|
|
|
Tartışmadan korkmayalım |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın büyük bir coşkuyla kutlandığını bildirdi. Toptan, ‘’Askerlerin resepsiyona gelmediğini’’ söyleyen gazeteciye, ‘’Gelmeyeceklerini biliyorduk ama Birinci Meclis ve resmî kabule geldiler. Bir sorun yok’’ karşılığını verdi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerine katılmak için Ankara’ya gelen öğrencileri kabulün ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Toptan, ‘’Bu yılki törenler çok kalabalık oldu’’ denilmesi üzerine, ‘’Biz çağırmadık ama randevu isteyen herkese verdik’’ dedi.
Toptan, ‘’Dün akşam gerçekleştirilen resepsiyona askerler gelmedi’’ şeklindeki soruya, şu karşılığı verdi: ‘’Gelmeyeceklerini biliyorduk ama Birinci Meclise geldiler, resmî kabule geldiler. Bir sorun yok. Büyük bir coşkuyla bu bayram kutlandı. Devletin her kademesi, sivil toplumun her bölümü etap etap bu kutlamaya coşkuya katıldı. Olaya böyle bakmak lâzım. Bardağın dolu tarafına bakmak lâzım. Dolu tarafına baktığımız zaman mutlaka dolu yerler var. O nedenle, bu coşkuyu, heyecanı herkes paylaştı bana göre. Özellikle Birinci Meclisteki hava, çok etkileyiciydi. O kuruluş yıllarını tekrar hatırlıyoruz. Konuşmamda da vurguladım; bu devlet kolay kurulmadı. Bu devletin kolay kurulmadığını hepimizin çok iyi bilmesi lâzım. Bu devlet yıkılmaz ama bu devleti zaafa uğratacak anlamındaki hareketlerinden hepimizin çok özenle kaçınması lâzım gelir. Ona dikkat ettikten sonra her şey yoluna girer, her şey çözülür, bütün sorunları aşarız.’’
Türkiye Cumhuriyeti devletinin, bütün sorunları aşarak bu günlere geldiğine işaret eden Toptan, ‘’Şimdi hep daha iyiye gidiyoruz. Daha iyiye gitmek için tartışmalar var, yöntem tartışmaları var. Onları da doğal karşılamak lâzım. Tartışabiliyorsak bundan korkmamak lâzım. Tehlike tartışamamaktır, tehlike konuşamamaktır. Onu yapıyoruz, onu yaptıktan sonra sorun yok bence’’ diye konuştu.
Toptan, Birinci Mecliste MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DTP’li Hasip Kaplan ile diyaloğunu, CHP Lideri Deniz Baykal ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yan yana gelmesine karşılık konuşmadıklarını, Erdoğan’ın DTP Grup Başkanı Ahmet Türk ile tokalaşmadığını ve Genel Kurulda yaşanan gerginliğin hatırlatılarak bunları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de ‘’Onu bilmiyorum. Yani bir kasıt olduğunu sanmıyorum. Nitekim Köşkteki yemekte, Sayın Başbakan ile Sayın Türk tokalaştı yani, öyle zannediyorum. Bir özel kasıt, tokalaşmama olduğunu sanmıyorum. Her şey güzel oldu’’ cevabını verdi.
|
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
İNSAN HAKLARINDAN BİRİ DE DİN HÜRRİYETİ |
Papa XVI. Benedikt, geçen hafta BM Genel Kurulunda yaptığı, ama medyada yer almayan konuşmasında son derece önemli ve dikkat çekici mesajlar verdi. İnsan haklarının din hürriyetini de ihtiva ettiğini vurgulayan Papa, “İnsandan, aktif vatandaş olabilmesi için, kendisinden bir parça olan dini yaşamaması nasıl beklenebilir? Cemiyette sahip olduğu hakkı kullanabilmesi için Allah'ı inkâr etmesi mi gerekiyor?” diye sordu.
18 Nİsan 2008 tarihinde New York’ta fevkalâde önemli bir hadise cereyan etti. Dünya basınının önde gelen gazetelerinin gözden kaçırmak istedikleri bu hadisenin birçok medya mensubunca anlaşılamayışı da dikkat çekti.
Papa XVI. Benedikt, insanlığı savaşa sürüklemiş devlet idarecilerine telmih yoluyla ikazlarda bulunduğu konuşmasında, başta Bush olmak üzere, global düzeyde insanlığa ve dünyaya büyük zararlar veren politikacıları inceden inceye tenkit ve ikazını bir çok kişi ilk etapta anlayamadı. Meşhur Spiegel dergisi gibi bazı dergi ve gazeteler, Papa’yı üniversitedeki geçmişinden dolayı “ilmîlik ve hocalılık”la itham ettiler. Gerçi vermek istediği mesajı sosyolojik ve felsefî kavramlarla veren Papa’yı, düz mantık ve basit düzeylerde anlamak elbette kolay değildi. George Bush bile ilk anda kendisine yöneltilen ince ve kapsamlı tenkitleri anlayamadı. Neocon ve neoliberallerin başta Amerika ve Avrupa olmak üzere dünyaya musallat oldukları bir zamanda, inanç ve ahlâk karşıtı siyasetçilere ancak böyle bir üslûp giderdi.
Konuşmasına BM’nin Beyannamesi ile müteveffa selefinden iktibasla başlayan Vatikan Devlet Başkanı, BM’nin hedefinin insanlığın barış ve terakkîsi olduğunu söyledi. Bütün dünya milletlerinin kendi öz evi olarak telâkki ettikleri BM’nin, insanî ahlâka mercî olmasının gereğine değindi. Her ne kadar insanlığın umumunun saadetini temin edemez ise de, ekseri insanlığa hizmet edebileceğine inandığı BM’nin, sulh, adalet, ferdin namusunu koruma, insanî dayanışma ve yardımlaşma gibi temel hedeflerinin varlığından söz etti. Milletler arasındaki nizam ve intizamla da mükellef olan BM’nin, hâdiseleri ve çatışmaları ancak ortak hareketle çözebileceğini ifade eden XVI. Benedikt, insanlık için çok önemli prensiplere işaret ederek şöyle dedi:
“Merkezdekiler muhittekileri dikkate almalıdırlar. Kaide, tüzük gibi şeyler insanlığın ihtiyacını gideremediği gibi, umumî âhengi de temin edemez. Birlikte hareket ile âhenk temin edilecekken maalesef azınlığın azınlığı dünya hakkında karar veriyor. Bu bir tezattır. Cihanşümul bir barış için hem mahallî, hem de umumî haksızlıklar giderilmeli. Bunlar yapılırken, çevre iklim ve kaynaklarının insanlık yararına muhafazası için ortak hareket edilmelidir. Yerküremizin zayıf bölgelerine yardım edilmeli. Bu yardım yapılamadığı takdirde, başta Afrika ülkeleri olmak üzere birçok fakir ülke globalleşmenin sadece zararlarını göreceklerdir.
