Duyguların etkinliği davranışlara enerji sağlayan motor gibidir.
Akıl ve zekâ da sürücünün bilgi ve becerisidir.
Hedef belirleme, direksiyonun, vites, debriyaj ve diğer enstrümanları kullanma şeklini akıl belirler.
Araç ne kadar mükemmel olursa olsun, yakıtı olmadığı zaman aracı kullanma bilgisinin hayat yolculuğunda ne anlam ifade ederse, duyguların önemi de öyledir. Yakıt yoksa yolda kaldınız demektir. Duygu yoksa davranış da, başarı da yoktur.
İnsanın en öncelikli meselesi kendini tanımasıdır. Kendini tanıması ise, duygularını keşfetmesinden geçer.
Biyolojik hayatı, bedenin beslenmesi tıp ilminin bir yan kolu olan “diyetisyenlik” başlı başına bir bilim dalıdır. Konusu da doğru beslenmeyi öğrenmektir.
Doğru beslenme, sağlıklı yaşamak için ne kadar gerekli ise, duygu çeşidi kadar mide ve her mideye göre de ayrı gıdaların seçimi de daha derin ilim dalıdır.
Duygu çeşitleri veya 10 lâtife
Duygu çeşitlerinin keşfi ve duygu eğitimi, tasavvufun alanına girmekle beraber, duygu çeşitleriyle ilgili sadece konu başlıklarından bahsedeceğim.
Algılamalarımızın araçları olan, görme, işitme, dokunma, koklama ve tat alma duyularımız aynı zamanda zahirî duygular olarak da ifade edilebilmektedir.
Batınî, içsel duygular olarak bu sayı kimi tasavvuf ehline göre 5, kimilerine göre daha fazla.
Bediüzzaman Said Nursî, talebelerinden Re’fet Beyin sualine karşılık; letaif-i aşereyi (on lâtife, duygu) her âlimin farklı izah ettiklerine işaret ederek, kısaca isimlerinden bahsediyor.
Bunlar; akıl, ruh, sır, hafa, ahfa, şaika, saika, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiyye.
Bunlara ilâveten 4 temel unsurun da 4 duyguyu temsil ettiği bazı kaynaklarda bahsi geçiyor.
• Nur; aklı,
• Hava; iradeyi,
• Su, şefkat ve merhameti,
• Toprak, hıfz ve himayeti temsil ettiği şeklinde yüzeysel izahlar var.
Sayısal olarak lâtife çeşitleri 15’i geçiyor. Aslında insanda sınırsız istidat ve kabiliyetler duygularında çok olduğuna işaret etmektedir. Açıkça tezahür etmiş bilinen lâtife ve duygular genel bir terminoloji olarak letâif-i aşere olarak bilinmektedir.
Duyguların sembolü ve merkezi de kalptir. Diğer bir deyimle, kalp duyguların santralidir.
Her lâtifenin bir midesi vardır.
Sadece 5 duyunun biyolojik beden midesini, kuvve-i şeheviye duygularını tatmin etmesi hayvaniyet mertebesinde patinaj yapması demektir.
Akıl ve zekâ gelişimi pozitif ilimler, mantık ilminin tahsil edilmesidir. Gıdası zihinsel aktivitedir. Kâinat kitabını okuyan pozitif ilimleri tahsil etmektir. Allah’ın isimlerinin tecellisini anlamaktır, marifettir. Neticesi marifetullahtır.
Marifetten bir kademe ileride muhabbettir. Muhabbet yapılan davranışın zevkidir. Düşüncenin davranışa geçip tekrar edilmesi, davranışın aşk derecesinde haz alınmasıdır.
“Aşk yoksa meşk yoktur” deyişine göre, davranıştaki aşkın adı da şevktir, motivasyondur.
Başarının sırrı, hedefe, dâvâya, istenilen şeye aşık olmaktır.
Tasavvuf ehli milyon kere esmay-ı hüsnayı zikrederek o isimlerin mânâsına mazhar olarak aşk-ı mecaziden aşk-ı hâkikiye erişiyorlar.
Her insanda kalp var. Kalbin yaralarına ve açlığına göre kalp diyetisyenlik bilimine baş vurmak lâzımdır. Zikir fikir uyumu çok önemli. Düşüncelerle davranışın şekli belirlenir, davranışın tekrarı ile zevkine ulaşılır. Aklı işletmek, kalbi söyletmektir asıl kişisel gelişim.
|