Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

Kuraklık Meclis gündeminde

TBMM Küresel Isınma ve Su Kaynakları Komisyonu tarafından hazırlanan 520 sayfalık Türkiye raporunda gelecekte yaşanacak muhtemel susuzluk tehlikesine dikkat çekildi.

TBMM Küresel Isınma ve Su Kaynakları Komisyonu Başkanı, Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk, Türkiye’nin yağış rejiminde önemli bir değişim süreci başladığını belirterek, ‘’Bu konularda planlama yapanlar, yatırım yapanlar ve öngörüler üzerinde çalışanların hazırlıklı olması gerekir. Çünkü yağış rejimindeki değişiklik trendi artarak devam edecek’’ dedi. Mustafa Öztürk, komisyon tarafından hazırlanan ve tarımdan ulaşıma, sanayiden ormana, meteorolojiden su kaynaklarına kadar Türkiye’nin irdelendiği 520 sayfalık rapora ilişkin bilgi verdi. Öztürk, ülkedeki yağış rejimlerinde bölgesel bazda ciddi değişimlerin olduğunu gözlemlediklerini vurguladı.

Yağışlardan gelen 42 milyar metreküp suyun yüzde 94-98’inin tarımda kullanıldığına işaret eden Öztürk, tarımda kullanılan vahşi sulama yöntemlerinin aşırı miktarlarda su israfına sebep olduğunu vurguladı. Öztürk, tarımsal sulamanın doğru bir şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade etti.

Kullanılabilir suyun şebekelerden konutlara ulaşana kadar katettiği yola ilişkin sağlıklı yönetim planlamaları yapılması gerektiğini belirten Öztürk, belediyelerin şebeke sistemini kontrol etmesinin önemini vurguladı. Şebekelerdeki sızıntılardan kaynaklanan kayıpların önlenmesinin, ilk yapılması gereken çalışma olduğunu kaydeden Öztürk, şöyle devam etti: ‘’Kaçak-kayıp oranlarının minimize edilmesi gerekiyor. Türkiye’de yaklaşık olarak 6.5 milyar metreküp su şebekeye veriliyor. Bunun yarısı, şebeke sisteminde kayboluyor. Belediyeler, bunu kendi yapamıyorsa kapasitesi güçlü firmalarla çalışarak şebekeleri kontrol edebilmeli, özelleştirmelerin önü açılmalı. Ülkemiz şartlarında 5 kişilik bir ailenin aylık su ihtiyacını 15 ton olarak kabul edersek, bunun üzerinde tüketiminin bedeli fevkalâde yüksek olmalıdır. Bu gidişe ‘dur’ diyebilmek için önce ilgili kurumlar görev ve sorumluluğunu yerine getirmelidir. Son olarak, Hatice Hanım, Fatma Hanım ve Ayşe Hanım’a iş düşüyor. Suyu daha az, verimli ve ihtiyacı olduğu kadar kullanmalılar.’’ Suyun, su kaynaklarının korunması, şehre getirilmesi, arıtılması, atık suyun şehirden uzaklaştırılması veya arıtılması, yatırım, işletme bedellerini karşılayacak şekilde ücretlendirilmesi gerektiğini anlatan Öztürk, ‘’Eğer bu bedelleri doğru bir şekilde kullanmıyorsak, şebekelerde ciddi kayıplar varsa vatandaşlarımıza sağlıklı su içirmemiz mümkün değildir. Kayıp ne kadar artarsa, sızıntı ne kadar çok olursa, bu suyun çevresel risklerle karşı karşıya kalması o kadar artar. Bu nedenle, belediyelerimizin su kaynaklarının doğru yönetilmesine özen göstermesi gerekmektedir’’ diye konuştu.

İÇ ANADOLU ZATEN KURAKTI...

İç Anadolu Bölgesi’nin, ülkenin en kurak bölgelerinden olduğunu hatırlatan Öztürk, ‘’Yani, yağış rejiminde bölgeler arasında çok ciddi farklılıkların olduğunu görüyoruz. Karadeniz bölgesindeki yağış rejimiyle, İç Anadolu’daki, Güneydoğu Anadolu’daki yağış rejiminde çok ciddi farklılıklar var. İç Anadolu’yu biz zaten kurak bölge olarak kabul ediyorduk. Şimdi, bu kurak bölgeye, Akdeniz, Ege ve Trakya’nın da eklendiğini söyleyebiliriz’’ diye konuştu.

Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yağış miktarında artışların olduğunun gözlemlendiğini anlatan Öztürk, şöyle devam etti: ‘’Türkiye’de toplam yağış miktarında az da olsa bir azalma var. Yıllık olarak metrekareye düşen 650 milimetre yağışın 640 milimetreye kadar indiğini biliyoruz. Türkiye’de özellikle toplam yağıştan gelen kullanılabilir su miktarı, 112 milyar metreküptür. Bu suyun ancak biz 42 milyar metreküpünü kullanabiliyoruz. Türkiye’nin barajlarının su tutma kapasitesi 66 milyar metreküp. Aktif depolama kapasitesi açısından yeterli miktarda olan bu suyun değerlendirilemediği, kullanılamadığı görülüyor. Türkiye’nin, bu suyun tamamı için kullanılabilir yapı ve yatırım oluşturması gereklidir. Kullanılmayan 70 milyar metreküp suyla ilgili gerekli yatırımlar yapılmalıdır. Türkiye’de su tutma kapasitesi artırılmalıdır. Su tutma kapasitesi artırıldıktan sonra havza bazında geçişler sağlanmalıdır. Yani A havzasındaki su, B havzasına aktarılabilmelidir. Havzalar arası geçişi sağlayıcı sistemler oluşturulmalı.’’

/ ANKARA

25.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Cheney niye geldi

  Yargı devletten bağımsız olmalı

  Toptan’dan sağduyu çağrısı

  Perinçek cezaevine konuldu

  Alemdaroğlu'na adlî kontrol

  Nevruz olayları esnafı vurdu

  CHP, Vakıflar Kanununu da mahkemeye taşıdı

  Kuraklık Meclis gündeminde

  Akgündüz: Bediüzzaman laikliğin tanımını yaptı

  Said Nursî toplumun hafızasını tazeledi

  Konya ve İstanbul'da 21 kişi ‘kapan’a kısıldı

  Profesör evinde öldürüldü

  Çanakkale'ye ziyaretçi akını

  Berdimuhamedov’a Pembe Köşk’te karşılama

  Darülaceze'ye baklavalı ziyaret

  MEB, OKS'yi kaldırdı, yerine SBS’yi getirdi

  Kullanmadıkları eşyalarını paylaştılar

  Turistlere namaz dersi

  Kanserin kaynağını belirleyecek test bulundu


 Son Dakika Haberleri