“Uluslar arası üst yapılanma ve kurullar, umumun saadet ve hürriyeti için var olduklarında onların kararları esas alınmalıdır. Bu yapılanmalar hürriyetleri kısma yerine, onların önünü açar. Umumun saadetine zıt olan şeyleri ve fertlerin namusunu men edecek hareketleri önler. Hak, hürriyet ve mükellefiyetler muvâzenesi burada esastır. Fertler, katıldıkları kararlardan sorumludurlar. Bu sorumluluklara ilim ve teknolojinin dünyadaki tatbiki de dahildir. Menfaat yerine fıtrat ölçüdür. Fert ve aileyi fıtrî yaşayışından uzaklaştıracak ve hayata taarruz edecek şekilde olan bilim ve teknolojiye müsaade edilmemeli. Çevre korunurken, fert yeniden keşfedilmeli. Fert hesaba katılmadan çevre olamaz.
“Mesele, ya ilim ya ahlâk tercihine indirgenmeden, ahlâka hürmet gösterilerek ilmî metotlar uygulanabilir.
“Aile mutlaka çekirdek kabul edilmeye devam edilmelidir. Kadın ve erkeğin iffeti korunarak bu yapı ancak devam eder. Devletler evvelâ kendi tebaasının hak ve hürriyetlerini korurken; insanların hatalarından veya musibetlerden kaynaklanan hak ihlâllerini gidermede devlet yetersiz kalıyorlarsa, Birleşmiş Milletler hukukun kaidelerine riâyetle yardımcı olabilir. Hukuk dışı ve o milletin bağımsızlığını kısıtlayacak müdahaleler olmamalı. Böyle müdahaleler yalnızca zarar verir. Mümkün oldukça hiçbir çatışmaya meydan vermeden, diplomatik ve diyaloğa dayalı yolları kullanarak problemler çözülmeli.
“Korunmanın temeli sorumluluktur. İnsan taharri-i hakikatle vazifelidir. Ancak bu duygu ile koruma ve korunma olabilir. BM’nin kurulduğu zamanlarda fıtrat ve maneviyâtın gözardı edilmesiyle beşeriyet, bilhassa fert hürriyetleri ve namusu büyük zarar görmüştür. Dünya yeni problemlerle karşılaştığında, insânî değerlerden taviz vererek, sözünü pragmatik düzeye indirgemek yanlıştır. Zira namusu koruma sözü, BM’nin altmış sene önce verdiği bir sözdür. Bu söz veya beyannâme her ne kadar değişik din mensuplarına ait olsa da, ortak bir arzunun ürünüdür. İnsanın, merkezinde bulunduğu kültür, din ve ilim çalışmalarıyla BM, esaslarına bağlı kalabilir. İnsanların ortak dili ve uluslar arası ahlâkî ilişkilerin esas mayası, daima geçerli olan insan haklarıdır. İnsan haklarının cihanşümul ve bölünmez olması, namusu muhafazanın esasıdır. Bu haklar bütün insanlar için geçerlidir. Bu noktada hepimiz kanun önünde eşitiz. Allah, insanı kâinat ve tarihin merkezine yerleştirmiştir. İnsan hakları, insanın kalbine nakşedilmiş ve değişik kültür ve medeniyetlerde geçerlidir. İnsan haklarını bu çerçeveden çıkarmak, o hakları kısıtlamak mânâsına gelir ki; o zaman, isteyen kültür, siyaset ve din adına hak kısıtlamasına gidebilir. Değişik bakış açıları bizi burada aldatmamalı. İnsan evrensel olduğu gibi, insan hakları da evrenseldir. Adalet, terakki ve emniyetin temini ancak insan haklarını korumakla mümkündür. İnsan haklarına verilecek kuvvetle adalet temin edilir ve emniyet tesis olunur. Adaletsizliğe maruz toplumlarda şiddete meylin arttığını hepimiz biliyoruz.
“Birbiriyle rekabet edenler, çözüm getiremezler. Değerler ortak olduğundan, ortak düşüncelerle problemler halledilir. Değerlerimizin sathî menfaatlere ve hususî gayelere kurban edilmemesine çok çalışmamız gerekiyor. Maneviyâttan soyutlanmış haklar çabuk söner. Adalet ve ahlâkla ilgili olmayan hukukî anlayışlar, metotlar zamanla ortaya çıkıyor. Bildiğiniz gibi insan hakları beyannâmesi değişmez adalet üzerine oturmuştur. Onun da temeli şu anlayıştır: “Kendin için istemediğini başkasına da isteme” (Augustin von Hyipo) Bu prensibi zaman, zemin ve şartlar ortadan kaldıramaz.
“Tarihin ilerlemesiyle yeni yeni şartlar zuhur ediyor. Burada iyiyi ve kötüyü tefrik çok önemlidir. Bunu yapmayan devletler/kurumlar, sosyal düzeni ve namusu muhafaza edemezler. Dine dayalı bakış açısı burada yardımcı olabilir. Çünkü kadın ve erkek her insanın manevî kıymetini idrak edenler şiddet, terör ve savaşa karşı çıkarlar. Dinler arası diyaloğun da hedefi budur. Değişik grupların kendilerini ifade edebilmeleri ve ortak hedeflerde buluşmaları için diyalog bir vasıta olarak kabul görmeli.
