Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Bir milleti aşağılamadan eleştiremez miyiz?

Cumhurbaşkanı Gül’ün Suudi Arabistan Kralı’nın ayağına kadar gitmesi hem protokol hem de Türkiye’nin vizyonu bakımından tatsız oldu.

Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın Kral Abdullah ile verdikleri fotoğraf da hiç hoş görünmedi.

Peki bütün bunları ve Suudi hanedanını eleştireceğim diye günlerdir Arapları aşağılayanların yaptığı doğru muydu?

Kabul edelim ki konu Araplara gelince her türden ırkçılıktan uzak olduğunu iddia eden okumuş yazmışlarımız birdenbire kontrolsüz bir kibre kapılıyor.

Bunun üzerine bir de Osmanlı ve Orta Doğu tarihi hakkında yalan yanlış malumatın sosu dökülünce ortaya içeriği nefretle belirlenmiş ağır bir ırkçılık çıkıyor.

O zaman ne İbn Arabi’nin Kordoba’sı, Şam’ı, Bağdat’ı geliyor akla, ne de Necip Mahfuz’un Kahire’si... O zaman Arapların hepsi gözümüzde “bedevi” olup çıkıveriyor! Hem de hakaret anlamında!

Neden?

Bu konuyu artık derinlemesine irdeleyip kafamızda tartmanın zamanı gelmedi mi?

***

Araplara karşı modern Türklerde yer etmiş nefretin (ya da en hafif deyimiyle soğukluğun) etnik-psikolojik kökleri bu köşenin sınırlarını aşar.

Ama medyada da sık tekrarlanan resmi teze; “Araplar I. Dünya Savaşı’nda bizi arkamızdan vurdu” tezine kısaca da olsa yakından bakalım.

I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerle anlaşan Mekke Şerifi Hüseyin’in ordumuza ihanet ettiği, bazı Arap kabilelerinin savaş boyunca isyanlar çıkardığı doğrudur. Ama bu “ihanetler”in o dönem boyunca Arap dünyasında istisna özelliği taşıdığı, ezici çoğunluğun İstanbul’a sadık kaldığı batılı ve doğulu tarihçilerce genel kabul görmüştür.

Ayrıca unutulmamalıdır ki o dönem, sadece Orta Doğu’da değil, Osmanlı coğrafyasının her köşesinde milliyetçi akımların ve hareketlenmelerin başgösterdiği dönemdir.

***

Arapların “İngiliz işbirlikçisi” olması konusuna gelince... Nihayetinde ortam dünya savaşı ortamıdır.

Mesela bizim sesi yüksek, bilgisi kıt aydınlarımız görmezden gelir ama o sıralarda Osmanlı ordusunda genelkurmay başkanlığı da dahil olmak üzere birçok Alman generali görev yapmaktadır. Düşman cephedeki sömürgeci devletler de Osmanlı egemenliğindeki halkları baştan çıkarmak için ellerinden geleni ardlarına koymamışlardır.

Tabii şöyle de sorulabilir: Mesele Arapların bizi “geçmişte sırtımızdan vurmaları”ysa eğer, bu gerekçeyle Arapları aşağılayan yazar çizerler samimilerse eğer daha ne çok millete aynı muameleyi yapmaları gerekmez miydi?

Demek ki modern Türkiye’deki Araplara karşı nefret ve aşağılama yaklaşımının bambaşka ve “karanlık” dinamikleri var.

Vatan, 15.11.2007

Haşmet BABAOĞLU

16.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  1994 yanlışını tekrarlamak

  Bir milleti aşağılamadan eleştiremez miyiz?

  Kadeh kaldırmak nereden geliyor?

  Evet, bazıları şarap içmez

  Bir tür bombaya ayarlı siyaset/ler


 Son Dakika Haberleri