Edinilen bilgiye göre, 2007 yılı içinde RTÜK’e 138 bin 14 şikâyet başvurusu yapılırken, bu bildirimlerin yüzde 15’ini, yani 20 bin 135’ini reklâm kuşaklarıyla ilgili şikâyetler oluşturuyor.
Reklâm kuşakları hakkında yüzde 67 ile en çok reklâm konusu ürün, reklâmda yer alan görüntü, müstehcenlik gibi reklâmın niteliğiyle ilgili konular şikâyet ediliyor. Bunu yüzde 33 ile reklâmların yerleştirilmesi, uzun süreli ve sık olması gibi reklâmın niceliği konuları izliyor.
Reklâmların niteliği konusunda bildirimde bulunan vatandaşların en çok, “reklâm kaldırılsın’’, “Çocuk ve gençlerin korunması açısından sakıncalı’’, “Cinsellik ve müstehcenlik ihtiva ediyor’’, “Türk aile yapısına ve ahlâka aykırı görüntüler içeriyor’’, “Ürün, verilen özelliklere sahip değil, toplumu yanıltılıyor’’ şeklinde beyanda bulunduğu bildirildi.
RTÜK Üyesi Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, bu verilere göre, izleyicilerin reklâm sürelerinin fazlalığı konusunda çok şikâyetçi olmadığını belirtti. Yerlikaya, “İzleyici reklam sürelerinin uzun olmasını, bir dereceye kadar tolere etmektedir. Çünkü izleyiciler de yayıncıların tek gelirinin reklâm gelirleri olduğunu bilmektedirler. Bu nedenle izleyiciler abartılı olmayan süre aşımlarına toleranslı yaklaşmaktadır’’ dedi.
Yerlikaya, izleyicilerin yoğunlaştığı asıl konunun reklâm imuhtevaları olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“İzleyici, içerikteki müstehcenlik, çocuk ve kadın istismarı ile gayri ahlâkî yayınlara izleyici asla toleranslı yaklaşmamaktadır. İzleyici, bu durumdaki reklâmların kaldırılmasını talep etmektedir. Bu da şu demektir, reklâmdan amaçlanan hedefin tam tersi sonuç ortaya çıkmaktadır. Yani, zararlı içerikli reklâmların yayınlanmasından yayıncılar da reklâmı yapılan ürün sahipleri de zarar görmektedir. Çünkü içeriği bozuk reklâmlar, izleyicinin güvenini sarsmakta ve reklâmın etkinliğini azaltmaktadır. Bu sonuçlar izleyicinin reklâm süre aşımını tolere edebildiğini, ancak zararlı içeriklerle çocuklarına, kendisine ve aile yapısına zarar verilmesine şiddetle karşı olduğunu göstermektedir.’’
|