“İnsan hakları, din hürriyetini de ihtiva eder. Bu hem fert, hem de cemiyet boyutundadır. BM çalışmaları, din hürriyetinin bütün boyutlarını ortaya koymuştur: Ayinler, ibadetler, neşriyat, dinini açıktan seçebilme veya değiştirebilme…
“İnsandan, aktif vatandaş olabilmesi için kendisinden bir parça olan dini yaşamaması nasıl beklenebilir? Cemiyette sahip olduğu hakkı kullanabilmesi için Allah’ı inkâr etmesi mi gerekiyor? Şayet dini hürriyetler, seküler ideoloji veya çoğunluğun baskısıyla tehlikeye düşmüşse, korunmaya daha çok ihtiyacı var demektir. Bu yalnızca ferdin şahsî hayatı için değil, kamusal alanda ve sosyal düzeni kurmada da aynen geçerlidir.
“Hakikat-i halde, üniversitelerde, ilmî kuruluşlarda, mekteplerde ve hastanelerde din yerini almıştır. Dinin topluma etkisi inkâr edilirse, insan, ferdiyetçiliğe ve yalnızca kendisini düşünmeye yönelir. Böyle olunca da, hem ferdin dünyasında, hem de umum dünyada çatışma çıkar. Daha doğrusu insan hakları insanın manevî boyutuna bina edilmelidir.”
Çok uzun süren konuşmanın içinden sizin için seçtiklerimiz bu kadar.
|
YENİ ASYA
/ KÖLN
25.04.2008
|
|
|
Bediüzzaman’ın talebelerinden Abdullah Yeğin Bizim Radyo’da |
Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Abdullah Yeğin bugün saat: 11:00’de Bizim Radyo’da hatıralarını anlatıyor.
|
25.04.2008
|
|
|
Çanakkale Zaferine uluslararası tören |
Çanakkale Savaşlarının 93. yıldönümü dolayısıyla Gelibolu Yarımadasında Şehitler Abidesinde uluslararası tören düzenlendi. Çanakkale Şehitler Anıtına Türkiye, Yeni Zelanda, Avustralya, İngiltere, Fransa, Kanada, Almanya, Hindistan, Güney Afrika, İrlanda, Pakistan ve Bangladeş adına çelenkler konulduktan sonra, saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra, ülkelerin bayrakları, millî marşları eşliğinde göndere çekildi. Törende, konuşmaların ardından onur kıtası, mehteran bölüğü, dost ülkeler askerî birliği, Türkiye Muharip Gaziler Derneği ve izci grubu geçiş yaptı. Çanakkale Savaşlarının 93. yıldönümü sebebiyle bugün Anzak Koyunda “Şafak Töreni’’ yapılacak.
|
/ ÇANAKKALE
25.04.2008
|
|
|
Sınıra tank yığınağı sürüyor |
SINIR'DA terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar sürdürülüyor. Edinilen bilgiye göre, terör örgütü PKK mensuplarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla Şırnak’ın Bestler Dereler mevkisi, Küpeli Dağı bölgesi ile Türkiye-Irak sınır kesiminde operasyonlar yoğunlaştırıldı.
Operasyonlara helikopterler de havadan destek sağlıyor. Uludere-Şırnak yol güzergâhında Mehmetçik tarafından mayın arama tarama faaliyetleri de yapılıyor. Öte yandan, sınır kesimindeki askerî birliklere malzeme sevkıyatı da devam ediyor. Dün gece Şırnak şehir merkezinden geçen çok sayıda tank ve askerî mühimmat taşıyan araç, güvenlik tedbirleri altında Uludere ilçesine kaydırıldı.
|
/ ŞIRNAK
25.04.2008
|
|
|
Teröristlere havadan bomba |
GENELKURMAY Başkanlığı, Irak’ın kuzeyinden Türkiye’ye sızmaya çalışan teröristlerin dün Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na ait uçaklarla ateş altına alınarak etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan bilgi notunda şunlara yer verildi: ‘’Irak’ın kuzeyinde Hakurk bölgesinde, eylem yapmak maksadıyla Türkiye’ye sızmaya çalışan silâhlı bir grup PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu tesbit edilmiş ve 23 Nisan 2008 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait uçaklar tarafından ateş altına alınarak etkisiz hale getirilmiştir.’’
|
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
Talat Ankara'da Başbakanla görüştü |
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, iki günlük ziyaret için Ankara’ya geldi. Talat’ı Esenboğa Havalimanında Ankara Valisi Kemal Önal karşıladı. Ankara’ya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Başbakanlık resmî konutunda yapılan görüşmenin başında basının görüntü almasına izin verildi.
Görüşmede Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan da hazır bulundu. Talat, bugün de köşe yazarları, akademisyenler, emekli diplomatlar ve siyasîlerle toplantı yapacak ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bir araya gelecek.
|
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
Balıkesir DP’de yeni yönetim işbaşında |
DEMOKRAT Parti (DP) Balıkesir İl Başkanlığına 1980 öncesi Adalet Partisi (AP) İl Başkanlığı görevini yürüten tecrübeli isim Rafet Koylan getirildi.
DP Genel Merkezince onaylanan Koylan başkanlığında 29 kişiden oluşan DP Balıkesir İl Yönetim Kurulu, şu isimlerden oluştu: “Hasan Arısoy, Ahmet Aydemir, A. Osman Başkurt, Yahya Bıçakçı, Şafak Can, Hasan Çakır, Recep Çelik, Mümin Demirbaş, Özkan Ertoğun, Ahmet İncir, Hüseyin Gönül, Ercan Gültekin, Mehmet Güngör, Aytur Kılıç, Habil Koç, Sebahattin Köse, Ahmet Pekmez, Ramazan Poyrazlı, Galip Sarıoğlu, Nureddin Savran, Feridun Şahan, Gülsüm Tan, Halil Taner, Soner Teker, Mustafa Tetik, Kadir Tetik, Ali Asker, Tuğan Yarış ve Müjdat Yarış.”
|
Enver TEZER
/ BALIKESİR
25.04.2008
|
|
|
Anayasa Mahkemesi 46. yaşını kutluyor |
ANAYASA Mahkemesi, 46. yaşını bugün kutlayacak. Türk yargı sistemindeki yerini 25 Nisan 1962’de alan Anayasa Mahkemesi, siyasi parti kapatma davalarından iptal davalarına, Yüce Divan yargılamalarına kadar pek çok önemli karara imza attı.
