Emniyet -çok şükür- patlamaya hazır tutulan bombaları bir bir yakalıyor, etkisiz hale getiriyor. Belki birçok facianın da önüne geçiliyor bu sayede.
Her ne kadar cicili basınımız, bütün övgüyü amaçları sadece “biraz daha fazla kemik” olan polis köpeklerine verse de, onları eğiten, bütün gün onlarla birlikte yaşayan ve bombanın etkisiz hale getirilmesi sürecinde canlarını tehlikeye atan kahraman polislere de buradan büyük bir alkış göndermek gerekiyor. Hain bombalar tamam da, şu sistemin temellerine atılan “hukuk skandalı” adlı bombalara kim dur diyecek ben onu merak ediyorum... Daha önce “367” katakullisini sistemin kucağına bırakarak, memleketin altı ayının heba olmasına yol açan büyük Türk düşünürü, eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, bu kez de “Bu Meclis, yeni Anayasa yazamaz” buyurmuş.
Allah’tan Sabih Bey var da memleket, bu sayede yol yordam öğreniyor. Neyin olup, neyin olamayacağını kendilerinden öğreniyoruz. Bu ülkedeki en büyük problemin hukuktan kaynaklandığını, neredeyse dokunulmaz olan yargı sisteminin ve yargıyı oluşturan zihniyetin değişmesi gerektiğini hep söylüyoruz. Bunda elbette hâkim sayısının azlığı, dosya sayısının fazlalığı, yargı çalışanlarının yeterince kazanamaması gibi faktörler olsa da Kanadoğlu zihniyetindeki insanların, yanlış karar ve yönlendirmelerle maşeri vicdanda açtığı büyük yaranın, halktaki adalet duygusunu incitmesinin de büyük payı var. Bakın mesela Yargıtay’ın son verdiği karara. Prof. Baskın Oran aleyhine açılan “Azınlık Raporu” ile ilgili dava, beraatla sonuçlanmıştı ama Yargıtay, şimdi o dosyanın tekrar açılmasını istiyor.
Yani hâlâ, şiddete başvurmayan, şiddeti körüklemeyen fikirlerin serbest olması gerektiği noktasına gelemedik ne yazık ki. Zaten Baskın Hoca da bu kararı ironik biçimde “Bu ülkede Sokrates’i bile yargılarlar” diyerek değerlendirdi.
Bütün bunların yanına 10. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından dışlanan Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un BBC radyosunun 3’üncü kanalında yayınlanan “Night Waves” adlı programda söylediklerini koyduğumuzda ortaya nasıl bir Türkiye tablosu çıkıyor? Pamuk özetle diyor ki; “Türkiye’deki ılımlı siyasi İslamcılar, demokrasiye laiklerden daha saygılı” İslamcı tarifi doğru olmasa da, demokrasiye saygı ve bağlılığın Orhan Pamuk tarafından tescili büyük önem taşıyor.
Yüzüne çağdaş, laik ve demokrat maskesi takıp, ardından da cadı avına çıkan ve bu ülke insanına deli gömleği giydirmeye çalışanlar, bir gün gelir yaptıklarından utanırlar mı acaba?
Bugün, 15.9.2007
|