Türkiye'nin 2008 yılındaki en önemli gündem maddelerinin başında gelen "yeni anayasa" çalışmalarında siyasî iradenin çok önemli olduğu bir kez daha vurgulandı: Anayasa, uluslararası baskıyı da aşan, özgürlükleri çok kuvvetli bir şekilde ifade edip garanti altına alan güçlü bir siyasî iradeyle yapılır.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Direktörü Güven Sak ve Özgün Özçer'in hazırladığı "Güney Afrika Anayasası: Bir Ülkenin Ruhu" adlı çalışmada ırkçılığın resmî olarak uygulandığı Güney Afrika'da bile katılımcı ve özgürlükleri temin eden anayasanın nasıl başarıldığı örnekleriyle anlatıldı.
Yeni anayasa tartışma sürecinde benzer süreçlerden geçmiş ülkelerin değerlendirildiği çalışmada günümüzün, en katılımcı ve en demokratik anayasa hazırlama sürecinin ırkçılığın hüküm sürdüğü Güney Afrika'da gerçekleştirildiği vurgulandı.
EN ÖNEMLİ DAYANAK NOKTASI SİYASÎ İRADE
Son derece karmaşık bir ülkedeki sürecin başarılı sonuçlanmasının arkasındaki en önemli dayanak noktasının siyasi irade olduğuna dikkat çekilen çalışmada şu görüşlere yer verildi:
"Ayrımcılığın en üst düzeyde olduğu, etnik gruplar arası gerilimlerin sıkça yaşandığı, sosyal eşitsizliklerin ve kutuplaşmaların çok büyük olduğu, Güney Afrika gibi bir ülkede anayasa sürecinin en büyük başarısı insan haklarına son derece saygılı, çok demokratik ve bir o kadar da etkili bir metnin etrafında birleştirmesidir. Güney Afrika, uluslararası baskıyı da aşan, güçlü bir siyasî iradeyle özgürlükleri çok kuvvetli bir şekilde ifade eden ve garanti altına alan toplumsal bir projeye kalkışmıştır.
Ülkenin bütünlüğünün korunmuş olması, istikrara kavuşması ve sosyal sorunlara rağmen özgürlüklerin devlet tarafından temin edilebilmesi bu yönde bir siyasî iradeyle hareket edildiğini gösterir. Anayasa toplumsal barışı sağlayacak bir proje olarak ele alınmıştır.
Güney Afrika'nın anayasa yapım süreci son derece zorlu ve tarafları her an kopabilme noktasına getirecek bir konjonktürde yaşanmıştır. Burada en önemli olan nokta siyasî iradedir."
ÖZGÜRLÜKLER HALK İÇİN
REFERANS HALİNE GELDİ
Güney Afrika'daki anayasa yapım sürecinin anlatıldığı uzun çalışmada ana noktalar özetle şöyle:
Irkçı apartheid (Afrikan dilinde ayrım) rejimi, beyaz olmayan gruplar aleyhine yasal bir ayrımı öngören, beyaz nüfusun üstün ve siyahların kul olduğu düşüncesine dayanan bir sistemdir. Kırk yıl boyunca, siyahlar ve beyazlar arasındaki gerilim ve şiddet olayları yaşanmıştır.
Müzakere sürecine yönelik atılan ilk adım, siyasî yasakların kaldırılmasıdır. Nelson Mandela serbest bırakılmıştır.
Demokratik bir toplum için yeni bir anayasa yapımı üzerine yoğunlaşılmış ve fikirler bu doğrultuda somutlaştırılmıştır. Müzakerelerin devam ettiği dönemlerde şiddet olaylarının tırmanması bile süreci tıkayamamıştır.
Yeni bir Anayasa sürecinde üç ilke öne çıkmıştır: danışma, katılım ve uzlaşma.
Halkın görüşlerini almak için geniş kapsamlı bir iletişim kampanyası başlatılmış ve milyonlarca kişiye ulaşılmış, her türlü görüş kendini rahatça ifade edebilmiştir. Reklâmlar, sempozyumlar, uzman görüşleri, istişare, radyo ve televizyon programları yapılmış kişisel sorulara cevap getirebilmek için anayasal diyalog telefon hattı kurulmuş, anayasa web sitesinde bütün haberler, taslaklar, düşünceler yayınlanmıştır.
Anayasa yürürlüğe girdikten sonra anayasayı anlatma, benimseme ve uygulama süreci başlatılmıştır. Milyonlarca Anayasa metni ortaokullara, polis teşkilâtına, ordu içine, sivil toplum kuruluşlarına ve halkın uğrak yerlerine dağıtılmıştır. 1997 yılının 17 ve 21 Mart arasındaki tarihler "Anayasa Haftası" olarak ilân edilmiştir.
Bütün bunlardaki amaç yeni Anayasa içinde yer alan hak ve özgürlüklerin bütün halk için referans haline gelmesidir.
|