Yüksek Mahkeme, halen devam eden AKP ve DTP’nin kapatılması istemiyle açılan davaların yanı sıra üniversitelerde başörtüsü serbestliği getiren anayasa değişikliğinin iptal istemini de karara bağlayacak. Anayasa Mahkemesinin 46. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında bugün ‘’Yeni Anayasa Arayışları ve Yargının Konumu’’ konulu bilimsel toplantı düzenlenecek. Açılış konuşmasını Başkan Haşim Kılıç yapacak.
|
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
AB’den tam üyelik için güçlü destek |
Avrupa Hareketi Başkanı Pat Cox, demokratik anayasaya varmanın, Türkiye’ye dışarıdan empoze edilmemesi gerektiğini belirterek, ‘’Türk Devletinin çağdaş, laik ve demokratik şeklini oluşturmak, siz Türklerin işidir, buna siz karar verecek ve bunu gerçekleştireceksiniz’’ dedi.
Cox, Forum İstanbul 2008’in açılış yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye ile AB arasındaki sorunların, kültürlerin birbirlerinin tarihini iyi bilmeleriyle çözülebileceğini söyledi. Anadolu medeniyetlerine işaret eden Cox, yeni bir yönetişimin, ticaret anlayışının doğduğu bu toprakların, Batı ile İslâm dünyasını bağlayan halka konumunda olduğunu belirtti. Türkiye’nin büyük bir medeniyet tarihi bulunduğunu ifade eden Cox, ülke zenginliklerini diğer milletlere anlatmanın büyük önem taşığını vurguladı. Türkiye’nin, AB ile müzakerelere başlamasının her iki taraf için avantaj oluşturduğunu, Türkiye ekonomisinin, AB’nin varlığıyla bugünkü gelişimini gösterebildiğini, doğrudan yabancı yatırım konusunda da AB’nin, Türkiye’de parlak dönemlerin yaşanmasını sağladığını ifade eden Cox, tam üyelik için Türkiye’nin reformları sürdürmesinin önemine değindi.
AB şirketlerinin Türkiye’ye yaptığı yatırımın, ABD’nin yaptığının 3 katı olduğunu kaydeden Cox, ‘’İnanıyorum ki, Avrupa iş dünyası Avrolarını Türkiye’ye getirerek yatırımlarına devam edecek’’ dedi.
AB ile Türkiye arasında yürütülen müzakere başlıklarına değinen Cox, Kıbrıs meselesine ilişkin yeni bir perspektif açıldığını, Kıbrıs Rum yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında görüşmelerin başladığını söyledi. Kıbrıs’ın hem Türkiye, hem AB, hem de BM için bir sorun olduğunu ifade eden Cox, bu meselenin çözülmesinin Türkiye için başka başlıklar konusunda katkı sağlayacağını söyledi. Pat Cox, ‘’Konu ne olursa olsun şunu söylemeliyiz; AB, çok güçlü bir şekilde Türkiye’nin AB’ye girmesini desteklemektedir. Avrupa Yatırım Bankasından Türkiye’ye şimdiye kadar 1,5 milyar Avro destek gelmiştir. Bundan sonra da 2,5 milyar Avroluk böyle bir destek gelecektir. Türkiye’nin AB’ye tam üye olması için her türlü destek verilmektedir’’ diye konuştu.
Türkiye’nin, AB’nin halihazırda stratejik ortağı olduğunu söyleyen Cox, ‘’Unutmayalım ki beraber çalışmak için gereken çerçeveyi ve diyaloğu kurabilmek için bütün tarafların kültürler arası çok sıkı iletişimde bulunmaları gerekmektedir’’ dedi.
Cox, reformlarda bir yavaşlama olabileceğini, fakat bunu, ‘’Türkiye’nin AB’ye duyduğu ilginin yavaşladığı’’ şeklinde yorumlamadığını dile getirdi. Türkiye’nin 2007 yılında bütün sorunları geride bıraktığını, artık reform programı ile devam etme konusunda hiçbir engelinin kalmadığını ifade eden Cox, AB vizyonunun herhangi bir partinin tekelinde değil, geniş ölçekli ulusal konsensüsün projesi olduğunu vurguladı.
|
/ İSTANBUL
25.04.2008
|
|
|
Şaban Dişli: Çalışmalarımız aynı içtenlikle devam ediyor |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli son zamanlarda kamuoyunda, medyada ve akademisyenler arasında ‘’yeni dönemde AKP’nin AB ile ilişkileri bıraktığı, konu üzerinde eskisi gibi durmadığı’’ yönündeki iddialara değindi.
Forum İstanbul 2008’in açılış yemeğinde konuşan Dişli, AB ile müzakere tarihi alınmadan önce muhalefetin de destekleriyle hızlı şekilde yaptıkları reformları hatırlatarak, bunun ardından müzakerelerin başlatıldığını ifade etti. Bazı ülkelerin engellemesiyle bilim teknoloji başlığının müzakereye açılamadığını, kamuoyunun AB konusunda yüzde 70’lere varan desteğinin azalmaya başladığını belirten Dişli, 2004 yılından sonra değiştirmeye başladıkları ‘’Ne yaparsak yapalım, bizi AB’ye almazlar’’ algısının yeniden oluşmaya başladığını söyledi.
|
/ İSTANBUL
25.04.2008
|
|
|
İngiliz bakandan AB konusunda destek |
İNGİLTERE'NİN Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Jim Murphy, AB’ye giriş sürecinde diğer aday ülkelere olduğu gibi Türkiye’ye de eşit davranılması gerektiğini söyledi.
Murphy, İspanya’nın başkenti Madrid’de katıldığı bir konferansta, “Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinin başarıyla tamamlanması için Türkiye’ye eşit muamele yapılmalı ve çifte standart uygulanmamalı” dedi. Türkiye’deki reform sürecinin sonunun beklenmesi gerektiğinin altını çizen Murphy, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olan ülkelere “telâşlı karar alınmamalı” çağrısında da bulundu. Jim Murphy, 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenen Lizbon Anlaşmasının öngördüğü Avrupa Konseyi Başkanlığına aday olarak adı geçen eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in bu görev için “çok da istekli” olmadığını savundu.
|
/ MADRİD
25.04.2008
|
|
|
Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, emekli oluyor |
DanIştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, yaş haddinden emekli oluyor. Danıştay 4. Daire Başkanlığı görevini yürütürken, 2 Mayıs 2006’da Danıştay Başkanlığı’na seçilen Çörtoğlu, 13 Mayıs Salı günü yaş haddinden emekliye ayrılacak.
