Gürcistan ve Rusya arasındaki savaş, dünya petrolünün iki büyük aktörü Rusya ile ABD arasındaki paylaşım rekabetinin en sıcak çatışma noktası olarak tehlikeli bir viraj aldı.
Kendi derdimize düştüğümüz için çevremizdeki gelişmeleri izleyip yorumlama yeteneğimizin iyice azaldığı bugünlerde, Budapeşte’deki NATO Zirvesi’nden sonra Kafkasya’da havaların ısınmaya başladığını es geçtik.
Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliği, Rusya’nın etkili müdahaleleri sonucu kabul edilmedi ama bu iki ülkeye Aralık ayı yeni tarih olarak vaad edildi.
ABD’nin Doğu Avrupa’ya yerleştirmek istediği füze kalkanı konusunda Çek Cumhuriyeti ile varılan anlaşmadan sonra ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın Temmuz ayının ilk yarısında Tiflis’i ziyareti ve orada ABD’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğünden yana olduğu açıklaması Rusya’da sinirleri iyice gerdi.
Haziran sonu ve Temmuz ayı başları Abhazya ve Osetya’da olaylı geçti.
Rus Barış Gücü Merkezi makineli tüfekle taranınca, Güney Osetya’daki Gürcistan Yönetimi temsilcisi saldırıya uğradı.
Bombalar, silahla taramalar, saldırılar tırmanınca Washington, Rus barış gücü yerine bölgeye uluslararası barış gücü yerleştirilmesini istedi.
Bu açıklama, Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’daki güvenlik sorumluluğunu hiçe saymak olarak yorumlandı.
1980 sonları ve 90’lardaki çatışmaların ardından anlaşmalar imzalanmış ve Rusya’nın Abhazya ile Güney Osetya’nın güvenliğinden sorumlu olması kararlaştırılmıştı. Kosova’nın şubat ayında ilan ettiği bağımsızlığın tanınması üzerine ise Rusya Osetya ve Abhazya’yı resmen tanımasa da doğrudan ekonomik ve siyasi ilişki kurma kararı almıştı.
Hükümete ait Rusya Gazetesi 9 Temmuz tarihli sayısında, “ABD Dışişleri, Rusya ve Abhazya ile diyalogdan kaçar ve sömürgeleriymiş gibi konuşmaya devam ederse 2008’de Kafkasya’daki sıcak yazı, sıcak bir sonbahar ve yine sıcak bir kış izleyecek” diyordu.
* * *
GERİLİM, cuma günü çatışmaya dönüştü. Gelişmeler, Gürcistan’ı önümüzdeki dönemde daha kırılgan hale getiriyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kafkasya’daki denetimini kaybetmemek için Azerbaycan ile Ermenistan arasında Karabağ sorununu tırmandıran Rusya’nın, enerji rekabetinin böylesine kızıştığı bir dönemde bu bölgeye sırtını dönmesini beklenemezdi.
Uluslararası kulislerde Gazprom Cumhuriyeti de denen Rusya, enerji piyasaları üzerindeki denetimini zayıflatacak her girişime olduğu gibi Hazar petrolünün Baku-Tiflis-Ceyhan üzerinden geçerek Avrupa pazarlarına çıkmasını hiçbir zaman kabul edemedi.
Geçen hafta, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının Türkiye’deki bölümünde meydana gelen ve PKK’nın üstlendiği ileri sürülen patlamanın sonuçları da bu açıdan önemli.
Hattın tekrar açılmasının ne kadar zaman alacağı henüz belli değil. Ama bu sırada BP sahip olduğu petrolü, Rusya’daki boru hatlarına yönlendirecek.
Rusya, dev petrol şirketleri için her zaman olduğu gibi hálá en güvenilir alternatif olduğunu gösterirken, Gürcistan’ı bıçak sırtında tutarak ABD’nin tepkisini de ölçüyor.
* * *
KAFKASYA, ABD ile Rusya arasında enerji rekabetinde, Türkiye’yi de yakından etkileyen gelişmelerin en can alıcı noktası.
İran nükleer krizi, Irak’ta istikrarın sağlanması, İsrail-Filistin, Lübnan sorunları ve Kürtlerin ABD ile ittifakının nasıl devam edeceği bu rekabetin çemberinden geçiyor.
Kafkasya’da istikrarsızlık Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Gürcistan ve Azerbaycan ile ilişkilerin en köklü bölgesel işbirliği örnekleri gösterdiği, Ermenistan ile ilişkilerde düzelme işaretlerinin geldiği bir dönemde ve Rusya ile ilişkilerin iyi bir düzeyi tutturduğu sırada Türkiye’nin bu savaşta tarafsızlığını koruması çok gerekli ama o kadar da zor.
Hürriyet, 10 Ağustos 2008
|