Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

İNSAN HAKLARINDAN BİRİ DE DİN HÜRRİYETİ

Papa XVI. Benedikt, geçen hafta BM Genel Kurulunda yaptığı, ama medyada yer almayan konuşmasında son derece önemli ve dikkat çekici mesajlar verdi. İnsan haklarının din hürriyetini de ihtiva ettiğini vurgulayan Papa, “İnsandan, aktif vatandaş olabilmesi için, kendisinden bir parça olan dini yaşamaması nasıl beklenebilir? Cemiyette sahip olduğu hakkı kullanabilmesi için Allah'ı inkâr etmesi mi gerekiyor?” diye sordu.

18 Nİsan 2008 tarihinde New York’ta fevkalâde önemli bir hadise cereyan etti. Dünya basınının önde gelen gazetelerinin gözden kaçırmak istedikleri bu hadisenin birçok medya mensubunca anlaşılamayışı da dikkat çekti.

Papa XVI. Benedikt, insanlığı savaşa sürüklemiş devlet idarecilerine telmih yoluyla ikazlarda bulunduğu konuşmasında, başta Bush olmak üzere, global düzeyde insanlığa ve dünyaya büyük zararlar veren politikacıları inceden inceye tenkit ve ikazını bir çok kişi ilk etapta anlayamadı. Meşhur Spiegel dergisi gibi bazı dergi ve gazeteler, Papa’yı üniversitedeki geçmişinden dolayı “ilmîlik ve hocalılık”la itham ettiler. Gerçi vermek istediği mesajı sosyolojik ve felsefî kavramlarla veren Papa’yı, düz mantık ve basit düzeylerde anlamak elbette kolay değildi. George Bush bile ilk anda kendisine yöneltilen ince ve kapsamlı tenkitleri anlayamadı. Neocon ve neoliberallerin başta Amerika ve Avrupa olmak üzere dünyaya musallat oldukları bir zamanda, inanç ve ahlâk karşıtı siyasetçilere ancak böyle bir üslûp giderdi.

Konuşmasına BM’nin Beyannamesi ile müteveffa selefinden iktibasla başlayan Vatikan Devlet Başkanı, BM’nin hedefinin insanlığın barış ve terakkîsi olduğunu söyledi. Bütün dünya milletlerinin kendi öz evi olarak telâkki ettikleri BM’nin, insanî ahlâka mercî olmasının gereğine değindi. Her ne kadar insanlığın umumunun saadetini temin edemez ise de, ekseri insanlığa hizmet edebileceğine inandığı BM’nin, sulh, adalet, ferdin namusunu koruma, insanî dayanışma ve yardımlaşma gibi temel hedeflerinin varlığından söz etti. Milletler arasındaki nizam ve intizamla da mükellef olan BM’nin, hâdiseleri ve çatışmaları ancak ortak hareketle çözebileceğini ifade eden XVI. Benedikt, insanlık için çok önemli prensiplere işaret ederek şöyle dedi:

“Merkezdekiler muhittekileri dikkate almalıdırlar. Kaide, tüzük gibi şeyler insanlığın ihtiyacını gideremediği gibi, umumî âhengi de temin edemez. Birlikte hareket ile âhenk temin edilecekken maalesef azınlığın azınlığı dünya hakkında karar veriyor. Bu bir tezattır. Cihanşümul bir barış için hem mahallî, hem de umumî haksızlıklar giderilmeli. Bunlar yapılırken, çevre iklim ve kaynaklarının insanlık yararına muhafazası için ortak hareket edilmelidir. Yerküremizin zayıf bölgelerine yardım edilmeli. Bu yardım yapılamadığı takdirde, başta Afrika ülkeleri olmak üzere birçok fakir ülke globalleşmenin sadece zararlarını göreceklerdir.