Danıştay Başkanlığı için Danıştay 1. Dairesi Başkanı Yılmaz Çimen, 2. Daire Başkanı Mustafa Birden, 3. Daire Başkanı Gürsoy Gönenç, 7. Daire Başkanı Turgut Candan’ın aday olduğu öğrenildi. Danıştay Başkanı seçilebilmek için 8 yıl Danıştay üyeliği yapmış olmak gerekiyor. Seçime katılmak isteyenler seçim gününden önce Danıştay Başkanlığına yazı ile başvurabilecekleri gibi toplantıda oylamaya başlanmadan önce sözlü olarak da istekte bulunabili-yor veya teklif edilebiliyor. Danıştay Genel Kurulunda 87 üyenin katılımıyla yapılacak seçimlerde başkan seçilebilmek için salt çoğunluğun (en az 44 üyenin) oyunu almak gerekecek. Gizli oyla gerçekleştirilecek seçimlerde ilk üç oylamada sonuç alınamazsa üçüncü turda en çok oyu alan 2 aday arasında dördüncü tur oylama yapılacak. Bu turdan da sonuç alınmazsa seçim yeniden aday gösterilerek tekrarlanacak. Danıştayın yeni başkanı yaş haddinden emekliye ayrılmazsa 4 yıl süreyle görev yapacak.
|
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
Başkan adaylarından Yeni Asya’ya ziyaret |
Memur-Sen Genel Başkanlığına adaylığını açıklayan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ve Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay ayrı ayrı Gazetemiz Ankara Temsilciliğini ziyaret ederek temsilcimiz Mehmet Kara ile görüştüler.
Ahmet Gündoğdu, yeni sivil, özgürlükçü, milleti kucaklayan, bürokratik oligarşiye son veren bir anayasa talebini gündeme tutmak, tam demokrasinin gerçekleşmesi, insan haklarının yerleşmesi, yasaksız bir Türkiye için Memur-sen Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Gündoğdu, temsilciliğimize Memur-Sen yönetimine aday olan listesinde yer alan Diyanet-sen Genel Başkanı Ahmet Yıldız, Büro Memur Sen Genel Başkanı Yusuf Yazgan, Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tombul, Şanlıurfa Memur-Sen İl Başkanı Ahmet Kaytan’dan oluşan bir heyetle geldi. Gündoğdu, başörtüsü yasağı ve katsayı engeli gibi ayrıştırıcı uygulamalarla daha etkili bir mücadele sürdürülecektir. Hizmet veren-alan ayrımı yapılmadan başörtüsünün serbest bırakılması için yoğun çaba sarf edeceklerini kaydetti.
BEM-BİR-SEN BAŞKANI MÜRSELTURBAY:
ÖNEMLİ OLAN KURUMLAR
Beraberİndekİ bir heyetle temsilciliğimizi ziyaret eden Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay da, Memur-Sen’e Genel Başkan seçilmesi durumunda konfederasyon yönetiminde 11 sendikanın da bulunmasını hedeflediklerini kaydetti. Tabandan gelen taleplerle Memur-Sen Genel Başkanlığına aday olduğunu açıklayan Mürsel Turbay, “Ben tabandan gelen hareket ve talepler üzerine aday oldum” dedi. Turbay, “Kim olursa olsun şahısları değil kurumsal yapıya bakıp kurumsallığa önem verdim. Benim için önemli olan kurumlardır, şahıslar geçicidir” dedi. Turbay, Kongrenin Memur-Sen delegelerinin demokratik tercihleri doğrultusunda şekilleneceğini vurguladı. Turbay, yapılacak 3.Olağan Genel Kurul’da Genel Başkan adaylarına başarı dileklerinde bulundu.
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
Boğaz, anlık izlenecek |
Boğaz’dakİ seyir, can, mal ve çevre emniyetini arttırmak, kaza riskini minimize etmek ve deniz trafiğini daha etkin düzenlemek amacıyla yerel deniz trafiği anlık izlemeye alınıyor.
Denizcilik Müsteşarlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, dünya deniz ticaretine yön veren en büyük faktörlerden birisi ve Karadeniz’i Ege ve Akdeniz’e bağlayan tek su yolu olan Türk Boğazlarından yılda 10 bini tehlikeli yük taşıyan olmak üzere toplam 55 bin gemi geçiş yapıyor. Türk Boğazları Bölgesinde seyir, can, mal ve çevre emniyetini artırmak, kaza riskini minimize etmek ve deniz trafiğini daha etkin düzenlemek amacıyla, gelişen teknoloji imkânlarından faydalanılarak Denizcilik Müsteşarlığınca Türk Boğazları Gemi Trafik Hizmetleri (TBGTH) kurularak 2003 yılında faaliyete geçirildi. Günlük ortalama 2 bin 500’ün üzerinde hareket gerçekleştiren yerel deniz trafiği, boğazdan geçen gemilerin emniyetli seyrini zaman zaman olumsuz yönde etkiliyor. Bu sebeple giderek artan yerel deniz trafiğinin de kontrol altına alınması ihtiyacı doğdu. Denizcilik Müsteşarlığı, İstanbul Liman Başkanlığı İdarî sınırları içerisinde seyir emniyetini ve deniz güvenliğini arttırmak amacıyla, İstanbul Liman Başkanlığı Yerel Deniz Trafiği Rehberi hazırladı. Buna ilâve olarak, yerel deniz trafiğinin anlık olarak izlenebilmesi amacıyla Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS) Klas-B CS cihazının deniz araçlarında bulundurulması yönetmelikle zorunlu hale getirildi. Denizcilik Müsteşarlığı, İstanbul Liman Başkanlığı idarî sınırları içerisinde yerel deniz trafiğinin rehberde belirtilen kurallara uygunluklarını denetlemek, seyir emniyetini ve deniz güvenliğini arttırmak, yerel deniz trafiği kapsamına giren deniz araçlarını anlık izleyerek kontrol altına almak üzere Yerel Trafik Kontrol Merkezi kurdu. İstanbul Karaköy iskelesinde ve tamamen Türk mühendislerince yapılan Yerel Trafik Kontrol Merkezi’nin açılışı yarın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından yapılacak. Merkez sayesinde artık yerel trafikteki gemiler Türk mühendislerinin geliştirdiği AIS Klas-B CS cihazı ve AIS baz istasyonları üzerinden anlık olarak izlenebilecek. Yerel Trafik Kontrol Merkezi, AIS sistemine ilâve olarak radar, kamera, meteorolojik ve oşinografik sensörlerin yanı sıra gemilerle haberleşmek amacıyla VHF sistemleri ile de donatıldı. Kurulumu tamamlanan Bakırköy, Beykoz, Karaköy ve Büyükada baz istasyonları vasıtasıyla İstanbul Boğazı’ndaki yerel deniz trafiği 7 gün 24 saat izlenebilecek. Bu arada, denetim görevi yapacak son teknoloji ürünleriyle donatılan 3 liman kontrol teknesi hafta sonu hizmete veriliyor.
