Yüce Mahkeme’nin iki numaralı ismi... Sayın Osman Paksüt Beyefendi... Eşinizle birlikte “Dinleniyoruz” diye feveran ettiniz, balon çıktı...
İçişleri Bakanı şerefini ortaya koyarak “Bu bir yalan” dediği halde sizden de, eşinizden de gık bile çıkmadı...
Hakkında yargılama yaptığınız partiden bir hafta önce ihraç edilmiş bir kişiyle buluşup yemek yediniz... Bu düpedüz bir skandaldı ama es geçildi...
Kara Kuvvetleri Komutanı ile görüştüğünüze dair iddialara önce “Yok öyle bir şey” diye yanıt verdiniz... İddialar yaygınlaşınca da “Vardı öyle bir şey” demek durumunda kaldınız... Sayın yargıcım...
Tamam... Pek mühim bir dava öncesi, Anayasa Mahkemesi’ni yıpratmayalım... Tamam... Yüce Mahkeme’nin yüce üyelerine karşı biraz daha titiz olalım...
Tamam... Haddimizi aşmayalım...
Ancak çok sayın yargıcım...
Biliyorsunuz, o “Yüce Mahkeme”de sizden gayri şu kadar üye var... Ve sizin oyunuz ile onların oyu arasında hiçbir fark yok... Yani mahkeme üyeleri arasında “eşit oy” söz konusu...
O halde lütfen söyler misiniz?
Neden onların başına bir şey gelmiyor da...
Şu ince ve belalı işler hep sizi buluyor?
Talihsizlik midir bu?
Yoksa belayı davet etme hali midir?
Yanıtlarsanız pek bir sevineceğim...
Hürriyet, 15 Haziran 2008
|