Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatma Fişekçi Evyapan, halk arasında verem veya ince hastalık olarak da bilinen tüberkülozun, öksürme ve gülmeyle etrafta bulunan kişilere bulaştığını söyledi.
Tüberküloz mikrobunu alan herkesin hastalığa yakalanmadığını belirten Prof. Dr. Evyapan, "Bununla birlikte vücudunda bu canlı basilleri bulunduran kişiler, ömür boyu hastalığa yakalanma tehlikesi taşır. Vücut direncinin düştüğü durumlarda, meselâ şeker hastalığı, böbrek yetersizliği veya çeşitli ilâçların kullanıldığı şartlarda verem mikrobu, uykusundan uyanarak hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur." dedi.
Evyapan, hastalık geçiren kişilerde vücutta uyur halde kalan verem mikrobunun, özellikle ilk hastalıktan itibaren beş yıl içinde yeniden uyanması riskinin daha fazla olduğunu kaydetti. Tüberküloz mikrobunun hemen her organda görüldüğünü vurgulayan Evyapan, "Oksijenli ortamları sevdiği için daha kolay çoğalır. Akciğer tüberkülozu daha sık görülür. Ayrıca çevreye bulaşması açısından da en riskli olanı akciğer tüberkülozudur. Bunun dışında lenf bezleri (sıraca), akciğer zarı, böbrek, üreme sistemi ve çok tehlikeli sonuçlara yol açabilen beyin zarı ve beyin tüberkülozu önemli hastalıklardır." şeklinde konuştu.
Tüberkülozun anjin ve idrar yolu iltihabı gibi antibiyotiklerle tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirten Fatma Fişekçi Evyapan, şunları söyledi: "Çok sayıda antibiyotik 6 veya 12 ay kullanılarak tedavi yapılır. Tüberküloz aşısı, hastalığın ve enfeksiyonun sık görüldüğü ülkelerde doğumdan itibaren uygulanmaktadır. Hastalığı tamamen önlemese bile ağır ve tehlikeli bir biçimde hastalanmayı engeller. Bunun dışında canlı mikroplarla kısa süre önce karşılaştığı bilinen ve hastalığa yakalanma ihtimali yüksek olanlarda, özellikle de çocuklarda koruyucu ilaçlarla vücutta kalabilecek canlı mikrop sayısı azaltılmaya çalışılır. Benzer uygulama, bağışıklık sisteminin baskı altına alındığı şartlarda da yapılmaktadır."
|