Milat, Beyaz Saray zirvesi. Elinde “sınır ötesi operasyon için tezkere” ile ve üst düzey askeri yetkililerle giden Başbakan ile ABD Başkanı’nın görüşmesi.
Tabii ki o görüşmenin etrafındaki bir dizi başka görüşme, tartışma, mutabakat.
Türkiye’nin taleplerine karşı, pek bilmediğimiz, pek açık olmayan ABD talepleri vesaire.
Şimdi, siz elbette istediğiniz pencereden bakabilirsiniz.
“PKK terör üslerine karşı başarılı harekat”, hükümet ve Genelkurmay’ın “kararlılığı”, “Hava Kuvvetleri’nin gece görüş ve vuruş yeteneği”... Doğrudur, önemlidir. Gece ve gündüz sadece bunu da görebilirsiniz.
Lakin yukarıdaki “Milattan önce ile Milattan sonra” maddeleri, bu bölgeye, bizim yurdumuza, bizim acılarımıza, bizim insanlarımıza düşen kanlı, tuhaf bir gölgedir.
Devletin, devletlerin, örgütlerin, terörün, şiddetin, insan kayıplarının “Büyük devlet elinde nasıl oyuncaklaşabildiği ve satışa gelebildiği” nin, “yakın tarih dersi” dir.
İbretliktir.
Sadece devlet, devletler açısından değil.
“Maşalaşmış örgütler” ile onları ve emperyalist kumandalı terörü “anti-emperyalist bağımsızlık, özgürlük savaşçısı” gibi görüp siyaset yapanlar ve hepsinin peşinde sürüklenenler için de ibretliktir.
***
Çok geç mi oldu, bilmiyorum.
Ama, sık sık içinde sürüklenip durduğumuz, itilip kakıldığımız, birbirimize düşürüldüğümüz, birbirimize nefretle doldurduğumuz tarihi hep birlikte belki de şöyle yazabilirdik:
“Aslında Türk’ün Kürt’ten, Kürt’ün Türk’ten daha iyi dostu olmaz.”
Sabah, 18 Aralık 2007
|