Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, iman hizmetinin insanları dindarlaştırdığını, dünyevîileşmenin ise dindarlaşmayı bozduğunu söyledi.
Risâle-i Nur Enstitüsü İstanbul Şubesi tarafından, Süleymaniye’deki Yeni Asya Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen “Cumartesi Seminerleri”nin ilkine konuşmacı olarak katılan Kâzım Güleçyüz, “İman hizmeti, dindarlaşma ve dünyevîleşme” konulu bir seminer sundu.
İnsanlar için istikbâlin önemli olduğunu ifade eden Güleçyüz, asıl ve önemli olan, odaklanılması gereken istikbâlin kabirden sonraki istikbâl olduğunu vurguladı. Müslümanların vazifesinin, iman ve imanın takviyesi olduğunu belirten Güleçyüz, Risâle-i Nur’un temel hedefi ve mesajının da imanı kurtarmak olduğunu kaydetti. Osmanlı’dan günümüze laisizim ve materyalizmin toplumun içine nasıl yerleştiğini Prof. Dr. Şerif Mardin’in tesbitleriyle anlatan Güleçyüz, Laikleşme süreciyle Türkçülük düşüncesinin yaygınlaştığını, materyalist görüşler sebebiyle maneviyâtın zayıfladığını ve cinsiyetin, özellikle kadın konusunun işlenmesiyle aile mefhumunun yaralandığını belirtti. İslâmiyetin ve onun tezahürü olan ahlâkî güzelliklerin ise aileyi koruduğunu, ırkçılığın ve materyalizmin panzehirini sunduğunu dile getirdi.
“Hizmetin başarısı, bizim iman hizmetini yapmamız, İslâmı yaşamamız ve kendimizi buna vakfetmemiz şartına bağlı” diyen Güleçyüz, ahirzamanın kötülüklerinden sakınmak gerektiğini de ifade etti. İmanı gerçek anlamda yaşamanın dindarlaşmayı da beraberinde getirdiğini işaret eden Güleçyüz, imanın ikinci safhası olan hayat konusunda tuzaklar olduğunu ve bu tuzaklar sebebiyle dünyevîleşme ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. Güleçyüz, Kur’ân-ı Kerim’in bu asra bakan tefsiri olan Risâle-i Nur’u, ahirzamanın kötülüklerinden korunmak için çok okumak gerektiğini bildirdi.
Bediüzzaman’ın, “Dünyayı ahirete tercih ederler” âyeti ile dünyevîleşme tuzaklarına dikkat çektiğini söyleyen Güleçyüz, bu tuzaklardan bazılarının, zarurî olmayan ihtiyaçların zarurî gibi gösterilmesi, israfın artması, sadece dünya hayatına dalıp ahiretin düşünülmemesi, kadının cinsellik yönüyle ön plana çıkarılması olduğunu dile getirdi.
Dünyevîleşme rüzgârının dengeleri bozduğunu kaydeden Güleçyüz, bu asırda Müslümanların İslâmı doğru yaşamaları için Risâle-i Nur’daki ölçülere ihtiyaçlarının olduğuna dikkat çekti. Konuşmasında bir araştırmanın sonuçlarını da değerlendiren Güleçyüz, genç kızlar arasında örtünme oranının azaldığının tesbit edildiğini vurguladı. Başörtüsünün yanlış anlaşıldığını, tesettüre hiç uymayan giyinme biçimleri arttığı için başörtüsünü de artık iman seviyesinde, yani tesettür seviyesinde savunmak gerektiğini belirten Güleçyüz, İslâmı güzel ve doğru öğretmek için iman hizmetinin de devam etmesinin şart olduğunu söyledi.
Güleçyüz, seminerin ikinci bölümünde de katılımcıların sorularını cevaplandırdı.
|