|
/ İSTANBUL
25.04.2008
|
|
|
Türk Telekom, 216 internet evi daha kuracak |
TÜRK Telekom, internet haftasında 216 ilçeye daha internet evi kuracak. Türk Telekom’dan yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de internet kullanımını yaygınlaştırarak bilgi toplumunun temellerini atmayı hedefleyen Türk Telekom, 2007 yılında başlattığı, 850 ilçenin her birine internet evi açılmasını amaçlayan proje kapsamındaki çalışmalarına, bu yıl da devam ediyor.
Türk Telekom’un, Ulaştırma Bakanlığı Haberleşme Genel Müdürlüğü, İl Müdürlükleri, Kaymakamlık ve Belediyeler ile işbirliği içerisinde yürüttüğü proje kapsamında bugüne kadar toplam 272 ilçede, ortalama 20 tam donanımlı bilgisayar ve geniş bant internet erişimi içeren birer internet evi kurulurken, Nisan ayı içerisinde kutlanan İnternet Haftası kapsamında şirket, 216 ilçeye daha internet evi kuracak. Toplam 488 internet evine ulaşılırken, proje için 20 milyon YTL kaynak ayrıldığı bildirildi.
|
/ İSTANBUL
25.04.2008
|
|
|
Yükselen altın fiyatları evlilikleri de erteletiyor |
Dünya ekonomisinin günden güne değişmesi ile altın fiyatının yükselmesi en çok evlenen gençleri etkiliyor. Dünyada ilk altın san'atının geliştiği ve dünyaya ihraç edildiği Mezopotamya ovasında yaşayan vatandaşların adeta tılsımlı takısı haline gelen altın düğünlerin vazgeçilmez takısı olması evlenecek çiftleri de kara kara düşündürüyor.
Geçtiğimiz yıl gramı 28 YTL iken bu yıl 39 YTL’ye yükselmesi sebebiyle yeni evlenecek çiftleri bile evliliklerini ertelemek zorunda bıraktı. Mardin’de 2007 yılında 720 kişi nikâh kıyarken bu yıl ilk 4 ayda sadece 192 kişi evlenmek için belediyenin nikâh dairesine başvurdu. Yörede aşiret ve ağalık sisteminin yoğun olması sebebiyle düğünlerde gelin ile damada kilolarca altın takılması ile gündemde kalırken, fakir aileler ise altını kiralama veya taksitli arayışlara yönlendiriyor. Fakirler veya maddî durumu iyi olmayan aileler ise erkek evlâtlarını evlendirmek için gelin için istenen altını almak için kira yöntemine veya kredi kartı ile taksitle satın almak için başvuruyor. Mardin’li altın sarrafçıları ise altın fiyatlarının yükselmesi ile birlikte artık eskisi gibi altın satamadıklarından şikâyetçiler.
|
/ MARDİN
25.04.2008
|
|
|
Kızılırmak’a araştırmacı ilgisi |
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ornitolojik Araştırmalar Merkezi görevlisi Dr. Arzu Gürsoy, Türkiye’nin önemli sulak alanlarından Kızılırmak Deltası’nın, yerli ve yabancı üniversitelerin araştırma ve uygulama sahası haline geldiğini söyledi.
Dr. Gürsoy, yaptığı açıklamada ‘’Ulusal Kuş Halkalama Programı’’ kapsamında deltadaki 13. dönem ilkbahar çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Deltada 2002 yılından beri sürdürülen çalışmalarda bugüne kadar 122 farklı türden, 41 bin 500 dolayında göçmen kuşa halka takıldığını bildiren Gürsoy, şunları söyledi: ‘’Türkiye’nin önemli sulak alanlarından olan Kızılırmak Deltası, flora ve faunası bakımından iyi bir araştırma sahası konumunda. Bu sebeple de yerli ve yabancı üniversitelerin araştırma ve uygulama sahası haline geldi.
Kuş halkalama çalışmalarına Üniversite Francois Rabelais, OMÜ, Sinop, Dumlupınar, Hacettepe, Gazi, Çukurova ve İstanbul Üniversiteleri ile İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğrencileri ve araştırma görevlileri katılıyor. Delta, üniversitelerin bilimsel araştırmaları yürütmek, kuş habitatı hakkında araştırma yapmak ve kuşların tanıtılması için büyük önem taşıyor. Burada araştırma yapmak isteyen çok sayıda öğrenci ve bilim adamı var. OMÜ Ornitolojik Araştırmalar Merkezi olarak her türlü teknik bilgi ve desteği sağlıyoruz.’’ Gürsoy, deltada yürütülen çalışmaların Türkiye’nin kuş varlığının bilinmesi ve tanınması açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.
|
/ SAMSUN
25.04.2008
|
|
|
Resûlullah, dünya bahçesinin bülbülüdür |
“Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed (a.s.m)” isimli konferansta konuşan İsmail Aksoy, Peygamber Efendimizle en iyi iletişimin Salâvat-ı Şerife olduğunu söyledi.
