Dün bu köşede Kemal Baytaş’ın soyadından esinlenen “BAYTAŞİ” tarikatını yazmıştım.
“Ben de müridiyim” sözcükleriyle noktalamıştım.
“Tarikat” dedikse, aramızda mizahı olan bir söylem bu.
Ankara’nın duayen bürokratı Kemal Baytaş’ın etrafında oluşmuş bir geniş dost çemberi için kullanırız.
Baytaş’a da “şeyhimiz” diye takılırız.
Hepimiz Atatürk ilkelerine yürekten bağlıyız.
Öyle, inanç anlamında tarikatlarla, zaviyelerle, cemaatlerle hiçbir ilgimiz yoktur.
Birlikte yer içeriz, siyaset, sanat, tarih ne varsa konuşuruz.
Ama...
Birkaç okuyucu bütün bunları yazdığım halde “tarikat” ve “Şeyh Baytaşi” gibi sözcükleri gene de gerçek gibi algılamış.
“Milliyet’te olacak şey mi?” diye mesaj çekenler oldu.
Bilmem bu kez anlatabildim mi?
***
RAKICI AMİRAL DE Mİ?
Yer; Londra Büyükelçiliği...
Erbakan’ın Başbakanlıktan indirilişine uzanan 28 Şubat sürecinin en gerilimli günleri...
Başbakanlık Köşkü’nde Erbakan’ın verdiği yemekte rakı istediği için o camiada adı “Rakıcı Amiral”e çıkmış olan, dönemin Den. Kuv. Kom. Oramiral merhum Güven Erkaya onuruna, büyükelçi bir akşam yemeği düzenlemiştir.
Büyükelçi İnal Batu da Ankara’dan henüz gelmiştir ve o da davetlidir.
Erkaya, masanın öte ucundaki Batu’ya “Nasıl, şeyhimiz sıhhatteler mi?” diye sorar.
Batu da “Sağlığı iyidir. Size en iyi dileklerini iletmekle görevlendirdiler” cevabını verir.
Masada bir sessizlik olur.
“Başbakanlık Konutu’nda tarikatçılara, sarıklılara yemek verdi” diye Erbakan için fırtınalar koparken, nasıl olur da 28 Şubat’ın en gözü kara komutanı Erkaya’nın bir şeyhi, bir tarikatı olabilir?
Erkaya ve Batu durumu fark ederler, bir kahkaha patlatırlar. Durumu anlatırlar.
Milliyet, 12.9.2007
|