzakereleri uzatmanın gereği yok. Bu Edinburgh köprüsünü boyamaya benzer’ diyor. Çünkü, Edinburgh köprüsü, boyandıktan 3 yıl sonra korozyon nedeniyle yeniden boyanması gerekiyor. Bu müzakerelerin 4 veya 5 yıl içinde tamamlanması gerekiyor.’’ Türkiye’nin AB kurallarını uygulaması için kendi programını hazırlayıp harekete geçmesi gerektiğini anlatan Kabaalioğlu, şöyle devam etti: ‘’Örneğin çevre kurallarına uyabilmesi için bazı hesaplara göre 60 milyar avro gerektiriyor. Bu, tam üye olduğumuz gün hepsi aynı günde yürürlüğe girecek değil. İyi etki analizleri yapıp, hesabımızı, kitabımızı iyi bir şekilde ortaya koymalıyız. Çevre konusunda Türkiye’nin kendi başına bu kadar büyük yatırım yapma imkanı yok. Diğer devletlere sağlanan mali destekler bize maalesef sağlanmıyor. Sağlananlar sembolik rakamlar. Bu duruma Avrupa’daki siyasî ortam gerekçe gösteriliyor. Ama bizim de devlet yetkilerinin ‘biz malî destek olmasa da yaparız’ demeçlerinin olumsuz etkileri oluyor. ‘Acelemiz yok’ denmesinin olumsuz etkileri oluyor. O bakımdan temennimiz bu müzakerelerin daha ciddi, daha sür'atle bitirilmesini sağlayacak tedbirlerin alınmasıdır.’’
Kabaalioğlu, kriz dolayısıyla AB üyesi ülkelerde tüketicilerin alım kapasiteleri veya beklentilerinde düşüşün söz konusu olduğunu belirterek, bunun taleplere de aynı şekilde yansıyacağını söyledi.
|