Sosyal Etüdler Derneği (SETÜD) ve Etimesgut Yeni Asya Okuyucularının Kutlu Doğum Haftası Münasebetiyle organize ettikleri konferans, Etimesgut Kent Konseyi Konferans Salonunda gerçekleştirildi. İlahiyatçı-Yazar İsmail Aksoy’un sunumunu yaptığı konferans Şerafettin Birol’un okuduğu aşr-ı şerif ile başladı. SETÜD Genel Başkan Yardımcısı Av. Ömer Lütfi Peker, gayelerinin toplumdaki menfi hareketleri engelleyip, hayırlı ve müsbet işlerin gerçekleştirilmesini sağlamak olduğunu kaydetti. Açılış konuşmasını yapan Eğitimci Dursun Sivri de, bu tip faaliyetlerin gönüllülük esasına dayanmasından dolayı çok mühim anlamlar kazandığını ifade ederek, Risâle-i Nur’da Peygamberimizle ilgili bazı bölümleri aktardı. İnsanları hakka davet etme görevini bize Peygamber Efendimizin verdiğini belirten İsmail Aksoy, “Allah (c.c), ‘Ey Peygamber. Biz seni gerçekten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik’ buyuruyor. Evet, Peygamber Efendimiz bir davetçidir. Aslında bize de davet görevini o vermiştir. Bu nedenle her Müslüman birer davetçidir. İnsanları hakka, hakikate, nura davet etmeliyiz.” sözlerini aktardı.
Kâinat kitabının Peygamberimizin nuruyla yazıldığını kaydeden Aksoy, “Resulullah’ın son asırdaki manevî mirasçısı Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Mesnevî-i Nuriye’de çok manidar bir cümle kullanıyor: “Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedî (a.s.m.) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir.” Demek ki bu kâinat kitabının mürekkebi, sevgi mürekkebi, muhabbet mürekkebi Allah Resulü (a.s.m)’dır ve kâinat kitabı da onunla yazılmıştır” sözlerini dile getirdi. Hz. Muhammed (a.s.m) ile en güzel iletişimin Salâvat-ı Şerife olduğunu aktaran Aksoy, “Peygamber (a.s.m) ile en rahat, en kestirme ve en tekellüfsüz iletişim Salat-ü Selâm’dır. İnsana yükletilen misyon, Allah (c.c) tarafından bu kâinat sarayına, insanlığa rehber olup, kâinatı tanıtmak ve anlatmaktır. Efendimiz (a.s.m) da Marziyat-ı Rabbaniye’yi insanlara öğretmek amacıyla gönderilmiştir. Dolayısıyla biz Onun ümmeti olma şerefine nail olmuş insanlar olarak Onunla kestirmeden, en kısa yoldan bu şekilde irtibat kurabiliriz. En güzel, en safi irtibat Salâvat-ı Şerifedir” dedi.
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
Hesabına yanlışlıkla yatan parayı iade etti |
Konya’nIn Karapınar ilçesinde bir kişi, yanlışlıkla hesabına yatırılan 17 bin YTL’yi sahibine iade etti.
Edinilen bilgiye göre, ilçede bir muhasebecide çalışan 26 yaşındaki Mustafa Akkaya, banka hesabını kontrol ederken, tanımadığı bir kişinin kendi hesabına 17 bin YTL yatırmış olduğunu fark etti. Hemen hesabının bulunduğu banka şubesine giden Mustafa Akkaya, parayı yatıran kişinin Abdülkadir Kalkan olduğunu, paranın kendi hesabına yanlışlıkla yatırıldığını öğrendi. Aynı ilçede yaşayan Kalkan’ı bulan Mustafa Akkaya, 17 bin YTL’yi kendisine iade etti. ‘’Parayı dalgınlıkla başkasının hesabına yatırmışım’’ diyen Abdülkadir Kalkan, ‘’Hesabına yanlışlıkla parayı yatırdığım kişi, ‘Hesabıma 17 bin YTL yatırmışsınız’ deyince, önce şaka yaptığını zannettim. Kendisine duyarlı davranışından dolayı teşekkür ediyorum’’ dedi.
|
/ KONYA
25.04.2008
|
|
|
75 yılın en sıcak Nisan’ı |
NİSAN’DA son 75 yılın en sıcak günlerinin yaşandığı Diyarbakır’da, aşırı sıcaklardan bunalan vatandaşlar park ve bahçelerde serinlemeye çalışıyor.
Diyarbakır Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkilileri, yaptıkları açıklamada, kentte dün 35,7 dereceyle nisanda 75 yılın en sıcak gününün yaşandığını, geçen yıl aynı dönemdeki sıcaklığın 22,2 derece olduğunu belirtti. Sıcaklığın dün de sürdüğünü, salıya kadar yağış beklenmediğini ifade eden yetkililer, ‘’maksimum sıcaklığın 33-34 derece olması bekleniyor. Sıcaklık mevsim normallerinin üstünde. Uzun yıllardır bu sıcaklığa ulaşılmamıştı. Hafta sonuna doğru sıcaklığın 30-32 derecede seyretmesi bekleniyor’’ dedi.
|
/ DİYARBAKIR
25.04.2008
|
|
|
Eşine vefa için arazisini bağışladı |
Ardahan’In Posof ilçesinde köy içinden geçen virajlı yolda eşini kaybeden Tuhafiye Erdem, yeni yolun yapılması için 5 bin metrekare arazisini bağışladı.
Ardahan İl Özel İdare Genel Sekreteri Hasan Dal, yaptığı açıklamada, Posof ilçesine 28 kilometre uzaklıktaki Kol Köyünün yolunun 26 kilometre uzaklıktaki Kaleyolu Köyünün içinden geçtiğini ve virajlı olduğunu söyledi. Köy içinden geçen yolda şimdiye kadar 3 kişinin öldüğünü hatırlatan Dal, bu yola alternatif yeni yol yapılması için çalışmaların başlatıldığını belirterek, ‘’Köy dışından geçecek yolun yapımı için de Bursa’da yaşayan ve 1996 yılında eşi Muzaffer Erdem’i yol üzerinde geçirdiği trafik kazasında yitiren Tuhafiye Erdem 5 bin metrekare arazisini bağışladı’’ diye konuştu. Yeni yapılacak yolda inceleme yapan Dal, köy içinden geçen yolun özellikle kışın tehlike arz ettiğini kaydetti.
|
/ ARDAN
25.04.2008
|
|
|
Asiye yardımlarla kurtuldu |
Aİlesİnİn maddî imkânları olmadığı için uzun süredir ameliyat edilmeyen Asiye’ye bir yardım kuruluş sahip çıkarak 20 bin YTL tutan ameliyatın masraflarını üstlendi. Küçük kız Asiye, 7 saat süren başarılı bir ameliyatla beynindeki tümörden kurtuldu.
