Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’nin, 2002 sonuna göre temel hak ve özgürlükler konusunda ciddî açılımlar gerçekleştirdiğini, imkânsız denilebilecekleri başardığını belirterek, “Bugün itibariyle geldiğimiz noktada, yapmış olduğumuz bu reformlar yeterli mi? Türkiye, arzu ettiğimiz noktaya geldi mi? Bu sorunun cevabı kuşkusuz hayır. Evet, çok şeyler yaptık, ama önümüzde yapılacak daha uzun bir reform süreci var’’ dedi.
Babacan, TBMM’deki Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 58. Toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye-AB ilişkilerinde Karma Parlamento Komisyonu’nun önemine işaret etti.
2002 yılında gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesinde ‘’siyasi kriterlerin karşılanması durumunda müzakerelerin başlayacağının’’ ifade edildiğini belirten Babacan, bu zirve öncesi, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, o dönemde AB’nin 15 üyesinden 14’ünü kısa sürede ziyaret ederek, ‘’yeni hükümetin ve parlamentonun AB’ye katılım süreci konusunda ne kadar kararlı, ne kadar güçlü siyasi iradeye sahip olduğunu’’ anlattığını belirtti.
Kopenhag Zirvesinden sonra çok yoğun bir çalışma içine girdiklerini, Anayasa değişiklikleri başta olmak üzere, demokratikleşme, insan hakları, temel özgürlükler ve Türkiye’nin hukuk devleti özelliğini güçlendirmekle ilgili çok sayıda reform gerçekleştirdiklerini belirten Babacan, 2 yıl içinde Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince karşılayan bir ülke olarak değerlendirdiğini ve 17 Aralık zirvesinde Türkiye’nin müzakerelere başlamasının kabul edildiğini hatırlattı.
Türkiye’nin bu tarihten itibaren AB ile ilişkilerinde yeni bir döneme girdiğini bildiren Babacan, ‘’2004 sonundan itibaren Türkiye, sadece bir aday ülke değil, katılım müzakerelerine başlamış bir ülke, katılımcı bir ülke olma statüsünü elde etti’’ dedi.
Babacan, ‘’Türkiye, o güne kıyasla, bugün demokrasi çok daha güçlenmiş bir ülke. Türkiye, 2002 sonuna göre temel haklar ve özgürlükler konusunda ciddi açılımları gerçekleştirmiş, imkansız denilebilecekleri başarmış bir ülke’’ diye konuştu.
‘’Bugün itibariyle geldiğimiz nokta, yapmış olduğumuz bu reformlar yeterli mi? Türkiye arzu ettiğimiz noktaya geldi mi?’’ diye soran Babacan, ‘’Bu sorunun cevabı kuşkusuz hayır... Evet, çok şeyler yaptık ama önümüzde yapılacak daha uzun bir reform süreci var’’ dedi.
Türkiye’nin, Kopenhag siyasi kriterlerini ‘’yeterince karşılamış’’ bir ülke olduğunu belirten Babacan, ‘’yeterince’’ kelimesinin yanlış anlaşılmamasını isteyerek, ‘’müzakerelere yetecek kadar reform gerçekleştirildiğini, Türkiye’nin önünde daha uzunca bir yol olduğunu’’ söyledi. Türkiye ile ilişkilerde AB’nin kendi içinde yaşadığı sıkıntıya rağmen, Türkiye’de halkın AB’ye olan desteğinin çok yüksek olduğunu ifade eden Babacan, ‘’Bunca olumsuzluğa rağmen, bazı üye ülkelerden gelen bunca olumsuz mesajlara rağmen, bazı Avrupa liderlerinden gelen farklı açıklamalara rağmen, halkımız, bu konuda kararını vermiş, görüşünü açıklamış... Üstelik 22 Temmuz seçimlerinde AB konusunda bunca açılım yapan bir parti, bir hükümete desteğini artırarak sürdürmesi de aslında Türk halkının AB’ye bakışı konusunda nerede olduğunu, bize belki daha iyi anlatır’’ diye konuştu.
“REFORMLARIN, GÜNDELİK
HAYATA ETKİSİ ÖNEMLİ’’
Dışişleri Bakanı Babacan, siyasi reformları kağıt üzerinde yapmanın, belki Anayasa ve yasaları değiştirmenin kolay olduğunu, ancak bu reformların gündelik hayata etkisinin, uygulamanın önemli olduğuna işaret etti. Babacan, şöyle konuştu:’’Bu reformlar, Türkiye’de sindirilmiş mi, özümsenmiş mi? Karar vericiler, devletin farklı birimleri, bu reformları uygulama hususunda hangi noktadalar? Bu reformların kağıt üzerinde yapılmasından sonra, halkımız benimsemiş mi bu reformları? Halkımızın günlük hayatında, sorunlara yaklaşımında, ifade özgürlüğünü gerçekten hissediyorlar mı? Temel haklarının artık farkındalar mı? Herhangi bir sorunları olduğunda, ‘burası bir hukuk devletidir’ diyebilmeye sahipler mi? Bunlar gerçekten önemli.’’
Ali Babacan, Türkiye’nin, AB müktesebatına ilişkin tarama sürecinde sivil toplumun sürekli bilgilendirildiğini kaydetti. Babacan, tarama çalışmaları bittikten sonra alt komite çalışmaları başladığını, şimdi ikinci tur alt komite çalışmalarının ortasında olduklarını ifade etti. Ali Babacan, ‘’Türkiye, kuşkusuz AB müktesebatına uyum sağlayacaktır. Üzerine düşen reformlar neyse, bunları yapacaktır’’ dedi.
Babacan, yeni anayasanın, Kopenhag siyasi kriterlerini karşılayacak, Türkiye’yi birinci sınıf demokrasi haline getirecek bir anayasa olacağını söyledi.
|