Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Darbe anayasasından demokratik anayasaya

1961 Anayasası’nı askerler halkın önüne koydu. İstedikleri “evet”i aldılar. 1971’de askerler bu anayasanın fazla “bol” olduğuna karar verdi; sonraları pek demokrat olan sivil siyasilere talimat verdiler, istedikleri değişiklikleri yaptırdılar.

1982’de de askerler bir danışma meclisi tayin ettiler, bu meclise istediklerini oturtup istedikleri anayasayı yaptırdılar. Halkın önüne koymadan önce de her türlü karşı görüşe yasak getirdiler ve yüzde 92 oranında “evet” aldılar.

Biz de böylece buna alışmış olduk. Askeri yönetimler gelir, anayasa meselesini düşünür, önümüze koyar, biz de elimizi kaldırır “Peki abi, sağol abi” deriz.

***

Bugün yürüyen “yöntem” tartışmalarına baktığımızda yakın geçmişin acı gerçeklerini hatırlamadan edemiyoruz.

Bugün hükümet ile kol güreşine devam eden YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) 1982 Anayasası ile hayatımıza getirilmiş ve üniversitelerin askeri disiplin içinde tutulması görevine sahip bir kuruluştur.

Bugün anayasa tartışmalarına yüksek sesle katılan üniversitelerimiz 1982 yılında askerler tarafından iyice temizlenmiş, üniversitede kalanlar bu temizlikleri hazmetmiş ve askerin karşısında hazırolda durmuşlardı.

Örneğin, dün bir üniversite açıldı ve rektörü yeni anayasa konusunda oldukça sert çıkışlar yaptı. Bu üniversitenin kurucusu sayılan kişi Cumhurbaşkanı Gül’ün yanında oturuyordu. 1982 yılında askeri yönetimin kayıtsız şartsız yanında olmuş ve YÖK’ün başmimarlığını yapmıştı.

Dün yeni anayasa girişimini en sert şekilde eleştiren sayın rektörün 1982 yılında ne yaptığını bilmiyoruz, ama o kara günlerde Türk toplumuna hakaret niteliği taşıyan bir anayasaya karşı çıktığına ilişkin kayıt bulamadık.

***

1982 yılında askeri yönetimin her dediğini onaylamak dışında herhangi bir faaliyet gösteremeyen işveren örgütleri, bugün siyasi iktidarlarla her türlü tartışmaya girebiliyor.

1982’de askeri yönetim bütün bu kuruluşların önüne, bugünün demokrasi şampiyonlarının önüne toplumu sürekli sıkıdüzen içinde yaşatmayı öngören bir anayasa koydu ve bu örgütler, hatta bugün sesi yüksek çıkan kişilerden birçoğu bunu hazmetti, yuttu ve 25 yıl boyunca bu sıkıdüzenin değişmesi için herhangi bir girişimde bulunmadı.

Bugün ilk kez toplumun değişik kesimlerinin, 25 yıl önce askerlerin arkasında hazırolda duran ama aradan geçen süre içinde demokratik dönüşüme ayak uydurmuş olan örgütlerin katkısıyla bir anayasa hazırlanmak isteniyor.

Bu işe öncülük eden iktidar partisi içinde bazı farklı niyetler de olabilir. Ama bütün bunların giderilmesi, gerçek ve yapıcı bir tartışma ortamından geçmektedir.

***

YÖK’ün kaldırılmadığı, yargının bağımsızlığının güvence altına alınmadığı, insan hakları ve demokratik güvencelerin sağlam biçimde yer almadığı bir anayasanın demokratik olması mümkün değildir. Böyle bir anayasa olsa olsa biraz rötuşa uğramış 1982 Anayasası olur. Asıl konuşulması gereken bunlarken hâlâ kimileri “yöntem de yöntem” diye bağırıp hiçbir yapıcı katkıda bulunmamaya özen gösteriyor.

Askeri yönetimlerin önlerine koyduğu anayasa metinleri için el kaldırıp “emrin olur abi” demeye alışmış bir toplumun demokratik bir anayasa yapmaya kalkışması da az iş değil. Ne yapalım, öyle alışmışız ve genlerimize henüz başka şeyler yerleşmemiş!

Vatan, 26.9.2007

Okay GÖNENSİN

27.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  İrtica çığlıkları!

  Darbe anayasasından demokratik anayasaya

  KKK’dan PKK özeleştirisi

  TÜSİAD da bunu yaparsa...

  Malezya olur muyuz?


 Son Dakika Haberleri