Bazı düşüncelerimi peşinen söyleyeyim: Üniversite öğrencisinin kılığıyla, kıyafetiyle, sakalıyla, bıyığıyla, poşusuyla, kazağıyla, parkasıyla uğraşmamak gerekir. Daha en baştan, üniversite öğrencisinin dış görünümüne değil, onun okuldaki başarısına odaklanmak gerekir. Bu anlamda üniversite seviyesindeki öğrenciyi kılık kıyafeti yüzünden eğitim hakkında mahrum bırakmak ayıptır, demokratik bir toplumun üniversitesine yakışmayan bir davranıştır, üniversite fikrine uymayan bir şeydir, uygulama ülke insan kaynaklarının heba edilmesinden başka hiçbir işe yaramaz.
Bunları söyledikten sonra güncel tartışmaya gireyim: Türban konusu bir 'sorun'dur, o yüzden de ister istemez siyasette yankılanma bulmuştur. Bu 1980'lerin başlarından beri böyle. Baktığımızda darbe yönetimi dahil
gelen bütün iktidarların bu sorunla başa çıkmaya, sorunu yumuşatmaya çalıştığını görürüz. O bakımdan AKP ne ilk ve korkarım ne de son iktidar olacak.
'Sorun' olarak su yüzüne çıkan bir şeyin siyasette yansıma bulması doğal. Doğal olmayan, bu 'sorun'un önce yönetmelik eliyle, ardından yasa yoluyla çözülmek istenmesi. Sonuncu girişim, maalesef ortaya bugün halen geçerli olan Anayasa Mahkemesi kararını çıkardı. Mahkeme, 'sorun'u tersinden tanımlayıp 'Başörtüsü serbestiyetini laik devletin bekasına tehdit' olarak görünce çıkmaz sokağa girildi.
Şimdi, 80'li yıllarda yönetmelikle ve sonra da yasayla çözülemeyen sorun Anayasa yoluyla çözülmek isteniyor. Bana göre bu girişim, türban meselesini hepten çözümsüz, hepten içinden çıkılması imkânsız bir gerginliğin konusu haline getirecek. Rejimin temel kurumları olan parlamento ile Anayasa Mahkemesi'nin çatışmasına neden olacak.
(...)
Bizim demokrasi ve kurumlar rejimi konusundaki 'hamlığımız' bizi bütün sorunlarımızı yasalar, hatta Anayasalar yoluyla çözmeye çalışmamızla, gündelik siyasi veya kültürel tartışma konularımızı Anayasa'ya, yasalara koyma kolaycılığımızla kendini dışavuruyor.
Toplumlar demokrasiye, çoksesli topluma, çoğulcu topluma, özgürlükler rejimine tepeden inmeci, zorlayıcı yöntemlerle ve 'asenkron' biçimde değil, evrimleşerek, 'öncü güçler'in teşvikiyle ve senkronize biçimde geçerler.
Bunun için sabır gereklidir, 'öncü güçler'in rollerini doğru biçimde oynaması gereklidir.
Bugünkü türbana özgürlük çabaları, samimi olsalar dahi, türbana özgürlüğü geciktirici niteliktedir. Demokrasi ve özgürlükler rejimini geciktirici niteliktedir.
Radikal, 29.1.2008
|