ÖZGÜR-DER Genel Başkanı Hülya Şekerci, itibarını tümüyle yitirmiş YÖK sisteminin bütün sonuçlarıyla acilen tasfiye edilmesi gerektiğini kaydetti.
YÖK’ün kuruluş yıldönümü sebebiyle bir açıklama yapan ÖZGÜR-DER Başkanı Hülya Şekerci, şunları söyledi: “Maalesef bu yıl da bir askeri darbe kurumu olan YÖK’ün kaldırılması için bildiriler kaleme almak ve eylemler yapmak zorunluluğumuz devam ediyor. 12 Eylül darbesi ile kurulan ve 28 Şubat darbe sürecinde toplumsal ve siyasal alanları silâhlı bürokrasi adına baskı altında tutan kurumlardan biri olan YÖK, kurulduğu 6 Kasım 1981 tarihinden bugüne akademik camiayı istihbarat, psikolojik savaş veya düzene uygun kafalar yetiştirmek üzere koordine etmektedir.”
Hülya Şekerci, YÖK’ün, yaklaşık 30 yıldır kamuoyunda darbe ve darbecilerle, akademik veya ekonomik yolsuzluklarla, ideolojik fanatizm ve İslâmî değerlere düşmanlık sergileyen örgütlenme ve icraatlarıyla özdeşleştiğini ifade etti.
Şekerci, şöyle devam etti: “YÖK’ün veya temsilcilerinin adının geçtiği hiçbir yerde hukuk, adalet, bilimsel özgürlük, ahlaki iyileşme vb değerler söz konusu dahi edilememiştir. Aksine zorbalık, haksızlık, Kemalizm ve laiklik fanatizmi, ahlaki yozlaştırmanın misyoneri ve lejyoneri olarak YÖK, bu ülkede yaşayan insanlar için kirli, çirkin ve ürkütücü bir darbe örgütlenmesinin adı şeklindezihinlere kazınmıştır. Bugün gelinen aşamada AKP hükümeti, yeni anayasa çalışmaları bağlamında YÖK ve eğitim öğretim kanunu ile ilgili köklü düzenlemeler yapmak zorundadır.”
KATSAYI ADALETSİZLİĞİNE
ACİLEN SON VERİLSİN
Şekerci, şu görüşleri dile getirdi: “YÖK ve üniversitelere ilişkin hükümetin yapacağı ilk icraat, darbe ve darbecilerle doğrudan veya dolaylı ilişki kuranları, üniversitelerde fişleme, rapor, ihbar vs. gibi kirli ilişkilere girenleri, ikna odaları gibi işkence uygulamalarına katılanları, tez ve kitaplarında intihal/bilimsel hırsızlık yapanları üniversite camiasından uzaklaştırmak ve yargılamaktan başlamalıdır. Herhangi bir mazeret öne sürmeden sınavlarda uygulanan katsayı adaletsizliğine son verecek ve hiçbir şart öne sürmeden başörtüsü yasağını kaldıracak düzenleme açık ve net bir biçimde teminat altına alınmalıdır. Tüm üniversiteleri resmi ideolojinin modern tapınakları haline dönüştürmeye endekslenmiş, statü-makam saltanatı hülyaları ile aklî melekelerini kaybetmiş, gerek akademik gerekse siyasi duruşlarıyla öğrenciler ve toplum nezdinde itibarını tümüyle yitirmiş YÖK sisteminin bütün sonuçlarıyla acilen tasfiye edilmesi gereklidir. Ancak hükümet, bu süreçte bütün üniversitelerden uzaklaştırılan öğretim üyeleri ve öğrenciler için genel bir af çıkarmak, mağduriyetleri tazmin edecek mekanizmayı kurmak zorundadır. YÖK’ü ve yol açtığı sorunları yok edemeyen siyasal iktidar, halk nezdindeki itibarını ve temsil yetkisini kaybetmeye mahkûmdur.”
|