“Psiko-sibernetik”, Dr Maxwell Maltz tarafından ortaya atılan bir yasa olarak lanse edilmektedir. Bu yasaya göre, “beyin belli olan ve tanımlanmış bir hedefe sahip olduğunda, yoğunlaşıp o hedefe yönlenmektedir. Bu yoğunlaşma mükerrer bir şekilde yinelenmektedir. Tanımlanmış bir hedefi olmayınca da beynin enerjisi boşa harcanmaktadır.”
Yukarıdaki yasaya göre, insan bir vizyon belirleyip, o vizyon doğrultusunda kararlar alırsa, beyin de o yönde yoğunlaşacak ve hedefe kilitlenecektir. Bu şu anlama geliyor. Eğer insan pozitif bir düşünceyle olumlu kararlar alırsa, beyin bu hedefe kilitlenecek, ancak eğer negatif bir düşünceyle olumsuz kararlar alırsa da beyin bu yönde yoğunlaşacak ve bu olumsuz hedefe kilitlenecektir. Bu bağlamda, beynin ve zihnin hedefe hazır bekleyen faktörler olduğunu söyleyebiliriz. Eğer biz zihinsel melekeleri-mizi olumlu yönde işletirsek; yani insanlara faydalı hale getirici düşünceleri hayat felsefesi haline getirirsek, o zaman beyin de kendisini bu yönlü hazırlıyor ve bu hedefe kilitleniyor. Allah beyni bu şekilde donatmıştır.
O halde, bu yasaya göre, insan kendisini ayarlayabilmekte ve hayatının geleceğini belirleyecek kararlar alarak uygulayabilmektedir. Ancak burada çok ince bir ayrıntı var. İnsanlar birçok konuda karar aldığını, ancak bunları bir türlü gerçekleştiremediğini söylemektedirler. Öğrencileri-min içinde bunları oldukça fazla müşahede edebiliyorum. Bir bakıyorsunuz, bir öğrencimiz İngilizce öğrenmeyi kafasına takmış, ancak aradan belli bir zaman geçiyor, hâlâ bu öğrencimiz aldığı kararı uygulamaya geçememiş. Demek ki, burada şöyle ince bir ayrıntı var. Bu öğrencinin İngilizce öğrenmek için aldığı “karar” değil; bir hevestir. Sadece geçici bir hevestir. Yoksa kesin ve pürüzsüz bir karar alsaydı, beyin kendisini bu karara kilitleyecekti. Demek ki, karar alma mekanizmasında bir problem vardır.
Gerçek anlamda karar veren birisinde ek yakıt tankları devreye girer. Tıpkı bir uzay aracını atmosferden çıkıncaya kadar uğurlayan ek yakıt tankları gibi... Burada ek yakıt tankından kasıt, kişinin aldığı karardan sonra kendisinde oluşan müthiş bir motivasyon gücüdür. İnsanın içsel dünyasının dinamizmini oluşturan motivasyon, güçlü bir kararla oluşmaktadır. Yoksa geçici hevesler insanı asla motive edemez. Bu bağlamda, Maxwell, insanın güçlü karar alamaması halinde aşağıdaki beş maddelik hayal kırıklıkları belirtilerinin baş göstereceğini söylemektedir:
• Bir karar verdikten sonra kaygılanıyorsanız,
• Bugün için, geçmiş için ve gelecek için kaygılanıyorsanız,
• Aynı anda çok şey yapmak istiyorsanız,
• Bütün gün sorunlarla boğuşuyorsanız,
• Gevşemeyi reddediyorsanız,
O zaman sizin aldığınız kararlarda probleminiz var demektir. Elbette bu faktörler görecelidir. Ancak büyük oranda insanda oluşacak pozitif düşünceler ve kesin kararlı tutum ve davranışlar yukarıdaki faktörleri bertaraf edebilecektir.
Psiko-sibernetik yasası insan hayatının her safhasında işletilebilmektedir. Bir doktor düşünün ki, hastasının vahim durumu ile ilgili olarak pozitif düşünce ile bir karar alır ve hastasına “Üzülme, Allah’tan ümit kesilmez, senin gibi nice hastalar iyileşti, şimdi aramızda geziyor. Biz, elimizden gelen tüm çabaları sarf edeceğiz, gerisi Allah’a kalmış; biz Allah’ın işine karışamayız. Son takdir O’nundur” diyecek olsa, belki de o hastanın maneviyatı yükselecek ve belki de hastalığı Allah’ın izniyle bertaraf olabilecektir. Ancak tersini yaptığı takdirde, daha hasta ölmeden onu öldürecek, maneviyatını karartabilecektir. Yani olaylar, bakış açımıza göre şekillenebilmektedir.
[email protected]
|