Ramazan ayının hayata taşıdığı farklı duygulardan biri de paylaşmak ile mutluluk olmalı. Bu yüzden olsa gerek zekât da Ramazan ayında daha ön plana çıkan ve bu ayın bütün mânevî güzelliklerine farklı bir renk katan bir ibadet olmuş. İlginç bir şekilde hayata yansıyan şu tablo, zekât ibadetinin ne kadar insan psikolojisi ile uyumlu olduğunu ortaya koyuyor.
İnsanlar çok fazla mal ve mülk sahibi olduğunda mutlu olacağını zanneder, ancak mutlu olanlar paylaşmayı bilenler ve sevdiklerinden verebilenlerdir. Aslında hayat imtihanının merkezinde benlik olduğuna göre ferdi mutlu edecek ve ruhunun özüne ulaştıracak olan da benlikten uzak kalmaktır. Aslında mal mülk edinmek benliği güçlendiren haller olduğu için sağlayacağı mutluluk da zahirî olacaktır. Oysa gönülden vermek ve paylaşabilmek madde ve benlik alanından uzaklaşmak anlamına geleceği için kişiyi özüne yöneltecek ve gerçek mutluluğu yaşatacaktır.
O yüzden mânevî güzelliklerle yüzleştikçe kendi için olanları vermek ve bu şekilde nefsini terbiye etmek ve paylaşma duygusu ile ‘ben’ duygusunu ‘biz’e çevirmek hem ferdi çok mutlu edecek, hem de varlığa çok daha sağlam şekilde bağlanabilme ve bütün duyguları çok daha güçlü bir zeminde hissetme imkânı verecektir.
|