Yüce Anayasa Mahkememiz Başkanvekili Osman Paksüt’ün 4 Mart günü Kara Kuvvetleri Yüce Komutanımız İlker Başbuğ’u ziyaret ettiği ortaya çıktı ya.
Bu ‘haberi’ de Zararlı Gazete Taraf patlattı. İşte Taraf olmak böyle 1 şey olsa gerek.
Osman Paksüt; bir saat on beş (sevgi/saygı dolu) dakika süren bu Kutlama Ziyareti’nin ortaya çıkması üzerine, haklı olarak, Kavaklıdere Tenis Kulübü’nde isyan ediyor. Bir açıklama yapıyor yani. Yanında da Chanel vari bir beyaz yakalı siyah elbise giymiş eşi var Osman Paksüt bu İsyanlarDoluAçıklamayı yaparken.
Ben de şahsen Haşim Kılıç’ın eşinin başı bağlı olduğu için feci bozulan Kemalist Moraller’i bir nebze olsun düzeltmek/düzenlemek isteseydim, hem Kavaklıdere Tenis Kulübü’nü seçerdim açıklama için. Hem de Chanel vari kolsuz siyah elbisesi ve güneş gözlükleri artı iri inci küpeleriyle eşimin yanımda durmasını isterdim Osman Paksüt olsaydım. Osman-Ferda Paksüt çifti yine buraya (Kavaklıdere Tenis) gelirken Fiat Doblo marka bir polis aracını durdurtup izlendiklerini iddia etmişlerdi. Yani ya bu çift Bu Kulüp’ten çıkmıyorlar, habire ordalar, habire- Hani: Levent Kırca yıllar önce yaptığı bir Siyaset Meydanı Skeci’nde tartışma programı bittiği için (en nihayet) yerleri süpürmeye gelen Eleman’a Kezban Hatemi+Hüseyin Hatemi çiftini gösterip ‘Onlar burda yaşıyorlar’ dedirtmişti.
Ya da Paksüt Çifti’yle Kavaklıdere Tenis’in bileşik yıldız eşiği düşük. Nazara geliyor/geldiklerinde soluğu orda alıyorlar. Herhalükârda bu tenis kulübümüz de Yakın Yargı Tarihimiz’deki seçkin yerini aldı. Böylece.
Ama kınıyor ortamı Paksüt ziyaretin üç ay sonra ortaya çıkması yüzünden. Hem de “Bu, izleme olayının kuruntu olmadığını ortaya koyuyor. Beni izletiyorlar” diyor. (Halk Arasında: Baskın basanındır.)
Sabah’tan Nazlı Ilıcak da “Kuzey Irak’taki harekâtın kutlaması bir saat on beş dakika mı sürermiş, telefon yetmiyor muymuş?” tarzı hiç kimselere yakıştıramayacağımız bir septiklik/kuşkusallık içinde.
Pek Yakında Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ, muştulandığına göre Büyükanıt Paşamız kadar konuşmayı sevmiyor. “Kutlamaların iletilmesi ile sınırlı kalmıştır” deyip kesip atıyor. Bu: Yargı-Ordu el ele ziyaretiyle ilgili. Oysa eşiyle Akbank Caz Festivali kalitesinde bir nezihliğin içinde(n) konuşan Osman Paksüt “Kuzey Irak, bölgesel Kürt yönetimi ve bölgedeki deneyimlerimi iletmek, paylaşmak suretiyle bir görüşme oldu” diyerek de, taşı gediğine koyuyor. (Bana kalırsa, yine tabii.) Ben de mesela, bölgedeki deneyimlerimi iletmek, paylaşmak isterim (nedense) Sn. Yaşar Büyükanıt’a. Gerçi Anayasa Yüce Mahkemesi Başkanvekili olmamak ve habire Kavaklıdere Tenis Kulübü’ne girip çıkmamak gibi 2 (iki) temel eksiğim var.
Bi de beni Fiat Doblo’yla takip etmiyorlar. Ne acayip bir ülke sayın dinleyicilerim! Yargıdan Darbe’nin yaldızları mı dökülmeye başlıyor? Yıldızları mı? ‘Savcılar göreve!’ diye de haykırıyor Yüce Mahkememiz. Öylesine haksız ithamlara maruz kalmışlar ki son zamanlarda.
Onların, Türkiye’de geçtim demokrasiyi, demokrasinin yakın geleceğini tehlikeye atan ikiye dokuzla alınmış esastan bozma kararı. Gerekçelerini açıklamadan daha, yangından karar çıkarırcasına açıkladıkları iptal kararı, artı kapatma davasına bakmayı kabul etmiş olmaları. Oysa Türban Davasıyla ilgili bir rapor var, kapatma davasıyla ilgili bir rapor. Ve de DTP’nin kapatma davasıyla ilgili bir diğer rapor. Anayasa Mahkemesi olaraktan, görev verdikleri raportörler tarafından sunulmuş bu raporları, kamuoyuyla paylaşarak, demokratik temayüllerini ispata başlasalar- nasıl olur acaba?
Zira ‘İzlendiğimiz ispatlandı!’ ‘Savcılar göreve!’ vari yaklaşımlar, Yargı’nın kendini her türlü kuvvetin üstünde konuşlandırdığı bu günlerde, En Matkap Darbeli Senaryolar’ın işleme konulduğuna dair varsayımların ‘komplo’dan ziyade, kanıtlanmış/tamamiyle kanıtlanmasına ramak kalmış ‘teoriler’ olduğu limanına demir atmamıza neden oluyor.
Radikal, 15 Haziran 2008
|