Asiye Kocayev, henüz 7 yaşında. Talihsiz kız, 3 yıldır beyninde durmadan büyüyen tümörle mücadele ediyordu. Ailesi mülteci. Doğu Türkistan’da Çin zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınmış. Ailesinin maddî imkânsızlıkları sebebiyle ameliyat olamayan Asiye, anne babasının gözleri önünde her geçen gün eriyordu. Doktorlar, Asiye’nin iyileşmesi için ameliyatla beynindeki tümörün alınması gerektiğini ifade ediyorlardı. Ancak Türkiye’de mülteci statüsünde bulunan ailenin böyle bir ameliyatın masraflarını karşılayacağı maddî durumu yoktu. İHH İnsanî Yardım Vakfı, küçük kıza sahip çıktı. İHH, 20 bin YTL tutan ameliyat masraflarını üstlendi. Asiye, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroşirürji bölümünde 7 saat süren başarılı bir ameliyat geçirdi. Bu ameliyatın son dönemde yapılan en büyük cerrahî ameliyat olduğunu belirten doktorlar, küçük kızın beynindeki tümörün tamamen temizlendiğini ifade ettiler. Doktorlar, Asiye’nin kısa bir süre sonra yürüyebileceğini, koşabileceğini, arkadaşları gibi oyun oynayabileceğini belirttiler. Ameliyatın kızı için bir hediye olduğunu ifade eden baba Hamdullah Muhammedoğlu, “Bütün ümitlerimiz tükenmek üzereyken İHH yardımımıza yetişti. Kızımın acilen ameliyat edilmesi gerekiyordu. Hastalığı her geçen gün azıyor, artık yürüyemiyordu. Baş ağrıları vardı, sürekli kusuyordu. Eğer ameliyat edilmeseydi gözleri de görmeyecekti. Şükürler olsun doktorlar ameliyatını gerçekleştirdi. Bu ameliyat, kızım için bir hediye oldu. İnşallah en kısa sürede eski sağlığına kavuşur” diye konuştu.
Anne Nadire Hocayev de, duygularını anlatırken “Çok sevinçliyiz. Söyleyecek kelime bulamıyorum. Ameliyat başarılı geçti. İnşallah benim kızım da arkadaşları gibi oyun oynar, okuluna gider” şeklinde konuştu. Henüz 4 yaşındayken amansız bir hastalığa yakalanan talihsiz kızın ameliyattan sonra yüzü gülmeye başladı. O, şimdi bir an önce iyileşip koşup, oynayabileceği günleri bekliyor.
|
25.04.2008
|
|
|
Bornova’da kermes heyecanı |
Bornova’lı Yeni Asya hanım okuyucuları tarafından düzenlenen kermes büyük ilgi gördü.
Birbirinden güzel ikramlarla maharetlerini gösteren hanımlar, satışlardan elde edilen gelirle öğrencilere burs verildiğini ifade ettiler. Yoğun katılımın gözlendiği kermes, bir hafta boyunca devam etti.
|
Emel ÖCALAN - Yasemin SEVİNÇ
/ İZMİR
25.04.2008
|
|
|
Buzullar hızla eriyor |
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), Kuzey Buz Denizi’nde buzulların öngörüldüğünden çok daha hızlı eridiği ve “geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşıldığı” uyarısında bulundu.
WWF, Eylül 2007’de 2,9 milyon metreküp buz hacmine sahip olduğu tahmin edilen Grönland’da ve 4,4 milyon metreküp buz hacmine sahip olduğu sanılan Kuzey Buz Denizi’nde şimdiye dek en düşük seviyelerin gözlendiğini belirtti. Kutup ayılarının 3’te 2’sinin soylarının tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna da dikkat çeken araştırmacılar, daha önce yapılan araştırmaların Kutup ayılarının neslinin 2050’ye doğru tükeneceğini gösterdiğini ancak yeni bulguların bazı bölgelerde bu hayvanların neslinin daha çabuk tükenebileceğini gösterdiğini belirttiler.
|
/ GRÖNLAND
25.04.2008
|
|
|
Hipertansiyonluyuz! |
Türkİye’de her 3 yetişkinden birinde görülen hipertansiyon hastalığının, farkına varılmaması halinde kalp rahatsızlıkları başta olmak üzere, felç, görme bozukluğu, böbrek yetmezliği, damar sertliği gibi birçok hastalığa zemin hazırladığı bildirildi.
Çukurova Üniversitesi'nden Prof. Dr. İbrahim Karayaylalı, yaptığı açıklamada Türkiye’de 15 milyon kişinin hipertansiyon hastası olduğunu ve 18 yaşını doldurmuş her 3 kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü ifade etti.
|
/ ADANA
25.04.2008
|
|
|
NurAsya.Com’dan 111.111 Yasin-i Şerif |
NurAsya.Com’un Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle “Altı Elifin İttihadından Oluşan Bir Nur Fabrikasının Çarkları Olmaya Var Mısınız?” Sloganıyla başlatmış olduğu kampanya sona erdi.
Dünya genelinde düzenlenen kampanyaya ilgi büyük oldu. Yaklaşık bir buçuk aydan beri devam eden kampanyada hedeflenen sayıya ulaşıldı. Kampanya genelinde çeşitli duâlar da dağıtıldı. Okunan virdlerin duâsı bu haftanın başında İlahiyatçı Ramazan Aydemir tarafından yapıldı. Kampanyada okunan virdlere dünyanın bir çok ülkesinden de katkı sunuldu.
|
Furkan DEMİR
/ ANKARA
25.04.2008
|
|
|
|