“Uluslar arası üst yapılanma ve kurullar, umumun saadet ve hürriyeti için var olduklarında onların kararları esas alınmalıdır. Bu yapılanmalar hürriyetleri kısma yerine, onların önünü açar. Umumun saadetine zıt olan şeyleri ve fertlerin namusunu men edecek hareketleri önler. Hak, hürriyet ve mükellefiyetler muvâzenesi burada esastır. Fertler, katıldıkları kararlardan sorumludurlar. Bu sorumluluklara ilim ve teknolojinin dünyadaki tatbiki de dahildir. Menfaat yerine fıtrat ölçüdür. Fert ve aileyi fıtrî yaşayışından uzaklaştıracak ve hayata taarruz edecek şekilde olan bilim ve teknolojiye müsaade edilmemeli. Çevre korunurken, fert yeniden keşfedilmeli. Fert hesaba katılmadan çevre olamaz.

“Mesele, ya ilim ya ahlâk tercihine indirgenmeden, ahlâka hürmet gösterilerek ilmî metotlar uygulanabilir.

“Aile mutlaka çekirdek kabul edilmeye devam edilmelidir. Kadın ve erkeğin iffeti korunarak bu yapı ancak devam eder. Devletler evvelâ kendi tebaasının hak ve hürriyetlerini korurken; insanların hatalarından veya musibetlerden kaynaklanan hak ihlâllerini gidermede devlet yetersiz kalıyorlarsa, Birleşmiş Milletler hukukun kaidelerine riâyetle yardımcı olabilir. Hukuk dışı ve o milletin bağımsızlığını kısıtlayacak müdahaleler olmamalı. Böyle müdahaleler yalnızca zarar verir. Mümkün oldukça hiçbir çatışmaya meydan vermeden, diplomatik ve diyaloğa dayalı yolları kullanarak problemler çözülmeli.

“Korunmanın temeli sorumluluktur. İnsan taharri-i hakikatle vazifelidir. Ancak bu duygu ile koruma ve korunma olabilir. BM’nin kurulduğu zamanlarda fıtrat ve maneviyâtın gözardı edilmesiyle beşeriyet, bilhassa fert hürriyetleri ve namusu büyük zarar görmüştür. Dünya yeni problemlerle karşılaştığında, insânî değerlerden taviz vererek, sözünü pragmatik düzeye indirgemek yanlıştır. Zira namusu koruma sözü, BM’nin altmış sene önce verdiği bir sözdür. Bu söz veya beyannâme her ne kadar değişik din mensuplarına ait olsa da, ortak bir arzunun ürünüdür. İnsanın, merkezinde bulunduğu kültür, din ve ilim çalışmalarıyla BM, esaslarına bağlı kalabilir. İnsanların ortak dili ve uluslar arası ahlâkî ilişkilerin esas mayası, daima geçerli olan insan haklarıdır. İnsan haklarının cihanşümul ve bölünmez olması, namusu muhafazanın esasıdır. Bu haklar bütün insanlar için geçerlidir. Bu noktada hepimiz kanun önünde eşitiz. Allah, insanı kâinat ve tarihin merkezine yerleştirmiştir. İnsan hakları, insanın kalbine nakşedilmiş ve değişik kültür ve medeniyetlerde geçerlidir. İnsan haklarını bu çerçeveden çıkarmak, o hakları kısıtlamak mânâsına gelir ki; o zaman, isteyen kültür, siyaset ve din adına hak kısıtlamasına gidebilir. Değişik bakış açıları bizi burada aldatmamalı. İnsan evrensel olduğu gibi, insan hakları da evrenseldir. Adalet, terakki ve emniyetin temini ancak insan haklarını korumakla mümkündür. İnsan haklarına verilecek kuvvetle adalet temin edilir ve emniyet tesis olunur. Adaletsizliğe maruz toplumlarda şiddete meylin arttığını hepimiz biliyoruz.

“Birbiriyle rekabet edenler, çözüm getiremezler. Değerler ortak olduğundan, ortak düşüncelerle problemler halledilir. Değerlerimizin sathî menfaatlere ve hususî gayelere kurban edilmemesine çok çalışmamız gerekiyor. Maneviyâttan soyutlanmış haklar çabuk söner. Adalet ve ahlâkla ilgili olmayan hukukî anlayışlar, metotlar zamanla ortaya çıkıyor. Bildiğiniz gibi insan hakları beyannâmesi değişmez adalet üzerine oturmuştur. Onun da temeli şu anlayıştır: “Kendin için istemediğini başkasına da isteme” (Augustin von Hyipo) Bu prensibi zaman, zemin ve şartlar ortadan kaldıramaz.

