Ne El Kaide, ne de Taliban. Bugün Pakistan'ın başındaki en büyük felaket Müşerref'tir. O'nun baskıcı yönetimi devam ettiği sürece de Pakistan'ın sonu iyi olmayacak.
Müşerref, Pakistan'daki darbe geleneğinin bugünkü aktörü, ama mevcut tablo tek başına O'nun eseri değil (zaten istese de muhtemelen beceremezdi). Pakistan'ın asıl sorunu kendi ordusu. Kendi halkına gün yüzü göstermeyen ordusu. Demokrasiyi defalarca kesintiye uğratan, iktidara el koyduktan sonra da kolay kolay çekip gitmeyen, ülkenin kaynaklarını tüketen, Pakistan'ın fakirleşmesine, şeffaf ve sorumlu bir sivil yönetimin yeşermesine fırsat vermeyen askerleri.
Bugün Pakistan, bağımsızlığı birlikte kazandığı Hindistan'dan geride kaldıysa, komşusu dünyanın en geniş nüfuslu demokrasisini kurup, hiçbir askeri darbeye fırsat vermeden yoluna devam ederken, O değişen global dengelerin kırk yılda bir ortaya çıkardığı fırsatlardan yararlanamadıysa, bunda 'Pakistan'ı kurtarma' bahanesiyle darbe yapan orduyu hizaya getirememesinin payı büyük.
Bu elbette kolay değil. Çünkü ne kadar vatansever nutuklar atarlarsa atsınlar, kendi halklarına dayanamayan darbeciler mutlaka bir global güce dayanıyorlar. Müşerref'i de ABD destekliyor. Benazir Butto'nun yurt dışında eğitim almış olmasını O'nun hakkında şüphe uyandırmak için kullananlar, Müşerref'in de İngiltere'de (Royal College of Defence Studies'de) eğitim aldığını unutuyorlar; Pakistan'da darbe geleneğini başlatan ilk darbeci Eyüp Han'ın da İngiltere'nin Harp Okulu sayılabilecek Sandhurst'ten (Kraliyet Askeri Akademisi) mezun olduğunu hatırlatalım. Eğer sorunun kaynağı 'dış güç' ise bundan daha iyi 'dış güç' olmaz.
Babası Zülfikar Ali Butto darbeciler tarafından asılan Benazir Butto, Ravalpindi'deki Liyakat Park'ta cinayete kurban gitti. Acı tecelli, bundan 57 yıl önce, 1951'de Pakistan'ın ilk Başbakanı Liyakat Ali Han da aynı parkta vurularak öldürülmüştü. Ali Han, Keşmir Sorununu BM gözetiminde Hindistan ile uzlaşarak çözmek istiyordu. Soğuk Savaş döneminde tarafsızlıktan yanaydı ve SSCB ile de iyi ilişkiler kurmaya hazırlanıyordu. O'nun ordu tarafından öldürülmüş olabileceği ileri sürüldü, ama tıpkı Kennedy vakasındaki gibi katili hemen oracıkta öldürüldüğü için cinayet hiç aydınlatılamadı.
Butto bir arkadaşına gönderdiği notta 'ölürsem sorumlusu Müşerref'tir' diyor; partisi de delilleri örtbas etmeye çalıştığı için Müşerref'i suçluyor. Eğer bu doğruysa, Müşerref'in diktası devam ettiği sürece, 'içerideki soruşturma'dan sağlıklı bir sonuç beklememek gerek. Müşerref yönetimi, bırakın cinayetin açığa çıkarılmasını, işlenme biçimi konusunda bile çelişkili açıklamalarıyla Pakistan Halk Partisi'nin haklı tepkisini topluyor.
Müşerref şanslı, çünkü 'dinci terör'le mücadele, bugün dünyada iyi prim yapıyor ve sıkıştığı her durumda 'dinci militanları' bombaladığına ilişkin haberler ile bin ayıp örtüyor.
Ama O'nun şansı, Pakistan'ın şanssızlığı demek. Çünkü Müşerref 'kurtarmaya' devam edecek olursa, ortada kurtarılacak bir Pakistan kalmayabilir.
Star, 1.1.2008
|