Ramazan orucu bedenin kendi lezzetlerini ve tabiî ihtiyaçlarını terk etmesi esasına dayandığı için, böyle bedenî ibâdete güç yetiremeyen kimselerin, güç yetirene kadar Ramazan orucundan muaf tutulmaları sırf merhamet ve şefkat-i İlâhînin bir ikrâmıdır. Allah-ü Zülcelâl kişiye gücünün yetmediği işi emretmemiştir.
Oruç tutmama izni güç yetirene kadardır, ömür boyu değildir. Yani hasta ise iyileştiğinde, yolcu ise yoldan döndüğünde sona erer; artık tutamadığı orucu bir an evvel gününe gün kazâ etmesi gerekir.
Ramazan ayında oruç tutmamayı mubah kılan özürler şunlardır:
1- Yolculuk: Oruç günleri içinde en az 90 kilometrelik bir yere yolculuğa çıkan kimseler. Ancak meşakkati olmayan yolcular orucunu tutarsa—bilhassa günümüzde yolculukların daha rahat geçtiğini nazara aldığımızda—daha evlâ olacağı açıktır.
2- Hastalık: Hastalar, oruç tutmaya güç yetiremeyecek derecede zafiyete veya acziyete düştüklerinde oruç tutmayabilirler. Kezâ aşırı zayıf ve halsiz olanlar, oruca dayanamadıklarında, oruç tutmayabilirler.
3- Hamilelik ve çocuk emzirme: Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun beslenmesinden endişeye düşen, halsiz düşeceğinden korkan hamile veya emzikli kadınlar da oruç tutmayabilirler. Fakat çocuğunu ilâve besinlerle besleyebilenler, oruç tutabilirler.
4- İhtiyarlık: Zafiyete uğramış, güçten ve tâkatten düşmüş yaşlı kimseler de oruca dayanamayacaklarını anladıklarında oruç tutmayabilirler. Yaşlı kimseler daha sonra kazâ yapabileceklerine umut taşımadıklarında, tutamadıkları oruç günleri sayısınca fidye verirler. Eğer fidye verebilecek mâlî güçleri de yoksa, Allah’a duâ ve istiğfar ederler.
|