“Tarihin ilerlemesiyle yeni yeni şartlar zuhur ediyor. Burada iyiyi ve kötüyü tefrik çok önemlidir. Bunu yapmayan devletler/kurumlar, sosyal düzeni ve namusu muhafaza edemezler. Dine dayalı bakış açısı burada yardımcı olabilir. Çünkü kadın ve erkek her insanın manevî kıymetini idrak edenler şiddet, terör ve savaşa karşı çıkarlar. Dinler arası diyaloğun da hedefi budur. Değişik grupların kendilerini ifade edebilmeleri ve ortak hedeflerde buluşmaları için diyalog bir vasıta olarak kabul görmeli.

“İnsan hakları, din hürriyetini de ihtiva eder. Bu hem fert, hem de cemiyet boyutundadır. BM çalışmaları, din hürriyetinin bütün boyutlarını ortaya koymuştur: Ayinler, ibadetler, neşriyat, dinini açıktan seçebilme veya değiştirebilme…

“İnsandan, aktif vatandaş olabilmesi için kendisinden bir parça olan dini yaşamaması nasıl beklenebilir? Cemiyette sahip olduğu hakkı kullanabilmesi için Allah’ı inkâr etmesi mi gerekiyor? Şayet dini hürriyetler, seküler ideoloji veya çoğunluğun baskısıyla tehlikeye düşmüşse, korunmaya daha çok ihtiyacı var demektir. Bu yalnızca ferdin şahsî hayatı için değil, kamusal alanda ve sosyal düzeni kurmada da aynen geçerlidir.

“Hakikat-i halde, üniversitelerde, ilmî kuruluşlarda, mekteplerde ve hastanelerde din yerini almıştır. Dinin topluma etkisi inkâr edilirse, insan, ferdiyetçiliğe ve yalnızca kendisini düşünmeye yönelir. Böyle olunca da, hem ferdin dünyasında, hem de umum dünyada çatışma çıkar. Daha doğrusu insan hakları insanın manevî boyutuna bina edilmelidir.”

Çok uzun süren konuşmanın içinden sizin için seçtiklerimiz bu kadar.

YENİ ASYA / KÖLN

25.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Tartışmadan korkmayalım

  İNSAN HAKLARINDAN BİRİ DE DİN HÜRRİYETİ

  Bediüzzaman’ın talebelerinden Abdullah Yeğin Bizim Radyo’da

  Çanakkale Zaferine uluslararası tören

  Sınıra tank yığınağı sürüyor

  Teröristlere havadan bomba

  Talat Ankara'da Başbakanla görüştü

  Balıkesir DP’de yeni yönetim işbaşında

  Anayasa Mahkemesi 46. yaşını kutluyor

  AB’den tam üyelik için güçlü destek

  Şaban Dişli: Çalışmalarımız aynı içtenlikle devam ediyor

  İngiliz bakandan AB konusunda destek

  Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, emekli oluyor

  Başkan adaylarından Yeni Asya’ya ziyaret

  Boğaz, anlık izlenecek

  Türk Telekom, 216 internet evi daha kuracak

  Yükselen altın fiyatları evlilikleri de erteletiyor

  Kızılırmak’a araştırmacı ilgisi

  Resûlullah, dünya bahçesinin bülbülüdür

  Hesabına yanlışlıkla yatan parayı iade etti

  75 yılın en sıcak Nisan’ı

  Eşine vefa için arazisini bağışladı

  Asiye yardımlarla kurtuldu

  Bornova’da kermes heyecanı

  Buzullar hızla eriyor

  Hipertansiyonluyuz!

  NurAsya.Com’dan 111.111 Yasin-i Şerif


 Son Dakika Haberleri