Uzun yıllar “Türkiye bir hukuk devleti mi, yoksa kanun devleti mi?” sorusu üzerinde tartıştık. Tam “Artık hukuk devleti oluyoruz” derken, ‘kanun devleti’ olma noktasından bile geriye düşecek gibiyiz. Anayasada pekiştirilen hak ve özgürlükleri, keyfi olarak kullandırmama niyetinde olanlar var.
Bir süre önce, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan’ın, “Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye’de olması mümkün değil” dediği duyulmuştu. Dediği doğru galiba: 411 milletvekilinin oyuyla çıkmış, Cumhurbaşkanı tarafından onanmış, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş, konunun muhatabı olan YÖK tarafından doğru yorumlanarak gereği için üniversitelere gönderilmiş olan ‘başörtüsü serbestisi’ bazı rektörler tarafından uygulanmak istenmiyor.
Hangi hakla?
(...)
Anayasa Mahkemesi bir kulp takarak, yetkisi olmadığı halde, anayasa değişikliğini inceleyemez mi? Rektörler her şeye rağmen yasağı sürdüremez mi?
Yapabilirler elbette, ancak her iki durumda da Türkiye’ye ne ‘hukuk devleti’ ne de ‘kanun devleti’ denebilir. Olsa olsa Türkan Saylan gibilerin borusunun öttüğü bir ülke olur Türkiye...
Yeni Şafak, 27.2.2008
|